son üç haftadır, saatlerce uğraşıp midye, teke, yengeç vb. yemler toplayıp kıyılarda sabahladıysak da kayda değer bir ay yapamadık. geçen haftaki hezimetten sonra da deniz, botla açılmaya uygun hale gelene kadar balığa gitmemeye, kıyı ile uğraşmamaya karar vermiştik. bu cumartesi günü hanım hastanede nöbetçi olup beni de oğlanla başbaşa bırakınca bacanağım arayıp çağırdı. evde yalnız oturmayın, sohbet ederiz, hem de çocuk evde sıkılmasın dedi. çocuk da ısrar edince oraya gittik. tabi bizim sohbetimiz ne olacak başladık balık sohbetine ve bizi yine heves sardı. meteorolojiden deniz durumuna baktık, deniz dalgalı, kıyıdan da gitmeyeceğiz demiştik, vazgeçip çarşıya çıktık. eksik olan balık malzemelerini alırken satıcıyla sohbet ediyorduk ve satıcı gelen gidenden duyduğu olumlu haberleri söyleyince gene duramadık ve satıcının elinde kalan bir paket boru kurdunu alıp eve geldik. gece 12:30da evden çıkıp dörtyol barınağına vardık. geçen haftanın aksine bu hafta barınakta balıkçı çok azdı, ama bizim hep olta attığımız yer doluydu. ben de bu sefer geçen yıl avlandığım dış tarafa geçtim, bacanak da gönülsüz ve çaresiz beni takip etti. hava açık, ay ışığı ortalığı gündüz gibi aydınlatıyor, ümitsizce oltaları boru kurduyla yemleyip attık. daha atar atmaz bacanak 15 cm.lik bir çipura çekip büyüyünce gene gel dedi ve saldı. sonrasında kısa aralıklarla çok sayıda çipura, melanur, sargoz yakaladıysak da oltayı midesine kadar yutan bir sargoz haricindekiler geri suya salındı. derken saat 3 civarı ay batınca bacanak güzel bir mırmır yakaladı. ancak yine de küçük balıklar zaten az olan yemimizi tırtıklayınca ben kayalardan yengeç yakalayıp onu taktım ve attım. gelirse büyük gelsin dedim. biraz sonra güzel bir balık asıldı ve yakına kadar getirdiysem de kıyıya yakın kayaların arasına daldı ve misinayı sağa sola takıp kurtulmayı başardı, ben de iğnemi büyütüp 4 numara taktım. yengeçle güzel vuruşlar aldım, bacanak ahmet abi durumu gürünce hemen yengeçe döndü. biraz sonra da orta şeker bir çipura yakalayıp çıkardı. biz yengecin iş yaptığını görünce oltaları suya atıp, yençeç yakalamaya çıktık. 10 dakika sonra oltanın yanına gittiğimde misinanın iyice gevşemiş olduğunu gördüm. sarmaya başlayınca ağırlık var ama tepki yok. iyice yaklaşınca çırpınmaya başladı ve suyun içinde parladı. balığın güzel olduğunu görünce ahmet abi kepçeyi alıp suyun kenarına indi ve kepçeledi. biz yengeç toplarken iki iğneli takımın bir iğnesine küçük bir sargoz, diğerine 30 cm.lik bir çipura yakalanmış. ancak olta suyun içinde beklediği için balıklar takımı kullanılmayacak şekilde dolaştırmış. ben yeni takım bağlarken ahmet abi de bana seslendi. ışığı tutunca ahmet abinin kamışının iyice bükülmüş olduğunu ve büyük bir balıkla mücadele içinde olduğunu gördüm. hemen kepçeyi alıp yanına gittim. epeyce bir uğraştan sonra misina bir anda boşaldı ve hayallerimiz de balıkla beraber suya düştü.banghead oltayı sudan çıkarınca ahmet abinin iğnesinin eğilmiş olduğunu gördük ama ben onu uyarmıştım. abi bu iğnelere güvenme, eğilir, açılır dedim. al owner'i kafan rahat olsun dedim ama dinlememişti. kısmet işte, o da bahanesi oldu. sonrasında balık kesince kendimize birer düz kaya bulup biraz kestirdik. yemli avı yaptığım gece boyunca ve sabah gün ışıdığında aynı anda at çek de yaptım ama bir şey yok. yalnız sabah 7'de 10 m. kadar sol tarafımda 20 -25 m ilerden 30 cm.lik kefalleri önüne katan bir balık kıyıda üzeride durduğumuz kayaların arasına kadar girdi ve döndü. balığı tam göremedim ama suyun üzerindeki dalgalandırmasından, arada sırtının 2 parmak su üstüne çıkmasından yaklaşık 70 -80 cm.lik bir akya olduğunu tahmin ediyorum. malesef rover 98'in yüzüne bile bakmadı. hava çok sıcak olduğundan güneşe kalmadan avı sabah 8'de sonlandırdık, kahvaltımızı yapıp döndük. bolca balık saldık, 3 tane balık aldık, buna da şükür. azatlıklardan biri bunlar da ganimet
Güzel bir av olmuş. En azından bayağı bir aksiyon yaşamışsınız. Balığı geçtim böyle heyecanlar yaşamaya bile razıyım. Buralarda durum çok kesat. Tebrik ederim, niceleri nasip olsun.
Bilge tebrik ederim gene iyi iş çıkartmışsınız. balıklar güzel görünüyor. E adam avcı olunca en ufak gazda tövbe mövbe dinlemiyor. Tecrübe ile sabittir. daha irilerine rastgelsin iyi vatoz denk gelmemiş. dün akşam bana bir vatoz geldi tepsi kadar çıkartmaya çıkarttım ama oda benim canımı çıkarttı
tebrik ederim abi güzel balıklar almışsınız.aynı bende sizin gibiyim raporunuzu okuyunca sanki beni tarif etmişsiniz)artık balığa gitmiyeceğim diyorum bi bakmışım ertesi gün denizin kenarındayım.o kadar masrafda ediyorum ama bu aralar denizde balık yok.rastgele
aslında bizim bura da öyleydi ama dün nasıl olduysa oldu işte, balıklar yolunu mu şaşırdı nedir. inşaallah sizin oralarda da şaşıran balıklar size denk gelir
aslında ikimiz de o tövbeyi tutamayacağımızı biliyorduk ama kızgınlıkla dedik işte vatoz bana hiç denk gelmedi ama bacanağın epeyce bir vatoz tecrübesi var, hatta yanlış hatırlamıyorsam çok büyük bir vatozla 45 dakika boğuşmuşluğu da var
valla ben ilk yakaladığımdan trofe balık zannettim. çokta heyecan yaptım. Bundan sonra barınak dışının çuprası bitmez bilge içlerde birşey olmaz ama dışarısı çupra yapar. ayın durumuna göre saati değişir geçen yıldan kalan tecrübe ile dörtyol barınağın çuprası ve mırmırı iskenderun barınağına göre daha irice oluyor ama yemi iskenderundan alıp dörtyola gitmek bezdiriyor adamı
Tebrikler,güzel bir anlatımla heyecanınıza ortak olduk. Az balık da alı konulsa yine de güzel geçmiş sizin açınızdan. Salınan balıklar için ayrıca tebrik ederim. Her daim bereketli avlar dilerim.Rast gele...
abi herşey iyi güzelde yengeçleri nasıl yakalıyabiliyorsunuz, bende görüyorum taşların üstünde, yaklaşınca gavur gibi kaçışıyorlar, birde iğneye nasıl takıyorsunuz yengeçleri? teşekkür eder bol balıklı avlar dilerim...
ahmet abinin yakaladığını çıkarabilseydik çok güzel trofe olacaktı. cinsini bilemiyoruz ama yem yengeç olduğundan gelecek balık sargoz, çipura kayabalığı bazen de levrek. onun dışında pek yüzüne bakan yok.
teşekkür ederim, çok büyük hasar olmadıkça küçük balıklarla ilgilenmiyoruz. iğneyi midesine kadar yutan ve çıkarmak için çok uğraşıp sonunda öldürdüğüm sargozu bile sepete atarken bacanak '' senin fotoğrafını çeker rezil ederim '' diye espri yapıyordu
gündüz çok hızlı kaçsalar da gece ışığı tutunca pek hareket etmiyorlar. gene de yavaşça yaklaşıp avuç içiyle taşa bastırıveriyoruz. sonra boşluk vermeden diğer elimizle ısırılmamaya dikkat ederek önce kıskaçları sonra ayakları koparıyoruz. yengecin altını çevirdiğinde bir kapağı var, onu kaldırıp sırta doğru çekince üst kabuğu kestane kabuğu gibi soyulur. elinde kalan kısım bacakların çıktığı beyaz karın kısmıdır. yengecin büyüklüğüne göre önce dikine 2 parçaya bölüyoruz. yani sağ ve sol yanını iki parça yapıyoruz. eğer yengeç büyükse bacaklerın arasından tekrar bölüp 4 parça yapabilirsin. iğneyi bacakların deliklerinin birinden sokup diğerinden çıkarıyorsun. en ideal olanlar 3-4 cm çapında olanlar. geçen avdan artan bir kaç parça yengeci atmayıp derin dondurucuya koymuştum. fikir vermek açısından fotosunu ekleyeyim.
ey*****h abi çok teşekkür ediyorum verdiğin değerli bilgiler için, hakikaten değerli çünkü hep duymuşumdur yengecin iyi sonuçlar verdiğini ama nasıl takıldığı hakkında fikrim yoktu, sayende artık var :thumb:
bu yemin avantajı şudur: küçük balıklar tırtıklasa dahi sadece kabuktan dışa sarkan yumuşak parçaları koparabilir ama iğneden yemi alamaz. levrek, orfoz ve lagos gibi balıklar tümüyle yutar, sargoz ve çipura ağzında ezerek, kırarak yutar. özellikle sargozlar yengeçe hiç dayanamaz. inşaallah iyi sonuçlar alırsın