Yemlemenin faydaları malum.. Bugünlerdeki lüfer hasretide öyle.. Peki bu yemlemenin faydalarını, lüfer ateşimiz içinde merhem olarak kullanabilir miyiz? Lüfer, küçüğü ve büyüğü farklı davranan bir türdür. Sıfır yaş, yani bir yaşına gelmemiş lüferler lfüer değilde, sarıkanat filan olurlar malum.. Bunların en önemli özelliklerindne biri, çok hızlı büyümeleridir. Bu yüzden pek yem filan seçmezler, hemen her şeye saldırırlar. Bu nedenle, lüferimsi davranışları olsada, kendine has olurlar. Şöyleki, lüfer, yemini görerek seçer. Kokusu vs. arka plandadır. Ama çinekoplar vs. yemlerini göz kadar kokularıyla vs. de seçebilirler. Bu nedenle, lüferden küçük olanlar için çinekop, büyüklere lüfer diyerek, her biri için yemleme tekniklerine bakalım.. Çinekoplar, hızlı büyümek için çok yemek durumunda olduklarından, yemin en bol olduğu yerlere yoğunlaşırlar ki, bu genelde denizin dibidir. Dibe çöken deniz karı ile beslenen karidesler, tekeler, yengeçler, midyeler, dip balıkları vs. onların menüsünde daha büyük yer tutar. Bundan faydalanmak üzere, çinekop yemlemede en etkili yolların başında, karides kullanmak gelir. Bolca karides ezilir. Bir soğan çuvalı, delinmiş PET şişe vs. içine konur. Dibe indirilir. Bu, klasik mezgit, izmarit mercan vs. yemlemesinden fazlası değildir ama kafi gelmez. Çinekop için ara sıra, dibe ulaşacak şekilde, bütün veya kafası koparılmış karidesler suya, suda serbest kalacak halde bırakılır. Akıntı dibe inene kadar onu alıp gidecektir. Bırakma işi öyle yapılır ki, takımınıza kadar uzanan bir karides yolu oluşturulur adeta.. Eğer uygun bir yerde yapılırsa, bu yemleme çabucak sonuç verecektir. Yem olarak, karides kullanılacaktır elbette.. Karidesin pahalı olması vs. gibi sebeplerden bu yola başvurulamıyorsa, o zaman, hamsi veya sardalya, çaça gibi yağlı balıklar denenir. Ama genelde, çinekop yatakları bellidir. Buralarda yemleme yapmasanız da, makul miktarda çinekop olur. Bu yüzden çinekop için yemleme, pratikte çok anlamlı değildir. Lüfer ise, biraz daha farklıdır. Onu öyle ölü karidesle kandıramazsınız, o avını görerek seçer. Bu nedenle daha farklı bir teknik uygulamalısınız. Eğer suda akıntı azsa, o zaman en iyisi bir kaç kasa taze hamsi, istavrit, sardalya vs. alıp, suya 5-10 dk. da bir, birkaç avuç atmaktır. Bunlar suda yayılır, akıntıyla dağılır ve uzaktaki lüferin dikkatini çeken bir sürü görünümü oluşturur. Lüferler o civarda ise buna çabucak saldıracak, yeme çılgınlığına girişeceklerdir. Sizde sahteyle, vs. onları kolayca yakalayabilirsiniz. Lüferler gelince, hamsi beslemeyi unutmayın, yoksa geldikleri gibi hızla giderler.. Bu olmayan yere lüfer çekmek değilde, var olduğu halde yemeye nazlanan lüferler için etkili bir yoldur. Lüfer, yemi görünce bazen çıldırır, her önüne gelene saldırır. Çıplak iğne, sigara kağıdı, tüy, pipet ne bulursa atlar.. İşte buna yeme çılgınlığı (feeding frenzy) denir. Bu tür yemleme, olmayan lüferi bulup getirmekten çok onları baştan çıkarıp çılgınca saldırıya geçmeleri için yapılır.. Daha fazla akıntı olunca, böyle atacağınız yemler etkili olmaz pek.. Başka yollara bakmak gerekir. Öncelikle lüferin uğrayacağı bir yerde olmalısınız. Bu, suda yem olacak bir şeylerin olduğu yer demektir. Lüfer, görerek seçer avını demiştik... Nedir lüferin yemi: Canlı yem.. O yüzden lüferi canlı yemle yemlemek elzem olacaktır. Şimdi efenim, şöyle yapıyoruz, bir kasa canlı istavridi, kuyurundan birer birer bağlayıp... Yok, elbette böyle değil.. Ama bir fikri veriyor bize.. Canlı yemi bir şekilde bağlamamız, yakında tutmamız gerekiyor. Bu amaçla, bizde lüferi değil, onun yemini yemleriz o halde.. Böylece yemle, besleyerek canlı yemleri bağlamış oluruz. Bunun için, hamsi, karides, midye gibi lüferin yemlerinin rağbet edeceği şeyler, iyice parçalanarak, çok ezmeden soğan çuvalı gibi, iri gözlü delikleri olan bir torbaya konur. Bu torba, uygun yere salınır, dipten en az 1 kol boyu yukarda kalmasına özen gösterilir. Bu, etraftaki yemleri başına toplar. Eğer torba çok küçük gözlü ise, koku çıkıp besin pek çıkmayacağı için yemleri bağlamakta çok başarılı olamaz. Bu yüzden torba yeterince iri gözlü olmalıdır. Diğer yandan, yemler çok parçalanmış, ezilmiş olursa, çabucak torbadan çıkar gider, torba elimizde kalır. Yemlerin buna göre parçalanması gerekir. Bu, lüferi cezbetmek için değil, lüferin yemini cezbetmek için bir yoldur. Eğer lüferin yemini altınıza toplamışsanız, demekki lüferi yemlemiş olursunuz, öyle değil mi? Bilhassa geceleri, lüferi yemlemek çok daha basit olabilir. Suya kuvvetli bir ışık tutun.. Bu ışık planktonları kendine çeker. Onlarda yem balıkları. Yem balıklarda lüferleri.. Bu, senelerdir uygulanan bir yemleme yöntemidir. Ben size bunun biraz daha gelişmişinden bahsedeyim.. Eğer yakamoz yoksa, ay ışığı bolsa, güpegündüz vakti ise, lüks yakıp beklemek genelde pek fayda etmez. Bu durumda şöyle bir şey yapılabilir. Para sahtemi, değilmi diye baktıkları UV lambaları var, karaışık filan denir. Bunlardan birini, su geçirmeyecek ve basınçta ezilmeyecek şekilde saydam, ince bir kaba koyun. Işığın çıkacağı yer cam olmasın.. Cam UV ışığı geçirmez. Bunu suyun içine sarkıtın. Derinlik, kabı ne kadar basınca dayanıklı yaptığınıza bağlı olarak değişir. UV ışık Luks veya diğer ışığın yaptığını yapar ama daha fazlasıyla. Planktonları başına toplar, hemde daha fazla.. Böylece lüferleri çekecek ekosistemi oluşturmuş olursunuz.. Lüferde yemleme pek çok durumda çok daha iyi netice verir. Bilhassa, lüferin kıt olduğu zamanlarda.. Fakat, akıntılı sular için bahsettiğimiz son iki taktik çok çok randımanlı değildir. Yem toplanır. Lüfer gelir, yemlerin birazını yer, kalanını kaçırır. O yüzden ancak lüfer yok denen, çok az olan vs. yerde boş kalmamak için uygundur. Ama eğer bu taktiği ilk taktikle birleştirirsiniz, o zaman durum tamamen tersine döner.. Lüfer gelince, takımınıza vurunca, hemen süratle, dibe, yemlemenin yanına bolca hamsi, istavrit vs. atmaya başlayın.. Bunlar lüferi altınızda tutacaktır. Yoksa, lüfer bir kaç vuruştan sonra çabucak başka yerlere akacaktır. Ama bu yemleme ve ışık taktiklerini, lüferin sahası olan meralarda yaparsanız, av veriminiz gene dramatik şekilde artacaktır. Bu, lüferin koku alma gibi bir duyusununda var olmasından kaynaklanır.
Yazarsam bu konu hit olacak. arkadaşlar Birkaç kasa hamsi alıyormuşuz yada istavrit falan. herhalde hamsının kasasın 70 tl den 90 lara çıktığı günler çabuk unutuldu. Lüfer ırkından hiçbir balığın yemlemesi olmaz. tamamen gerçek dışı bir konudur. nedeni buraya bizim konulardan bir mesaj asmıştım daha once derınlık 36 metreler civarı. hamsı yemli zoka ile lüfer tutuyoruz ama enteresan olanına bakınız şimdi. Dipte İskorpit Üstünde isparı onunda üstünde Sarıkanat lüfer geliyor. Neyı nasıl ve nerde yemleyeceğiz. yok böyle birşey ben görmedim. yıllardır lüfer sarıkanat çinekop tıutarım ama alt tarafı hiç yemlemedim ve yemlendiğinide duymadım. tamamen dersenki iskorpt tutarım tamam. ama şu değil karides. canlısı ölüsü. böyle bir saçmalık olamaz. olamaz olamaz. Yapan varsa yaptım desin bir kere boyle oluyor desın. bende inanayım ya. bu kadar balıkçı arkadaşım avr yemleme ile lüfer nasıl olur biri bana anlatsın ne olur.
Sen bir dene gör bakalım neyi nasıl yemliyormuşsun.. İhtiyaç duymuyorsan, zaten yemleme yapmazsın, demekki duymamışsın.. Balık yok diyerek eve dönmekle avunmuşsun alico..
İlginç.. Alico eğer teknenin kenarına lüks asıp lüksle zoka işi yaptıysa, yemleme yapmış, haberi yok, hemde benim dediğim gibisinden: Ama tabi biz bu lüksü ne akla hizmeten yakıyoruz diye hiç düşünmediği için, yemleme yaptığının farkına varmamış.. Lüks ışığının yakamozu kestiği söylenir, bir yere kadar doğrudur. Ama nasıl keser, hiç düşünen oldu mu? Yakamozda ışığa toplanır, o da bir plankton.. Onların arasına da yavru balıklar, yem balıklar vs. girer. planktonları yerler. Bu esnada yakamoz çıkarırlar ve ışık yoğunlaşmış olur. Sizin misinanın yakamozu artık pek farkedilmez, çünkü ortamda bolca yakamoz ışığı vardır. Ve lüferin yeşil rengi çok iyi gören gözleri, bu yeşil ışığın yeme açılan kapıdan süzülüp gelen ışık olduğunu bilir.. Bizde, lüksün o stilde yaptığı görevi, yani yem balıkları planktonlar yoluyla altımıza toplama görevini, "lüfer" yemlemede, bildiğimiz yemlere yaptırıyoruz. Lüks ışığıyla topluyor, biz yemle.. Bu apaçık durumu bile görememiş arkadaş.. Eh, dedesinden görmüş, hiç sormamış ki, bu ışık, bu lüks olayı ne iştir? Başka? Hani deniyor ya? Lüfer sülalesine yemleme yapılmaz.. Gidin, birine sorun yemleme nasıl yapılır? Sıklıkla "kadın çorabı" içine, değisle başak bir şey içine biraz kokmuş balık, karides, midye vs. konur, denize bırakılır.. Denecektir. MEsela, bizim forumda şöyle anlatılır: http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=13305 Bu, izmarit, mercan, gupes vs. için yemleme yoludur. Lüferi böyle yemleyemezsiniz. Nasıl yemleneceğini satır aralarında görebilirsiniz. Elbette bizim balıkçılara dediğinizde, lüferi nasıl yemleyeceğiz, "lüfer yemlenmez" diyeceklerdir. Çünkü, bilinen mazmuz tekniği, yemin kokusu ile yapılır, sık gözlü bir torba ile, sadece kokusunun denize karışması sağlanır. Bu lüfer için fayda etmez, zerre kadar.. Nedense bu atlanıyor, atlanmış.. Eğer bu şekilde, bilindiği gibi yemleme yaparsanız, hiç bir halta yaramayacaktır. Yazıyı bir daha okuyun. Bu bilinen yemleme yönteminin değil, tamamen farklı bir yemleme durumunun olduğunu göremiyor musunuz? Ne diyoruz mesela: Lüfer yemlenirken, denize avuç avuç yem atılır. Hamsi, istavrit vs. neyse.. Satır aralarına dikkat edin.. Biz burada, lüfere bildiğiniz yemleme yapılır demiyoruz, bunu anlayın.. Lüferin yemlemesi, yemleme olarak bildiğiniz yoldan farklı şekilde yapılır. Böyle yapılmazsa, boşa uğraşır, netice alamazsınız. Ve zaten, bu yüzden, kalsik yemleme yapmaya çalışanlar, netice alamayıp bunu gereksiz olarak addetmişlerdir. Peki ben nerden biliyorum, kafadan mı sallıyorum? Laf olsun diye, birileri laf soksun diye, bunları sallıyor muyum işkembeden? Lüferin yemlenmesi işini, okyanusta öğrendim şahsen.. Tur tekneleri vardır, binersiniz balığa gidersiniz.. Adamlar bir koca kasa çıkarır, yemler denizi, sizde paldır küldür sırtıkara tutarsınız. 5kg, 6 kg olanlardan.. Biraz körfeze girerseniz, daha ziyade lüfer ve çinekop olur. Buralarda da yemleme yapılır aynı şekilde.. Ama çok daha farklı bir yol da izlenir. Denize doğranmış balık, bilhassa kefal dökerler. Neden? Çünkü adamlar işin ticaretini yapıyor. Tekneye sizi bindirmiş, lüfer tutturmazsa, bunu kabullenmez. Adamların nasip, kısmet gibi bir şey yok kafalarında. Eğer gittiği yerde lüfer olmazsa başka bir yere gidecektir, bu da masraf demektir. O yüzden, hem masraf etmemek, hemde müşterisini memnun etmek için, bir kaç kasa balığı denize döker ki, bluefish gelsin.. Bunada chumming derler.. Eh, buraya geldik.. Dikildik köprüye (mesela).. Eee, lüfer filan yok, ne yapacağız? Lüfer yokmuş diye geçen turistleri seyredip akşam eve bomboş gitmek mi? Yoksa bir şeyler yapmak mı? Bir şeyler yapmak lazım dedik, oralarda öğrendiğimiz bu teknikleri buralara taşıdık, gördük, iş yapıyor, gayet faydalı oluyor.. Demişler ya, hamsinin kasasının 70-80' TL'ye çıktığı günler unutuluyor? Hamsinin kasasının 5 TL'ye düştüğü günler nedense daha sık olmasına rağmen daha çok unutuluyor gibi geldi bana.. Tekneye gitmek için, o kadare masraf etmişim, sabahın köründe kalkmışım, hafta sonumu bu işe ayırmışım.. Gözüm görmez benim o parayı, eğer yemleme ile lüfer tutacağıma inanırsam.. Ama birileri, burada anlatıldığı şekliyle, lüfere yemleme yapmamış, hiç denememiş, uğraşmamış olduğundan, yada klasik yoldan yemleme yapmaya çalıştığından bir netice alamamış olması, doğru yemleme yapılınca, lüfer avından verimin çok zaman artacağı gerçeğini değiştirmez.. Elbette, her mekan, her nokta yemlemeye uygun olmaz. Mesela, Sarayburnu'ndaki akıntıya yukardan atacağınız yem, daha dibe inmeden Yeşilköye varır herhalde...
Tam tersine alico, senin öğreneceğin çok şey var.. Lüks, yakamozu kesmek için denir, ama aslında o işi değil, yem toplama işini yapar. Işıkla avcılık, balıkları cezbedip bir araya toplamak ve av sahası içinde tutmak için kullanılan optik yemlerin başka formudur. Bu yöntem, çok eski zamanlardan beri deniz ve tatlı sularda tek veya sürü oluşturan balıkların avcılığında kullanılmaktadır (Kara, 1996). Işığın balıklar üzerindeki etkisi hakkında fototaksi, Franz ve Zusser olmak üzere üç teori bulunmaktadır. Fototaksi; çoğu organizmada olduğu gibi balıklarında bedenleri çift taraflı simetriye sahiptir. Balığın sağ veya sol gözünün farklı aydınlanması, kasların gerginlik simetrisinin değişmesine neden olur ve böylelikle balık ışık kaynağına doğru hareket eder. Franz; ışık balığın bir tehlikeden kaçması için bir biyolojik uyarıyı temsil eden bir faktör olarak yorumlamıştır. Zusser; ışığa karşı olumlu tepki gösteren balıklar genellikle planktonla beslenmektedir. Balıkların çoğu için beslenme sırasında belli miktarda ışığın olması şarttır. Gece beslenen balıklar ışığa olumsuz tepki gösterirken, gündüz beslenen balıklar ışığa karşı olumlu tepki gösterirler. Işıkla, larvalar ve zooplanktonlar cezbedilebilir. Zooplanktonlarla beslenen balıklar ışığa ilgi duymasalar bile beslenmek amacıyla ışıklı bölgeye yönelirler (Ben-Yami, 1976, 1988; Cetinic ve Swiniarski, 1985; Fréon ve Misund, 1999). http://sulusozluk.org/girgirda-kullanilan-isik-sistemleri-etkisi-104.html Sence, gırgırlar, ağcılar vs. de mi yakamoz derdinden ışık takıp ceza yiyor? Ege Denizi ve Akdeniz’deki pelajik balık türleri dağınık sürü oluşturmaktadır ve bu sürüleri bir araya toplayarak daha ekonomik bir avcılık yapılması için, yapay ışık sistemlerinin kullanılması zorunluluğu vardır. Yapay ışık sistemlerini kullanan balıkçılar ile avcılığı düzenleyen kurumlar arasında, gırgır balıkçılığında kullanılacak ışık gücünün ne olması gerektiği konusunda farklı görüşlerin dile getirilmesi, bu araştırmanın yapılmasını zorunu hale getirmiştir http://jfas.ege.edu.tr/pdf/2008-1/01_Gurbet_25_1_2008.pdf
Lüks, yakamozu kesmek için denir, ama aslında o işi değil, yem toplama işini yapar. bak kendin yazmışsın. boşa konuşuyorsun serdar zamanımı harcıyorsunnnnnn inan sana gülüyorum ya. senı tanıdığıma o kadar memnunumkı sorma mutluluk verir oldun bana. dün gece 03 sularında yoktun moralım bozuldu senı göremeyince. kankam benım ya
Alico, benimle uğraşamyı bırak, varsa bildiğin, eleştirin filan onu yaz.. boşa konuşup zaman harcayan sensin.. Daha yaktığın lüksün ne işe yaradığını bile bilmeden balığa gidiyorsun..
Çok yaşayın... Şöyle demirde lüfer alındığı bir gün; sizin ikinizi Sürmene tipi kamarasız teknenin arka güvertesine yan yana, beni de baş üstünde konumlandırmak lazım. Siz zahmet etmeyin çay servisini ben yaparım, olta bile atmam, oturup muhabbeti dinlerim
Sen uğraşılmyacak gibi değilsinki. Şaka gibisin aynı. Sen lüksü yak altına balık toplansın. devam et. lüfer tutmaya bu arada zokalarını parlat güzelce. ama dikkat et misinanın izi suda bir ışık hüzmesi oluşturmasın dibe kadar yol gibi. yada minik balıklar toplanır lüksün yanına onlarıda kepçeler alırsın içeri. allahım ya adam bana neler anlatıyor. Arkadaşım benim işim bu dıyorum sen hala bana anlatıyorsun.
Bugünden itibaren istersen konuşmayalım icraatlarımız konuşsun serdarcım. görelim bakalımnasıl oluyor. bu seneki tüm av raporlarını sana ithaf edicem. sende bana edersın tuttuklarını. bak ben bugün akşam üstü başlayacağım olaya. Sen bana denediğin takımları yaz. kullandığın verim aldıklarını ben sana haklısın dıyım. sen faraza olursa dıye konuştuğun sürece bu iş olmaz. Lüfer balığı yemlenmez. bu kadar akıllı bir hayvanı ne hale soktun anlamıyorum. o zaman bak çok basit tonlarca balık döküyorlar gırgırlar halin önüne orasının yer gök lüfer olması lazım ama bugune kadar orda tek lüfer gelmedı oltaya nasıl olacak bu iş
Serdar reisin sunduğu bilimsel verilerden görüldüğü gibi, ölçüye dayalı bilim dünyası bile bu konuda anlaşamamış, üç ayrı teori ortaya çıkmış. Bana sorarsanız yaptığımla değil okuduğumla cevap vermeye kalkarım, bu da işe yaramaz. Sohbetin arasında bir cümle sarfedilebilmiş olması çok güzel, keşke hepimiz bu düzeyi tutturabilsek.
Yakup hocam, sana sorayım o zaman, lüks ışığı, balıkları altına toplar mı? Hangi sebepten toplar değil, toplar mı, toplamaz mı? Eğer böyle bir ton balığı, lüferin olduğu yere dökersen, lüferin gözü döner, çılgın gibi saldırmaya başlar. Bunu söylemedik mi? Lüfer o balığın kokusuna vs. gelir elbette.. Ama başka balıklarda gelir.. Orada kanlı canlı tonla yem varken, senin zayıf takımlar iş yapmaz, hiç birini tutamazsın..
Serdar reis aslında kişisel görüşümü söyledim, teoriden ibaret kalacağım. Işığı lüfer avında hep kullanırım ama gayem yem keserken, olta toplarken önümü görmektir. İstanbul ve bir az da Çanakkale tekne oltacılarının tecrübelerine, o istikrarlı klasik anlayışlarına hayranımdır. Tâ Deveciyan Efendi bile lambanın gayesinin yakamozu kesmek olduğunu söylemiş. Ne teknede ne de iskelede böyle bir yararın olup olmadığını kontrol etmek aklıma bile gelmedi. Aysız gecelerde, ışıksız da balık aldığımız günler oldu, ama nedeni neydi anlayacak bir kontrol yapmadım. Balığın varlığını sulara bağladığımız oldu, atlayıp duran zarganalara, yada şıpır şıpır yağan gümüşlere. Işık açısından olaya bakmak aklıma hiç gelmedi. Bu nedenle mazmuzdan sonra ışık konusu açıldığında dikkatle her mesajı okumaya başladım. Ve bu yaptığınız sohbet benim için çok faydalı oldu. 3-5 gün içinde lüfere gitmeye başlıyacağız, bu sefer kontrolünü mutlaka yapacağım.
İşte durumda bu Yakup Hocam.. Yakamoz var.. Hele at kılı misinan varsa büyük derdin var.. Ne yapsak? Lüks lambası takalım.. Hoş ondan öncesi, meşale filan durumuda varda, neyse.. Yakamozu kestik.. Fakat farkında olmadan "optik yemleme" yapmış olduk.. Gırgırla balığı toplamak için ışık kullanmıyor mu? Hatta bu yüzden aşırı avlanabiliyor mu? O yüzdende av için ışık kullanımı yasaklanmadı mı? Eskiden beri kulağımızda kalmış.. Yakamozu kesmek için lüks lambası.. Yakamozu kestik, balık vuruyor artık.. Demek dorğu iş yaptık.. Bu yüzden öteki tarafını düşünmemişiz. Yakamozu kesen bu ışığın denizdeki balıklara etkisi ne oluyor, sorgulamayınca.. Evet, yakamzou kesiyoruz ama çok daha ötesini yapıyoruz. Balıkları başımıza topluyoruz. Böyle olunca oradaki harekette elbette lüferi cezbediyor haliyle..
