Tüm balık dostlarına selamlar, saygılar. İnsan deniz ve balık sevdalısı olunca; yoğun iş hayatında, hem de bozkırın ortasında yaşıyorsa, ancak balıkçıdan aldığı balığı evde pişirip yiyince biraz olsun avunabiliyor. Geçenlerde bir iş için Kızılay'a indim, Sakarya Caddesi'ndeki balıkçıları şöyle bir turladım. Gördüm ki son yıllarda lüferin yok olması tehdidine karşı başlatılan kampanyalar, limit arttırımı, limit altına uygulanan cezalar vs. en ufak bir düzelme sağlamamış. Yine parmak kadar defne yaprakları (çinekop kilosu 20 TL etiketiyle) bütün balıkçıların tablalarında sergileniyor, kilo kilo satılıyor. "Bu bebelerin avlanması ve satılması yasak değil mi?" cümlesi ağzınızdan çıkmaya görsün, balıkçı bozuntuları sizi oracıkta susturup derdest etmeye hazır. Çete gibiler zaten, birine bir laf söyle, hepsi çullanır üstüne... ne Belediye'den ne Bakanlık'tan korkuları var... balık filan bildikleri de yok... varsa yoksa gelen malı hemen satayım, parayı indireyim cebe... Hassas arkadaşları Ankara'nın göbeğindeki Kızılay'da Sakarya Caddesi'ndeki balıkçılardaki yavru lüfer satışını şikayet etmeye davet ediyorum. BİMER şikayet hatlarına dilekçe, e-posta, telefon ile ne kadar çok bildirim olursa o kadar etkili olur. Ben kendi kanalımdan da şikayette bulunacağım. Tüm tedbirlere rağmen denizlerimizde yavru lüfer katliamı sürmekte... hatta tedbirlerin büyük ölçüde sözde kaldığını üzülerek görüyoruz.. bizler hiç değilse üzerimize düşen görevi yapalım... Herkesin çocuklarına, torunlarına lüferli yarınlar dileğiyle...
Konu harici bir sitem de sana Ibrahim abi.. Ankaranin balikcisi turna avciligi ile meshur. Bozkir falan diyorsun da bir el atsan, bir rapor patlatsan perch de olur israil sazani bile olur Meshur dokme cinakop sorunsali galiba... Buzhane bunlar kiyida kosede tazesi yokmu diye sordugum bir balik saticisi solungaclarin kirmiziligindan dem vurup artik balik secmeyi ogrenmem gerektigini cemkirmisti kaba saba uslubu ile. Solungac gormesek murekkebi ayirt edemiyecegiz
Hocam o da bir şey mi deniz yine burası bir ya benim duyduğum ( Yaşadığım yere 3-4 km uzaklıkta suyun yavaş aktığı bir küçük çay var genelde bazı yerlerde birikintiler oluşturmuş ve benim için için tam sportif bir avlak burası bazen 4-5 kg lık sazanların bile çıktığı bir yer yani tabi yaz sebebiyle su akıntı olarak pek yok ama birikintiler yoğun ve derin olduğundan balık nufüsu devam ediyor ki yağışlarla beraber Fırat'tan Atatürk barajından kaçan balıklarında uğradığı bir yer. Dün tam balığa gidecektim girdim komşum olan dükkana yaz tatilinden dödüğümden beri geldiğim yerde ava çıkamamıştım. == Abi dedim nasıl bizim avlak sular çoğaldı mı balık gelmiş midir? Duyduklarım karşısında bütün moralim bozuldu == Hocam gitme oraya balık bulamazsın dedi. == Neden? Sular tamamen çekildi mi? Hiç mi kalmadı dedim? == Hayır, dedi ve ekledi 1 ay önce oraya jenaratörle gittiler derin birikintileri elektirik verip bütün balıkları aldılar!!! ==Allah belanızı versin deyebildim, sinirle diyecek söz çok ama malesef söz bitti benim için, böylesi bencil doğal hayatı hiç düşünmeden katil olan insan müsveddeleri olduğu müddetçe sportif balıkçılığın sonu yakındır.
Memlekette aklı başında insan bir İzmir'de kaldı diyorduk... orası da bitik desene... Senin timsah yavruları gibi Fatih (stanley) kardeş ve ekibindeki diğer Ankaralı tatlısu ustalarının da müthiş turna avlarını keyifle takip ediyoruz epeydir... davet de almıştık kendisinden, sağolsun fakat hafta sonları dahil mesai, şu bu deyince balıkçılık filan kalmadı hayatımızda ... Mürekkep hilesi hala var demek ki.. yazık...
Maalesef ki bahsettiğin konu, yurdumuzun tüm balıkçı tezgahlarında aynı; İbocan kardeşim. Bu sıkıntının bu şekilde oluşmasının iki ana temeli var. 1 - Bilinçli denetimin işin kaynağında yapılmaması / yapılamamsı. 2 - Toplumumuzda balık kültürünün çok ama çooook alt düzeylerde olması. Tezgahta ki 10 çeşit balıktan, kaç tanesinin adını sağlıklı ve bilerek söyleyebiliriz ? Bunun cevabı, inan ki % 3 bile değildir. Tüm güzellik dileklerimle.