Herkese merhaba, Yine klasik bir yemli avı paylaşacağımdan avın teknik detaylarına hiç girmiyorum Sadece gecemin nasıl geçtiğini ufak notlarla size aktarmak istiyorum. Boğazda ilk balık tutmaya başladığım yer olan Kuleli'ye doğru yola çıktım. Lisenin önünden geçerken park edecek yer arıyorum ama nerdeee. Arabalar çift sıra olmuş trafiğin normal akışını bile bozuyorlar. Ben burada yer bulamam geri döneyim derken, camiden sonraki parkın önünde bir yere gözüme ilişti ve hemen yerleştim. Orası bile çok kalabalık. Balık var ama daha çok birbirlerini tutuyor balıkçılar. Sağda solda dolanmış oltaları çözmeye çalışanlar falan ortam biraz karışık anlayacağınız. Sonra bir amca geldi yanıma Ordu'lu. Tripoduna bırakabilir miyim oltayı dedi. Hayır diyemedim tabi paylaştık tripodu ama içimden de 'kesin oltaları karıştırıcaz hadi bakalım' diyorum. İlerleyen vakitlerde birer ikişer balık almaya başladı herkes ama amcada pek hareket yok. İçime sinmedi. Baktım takımı iyi değil değiştirdim kendi takımımı verdim. İstavritine de baktım, ooo bayatlıktan balıkların gözleri kapkara. Kendim kestim benim istavritlerden filetoyu öyle verdim. Kısa sürede başladı bizimle beraber tutmaya. reeling reeling İnanın kendi tuttuğum balıktan daha çok keyif aldım. Hatta bir ara benim oltam yarım saati aşkın süre kımıldamadı. Amca peşpeşe aldı balıkarı Yemli dişli avına dair ne öğrendiysem Kuleli kaldırımlarında öğrendim. Şimdi bir başka balıkçılara yardım edebiliyor olmak gerçekten çok keyifli. Nihayetinde, ben 24 sarıkanatla tamamladım geceyi, amca da 15 adetle gayet mutluydu halinden. En kötü gecemiz böyle olsun. Geceye ait iki resimi de aşağıda bulabilirsiniz. Bu arada yeme-içme-balık tutma adına ben de ufak bir blog yazıyorum. Yurtdışı gezilerimden, İstanbul'un sokak arası lezzet mekanlarına kadar tüm deneyimlerimi paylaşıyorum. İlgisini çeken arkadaşlarımı beklerim.. https://www.facebook.com/oburhamsi http://oburhamsi.blogspot.com/ Sağlıcakla kalın...
Her ne kadar deniz balıkçısı olmasamda raporun bir bölümünde kendimi gördüm.Bende daha önceleri avlandığım göletlerde senin yardımseverliğin benzeri olaylar yaşamıştım.Senin de bahsettiğin gibi yardım ettiğin birinin balık almasını görmek kendi tutmandan daha keyifli oluyor gerçekten.Bereketli avın için tebrikler enes, artarak devamın rastgele inşallah.
Olay tam da senin dediğin gibi aslında, deniz balıkçısı ya da tatlısu balıkçısı olmak değil de balıkçı olabilmekte. Çok av var boğazda olta kımıldamadan döndüğümüz. Fakat bazen olta komuşlarının sohbeti iyiyse, zaman nasıl geçmiş anlamıyorsun. Dolayısıyla bol balıklı av değil, gülümsemeyle oltanı topladığın av gerçekten iyi geçmiş bir avdır diye düşünüyorum.
Emre abi, özür dilerim bunu görmemişim. Klasik 3 kancalı mantarlı tkaım kullandım. Kendim de yapmıyorum, olta malzemelerinden aldığım 1 liralık takım.