Selam sevgili dostlarım, Ramazan bayramın 2. Günü akşamı memleketimde büyüklerimin elini öptükten sonra günün yorgunluğuyla benim için erken bir saat olan saat 1 de uyudum. Ancak yatmadan önce ailemi uyarıp sabah ben balığa giderim dedim. Saatimi saat 4:15 e kurmuştum, niyetim yaylalardaki bir gölde olta atmaktı. Sabah namazını kılıp erkende yola koyuldum. Yol boyu bana eşlik eden dere sezon boyu yasaklıydı. Zaman zaman alabalık tutmayı öğrendiğim bu derede olta atsamda son zamanlarda sadece gökkuşaklarını alıkoyuyor kırmızı beneklilere ise yakala- bırak yapıyordum. Ancak bugün onları rahatsız etme niyetinde değildim. Çocukluğumun geçtiği yaylaları gezip 1500-1800 rakımlı mekanlarda yayla havasını ciğerlerime depolayıp fotoğraflık birde balık yakalarsam benden mutlusu olamazdı. Dere yolundan kurtulup yaylalara vardığımda iyi ki gelmişim dedim gerçekten ortam muhteşem ötesiydi. Çocukluğumun geçtiği yaylalar ıssız bir haldeydi terkedilmiş yayla evleri( yöresel ismiyle gelik) fotoğraflara konu olacak kadar doğal ve içtendi. Ancak onların bu yalnızlığı benimde yüreğimi burkmuştu. Çocukluk ve gençlik çağlarımda yaylada evimiz olmamasına rağmen yaylaya çıkardım. Köyden yaylaya çıkan arkadaşlarımla koyun otlatmaktan davar sağmaktan elektrik olmamasına rağmen bu doğal hayattan büyük keyif alırdım. Kesinlikle benim alabalığa ve dağlara olan düşkünlüğüm o zaman başlamıştı. Zira ilk alabalık ustam arkadaşlarımın babasıydı. Kendisi dereye iner solucanla yiyeceğimiz 10-12 (25cm üstü)balığı yakalar ve bize ziyafet çekerdi. Ben de balıklara görünmeden ilerlemeyi solucan takmayı alabalık tutmayı ondan öğrenmiştim. Neyse fazla uzatmayalım. Yaylaları bir bir geçerek hedeflediğim gölete giderken yaylalardaki en büyük eğlencemiz çüğürtmeye rastladım. Bu alet tattıravalli ve dönme dolabın en ilkel haliydi. Çocukluğumun en eğlenceli bu aleti internet ,bilgisayar cep telefonu , televizyon ve hatta elektriğin olmadığı yaylalarda bizi mutlu etmeye yetiyordu. Şimdiki çocukları ise bütün bu saydıklarım mutlu etmeye yetmiyor canları sıkılıyor. Çünkü oyun oynamayı bilmiyorlar. Doğal yaşamdan uzaklar . onun için lütfen onlarla doğada daha fazla zaman geçirin hatta mümkünse beraber kamp yapın. Göl kenarına geldiğimde iki tane kamp çadırı gördüm selam verip balık olup olmadığını sordum. İki gündür burda olduklarını ancak hiç balık vurmadığını esefle öğrendim. Ancak onlar belli ki sazan avlıyorlardı benim niyetim ise her zaman ki gibi alabalıktı. Gölün ayağının aşağı kısımlarına inip dere boyu avlanarak yukarıya çıktım. Bir tane yayla güzelini kandırıp bir tanesini de kaçırdım. Dönerken kamp yapan balıkçı arkadaşlarla biraz daha konuşup alabalık için onları da heveslendirdim. 2 tane güzel kaşığımı da bu yolda feda ettim . Ben amacıma ulaşmıştım; fotoğraflayacak güzel bir gökkuşağını yakalayıp ciğerlerimi yayla havasıyla doldurmuştum. Şükürler olsun ki alabalık aşkı beni doğal yaşama yaklaştırıyordu. Bir daha ki sefere bur da inşallah bende oğlumla kamp yapıp vakit geçirecektim. Dönüş yolunda bayramın en güzeli kırmızı benekliyi kandırıp sevip okşayıp yaşam alanına iade ettim. Bu güzel yaylalardaki ve dönüş yolundaki kırmızı beneklinin videosu için linke tıklayabilirsiniz; http://youtu.be/i3pxpYZ6dPM Bir daha ki ava kadar sağlıcakla ama balıkla kalın DSC_1132 by birol Tangut, on Flickr DSC_1133 by birol Tangut, on Flickr DSC_1134 by birol Tangut, on Flickr DSC_1135 by birol Tangut, on Flickr DSC_1136 by birol Tangut, on Flickr DSC_1137 by birol Tangut, on Flickr DSC_1138 by birol Tangut, on Flickr DSC_1140 by birol Tangut, on Flickr DSC_1141 by birol Tangut, on Flickr DSC_1143 by birol Tangut, on Flickr DSC_1144 by birol Tangut, on Flickr DSC_1147 by birol Tangut, on Flickr DSC_1148 by birol Tangut, on Flickr DSC_1149 by birol Tangut, on Flickr DSC_1150 by birol Tangut, on Flickr DSC_1151 by birol Tangut, on Flickr DSC_1153 by birol Tangut, on Flickr DSC_1154 by birol Tangut, on Flickr DSC_1155 by birol Tangut, on Flickr DSC_1156 by birol Tangut, on Flickr DSC_1164 by birol Tangut, on Flickr DSC_1168 by birol Tangut, on Flickr DSC_1171 by birol Tangut, on Flickr DSC_1172 by birol Tangut, on Flickr DSC_1173 by birol Tangut, on Flickr DSC_1174 by birol Tangut, on Flickr DSC_1177 by birol Tangut, on Flickr DSC_1179 by birol Tangut, on Flickr
Önce şöyle bir fotograflara baktım, imrenilmeyecek gibi değil. Sonra yine fotograflara baktım ve "o alabalığı yemedim de" hocam diye geçirdim. Devamında raporu okudukça çocuklarla ilgili isabetli ve haklı tespitlerini, önerilerini keyifle okudum. Raporun sonunda alabalığı yemediğini, saldığını okuyunca hepten keyiflendim. Yenilecek canlı değil bence, o nasıl bir güzel renk skalası, maaşallah. Güzel avlarının devamını dilerim.
Volkan kardeşim öncelikle güzel yorumların için teşekkür ederim. Gerçekten çok güzel manzaralarda güzel bir av yaptım. Ama en güzeli olağanüstü renk çümbüşündeki kırmızı benekliydi. Limitleri kurtarmasına rağmen ona kıyamadım. Hala yüzüyor olması elbette ki çok güzel. Ama bazen çocuklarım için alıkoyduklarım oluyor
Hocam gönlün müsterih olsun, avcı olarak bende tuttuklarımın genelini yiyorum, senin de bazen alıkoyman gayet doğal. Yalnız bu raporundaki son 2 fotografı görünce "sakın bu balığı yemeyesin" diye düşündüm. Onda da balığın güzelliği, zarafeti etkili oldu. Ne kuyruk, ne diğer yüzgeçlerinde en ufak bir deformasyon yok, vücut formu çok iyi, hayvan çok sağlıklı duruyor. Bir alabalık uzmanı değilim, hatta hiç tutmadım bir tür ama bu hayvan o fotografta ben üremek için oradayım, ben damızlığım diye bas bas bağırıyor bana göre. Tekrardan, kaliteli avlarının devamını dilerim.
abi çok güzel resimler sen böyle resimler paylaştıkça bende gurbette kendi memlektimi hatırlıyorum benim köyüm gerede de karabükte doğdum büyüdüm bizim yaylalara çok benziyor resimlerdeki yerler
Tekrar teşekkürler Volkan kardeşim, Onun güzelliği beni de benden aldı Onun olduğu gölette bir iki tane daha ala var. Ama sanırım en büyüğü buydu onları takipdeyim çoğalmalarını zevkle izleyeceğim...
Çok teşekkürler Fatih kardeşim, Hemşeri sayılırız, paylaştığım resimlerdeki yaylalar sizle bizim aramızda. Ve olağan üstü güzeller benim çocukluğumun bir kısmı bu yaylalarda geçti. Oralara karşı içimde bambaşka bir sevgi var...
Çöğürtme'nin bizdeki yöresel adı Dartınafıs'tır. Şimdinin modern parklarında da var bunlardan ama öncenin tadını vermiyor abim. Enfes, her şeyi ile muhteşem. Sayende bu güzelliklere bizler de ortak oluyoruz dostum, sağolasın.
Çok teşekkürler Nuri ağabey, Bu avda az balık yakalamama rağmen en keyif aldığım av oldu. Eski yayla günlerimi yadettim... Özlüyor insan...
Çok teşekkür ederim Sabri kardeşim, Daha güzel ortamlarda olta atman ve daha irilerini yakalaman dileğiyle...
HARIKA fotograflar icin tesekkurler,bu yaylanin ismini ozelden yazabilirmisiniz,cocuklugumda gezdigim karabuk yaylalarina cok benziyor.
Çok teşekkürler Adem Bey, Burası Mengen'in yaylaları ancak bildiğiniz üzere Karabük yaylalarıyla sırt sırta. Dolayısıyla birbirine çok benziyor. Ayrıca fotoğrafları 4 ayrı yaylada çektim