Lüfer tutarken makine nasıl kullanılmalı .

Konu, 'Kıyıdan Balık Avcılığı' kısmında AcemiKıyıBalıkçısı tarafından paylaşıldı.

  1. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Şamandıra derken, mantarı kastediyorsun sanırım.

    Mantarı büyütmek tavsiye edilmez, en iyi mantar, olmayan mantardır. Ama olacaksada, olabildiği kadar küçük olmalı.

    Mantar yemi neden yüzdürmez? Zira önce kendini yüzdürmesi gerekir. Yemin ağırlığı suda onda birine düşer. Sert eva ise en çok kaldırma kuvveti olan mantar malzemesi, hacminin %50'si kadar kaldırma kuvveti sağlar.

    Bir iğne, yaklaşık 1 gr kadar gelir. İki iğne 2 gr. 10 cm boyunda yem, 8 gr. Toplam ağırlık 3 gr kadar olur. Bu da 6 cm3 mantar ister. Bu ise, 2 cm çapında mantardan en az 2 cm olmasını gerektirir.

    Ama asıl sorun şudur. 10m derinde, mantarın her cm3'üne 1 kg kadar yük biner ve mantarı ezer. Yani senin 6cm3 mantarın 3-4 cm3 e kolayca düşebilir.

    Sonuçta, basınca dayanıklı, daha yüksek kaldırma kuvveti sağlayan mantarlar lazım olur. En makul çözüm, biraz mantar (şarap mantarı) kırıntısı, biraz sytrofoam köpük (izolasyon köpüğü) kırıntısını ıslatıp, PU tutkal (Deniz tutkalı) ile karıştırıp etrafı PVC folyo (ambalaj malzemesi, şeffaf levha gibi olan, misina vs. kutuları) ile çevrilmiş bir kalıba dökmektir. Hatta, içine birer boru sokulur. İş bitince borular çıkarılır, orası boş kalır, daha çok kaldırma kuvveti sağlar. Böyle bir mantar hacminin %70 - %80'i kadar yük kaldırabilir.

    Elbette bu sadece kaba bir tarif. Şimdi gene sallıyor diyen, düşünen filan çıkar.

    [​IMG]

    Yukarıda bu bahsettiğimiz gibi yapılmış iki mantar mevcut. Daha doğrusu kesilip biçilip mantar olacak olan malzeme. 2 gün filan sürüyor bir mantarın yapımı bu şekilde. Elbette iki gün derken, yarım saat uğraşıp, 1 gün bekleniyor filan.
     
  2. adbakt

    adbakt Adil

    Mesajlar:
    49
    Şehir:
    istanbul
    Harika açıklama, teşekkürler. Bu mantardan yapmayı deneyeceğim.

    Benim için muğlak kalan bir iki nokta kaldı:
    Mantarın önce kendisini yüzdürmesi gerekir demişsin; şu 1.5-2 liralık takımlardaki mantarlar bunu yapmıyorlar mı; yemi yüzdürmüyorlar mı? Mantarın fonksiyonu ne o zaman?

    Sonuçta insanlar bununla yıllardır balık alıyorlar; ben de aldım; balık yüzmeyen, dipte duran yeme mi geliyor?
    Yoksa yem gerçekten yüzüyor mu?
    Eğer gerçekten yüzüyorsa ben ne yaptığımda yosunlar içinde geliyor?
    Veya ne yapıldığında yüzmüyor?

    Bir de konunun özüyle ilgili olmayabilir ama, hazır bu muhabbete girmişiz; bir sutopunu ne kadar derine indirsek o kadar hızla yukarı fırlıyor. Kurşunun zorlamasıyla 10 metre derine inmiş mantar için de geçerli değil mi bu?

    (Konuyu açan arkadaştan da özür dilerim bu arada, biraz direksiyon kırmış gibi olduk)
     
  3. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Mantarın önce kendini yüzdürmesi gerekir. Yani, mantarında bir ağırlığı vardır ve önce bir kendinin yüzmesi gerekir. Basitçe, 6 cm3 lük bir mantar, 3 gr geliyorsa, yarısı kendini yüzdürmeye gidiyor demektir.

    Gerçekten yüzüp yüzmediğini bilmek güç, dalıp bakmak lazım. Ama 1-2 TL'lik takımlardaki mantarlar, o basınçta eziliyor, fayda etmiyor, bunu biliyorum.

    Lüfer dipten yemi alabilir. Ama genelde yem dibe yatarsa, iskorpit yada yengeçler daha atik davranır.

    Yüzme eşittir yüzme gibi düşünmemek lazım. Aslında mantarı yüzdürebilen bir başka şey daha var: Akıntı. Mantar yemi tam olarak yüzdüremese bile, biraz ağırlığını azaltabilir. Bu durumda akıntı onu kolayca zeminde yukarda tutabilir. Bayrak rüzgar esince nasıl düz duruyor, onun gibi.

    Ama dipten bir karış yukarıda ancak duran yemin görülme ihtimali nedir lüfer tarafından? Eğer mantar yemi yeterince kaldırıyorsa, örneğin bir kulaç yukarıda duracaktır ki, civardaki her geçen balık onu kolayca görebilir.

    Bu laf çok sık edilir. Zaten tutmuyor mu? Tutmuyor. Balığın burnuna çarpıyor yem, ama lüfer ısırmaya zahmet etmiyor. Bunu bilfiil görmüş birisi olarak söylüyorum. Peki ama siz tutuyorsunuz. Evet, o da doğru, siz tutamıyorsunuz demiyorum ki. Ama burada pek çok kişi, tutamadığını açıkca yazıyor. Fakat diyor ki, "Balık yok..." İyide, dalıp baktın mı ki biliyorsun olmadığını?

    Çok defa, aynı yere olta atttığımız çevredeki arkadaşların bom boş kaldığını, fakat azda olsa bu takımlarla bir şeyler alabildiğimizi defaten yaşadım. Eğer takım düzgünse, lüfer yok diye bir şey pek olası olmuyor.
     
  4. adbakt

    adbakt Adil

    Mesajlar:
    49
    Şehir:
    istanbul
    Evet, sağolasın, yeniden teşekkürler.
    Konu kendi mecrasına iade edilebilir :)
     
  5. AcemiKıyıBalıkçısı

    AcemiKıyıBalıkçısı Kadir Kartal KK

    Mesajlar:
    58
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Alba Star supercool 20-40g spin
    En İyi Avı:
    Karagöz 25cm
    Değerli bilgileriniz için hepinize teşekkür ediyorum.
     
  6. kurbagaprens

    kurbagaprens Ergin DEMİROĞLU

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    949
    Şehir:
    Samsun
    Favori Kamış:
    Major Craft Solpara 274 up to 50.gr
    Favori Makine:
    Shimano Stradic C3000HGFK
    En İyi Avı:
    1 cm Lepistes
    Bu kadar tartışmaya birkaç kelam da ben etmek isterim. Ustalarımız kadar engin bir tecrübeye sahip olmasak da söyleyeceklerimiz elbet vardır.

    Lüfere "kalama" verilir mi? Eğer klasik yöntemlerle avlanıyorsanız. Düz uzun pala kanca, mantarlı ya da değil... kesinlikle verilmez. Verilirse ne olur? Lüferin ağız yapısı diğer birçok balığın aksine daha narindir. Tasmaladığınızda balık iğneye binmişse de iğnenin tasmalanması ve çekilmesi neticesinde battığı yeri az da olsa genişletmiş demektir. Yani iğnenin çıkabilmesi için gerekli olan boşluk iğne yuvasında oluşmuş demektir. Dolayısı ile boşluk (ya da kalama) verdiğinizde düz kancanızın boşluktan kolaylıkla çıkması muhtemeldir. Ama bu demek değildir ki her kalama verildiğinde balık kurtulacaktır. Sadece kaçma ihtimali artacaktır.

    Peki Kalama verilmediğinde nasıl çekilmelidir? Öyle "har har" da değil. Burada ustalık devreye giriyor. Bir önceki paragrafta dediğim gibi narin bir ağız yapısına sahip olduğundan ağzını yırtmamak çok önemlidir. Zaten Lüferin özellikle spin takımlarla avcılığı sırasında suyun üstünde attığı taklalar sonucunda ağzının yırtılarak kurtulması sıklıkla meydana gelen bir durumdur. Bunu bir çoğu boşluk vermeden olduğunu zanneder. Mümkün olduğu kadar balığı zorlamadan ve boşluğa mahal vermeden yavaş bir şekilde çekilmedilir. Bu sırada kamış hareketleri ile misinanın gerginliği sağlanmalıdır. Böylelikle mutlu sona ulaşılacaktır.

    Durumu aslında en iyi elle zoka kullananlar kavrayacaklardır. Zoka ile avcılık bana göre en zevklisi ve en çok tecrübe gerektirenidir. Lüfer zokaya bindiğinde o misinanın gerginliğini sağlayamaz ve çekim ritmini kaçırırsanız yine balığın kurtulma ihtimali artacaktır.

    Circle iğnelerle durum nasıldır bilemiyorum. Tecrübe etmedim. Ama Alico Ağabeyimizin de belirttiği gibi bu kadar asil bir balık biraz da saygıyı hak ediyor. Bu uğraşı vermek ve ona kesinlikle bir kaçma şansı tanımak Amatör bir avcının bana göre boynunun borcudur. Aynı zamanda bu şekilde yapılan avcılık daha da zevkli hale dönüşecektir. Circle iğnelerin balığı kaçırmayacağı doğrudur ama bence düz uzun pala iğnelerle balığı zokalama şansı daha fazla. Circle iğne düz iğneye göre zımbalamalarda daha çok ıskalayacaktır.
     
  7. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Ergin, düz uzun pala iğneler, lüferi iğnede tutmada en başarısız iğnelerdir. Şimdi balığa gidiyorum, tlf dan uzun yazmak zor
     
  8. adbakt

    adbakt Adil

    Mesajlar:
    49
    Şehir:
    istanbul
    Edit: Uçmuşuz. Verilen bu kadar detaylı bilgilerin yanında tuhaf olmuş. Ama değişik denemelere devam :)
     
  9. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Öncelikle, kalama meselesi. Lüfer diyoruz. Bu eti budu olsun 1 kg olmayan bir balık. Kalama vermeye filan gerek olmaz buna. Haa, kofana olur, sırtıkara olur o başka. Zaten makina kullanırken, hiç bir zaman kalama kafadan sıkılı kullanılmaz. Kalama, misina, iğne vs. herneyse en zayıf olan şey, onun dayanabileceği limite ulaşmadan kalama salacak şekilde makine ayarlı olmalıdır, her zaman, her avda.

    Kalama isteyen bir balık gelirse, zaten ayarlı olan kalama işini zaten görecektir otomatik olarak.

    Gelelim iğne meselesine. Bizim iğnelerde ilk mesele, damak. Damak bilinenin aksine, yakalanan balığı değil, yemi iğnede tutmaya yarar. Özellikle lüfer gibi sert çeneli bir balıkta bu özellik daha çok öne çıkar. Bizim iğnelerin damağı büyük genelde. Bu damak hayvanın dudağına saplanacak, bunun için sağlam bir tasma koymanız lazım bir. Bu damak o sağlam tasmayla çok sert şekilde kemik gibi olan lüferin çenesine girecek, orayı kıracak, kocaman bir yırtık açacak bu iki. Sonuçta bu damak oradan kolayca geri çıkabilecektir, çünkü damağın geçmesi için haddinden fazla delik açılmıştır çenede.

    Şimdi bizim mevcut iğnelere bir bakalım. Dirsekleri gayet düzgün bir çember gibi. Ve sapları çok uzun. Bu yapı, canlı yemleri canlı tutmak için idealdir. Canlı yeme takarken onu çok az hırpalar o kavisli dirsek. Peki çenesi son derece güçlü olan balığın alt çenesine bu iğne saplanınca, balıkta ağzını güçlüce sıkınca, üst dişleri nereye denk gelir? Elbette iğnenin ortasına. O anda balığın Yukarı ve geri hamle yaptığını düşünün. Otomatikman bu çok rahat giren iğne, aynı rahatlıkta balığın ağzından çıkmaz mı? Zira uzun pala sapı, kaldıraç gibi davranır, balığın alt çenesinden destek alıp, ucu yerinden çıkmaya zorlar.

    Bu hareketi çupra filan da yapar, lüferde. Çupra bilhassa, çeneyi öyle sağlam sıkar ki, iğneyi kırar gider böyle yaparak. Lüfer ise, iğneden kurtulur. O yüzden bunlar için, böyle uzun saplı iğneler balığı tutmakta çok başarılı değildir. İşte vurduda alamadık, yem kestirdik vs. hikayelerinin çoğu, bu uzun pala iğne kullanma inadımızdan kaynaklanır.

    Kısa pala iğnede iğnenin dışarıda kalan kısmı bu hareketi yaptıracak kadar boyda değildir, bu bir. İkincisi, iğnenin kısa pala olması otomatikman onu bu işte daha başarılı kılmaz. Ama dirseği çember gibi olmayan, keskin kıvrımlı iğnelerde, çene tam kıvrım noktasına oturur. Balık ne tarafa fişeklesede iğneden kolay kolay kurtulamaz. Sapı kısa olduğundan, iğne genelde ağzın içinde kalır. Dahası, o dirsek şekli nedeniyle, balık ısırdığı anda iğnenin ucu çeneye döner, tasmalamak daha kolay olur, çoğu zaman gerekmez bile.

    Bilen bilir, rezistans teliyle yaparım takımları. Lüferin ağzından takımı çkardığımda, o telin nasıl eciş bücüş, ağlanacak hale geldiğini görseydiniz, uzun pala iğnenin neden kolayca lüferi bırakabileceğini anlamak zor olmazdı.

    Ama siz balığa o ters fişeklemeyi yaptırmayacak usturupla çekerseniz, elbette bu bir sorun olmaz. Diğer yandan, yemin aksiyon yapması için, iğnenin, takımın hafif olması elzem. İnce kısa pala iğne, haliyle daha hafif takım olacaktır. Arayı rezistans teliyle yaparsınız, hem sağlam, hem olabilecek en hafif takım olur. Umi tanago ve keiryular, çok ince telden iğnelerdir. toplam ağırlık, normal iğnenin biri kadar ancak tutar. Ki bunu teraziyle ölçüp biçmiş biri olarak söylüyorum. Mesela:

    [​IMG]

    O iğneyi öyle açtığı halde kurtulamayan şey ayrı mesele. Ama bazen takımı hafifletmek için, böyle iğnelere mantar desteği yaptığımız oluyor. Bu kadar önemli o hafiflik. Bu mantar o iğneyi yüzdüremiyor elbette, ama baya hafifletiyor.

    Pek çoğu, bunları kör teori olarak yazdığımızı düşünüyor. Ama tüm bunlar defaten test edilmiş, pratikte neyin ne olduğu, defalarca görülmüş şeyler.

    Birde şu var, bu çok karıştırılıyor. Balıkçılık iki türlüdür. Birisi "Still Fishing". Yani durağan balıkçılık. Yani yemin durduğu, hareket etmediği durum. Birde "trolling" yani yemin sürekli çekildiği balıkçılık.

    Durağan balıkçılık bilhassa kıyıda uygulanan yöntem. Yada tekneyi demirleyip yapılan şey. Bu noktada geçerli olan daha iyi durumlar, hareketli balıkçılıkta tam tersi oluyor. Mesela, uzun olta için kullandığımız o tam boy zargana, durağan balıkçılıkta hiç fayda etmiyor, en azından çok akıntılı bir yer değilse.

    Hareketli balıkçılıkta etkili olan bazı çözümler, durağan balıkçılıkta tersine dezavantaj olabiliyor. Bu da çok unutuluyor, çok karıştırılıyor. Örneğin, durağan balıkçılıkta en iyi neticeyi, ucu kıvrık olan iğneler verirken, hareketli balıkçılıkta tam tersine, ucu düz iğneler iyi netice veriyor. Benzer şekilde, yukardaki gibi çapraz iğneler durağan balıkçılıkta çok faydalı olabilirken, hareketli balıkçılıkta başa bela oluveriyor. İki tür balıkçılığı ayrı ayrı düşünmek lazım.
     
  10. medmarine2

    medmarine2 Soner Coşar

    Mesajlar:
    446
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Okuma Alumina 270 Mh
    Favori Makine:
    Shimano Nexave 4000 Fc
    Serdar abi bu takımları bir başlıkta toplasan. Şimdi diyeceksin ki "çokca paylaştık" ama fotoğraflar malesef çıkmıyor. Video fotoğraf vs. desteği istersen hertürlü hazırım.
     
  11. ALİCO

    ALİCO AliCo

    Mesajlar:
    5.206
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    D.A.M El oltası
    Favori Makine:
    0,33 beden FC
    En İyi Avı:
    Herhalde Toriklerdir. Kofanalarda olabilir.ispendek 13,8 kg, Kırlangıçlar.vs.vs.
    Sevgili Serdar;

    Şimdi sen şunu karıştırıyorsun ağırlık neye göre ağır, kalınlık neye göre kalın,

    Uzun pala iğne kullanılmak zorundamıdır zorundadır öyleyse uzun palalar ile ağırlık ve kalınlık durumunu karşılaştırmak gerekir. bende derim ki benim uzun pala iğnem senin ksa pala iğnenden daha ince ve hafiftir, Lüfere kısa pala kullandık örnekleme: zargana arkada saldık sulara önünde kurlun bekliyoruz takım yavaş yavaş yürüyor, ve ilk hamle geliyor ilk hamleyi yaptığı anda ki lüfer kendi boyunun yarısı kadar ağzını açar derler eskiler ve geldi takımı komple ambarladı, o durumda bizim kısa pala iğneler yendi gittimi gitti. uzun pala iğnede bu durumda balığın takımı kesme ihtimali varmıdır yoktur, bu durumda gerçekler ortada iken neden kısa diyoruz.
     
  12. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Peki iğneleri balığın kesemeyeceği şekilde bağlarsan? Mesela, bir önceki sayfadaki gibi, ince çelik telle?

    Sadece düzeltme olarak ekleyeyim. Lüfer boyunun altıda biri açar ağzını. Yani en ufak "lüfer", ağzını 5 cm açacaktır. Boyunun 1/6'sı ila 1/3'ü arasında bir yerden de keser. Yani, 30 cm lüferin, yemin 5 . veya 10. santiminden kesmesi beklenir. Ama bu kesme yeri "daha çok" olarak düşünülmelidir, 20cm zarganayı komple yutması da şaşılacak bir durum değildir. Burada bizi ilgilendiren en önemli husus, lüferin 5 cm'den kesebileceği. Yani yemin son 5 cm kısmında bir iğne bulunması elzem.
     
  13. ALİCO

    ALİCO AliCo

    Mesajlar:
    5.206
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    D.A.M El oltası
    Favori Makine:
    0,33 beden FC
    En İyi Avı:
    Herhalde Toriklerdir. Kofanalarda olabilir.ispendek 13,8 kg, Kırlangıçlar.vs.vs.
    Kesinlikle bu bilgiye katılmıyorum ben serdar 1/6 olayı 30 cm lüfer 5cm mi açar kesin ve kesin olarak bu bence mantıksız kim ne derse desin. örnekleme bir istavriti tek hamlede ambarlama, bir gancuru bir zarganayı alması bu kadar cm lerle olmaz bu iş ben eskilerden duyduklarımı ilettim ki bu iletilenlerde mantıksız durmuyor. Çelik tel dediğimiz kısımda ise performas olarak şeliği kaç kere atıp çekişte kullanacağız 3. atıştan sonra çelik olayı bitmiyormu bitiyor düz durmakk yerine karışıyor ve anlamsız hallere dönüşüyor o yüzden hep misina diyorum çelik ile 3 sefer takım atar çekersin misina ile 10 sefer çekersin ondan sonra değiştirmek durumunda kalırsın. işte yine anlaşamadaığımız nokta ben zargananın kuyruğunu tamamen yğzecek şekilde olmasını isterim ve iğneyi biraz yukarıdan takarım ki rahat hareket etsin diye, Ben uygulamacıyım denerim tutarım, ve asla bildiklerimden şaşmam şaşarsam boş zamanımda üretmeye çalışırım bu denizde değil otururken çünkü denize çıkınca sadece amacım balık tutmaktır. balık tutarken fantezi denemek yerine oturan takım ile verim almaya çalışırım...

    Sevgiler
     
  14. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Eskiler çok yanlış bir şey söylememiş zaten. Ama maalesef bilimsel değil. Fakat birileri bu hususta bilimsel çalışma yapmış. Lüfer, yemine saldırdığı anda, ağzını boyunun 1/6'sı kadar açıyor, kesin, mutlak bir bilgi.

    Bahsettiğin hususta da aslında haklısın. Elde mevcut bildiğimiz tel, bir kaç kullanımda hurda, haşat oluyor. Ama ya böyle olmayacak kadar sağlam bir tel bulur, kullanırsan?

    Neden rezistans teli? Bin çeşit tel var, hatta bir ton paraya satılan güya bu işe özel teller bile var. Ama neden, rezistans teli? Çünkü paslanmak filan derdi olmayan, sağlam, lüferin darbelerinden sonra kırılmayan, metal yorgunluğu vs. yapmayan bu tel var.

    Rezistans teli, çok kaliteli bir tel. Basitçe, 1000 derecenin üstündeki sıcaklıklarda çalışmak için yapılmış bir şey. Bu mevzularda sağlamlığı çok çok iyi. Ama çekme dayanımı diğer bazı çeliklere göre düşük. Fakat, bize yeterli. Genelde takacağımız misinadan daha çok çekeri var oluyor zira.

    Bizde aynısını yapıyoruz, evde otururken deniyoruz, balığa gidiyoruz. Böyle yapmak, öyle yapmaktan çok çok daha iyi netice verdiği için sonuçta bunu söylüyoruz. Uzun pala iğne ve misina ile, 10 vuruş, 7 yakalama alıp 10 defada takımı değiştiriyorsan, kısa pala, rezistans teliyle, 15 vuruş, 14 yakalama, 200 defada takımı değiştirirsin. Kaba hesap sonuçlar böyle olur.

    Kısa pala ve telli takımda, zarganın kuyruğunu boşta bırakman gerekmez. Bırakırsan çok bir ziyanı da olmaz gerçi. Ama bırakmazsan, sanki hiç iğne yokmuş gibi gene tamamen yüzer, mükemmel hareket eder. İşte o yüzden hem vuruşların sayısı artar, hemde vurduğunda yakalama oranın yükselir zaten.

    Şunu tekrar hatırlatayım. Uzun pala iğnenin yerine bir yerden bir kısa pala iğne takmakla otomatikman olay bitmiş olmaz. bu işe kullanılacak iğne vs. elbette biraz daha farklı olacak. Yani, aslen iğneyi değil, takımı değiştirmiş oluyorsun.

    Sonuçta, bahsettiğimiz takım genel toplamda daha verimli oluyor. Ama bilhassa balığın kıt, nadir olduğu, özellikle durağan avcılık çok önemli oluyor.
     
  15. Konuyu açan, "atçek yaparken" diye sormuş...

    Ben de buna cevap vereyim;

    Atçekçiler ekseriyetle balığın ağırlığını hissettikten sonra apar topar balığı kıyılamak peşindedir. Zira en küçük boşlukta balık kurtulur. Bunda balığın güçlü kafa darbelerinden ziyade iğnenin oturmamış olması etkendir. Esnek spin kamışımız ve esnek misinamız ile iğneyi oturtmamız neredeyse imkansız olduğundan başka şansımız yoktur, özellikle iri balıklarda.

    Lüfer iyice kıyıladığında, sert kamış, ip misana ve keskin iğnelerin %50 olan balığı kıyılama oranını %80-90'a çıkaracağını söyleyebilirim. Bu amaçla yeterince sert kamış bulamayıp, en sertinin dahi uç halkasının iptal edildiğini biliyorum.

    Kaloma sıkı olmalı..
     
  16. canercc

    canercc caner

    Yaş:
    38
    Mesajlar:
    10
    güzel bilgiler.
     
  17. orkun64

    orkun64 ORKUN ÇANKAYA

    Mesajlar:
    2
    Şehir:
    İSTANBUL
    Lüfer aşkı

    salih bey olta tiplerinizi ve gerekli malzemeleri ( rezistans teli vs. Gibi) listeleyebilirmisiniz size mesaj attım ama site göndermeme izin vermedi ... Hem at çek hem de canlı yemle lüfer avlamak istiyorum shimano ultegra 10000xsc makina ve okuma raw tele surf 425. 100-250 kamış ,270 metre 025 ip misina birkaç rapala aldım canlı yemle de kullanabilirmiyim bu düzeneği ya da eksiklerim neler söyleyebilirmisiniz çok teşekkür ederim