Ergene Nehri - Çürüme Başladı

Konu, 'Göller, Barajlar ve Akarsular' kısmında PaO tarafından paylaşıldı.

  1. PaO

    PaO

    Mesajlar:
    79
    Şehir:
    İstanbul-Ankara-Edirne-Hatay-Elazığ-Rize
    Favori Kamış:
    Zıpkın Olta
    En İyi Avı:
    3 gr. Kaya Balığı
    Ergene Nehri - Çürüme Başladı
    Tam tarihi hatırlayamıyorum ama sanırım 1985 veya 86 idi. Bir yaz gecesi, saman balyesi almaktan geliyorduk ve dereden geçiyorduk, birden derenin yüzeyinin yüzlerce, binlerce balıkla dolu olduğu gördük. traktörün ışığından kol gibi, bacak gibi balıklar yarı baygın geçiyorlar. Traktörü durdurduk ve suya indik. Yolun üzerindeki su zaten o günlerde 30-40 cm. Birden bir balık yakalama çılgınlığı başladı, sahte bir sevinç dalgası yayıldı etrafa. Kimse bu balıklara ne oldu sorusunu sormadan balık yakalamaya başladı, köye haber vermeye gidenler oldu. 1 saat sonra taşların üstünde 100 kişi balık yakalıyordu. O gece sabaha kadar balık yakalandı. Çok büyük, 2 metre boyunda yayınlar , 1,5 metre sazanlar yakalayanlar oldu. Ergenede bu kadar büyük balıklar olabileceği kimsenin aklına gelmezdi. Bu büyük balıkları görmek için herkes sıraya girdi. Büyük bir yayın balığının 2 gün ölmediği söylendi durdu günlerce.

    Ertesi gün öğlen bütün köyü kötü bir koku sardı, ölmüş balık kokusu. Derenin 2 yanına yığılmış küçüklü büyüklü binlerce ölü balığın çürümeye başlaması öyle keskin bir koku yayılıyorduki, kimse 1 gece önce yakalayıp dolaba koyduğu balığı yiyemedi. Ama hala tam olarak o soru sorulmadı; Neden ?

    1-2 gün içinde kahvelerde fabrikaların birirnden dereye atık madde salındığı, balıkların bundan zehirlendiği konuşulmaya başlandı. Yakalanan balıkların yenmemesi gerektiği konuşulsa bile bir çok kişi zaten yemişti çoktan. Bize o günlerde 12-13 yaşlarındayız ve tüm olup bitenler bizim için çok enterasan. Derenin boyunca çok uzun yürüyüşler yapıp zehirin etkisini anlamaya çalışıyoruz. Her yerde balık ölüleri ve onları yiyen su kaplumbağaları , kargalar, saksağanlar. Ergene nehri için sonun başlangıcı. O yıldan sonra su kaplumbağalarında o kadar fazla artış oldu ki, balık nufusunun tekrar eski haline gelmesi mümkün olsaydı bile bu kaplumbağlar yüzünden tekrar azalacaklardı. Artık denge bozulmuştu. Ancak kaplumbağaların bilmediği bir şey vardı, onlarında çok fazla ömrü kalmamıştı.

    O yıl bu olayın bir daha olmadığını hatırlıyorum. O ilk atığı salanlar ya yaptıklarının sonuçlarından korktular, veya bir daha ihtiyaç duymadılar. Ancak sonraki yıl bu olay bir daha tekrarladı. Bu defa geçen yılki balıklar kadar büyük balıklar göremedik. Çünkü artık kalmamıştı. Haber çoğu kişinin ilgisini bile çekmedi. Biz yine derenin boyunda neler olduğunu anlamaya çalıştık 1-2 gün. Sonra bu atık salınımları artmaya başladı. Biz sabah görüyorduk ama olaylar hep gece gerçekleşiyordu o yıllarda. Gizli gizli salıyorlardı yani atıkları. Derenin bazen kiremit rengi, bazı günler koyu mor renkte aktığı oluyordu. Kötü bir koku giderek köyün içine kadar gelmeye başlamıştı. Derede yaşayan son kurbağalarda öldü o yaz. Geriye nufusu çok azalmış olsada 1-2 kaplumbağa kalmıştı.
    Artık ne nehrin kıyısında böğürtlen yemek mümkünde, nede hayvanlarımızın bu dereden su içmesi olası idi. İçinde yüzdüğümüz zamanları bir anda unutuluvermiştik. Sanki bu dere hep pis bir haldeydi, kimse birşey yapalım demiyordu. Hepimiz bir kan uykusundaydık. Böyle 1-2 sene daha geçti. 90 ların başında ergene nehri bir atık çukuru, bir lahım giderine dönmüştü adeta. Sadece fabrikalar değil, artık belediyelerde bu linçin içindeydi.
    Kasabaların kendi lahımlarını ergeneye atması yetmiyormuş gibi, birde işgüzarlık yapıp köylülerin lahım çukurlarını temizleme işine giriştiler. Sözüm ona temizliyorlar. Vidanjör geliyor, bizim evden toprağın içindeki, etrafa zararı olmayan lahımı vidanjörle çekiyor, 300 metre ötedeki ergene nehrine gidip boşaltıyor. Her yeri bir bok kokusu sarıyor, kuşlar boklara konuyor, ordan bahçelere geliyorlar. Şuan o kadar kızıyorumki bunu yazarken , ama burda suç bizim , buna seyirci kaldık. O şöföre, o belediye başkanına ses çıkarmadık. O şöför bizim köyün çocuğuydu, o belediye başkanının köyde akrabaları vardı. Yarın belediyede işimiz olursa işimizi görürdü. İşte ergeneyi bu hale gelmesine izin veren insanlar bunları düşünüyorlardı.

    yazan : Kültür Mantarı
    Kaynak : http://seferkilic.blogspot.com/

    Bunları okuyunca insan çok üzülüyor ama hala yapılıyor hala....:mad:
     
  2. Matchbox

    Matchbox

    Mesajlar:
    500
    Bende hatılıyorum o katliamı.....
    İki nedeni olabilir....
    1-)Çeltik suyuna katılan tarla zehirleri
    2-)Fabrika atık suları
     
  3. Ronder

    Ronder

    Mesajlar:
    337
    Şehir:
    Samsun
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    3 kg civarında
    Üzücü durum :(
     
  4. avcı22

    avcı22 Mesut Turan

    Mesajlar:
    761
    Şehir:
    edirne
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    yayın 3.4 kilo
    Evet çok haklısınız.Uzunköprüden geçerken kokudan neredeyse kusma noktasına geliyor.Bu duruma getirenleri ve bunlara göz yumanları Allah(C.C) havale ediyorum.
     
  5. SahEmre

    SahEmre Emre

    Mesajlar:
    2.481
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Okuma Salina 4.20 Salina 100-200 - Lineaeffe Extreme Cast 4.40 180gr. - Okuma V-System 240 10-40g
    Favori Makine:
    Ryobi Proskyer Nose Power - Shakespeare Mach 1 XT
    En İyi Avı:
    Küçük beyaz; 7 cm. Kuzey batı Antartika Sığlıkları..
    Asırlarca, binyıllarca belki milyolarca yıl varlığını sürdüren doğal oluşumları pervasızca birkaç yılda pisliğimizi dökerek mahvediyoruz. Yazıklar olsun.
     
  6. skilic

    skilic

    Mesajlar:
    1
    yazıma yer verdiğiniz için .çok tşk ederim arkdaşlar.. burdaki yazı 2. yazı. birde 1.si var blogda. ayrıca 3.cüde yolda.

    ben lüleburgazlıyım. ergene ile ilgli bu güne kadar bir çok girişim oldu. 2002 de üstelik benim köyümde bir eylem yapıldı.
    http://www.trakya.edu.tr/Haberler/140602_1.htm
    ama sonra hiç bir sonuç yok tabi..

    bu güne kadar birçok yerel milletvekili de bu konu ile ilgli mecliste soru önergeleri falan verdiler. buyrun :
    http://www.google.com.tr/search?hl=tr&client=firefox-a&rls=org.mozilla%3Aen-US%3Aofficial&hs=Bat&q=%22ergene+nehri%22+site%3Ahttp%3A%2F%2Fwww.tbmm.gov.tr&btnG=Ara&meta=
    sonuç: hiç..

    tbmm tutanaklarını da okursanız yunanistana yarattığımız kirlilik için her yıl nekadar çok tazminat ödediğimiz görürsünüz. ödediğimiz paranın küçük bir bölümü ile çoktan merkezi bir arıtma kurmuştuk bile.

    devletimiz trakyadaki sanayii den vazgeçmek istemiyor. geçmesin. ama üstüne düşen arıtma altyapısını oluştursun ve parasını işletmelerden alsın. ama hayır biz o parayı yunanistana vermeyi tercih ediyoruz.

    bu yüzden biz ses çıkarmadıkça hiç bir şey olmayacak. bu ses çıkarmada dere kenarında toplanıp 3-5 ahkam kesmekle olmuyor. ses getiren eylemler planlamak ve uygulamak lazım.

    trakya insanının çoğunluğu malesef hakkını arayan bir yapıya sahip değil. buda bu tip eylemleri zorlaştırıyor. istanbuldan gidip ovacık köyünde eylem yapamazsınız. eylemi onlar, köylüler yapmalı.

    farklı bir şeyler düşünmek lazım. hemde hemen lazım...

    Sefer KILIÇ / İstanbul