İğnelerin anatomisi

Konu, 'İğneler' kısmında skoylu tarafından paylaşıldı.

  1. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    İĞNELERİN ANATOMİSİ VE GENEL BİLGİLER

    Bir olta iğnesi, farklı bölümlerden oluşur. Bunları bilmek ve niteliklerini anlamak, iğne seçiminde çok faydalı olacaktır. Bu bölümler şöyledir:

    [​IMG]

    Yukarıdaki resimde hangi bölümün nasıl adlandırıldığı görülmektedir. Bu bölümler ayrı ayrı anlatmaya çalışmalım.

    1 � İĞNE GÖZÜ
    2 � İĞNE BEDENİ/PALA
    3 � İĞNE DİRSEĞİ
    4 � İĞNE DAMAĞI
    5 � İĞNE UCU

    1 - İĞNE GÖZÜ

    Göz, iğnenin misina ile bağlandığı yere verilen isimdir. Temelde ezilerek düzeltilmiş ve delik gözler olmak üzere iki farklı şekildedir.

    Ezilerek düzeltilmiş göz:

    [​IMG]

    Bu tür gözler, imalatı en kolay olan ve en çok sorun sebebi olan gözlerdir. Ezilmiş bölüm, misinanın önüne set çekerek misinaya destek sağlamaya ve misinanın iğneden ayrılmasını engellemeye yaramaktadır.

    Misinanın önündeki ezik engel, misinayı kesecek bir bıçak gibi görev görmektedir. Bu nedenle güçlü iğnelerde ve güçlü balıkların avında bu tür gözler tercih edilmez. Bazı markalar gözün daha az kesici olması için bazı modellerinde gözün sadece ortasını çok inceltip düz bölgenin kalınlığını azaltmadan daha fazla yüzey sağlar. Böylece göz hem daha geniş olurken kenarlar fazla ince olmaz ve misinayı kesmez.

    Bu tür ezilmiş gözlü iğnelerde dikkat edilmesi gereken nokta, gözün, misinaya yeterince engel olacak kadar geniş olması ve misinayı kesmeyecek kadar da kalın olmasıdır.

    [​IMG]

    Bu iğnenin ezik gözünün, net bir şekilde, geriye eğik olduğunu görüyoruz. Bu eğiklik her modelde bu kadar olmasa da genelde mevcuttur. Buna dikkat etmek gerekir. Eğer misinayı gözün bu eğik olduğu taraftan gelecek şekilde bağlarsınız, yani misina bu eğik tarafta, ezik bölgenin ucuna/kenarına temas ederse büyük ihtimalle çabuk yıpranır ve kolayca kopar. Bu eğim genelde dışa doğrudur. Misina düğüm atıldıktan sonra eğimin iç tarafından gelecek şekilde bağlanmalıdır.

    Ayrıca, eğer misina dıştan gelirse, iğne balığı yakalamakta ve yakalanmış balığı bırakmakta pek başarılı olamaz.

    Delikli gözler:

    Misinaya daha az zarar vererek daha iyi tutuş sağlayan gözlerdir ve oldukça çeşitleri mevcuttur.

    Temel olarak, delikli gözler iki gruba ayrılır. Bedenden gelen tel, bir halka yapılır. Bu klasik delikli göz iğne tanımıdır. Bazı iğnelerde ise, bilhassa büyük, kalın iğnelerde bu pek mümkün olmaz. Çünkü beden telinin kıvrılması için, sert ve sağlam değil, yumuşak çelik vs. olması gerekir ki, bu istenmez. Bu durumda iğne bedeninin ucuna, tıpkı dikiş iğnelerinde olduğu gibi bir delik açılır.

    [​IMG]

    Büyük, ağır iş için olan kalın iğnelerde bu tür göz aranmalıdır. Zira ağır işte, halka yapılmış göz kolayca açılabilir ve kırılabilir.

    Fakat tipik, gündelik kullanım için olan iğnelerde söylediğimiz gibi beden teli öylece bir halka yapılarak kullanılır. Ama bununda çeşitli detayları elbette mevcuttur.

    Klasik halka şeklinin yanında şöyle bir takım modeller görmek mümkündür..

    [​IMG]

    Bu türde, halka, tel kıvrıldıktan sonra bedene kaynatılmıştır. Böylece yükte açılması engellenir. Büyük kavgacı balıkların avında bu modeller tercih edilmelidir.

    [​IMG]
    [​IMG]

    Bu tür gözlerde kıvrılan ve halka yapılan beden, halkanın sonuna doğru inceltilir. Bu düzenleme özellikle fly için kullanılacak iğnelerde önemli bir fark getirir. Üstteki şekilde olanlar dalan fly için, ek ağırlık sağlarken, alttaki şekilde olan halkalar iğnenin ağırlığını düşürerek kuru flyların yüzmesine yardımcı olur.

    [​IMG]

    Bu tür iğneler, klasik delikli göze sahip olmalarına karşın bu gözde hazır bir halka takılı olarak satılırlar. Genelde hem göz hem halka güzelce kaynatılmış olur. Halka, gözün içinde rahatça hareket edebilir. Bu tür iğneler canlı yem kullanımında öne çıkarlar. Sinarit gibi yem ne kadar canlı ne kadar sağlamsa o kadar seçici olan balıklar için uygun seçimdirler.

    Bağlanan misina bir hayli kalın ve dolayısıyla sert olacaktır. Doğrudan göze takılırsa, iğneyi kasıp, yemin doğal hareketini bozar. Halka ile bağlandığı takdirde halka ve iğne rahatça hareket edeceği için yemin doğal hareketi olabildiğince korunmuş olur.

    Sık görülen bu gibi ayrıntılar yanında fırdöndü gözlü iğneler halkası açık satılan iğneler gibi varyasyonlarda mevcuttur. Örneğin halkası açık satılan iğneler, sahtelerin, jiglerin vs. iğnelerini değiştirmek için kullanılır.

    [​IMG]

    Halka açık olduğundan kolayca geçirilir sonra halka sıkılarak kapatılır. Bu gibi avın niteliğinden ziyade pratik kullanıma yönelik iğneler elbette çok geniş bir tür yelpazesine sahip olabilecektir.

    Delikli gözler için bir diğer husus ise gözün ve göz halkasının bedene olan açısıdır. Bu tür açılı iğnelerde misina halkaya değil iğne bedenine, tıpkı ezilmiş gözlü iğnelerdeki gibi bağlanır.

    [​IMG]

    Genel olarak açılı göze sahip olan iğneler kalın bir malzemeden kuvvetli olarak yapılırlar. Daha fazla tasmalama kuvveti ister ve taşıyabilirler. Sert çeneli güçlü balıklar için bu tür iğneler daha uygundur. Özellikle kuvvetli atılan tasmanın etkili olması için bu tür bir bağlantı ve düğüm gereklidir. Elbette böyle güçlü ve büyük balık aynı zamanda daha kalın misina gerektirmektedir. Düz delikli iğneler ise nispeten daha ince beden ile yapılırlar. Daha küçük tasma kuvveti ve ince misina ile kullanılırlar.

    İlk bakışta, açılı göze sahip olan bir iğnenin, düz göze sahip olana göre daha güçlü olacağı söylenebilir. Kalbur üstü bir marka için, açılı göz kullanmışsa, iğnenin son derece güçlü olduğunu düşünmek isabetli olur.

    Eğer açılı göz olan iğneyi, düz gözlü iğnelerde olduğu gibi bağlarsanız, bu iğnede pek adiymiş dersiniz. Çünkü açı nedeniyle iğnenin ucu, balıktan uzaklaşacak şekilde hareket eder.

    [​IMG]

    Düz gözlü bir iğne ise, snelling denen yöntemle bağlanmalıdır. Palomar düğümü gibi bir düğümle bağlanırsa, yakalama ve tutma randımanı çok kötüleşir.

    [​IMG]

    Bu hususa özellikle önem vermek gerekir aklınızdan çıkarmayın.

    [​IMG]

    Bu şekilde iğnenin arkasına doğru açılı olan halkalara �yukarı dönük� halka denir. Yem iğnenin boğaz/ağız kısmında olacaktır. (yaprak yem gibi)

    [​IMG]

    Bu ise �aşağı dönük� halka olarak anılır. Bu tür iğnelerde yem iğnenin sırt tarafında olacaktır. (Fly yemler gibi) Beden üzerinde damakları olan ve iğnenin sırtında yemi tutan iğnelerde bu şekilde kullanılabilir.

    Bazı halkalar ise uç/dirseğe paralel olarak üretilir:

    [​IMG]

    Bu tür iğneler silikon kurtlar ve balıklar vs. için uygundurlar.

    Kendimden alınma, genişletilmiş alıntıdır.
     
    Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı: 30 Ocak 2020
  2. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    2 - BEDEN VE PALA

    İğnelerin beden veya pala denen sap kısımları en sıradan kesimlerini oluşturur. Dikkat edilecek pek fazla bir hususiyet, çeşitlilik arz etmez.

    İğne bedeninde en önemli husus, toplam uzunluğun önemli bir parçasını oluşturmasıdır. İlk bakışta bu çok bir şey değil gibi görünür ama iğnenin dolayısıyla bedenin uzunluğu bazı detayları ortaya koyar.

    Beden boyu uzadıkça üzerindeki yemin doğallığı hem hareket hem görüntü olarak azalır.

    Tasma anında iğnenin batacağı yer derinleşir. Yani mideye daha yaklaşır. Dişli balıkların, bilhassa lüfer gibi yemi kapıp kaçan balıkların misinayı kesme ihtimali azalır.

    Diğer yandan güçlü çenesi olan irice balıklarda iğnenin kırılması ihtimali artar.

    Şöyle ki iğnenin ucu derinde olunca sapından çeken misina balığın ağzı - çenesi ve iğnenin battığı yer bir kaldıraç gibi olur.

    [​IMG]

    İğne ucu ve çene sabittir. Siz misina ile çekince iğnenin battığı yerden değil iğne bedeninden çekmeye başlarsınız. Eğer balık o esnada çekiş yönünüze dik bir açıya zorlarsa iğnenin sapını asılıyor değil, sanki bir kibrit çöpünü kürdanı kırmak için iki ucundan kıvırıyor gibi olursunuz ve iğne sapından kırılır gider.. Elbette resimdeki uskumru bu kadar güçlü bir çeneye sahip değildir ama Mercan, çipura gibi güçlü çeneli balıklar ancak böyle yapıp iğne kırabilecek damağa sahiptir.

    Denebilir ki beden büyüdükçe balıklar daha az vuracaktır.. Ama aberdeen gibi uzun bedenli iğneler son derece popülerdir. Zira balıkların pek çoğunun ağzında körük tabir edilen ince bir zar mevcuttur. Bu zarı körük gibi genişletip yemleri yutarlar. Uzun bedenli bir iğne bu körüğü aşarak balığın dayanıklı çene/baş taraflarından yakalamanızı sağlar. Kısa bedenli bir iğne ise büyük ihtimalle körükten yakalayacaktır. Körük ise balığı çekecek kadar güçlü olmaz. Yırtılır ve balık kurtulur.

    Anlaşılacağı üzere uzun bedenli iğneler, körüklü ağzı olan balıklar için uygundur ki pek çok balık bu tanıma uyar.

    Kısa bedenli/palalı iğneler ise Mercan karagöz lüfer palamut gibi tipik dişli ve çeneli balıklar için daha uygundur.

    Bu gibi balıkların çeneleri kolay yırtılmayacak kadar güçlüdür. Üstelik pek çoğunun damakları yani ağzının iç kısımları, sert ezici dişlerle doludur. Uzun pala bir iğnenin bu dişlerin olduğu yerde batması çok daha zordur. Diğer yandan güçlü çenelerin kısa palayı kırdıracak kadar bahsedilen kaldıraç etkisi göstermesi daha zordur. Çipuranın örneğin, iğne kırması bu duruma dayanır. Dişleriyle ezerek değil palası uzun kaldığı için iğneyi kırar ve gider.

    İğne beden boyu seçiminde balığın çene/ağız yapısı tek ölçüt değildir. Örneğin palamut ve lüfer için kısa pala iğneler çok uygun değildir. Lüfer iğneyi kıracak kadar zorlamaz ama kolayca misinayı kesebilir. Kısa pala bir iğne lüfer tarafından yutulursa, misinanın hemen hiç şansı olmaz. Palamut ise kısa pala bir iğneyi ağzının içinde öyle sallayabilir ki kolayca kurtulabilir, biraz daha derinden yakalanması ile kurtulma şansı azalır.

    Beden hakkında bir diğer husus ise bazı aksesuarlara sahip olabilmesidir. En iyi bilinen aksesuar, beden üzerinde yem tutucu ilave damaklar olmasıdır.

    [​IMG]

    Bu gibi çift tırnaklı bedeni olan düz iğneler hemen her tür kesilmiş yem, kurt ve karides için son derece verimlidir. İğne sapını yemle gizleyerek görüntüyü bir hayli iyileştirirler.

    [​IMG]

    Bu şekilde beden üzerinde tek damak olan iğneler ise aslen havyar, tek bir yumurta olarak takmak için kullanılırlar. Ama farklı amaçlarla kullanılmaları da elbette mümkündür. Bilhassa mısır ve bezelye ile tatlı suda iyi netice verdikleri görülür.

    [​IMG]

    Bu tür iğneler ise tipik çift damaklı olanla aynı amaçta olsalar da özel beden eğimleri nedeniyle müren, gelincik gibi balıklarda daha avcıdırlar.

    Elbette aksesuar denince sadece damaklar anlaşılmaz. Farklı aksesuarlarda mevcuttur :

    [​IMG]

    Bu bir kurt/solucan iğnesidir ve bilhassa tatlı suda son derece verimlidir. Kurdu (sahte veya canlı) takılabilir. Ortasındaki bölüm hem onu geri kaçırmaz hemde ağırlık sağlar. Böylece daha ileri fırlatabilirsiniz.

    [​IMG]

    Bu ise eriyen tip (hamur gibi) yemler için farklı bir düzenlemedir. Özellikle sazan ve kefal gibi avlar için uygundur. Bu file yerine özel bir yay bulunan modellerde mevcuttur..

    [​IMG]

    Bu iğne, bedendeki özel eğrilik sayesinde balığın ağzında döner ve her zaman çenelere doğru yönelir. Böylece balığın ağzından iğnenin kurtulması şansı azalır. Daha çok vuruş ve yakalama ile neticelenir.

    Benzer şekilde son derece ilginç beden modelleri görebilirsiniz. Belli başlı ve ilginç seçimleri buraya almaya çalıştık. Ama bundan kat kat fazlasına rastlamanız mümkündür.
    __________________
     
  3. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    3 - DİRSEK

    Dirsek iğne üzerinde balığı taşıyan yer olduğu kadar, yemin de bulunduğu bölümdür. İğnenin, bir balık kancası olmasını sağlayan önemli bir özelliğidir. Belki iğnenin en hayati noktasıdır.

    Dirsekte sağlamlık çok önemlidir. Sağlamlık, öncelikle dirseğin formuna yani nasıl bir eğri olduğuna bağlıdır. Diğer yandan kullanılan bazı teknikler, dirseğin sağlamlığını genelde iyi yönde etkileyebilir. Sağlamlığı etkileyen en son özellik ise iğnenin yapıldığı malzemedir. Aynı malzemeden değişik formlarda iğneler üretilebilir fakat bunların hepsi aynı sağlamlıkta olmayabilir.

    Sağlamlığın en kritik husus olması doğrudan iğnenin diğer tüm parametrelerini etkiler. Mukavemeti artırmak için örneğin iğne daha kalın bir telden yapılabilir. Ama bu doğrudan doğruya iğnenin keskinliğini ve ağırlığını kötü etkiler. Sağlam olması, açılmaması için malzeme daha iyi seçilebilir. Bu ise, damağın daha geniş olmasını etkiler sorun olur.

    Sağlamlığı birinci sıraya koyuş sebebimiz iğnenin açılarak yada kırılarak balığı kaçırması sorununun sık yaşanacak olmasıdır. İğne açılıyorsa yada kırılıyorsa görevini yapamıyor demektir.

    Bu noktada iğnenin sağlamlığı ve diğer etkileri anlamak için iğnenin üretim sürecine bakmak gerekir.

    Sağlam keskin bir iğne elde edebilmek için sert bir metal kullanmak zorunludur. Bu gibi sert metaller döküm yoluyla elde edilemez. Ekonomik yol sağlam bir telin bükülmesidir. Ama bükme esnasında bir sorun vardır. Bir teli alın, sert bir köşe olacak şekilde bükün. Bükme yönünün içinde kalan tarafta metal sabit kalırken, dış tarafta kalan metal uzama yapacaktır. Uzama, elastikiyet demektir. Elastik malzemeden iğne ise kolayca açılır.

    Eğer elastik olmayan malzeme kullanılırsa bükülme sağlanamaz ve dış taraf bunu kompanze etmek üzere mikroskobik ölçekte kopar ve çatlar. Buna metal yorgunluğu denir. Bu durumda metal çıt diye kırılacak kadar zayıflar.

    İşte bu sorunu gidermek üzere iğnenin dirseği geniş bir kavis çizilerek oluşturulur. Dirseğin bedene birleştiği nokta mümkün olduğunca düzgün bir eğri olmalıdır. Dirseğin uç ile birleştiği nokta ise bu kadar kritik değildir. Zira o noktada yük, metali sağa sola yatmaya, açılmaya değil, doğrudan sıkıştırmaya doğru biner. Bu noktada kırılma pek yaşanmaz.

    Fakat bu dirsek kısmını alıp şöyle tatlı bir çember kesmesi ile yapmak yeter anlamına gelmez.

    İğnenin ağız açıklığı, iğnenin büyüklüğünü belirleyen asıl etmendir. İğnelerin sap vs. boyları değil, ağız açıklıkları iğne numarasını belirler. Bu kıvrımın büyüklüğü takılacak yem, iğneyi yutacak balık vs. için kritiktir. Dahası iğnenin ucunun balığa saplanması için de son derece önemli bir belirleyici olur.
    İşte bu nedenlerle farklı avantaj ve dezavantajlarıyla farklı dirsek modelleri ortaya çıkmıştır.

    Öncelikle en yaygın iki temel dirsek modelini incelemek uygun olur.

    Çember kesmesi dirsekler:

    [​IMG]

    Bu tür iğnelerin en yaygın türü aberdeen modelidir. Klasik bir dirsek modelidir. Bu dirsek türü, yemin iğnenin bedeninde taşındığı takımlar için son derece avantajlıdır. Özellikle belirgin bir kavisle üretilmiş olması, bedeniyle birlikte yemi büsbütün yutacak balıklarda son derece verimli netice verir. Zira bu geniş kavis sayesinde iğne çok daha ince materyalden yapılabilir. İşte çember kesimin temel avantajı budur.

    Ama balık aldığı yem ve iğneyi ağzının içinde geveliyor, dişliyorsa bu dirsek modelinde iğnenin ucu balığa saplamakta pek başarılı değildir. Özellikle sert damaklı balıklarda bu husus önem kazanmaktadır.

    Köşeli eğrili dirsekler:

    Bu iğnelerin en belirgin özelliği dirsek ile uç kısmının bariz bir köşe yaparak bağlı olmasıdır:

    [​IMG]

    Bu modelde köşe gayet belirgindir. Ama bazı modeller köşeli olmasına rağmen köşe çok belirgin olmaz:

    [​IMG]

    Bu dirsek kesiminde amaç yemli avlarda kullanılması ve yemi ile iğneyi büsbütün yutmak yerine ağzında geveleyen, ısıran balıkların avında kullanılmasıdır. İğneyi ağzına alıp ısıran balıklarda dirseğin kesimi nedeniyle iğne ucunu çenesine dik olmaya zorlar. Böylece iğnenin ucu balığın çenesine çoğu zaman kolayca saplanır. Yumuşak çene/damaklı balıklarda bazen tasmalama bile gerekmeyebilir. Fakat bilhassa sert damaklı balıklarda iğne tam çeneye/damağa yönelmiş olacaktır ve tasmayı attığınızda balığa iğnenin oturması daha garantilidir.

    Ama balık yemi büsbütün yutmuşsa, çenesi ile çevirmiyorsa bu tür bir iğneler dezavantajlı olur, çember dirsekler avantajlı olarak öne çıkar.

    Dirseğin tasarımı, iğnenin ne zaman açılacağı ve kırılacağını doğrudan belirler. Temel faktör dirseğin ucu bedenden uzak tutacak kadar uzak olması gereğidir. Uç bedene ne kadar yakın, dirsek kısmı ne kadar uzunsa kırılma ve açılma yükü o kadar azalır. İğne daha kolay açılır. Ama ucu bedene yakın olursa bu defada yemi tutma ve balığı yakalama açısından iğne kötüleşir. Bu sebeple çok farklı dirsek yapıları görebilirsiniz.

    Ama bazı farklı uygulamalar ile dirseğin gücünü artırılmaktadır. Bunların başında dirsek kısmını döverek ezmek gelir. Bu eski bir demirci taktiğidir. Dirseğin dövülmesi hem dirseğin yük yönünde kalınlaşması ve daha sağlam olması hemde çeliğin burada daha iyi kristalize olarak sağlamlaşmasını sağlayacaktır. Fakat bu işlem aynı zamanda iğnenin elastikiyetini azaltmaktadır. Büyük ve güçlü balıkların ani darbelerinde iğne hafif esneyerek örneğin tasma atılırken oluşan yükü karşılayabilir. Ama esnek olmayan iğnelerde bu durum gerçekleşmez ve iğne kırılır. Bu nedenle büyük avlarda dövme dirsekli iğneler pek tercih edilmez. Buradaki büyük teriminin göreceli bir kavram olduğu unutulmamalıdır. Örneğin bir orkinos tahta gibi sert ve kalın bir damağa sahiptir. İğneyi çenesine oturtmak, damağı geçirmek ciddi bir kuvvet gerektirir. Bu esnada balığın yükü de iğne üzerindedir. Bahse konu olan büyük balıklar bu şekilde sert tasmalama gerektiren türlerdir.
     
  4. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    4 - DAMAK

    Damak balık avında kullanılan iğnelerin bileşenidir, iğnelerle özdeşleşmiş gibidir.

    Teorik olarak damağın varlık sebebi, iğnenin saplandığı yerden çıkmamasıdır.

    Damak, öncelikle iğnenin kalınlığını artırır ve iğnenin, balığın ağız bölgesine saplanmasını zorlaştırır. Zor batmak demek batırmak için daha çok zorlamak demektir ve zorlarken hiç bir zaman “yeteri kadar” kuvvet uygulayamazsınız. Çoğu zaman uygulayacağınız kuvvet aşırı olacaktır. Buda avın çenesinin yırtılmasına, iğnenin geçtiği deliğin iğneden çok daha büyük olmasına yol açar. Damak bu delikten de kurtulup avı bırakabilir. O kadar aşırı bir yırtılma yaşanabilir ki iğnenin tuttuğu yer balığı taşıyacak kadar kalın olmaz balığın ağzı temelli yırtılır, av gene kaçar.

    Aynı sorun iğneye taktığınız yem içinde geçerlidir. Damak, yemi hırpalar ve balığın yemi kolayca almasına zemin hazırlar.

    Ama damak bilhassa yemi iğnenin üzerinde tutmak için vazgeçilmez öneme sahiptir. Damaksız iğnelerde yemi düşürmek an meselesidir. İşte bu nedenlerle damak için mutlak “olmalı” veya “olmamalı” demek mümkün olmaz. Ama şunu söylemek genel geçer durumu izah için uygun olur:

    Damak büyüdükçe balığı zor alır, zor bırakır. Küçüldükçe balığı çok daha kolay alır, kolay bırakır.

    Bu sorunu optimize etmek için iğnenin dirsek, uç gibi bileşenleri çok daha dikkatli tasarlanır. Birbirine uyumu sağlanarak damağın kötü etkisinin minimize edilmesi hedeflenir. O’shaugnessy gibi modellerde uç kısmının belli bir kavis ve açıyla çıkması örneğin bu amaca hizmet eder.

    [​IMG]

    Burada hedeflenen, damak balığın ağzını yırttıktan sonra iğne bedenine oturunca, uç kısmın eğriliğinin damağı zahiri olarak büyütmesi, açılan yırtıktan iğnenin kurtulmasının engellenmesidir. Fakat tasmalama yükünüz aynı eğrilik nedeniyle damak/ağız bileşimine dikin ulaşmaz ve tasmalama etkinliği düşer.

    Başka modellerde ise uç kısım farklı bir anlam taşır:

    [​IMG]

    Burada hedeflenen ise tasma gücünüzün doğrudan damağa dik yüklenmesi, böylece tasmalamanın daha etkin olmasıdır. Avın ağzının yırtılması sorunu göreceli olarak daha az yaşanır. Fakat damağın açtığı delikten geri kaçması gene mümkün olabilir. Ama tasmalama etkinliği o kadar iyidir ki pek çok tür iğneyi ısırır ısırmaz kendini tasmalayacak kadar güç uygulamış olur.

    Görüldüğü gibi damak, uç ve dirsek, iğnenin balığa oturması ve orada kalmasında bir bütün olarak işlev görür.

    Elbette dirsek/uç formu dışında daha farklı düzenlemeler de mümkündür.

    [​IMG]

    Hiç damak olmaması en radikal çözümlerden biri olabilir Fakat resimdeki TIEMCO TMC 100 SP gibi modeller, damaksız olma zaaflarını özenle tasarlanmış uç yapısı ile minimize ederler. Bu modelde örneğin sağ köşede görüldüğü gibi uç kısmına özel bir form kazandırılmıştır. Üretici firma bu iğnenin damaklı modeli ile aynı tutma kabiliyetine sahip olduğunu söylemektedir.

    Bu tür damaksız iğneler son derece kolayca balık alabilirler. Özellikle fly avcılığında bilhassa tercih edilirler. Fakat bir iğne alıp damağını ezerseniz o zaman “damağı kırık” bir iğneniz olur damaksız iğne yerine. Damaksız iğnelerin dizaynı damaksız olmalarını kompanze edecek şekilde yapılır. Böylece damaklı bir iğne kadar avı tutma becerisi gösterirler. Ama yem takar atarsanız, yemi üzerlerinde tutmakta başarısız olurlar. Fakat fly işinde yem yoktur daha doğrusu yem olarak iğnenin üzerine sıkıca sarılmış ve düşme şansı olmayan tüyler vs. vardır. Demek ki suni yemler için bu tür iğneler çapari, seyirtme, fly vs. gibi işlerde son derece makul olacaktır.

    OWNER bazı modellerinde damağı ezilmiş halde yapar. Böylece iğnenin yem tutma kabiliyeti sağlanırken damaksız iğnede olduğu gibi balığa da kolay saplanma avantajı sağlanır.

    VMC ise uç üzerine bir kaç damak ekleme formülünü kullanır. Bu düzenleme şöyle bir fayda sağlar. Uca çok yakın olan çok küçük damak iğne balığın ağzında bir yerlere azıcık saplandığında bile iğneyi yerinde tutar. Böylece siz misina boşluğunu alana kadar iğne kurtulamaz. Aynı zamanda tasmalama esnasında bu damaklar birer kılavuz bıçak gibi davranır ve tasmalama etkinliğini artırır.

    Damakların bir diğer sorunu ise damak noktasında iğne telini inceltmeleri yani onu zayıflatmalarıdır. Bu sebeple iğnenin toplam gücü azalır, kırılabilecek bir zayıf nokta oluşur. Velâkin bu noktadan kırılma nispeten nadir yaşanır. Bu sorun pek fazla önemsenmeye değmez.

    Damaklar hususunda dikkat edilecek bir diğer husus ise av dönüşü bakım meselesidir. Özellikle yemli avlardan sonra damak boşluğunda yem parçaları vs. kalacaktır. Denizden gelen bu iğne bu noktada tuzlanır ve organik doku su tutar. Bu da iğnenin zaten zayıf olan bu bölgesinde paslanmaya yol açıp bölgeyi iyice zayıflatır. Normalde önemsemeye değmeyecek bir mesele olan damak noktası zayıflığı önemsenecek kadar büyümeye başlar. Eğer av dönüşü damak bölgeleri itinayla temizlenir ılık tatlı suyla yıkanıp kurulanırsa bu sorun daha az yaşanacaktır.
     
  5. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    5 - İĞNE UCU

    İğnelerin uç kısmı en hassas bölümüdür. Çünkü balığı yakalayan burasıdır. Uç kısmı damak ve delici uç olmak üzere temelde iki bileşenden oluşur.

    Dirsekten itibaren ucun gerek sivriltilmesi gerekse sivri kısmın profili damakla birlikte iğnenin avcılığında belirleyici bir husus olmaktadır. Temel olarak bir iğnenin kolayca balığın çenesine damağına saplanabilmesi için keskin olması arzu edilir.

    Keskin olmalı gibi yüzeysel bir terim uç kısmını anlamaya daha doğrusu iğnenin balığın ağzına nasıl saplandığını anlamaya yetmez. Çünkü bu aktivite basitçe bir iğnenin bir dokuya saplanması olgusundan daha karmaşıktır. Bu nedenle ucu keskin yapmak yeterli olmaz başka şeyleri de düşünmek gerekir. En önemli husus saplanmaya çalışan veya saplanan iğnenin bu esnada kırılmamasıdır.

    Bir şeyi keskinleştirmek demek kabaca olabildiğince inceltmek belli bir konik/dar açılı kesimle uçta minimum yüzey alanı oluşturmak demektir. Bu açıkça iğnede kullanılan metalin inceltilmesi anlamına gelir. İnce metalde haliyle dayanıksız olacaktır.

    Bu durum metalin eğilmesi, kırılması gibi sorunlara yol açar. Bu nedenle iğnenin ucu bazı püf noktalara dikkat edilerek keskinleştirilir.

    En iyi bilinen uç sivriltme yöntemi, ucu bir koni şeklinde yapmaktır. Fakat bu tür bir keskinleştirme ihtiyaca tam cevap vermez. Bu nedenle farklı üreticiler farklı yollardan daha sağlıklı uç formları geliştirmişlerdir.

    [​IMG]

    Mızrak uç: En kolay yoldan tatmin edici keskinlik sağlar. Üretilmesi kolay ve ucuzdur. Diğer yandan iğne ucunun dışa ve içe kıvrılmaya dayanımı kötüdür. Ayrıca tasmalama esnasında da çok verimli değillerdir. Büyük ihtimalle iğnenin ucu balığın ağzında bir yere takılmamış halde olur. Biraz beklenmeli, balığın ağzının içinde iğneyi bir yerine kaçırması sağlanmalıdır. Genelde vuruş oranına göre büyük oranda balık kaçırır. Doğru zamanda tasmalama olmadan verimli işlev görmez. Ayrıca büyük iğnelerde keskinliği son derece kötüdür. Çapari gibi takımlarda bilhassa yumuşak ağızlı balıklarda ucuzluğu ile özellikle tercih edilebilir.

    [​IMG]

    Bıçak uç: Mızrak ucun eğik olan kısmı tıpkı bir bıçak gibi bilenir. Böylece keskin bir iğneniz olur. Mızrak ucu anlatırken bahsettiğimiz tasmalama verimsizliği böylece giderilmiş olur. İğnenin balığa oturması demek iğnenin ucunun değil damak dahil uç kısmının balığa tamamen saplanması demektir. Bu şekilde bıçak gibi keskin yan yüzey balığın ağzını gayet düzgün keserek iğnenin geçebileceği bir boşluk oluşturur. Böylece iğnenin balığın ağzını yırtması ve parçalaması ihtimali azalmış olur. Yırtılan ağız ve dudak iğnenin kolayca geçebileceği sakıncalı bir ek boşluk oluşturur. İğne buradan geri kaçıp balık kurtulabilir.

    Bileme nedeniyle uç kısmın kalınlığı azalacaktır. Bu nedenle iğne ucu zayıflar ve kırılma riski artar. Bu nedenle bu tür bıçak uçlu görünüş genelde büyük iğnelerde makul netice verir.

    [​IMG]

    Konik uç: Bu tür bir bileme tatminkâr saplanmayı sağlar. Buna karşın kırılmaya direnci ise nispeten düşüktür. Uç her yönden inceltilmektedir. Asıl avantajı saplandığı yerde gayet düzgün yırtıksız bir delik açmasıdır. Böylece iğnenin girdiği yerden kurtulması zorlaşır.

    [​IMG]

    Çifte konik uç: Burada uç kısmı belli bir yere kadar daha silindirik bir koni ile gelir. Birden daha konik bir uç bilemesiyle sonlanır. Konik uçlarda görülen kırılma zayıflığı böylece bir hayli düzeltilmiş olur. Bu tür uçlar son derece yaygın olarak kullanılsa da üretimi masraflıdır. Mustad Ultrapoint bu tür iğnelere iyi bir örnektir. Bu yapı sağlamlık ve keskinlik arasında iyi bir optimizasyon sağlar.

    Elbette uç modelleri bunlarla sınırlıı değildir. Daha iyiyi aramak yolunda, balıkçı ve üreticiler, pek çok yenilik sunmaktadırlar.

    Örneğin:

    [​IMG]

    Bu OWNER tarafından kullanılan cutting point (kesim uç) türü uçları gösterir. Temelde yapılan bıçak uçlu modelin geliştirilmesidir. Üç yönde metal kirişleme yoluyla iğnenin dayanıklılığı artırılırken keskinliği had safhaya çıkarılmaktadır.

    Prizmatik kesim ise keskin kenarlar ile daha kolay saplanmaya yardımcı olur. Eğer iğne, ince ve küçük ise bu keskin kenarlar yüzünden kolayca zarar görebilir. Bu nedenle gene büyük iğnelerde tercih edilir. Bu tür prizmatik kesimli iğneler VMC tarafından Dynacut adıyla üretilmektedir.

    İğnelerin keskinliği çok kritik bir belirleyicidir. Fakat herşey demek değildir. Keskinlik, kesim açısı vs. iğnenin bilhassa damak, ön uzunluk ve dirsek açısıyla birlikte anlam ifade eder. Elbette iğnenin yapıldığı malzemede kritik öneme sahiptir. İğne bir bütündür ve bütün olarak değerlendirmek gerekir.

    Örneğin EasySet teflon kaplı iğneler üretir. Bu kaygan kaplama iğnenin damağa oturmasını çok kolaylaştırır.

    Bir diğer husus ise ucun açısıdır.

    [​IMG]
    [​IMG]

    Bu şekilde uç, iğnenin içine doğru kavisli, kıvrıksa, bu yuvarlanmış uç olarak anılır. Daha yaygın kullanılan bir terim ise "gaga iğne/uç (beak hook/point)" dir. Bu içe dönüklük özellikle denizde beklemeli yemli avlarda daha avcıdır. Sürütma, at çek gibi avlarda böyle uçları olan bir iğne, yakalamakta çok başarısız olur. Bu iğnelerde tasmalama çok kritik değildir, genelde balık hissedildiği anda tasma atılmaması, balığın iğneyi iyice yemesinin beklenmesi ve aceleci olunmaması tavisye edilir. Basitçe, kamış o ilk vuruştaki ani hareketle tasma atmamalı, kamışın ucunun belli şekilde oynayama başlaması beklenmelidir.

    Tasma atma bu iğnelerde damağı oturtmak için kullanılır. Bu yüzden küçük damaklı olanların seçilmesi daha iyi netice verir.

    [​IMG]

    Dublin uç/iğne, dışa iğne: Bu tür iğnelerin ucu iğnenin dışına doğru çok belli belirsiz dönüktür. Böylece özellikle fly avında diğer tiplerden daha iyi netice verirler. Fakat bu böyledir diye bir konsensus yoktur. Bu dışa dönüklük nedeniyle tasma anında kurtulma daha çok yaşanır. Çok fazla tercih ve tavsiye edilen bir durum değildir. Fakat belli av stillerinde (örneğin kıbrıs ve kefaller) daha iyi netice verdiği hususunu dikkate almayı gerektirir.

    Bir diğer husus ise ucun iğne düzlemine göre ofsetidir. Yani uç iğne düzleminin neresinde kalacaktır?

    [​IMG]

    Bizde çapraz ve düz olmak üzere ki tür adlandırma mevcuttur. Ama üreticilerin literatüründe geriye, kirbed ve düz olarak geçmektedir. Bu tür uç, biraz yanda olması nedeniyle genellikle balığın ağzında bir yerlere kolayca takılması ile sonuçlanır. Böylece genel yakalama oranı artar. Fakat tasmaladığınızda veya balık yüklendiğinde yük dirseğe değil bu eğikliğe biner ve iğne kolayca açılıp kırılabilir. Bu nedenle büyük iğnelerde ve balıklarda pek tercih edilmez.

    Ayrıca bu şekilde iğneler yemi çok fazla hırpalar. Bu da balığın yemi kapıp kaçmasını kolaylaştırır.

    Diğer yandan, hareket ettirilen, seyirtme, at-çek, çapari vs. gibi avlarda bu şekilde çapraz iğneler yemin dönmesine yol açabilir. Bu da bazen istenmeyen bir şeydir, yemin cazibesini azaltır, kösteğin burulmasına yol açar vs.
     
  6. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Çember İğneler


    Okyanus adalarında yüzlerce yıldan beri kullanılan ve kullanıcılarının gayet memnun olduğu bu iğneler, maalesef ülkemizde pek tanınmamakta ve yeni yeni satılmaya başlanmaktadır. Elbette böyle olunca kullanımları bilinmemekte ve avantajlarından faydalanılamamaktadır.

    Oysa çember iğneler klasik iğnelere göre av verimini oldukça artırabilen üstün yapıdadırlar.

    Çember iğne ve kullanımını anlamak için ne olduğunu bilmek gerekir. Çember iğne ucu, bedenine 90 derece dik açıyla bakan iğnelerdir:

    [​IMG]

    Çember iğne nasıl olurda avı kolaylaştırır verimi artırır?

    Klasik iğne kullanılan bir takımda; Olta suya atılır. Takımın boşluğu alınır ve beklemeye başlanır. Bir müddet sonra balık oltaya vurduğunda kamışınızın ucu birden aşağıya doğru önemli bir miktar eğilir, yukarı aşağı hareket etmeye başlar. Siz de yetişebilirseniz kamışı sert bir hareketle yukarı doğru kaldırır ve tasmayı atarsınız. Burada balığın yakalanması yani tasmalama ile iğnenin balığın ağzına oturması tamamen şana bağlıdır. Balık belki yakalanacak belki de iğne ağzından çıkacak yâda ağzını sıyıracaktır.

    Şimdi bu hikâyede aslında neler oldu, ona bakalım. Balık yeminizi gördü ve yeme yoğunlaştı. Gelip yemi kaptı. Kamışta hareket yok bu anda. Sonra arkasını dönüp gitti. Balığın bu güçlü hareketi sayesinde kamış aşağıya doğru bariz bir miktar eğildi. Balık yemi yutmaya başladı. Birden ağzında iğnenin batmasıyla oluşan acıyı veya geriye doğru çekildiğini hissetti. Kafa atmaya başladı. Kamışınız titremeye vurmaya başladı.

    İşte çember iğneler bu durumda tasmalama vs. gerektirmeden balığın yanağına oturan iğnelerdir. Balığın iğneyi hissetmesi, kafa atması vs. noktasında iş işten geçmiş olur. Balık zokayı yutmuştur ve iğnede takılıdır artık. Ama klasik iğnelerde, balığın yemi bırakması, kafasını sallayıp iğneden kurtulması vs. söz konusu olabilir. Klasik iğnelerde siz tasma atarak iğneyi zorlar, ağzını delip geçmesini sağlamaya çalışırsınız. Ama eğer çember iğne varsa atacağınız tasma, balığın ağzından iğneyi kurtarmanıza yol açar.

    Ne oluyor nasıl oluyor da çember iğne kendi "tasma atıyor"?

    Bunu anlamak için kamışın, önce neden küt diye büyük bir hareketle aşağıya gittiğini anlamak gerekiyor. Bunun sebebi genellikle balığın yemi kapıp arkasını dönüp gitmesidir. İşte tasmalama bu noktada oluşuyor.

    Tasmalama nasıl oluyor bakalım şimdi.

    [​IMG]

    Balık yeminizi yutuyor. İğne ve yem midesine doğru gidiyor. İğnenin ucu içeriye baktığı için midesine, boğazına vs. kolay kolay takılmayacaktır. Bu hareket olurken balık aynı zamanda arkasını dönüp uzaklaşacaktır. Pek çok balık türü yemi kapınca seri ani bir hareketle arkasını döner gider.

    [​IMG]

    Bu hareketle iğnenin ucu balığın ağzının yan tarafına doğru döner. Balık döndüğü tarafa hareketini yaparken misina arkasından gelir, uzanır. Bu durumda balığın ağzının içinden iğnenin önce sapı çıkar. İğne ucu balığın ağız çeperine doğrudur. Nasıl öyle olacak? Ya iğne balığın döndüğü, misinanın geldiği tarafa ters tarafta yutulmuşsa nasıl olacakta iğnenin ucu hep balığın ağız çeperine, dışa doğru bakacak?

    Cevabı N***on veriyor. N***on'un 2. hareket kanunu gereğince iğnenin ucu aynen uygun pozisyona dönecektir.

    [​IMG]

    Balık ilerlerken iğnenin dirseği, balığın ağız çeperine, genellikle resimde görüldüğü gibi yanağında dudaklarının birleştiği yere rastlayınca, iğnenin içine doğru bakan uç kısım balığın ağzına saplanacaktır. Balık kafa atmaya çıkarsa ki genelde çıkar, iğneyi iyice yerine oturacak ve balık kolay kolay kurtulamayacaktır. Böylece sizin tasma atmanıza vs. gerek kalmadan balık yakalanmış olur. Size kalan balığı çekmektir.

    Burada en kritik husus, iğnenin ağız açıklığı ve ön uzunluğudur. Eğer ön uzunluk fazla olursa, iğne balığın gözünden çıkabilir, nahoş bir durum olur. Ağız açıklığı, balığın ağız kenarlarından daha darsa iğne sığmayacağı için görevini yapamayacak ve balık kurtulacaktır.

    Ama bu farklı balığa zokayı yutturma tekniği alışkanlıklarda da farklılık gerektirmektedir. Birinci husus asla tasma atılmayacak olmasıdır. Eğer bir silikon kurdu böyle bir iğneye takıp son sürat at-çek yapıyor seyirtme yapıyorsanız çekiş hızınız sayesinde tasma atmış gibi olursunuz. Kabaca bu iğneler klasik yapay yem yöntemleri için pek uygun değildir. Fakat bu iğnelere uygun hazırlanmış sahte teknikleri ile aynı avantajlar kazanılabilir.

    İkinci husus ise misinadaki boşluktur. Boşluğunu aldığınız misina, kamışı aşırı eğmeden hafifçe bir boşlukla kalmalıdır. Böylece balığın iğneyi yutması için yeterli zamanı tanımış olursunuz.

    En önemli husus ise yemleme konusunda yaşanır. Bu iğneleri doğru yemlemek biraz farklı alışkanlıklar getirir.

    Çember iğnelere yem takarken dikkat edilecek en önemli husus, yemin sert kısımlarının iğnenin ağız açıklığına gelmemesidir. İğnenin ağız açıklığının yemle dolu olması da arzu edilmez, tasvip görmez ve fayda vermez.
     
  7. ozkan79

    ozkan79 özkan

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    2.719
    Emeğinize sağlık,bayağı uğraşıp yazmışsınız yeni başlayan arkadaşlara ışık tutacaktır.güzel paylaşım.
     
  8. Beyazzmavi

    Beyazzmavi Ferhat

    Mesajlar:
    178
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Shimano Surf Leader Bx..
    Favori Makine:
    Shimano Stella 8000pg...
    Arşivime aldım Serdar bey. Elleriniz dert görmesin.Sayenizde bilgi denizinde yüzüyoruz tabiri caizse.

    Bu arada makineler bölümünde hangi Exceller diye konu açtım gözlerimiz sizi aradı.Üstadlarımız yardımcı oldular sağolsunlar.

    Zamanınız var ise sizde bir gözatsanız, aydınlansak ne güzel olur.

    Teşekkür ederim.
     
  9. ssozkan

    ssozkan Serkan Özkan

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    92
    Şehir:
    İstanbul, Gaziosmanpaşa
    Favori Kamış:
    Vega Potenza Moon Star 4.25, Ryobi Kaiyoku 4.20, Okuma V System 2.70 10-40 gr.
    Favori Makine:
    Daiwa Windcast Surf Z5000, Ryobi Proskyer Nose Power, Ryobi Exucima 8000VI, Daiwa Crossfire 4000X
    En İyi Avı:
    Boşver karıştırma orasını.
    Teşekkürler Serdar bey, çok güzel ve faydalı bir paylaşım. :clap2: Benim gibi bir çok acemi balıkçıya ışık tutacaktır bu bilgiler.
     
  10. fleto

    fleto baran kilitci

    Yaş:
    66
    Mesajlar:
    53
    Şehir:
    istanbul
    Favori Makine:
    daiwags9
    fudo cicle 2 no iğneyle bu yaz çok iri karagözler aldım geliboluda.ilginç olanda yakalanan balık yukarıya çıkıyordu.misina sürekli yukarda kalıyor ve balığın tırmanma hızına yetişemiyordum.hala anlamış değilim.kısa ala iğnelerde böyle bir sonuçla karşılaşmadım hiç.
     
  11. Sebastian

    Sebastian Murat Yıldız

    Mesajlar:
    1.250
    Şehir:
    Antalya
    Favori Kamış:
    Okuma V System 2.40
    Favori Makine:
    Okuma Trio 40
    En İyi Avı:
    2.750 gram yazılı orkinos 3 kilo şeytan gridasi sayısız zargana turna sinavrit ve niceleri
    emek bu paylaşım yapmak teşekkürler hocam.
     
  12. laborant1986

    laborant1986 mesut

    Mesajlar:
    155
    Şehir:
    bursa
    Emeğinize sağlık
     
  13. Elvis

    Elvis Suat

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    117
    Şehir:
    İstanbul
    Arayıpta bulamadığım bir çalışma...Çok teşekkürler....
     
  14. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Etme gözünü seveyim :)

    Copy & Paste yapmayı bilen kim varsa, almış bunlaır blog yapmış, foruma kopyalamış vs. Ne bir alıntı diyen var, ne de aha şu kişiden aldık diyen.
     
  15. volex21

    volex21 Volkan

    Mesajlar:
    6.735
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    Okuma V System 2.40 Lineaeffe Spirit Surf 3.90 (fiyat performans 9/10)
    Favori Makine:
    Spro Red Arc 20'lik (Fiyat/Performans : 8/10)
    En İyi Avı:
    Levrek (57 cm - 2.100 gr ) Sargoz (700 GR kadar) Palamut (40 cm üzeri), Lüfer 40 cm, Çipura 950 gr
    Şöyle hızlıca bir göz attım. Öncelikle kullandığım iğnelere baktım, ucu içe kıvrık iğneleri kullanırken tasma atarak hata yaptığımı öğrendim.

    Teşekkür ederim Serdar abi, çok güzel ve özenli bir sunum daha yapmışsın.
    Ellerine, emeğine sağlık, geniş bir zaman diliminde hepsini daha bir dikkatli okuyacağım.
     
  16. ALİCO

    ALİCO AliCo

    Mesajlar:
    5.206
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    D.A.M El oltası
    Favori Makine:
    0,33 beden FC
    En İyi Avı:
    Herhalde Toriklerdir. Kofanalarda olabilir.ispendek 13,8 kg, Kırlangıçlar.vs.vs.
    Serdar bu konuyu devam etirmek gerek sonuna kadar bu şekilde bir çalışma gerçekten yapılmamıştı. süpersin dostum ellerine sağlık gerçekten misinalar ve iğneler ile ilgili konu bir çığır niteliğinde bu kadar çalışmana araştırmana bulup çıkarma teşekkürler sağolasın varolasın...
     
  17. fztyasin

    fztyasin yasin özkan

    Yaş:
    40
    Mesajlar:
    1.786
    Şehir:
    izmir
    Hocam yine müthiş değerli bilgiler paylaşmışsınız ellerinize sağlık, eksik olmayın
     
  18. enginköp

    enginköp engin köprülü

    Mesajlar:
    322
    Şehir:
    izmir
    Serdar Bey ;

    Gerçekten çok özenilmiş ve emek verilmiş bir çalışma.

    Elleriniz dert görmesin ki ; devamını getirebilesiniz :D
     
  19. sami sökeli

    sami sökeli sami oguz

    Yaş:
    61
    Mesajlar:
    114
    Şehir:
    söke
    Serdar bey
    Konumuz balık avı
    3 Ana başlıgımız var, ara başlıklar hariç,

    1- Makinalar
    2- Kamışlar
    3- İgneler
    Yapmış oldugunuz çalışma gerçekten çok güzel eski, yeni tüm arkadaşların alacagı bilgiler, veya bilgileri üstüne ekleyecegi bilgiler muhakkak vardır, katkılarınız için teşekkür ediyorum, Müsait oldugunuzda kalan ana başlıklar hakkında günümüze uyarlı çalışma yapıp yayınlarsanız gerçekten çok faydalı bir sorunu gidermiş olacaksınız,
    Dikkat ederseniz bu konularda çok soru geliyor örnegin ?
    Kamışın lb degeri nedir ?
    Drag nedir
    5-1-1 in açılımı klasik cevap verilir kolu bir tur çevirdiginde kafanın 5 tur dönecegi ifade edilir ama bir çok arkadaş bu konuyu tam anlayamaz geçiştirir
    oysa aradaki 1 in neyi ifade ettigini ,
    4-6-1 kafasını daha da karıştırır ,
    Kamışlarda hep kıyas atar agırlıgı ile yapılır, oysa uçtan aksiyonlu, gövdeden, aksiyonlu, gibi bu aksiyonların kamışın farklı bölümlerinde yapılmasının avcıya artı ve eksileri ve diger detaylar gibi,
    Amatörde olsak bilinçli amatör olalım adına katkılarınızı ögrenmek adına bekleriz.
     
  20. medmarine2

    medmarine2 Soner Coşar

    Mesajlar:
    446
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Okuma Alumina 270 Mh
    Favori Makine:
    Shimano Nexave 4000 Fc
    Serdar Abi ellerine sağlık, harika bir kaynak olmuş.