öncelikle herkese bol trofeli avlar diliyorum. ustalardan tavsiye bekliyorum. durumumu açıklamakla başlıyim ; artık balık avı beni rahatlatmamaya daha da stresli biri yapmaya başladı.(sebebe geleceğim) tamam kör acemiyim ama bu kadar da olmaz. tecrübelerimi hep kaybederek mi kazanacağım? Dedim önce teorik bilgi al ustaların yazdıklarını, tecrübelerini oku.okumayı araştırmayı severim at-çekle alakalı okuduklarımla bir lisans diploması daha alabilirim herhalde. okudum elimden geldiğince uygulamaya çalıştım. Derken çat ilk balık oltamdaydı kalamam ayarlıydı genede 30-40 metre misina(28lik mono) aldı benden. ne yapacağımı şaşırmıştım. (pratikte herşey farklıymış, anlıyor insan) balık durdu, durmuşken kalamamı 1 tık kapatıp çekerim dedim. demez olaydım. misina patladı ve balık sahteyle karanlık sulara gitti. Ama yılmadım gene güneşli bir gün bu seferki ziyaretçim lüferdi. misinam 26lık seabass. durduk ne o ne ben çekebiliyorduk. 2 mizde diğerinin hamlesini beklerken gerilen misina ve kötü tecrübe elimi kalamaya götürdü. sadece 1 tık açtım. 4 sn süren cırlama ve balığın görüşürüz diye el sallaması ve sonuncu dün akşam suyuna ölesine gittiğim avlağımda başıma gelenler. avlağım dere ağzı. ben sağındayım ama soluna atıyorum(dere deniz içinde sağa akıyor). balık akıntıda olmaz diyerekten. side down preyimi daha 5. kez atmış usul usul wtd yapıyordumki 30 metre uzağımda dere akıntısına baya yakın bir yerde havada balığın göbek deliğine kadar kendini gösterdiği hamleyi ve oltaya oturuşunu görmemle vücudumdaki tüm kasların kasılması, kalbimin çıldırması 1 oldu. inanılmaz bir balıktı ve oltamdaydı.bu sefer ip misina sarılı makinamla sahnedeydim. kalama kapalıdan 2 tık gevşek. ama kalama alamadı. çekmeye başladım. dere akıntısına girdiğinde artık makina sınırına yaklaşmıştı ağırlık. açmalımıydım kalamayı, açmamalımıydım. balık artık 3mt civarına gelmişti ama ben soruma cevap bulamıyordum. (acı tecrübeler insanı tereddütte bırakıyor). ama ip bana mısın demiyordu. çekiyordum. derken aynı son. balık kurtuldu. hayatımın trofesiydi belkide. kamışı kayaya vurdum sinirimden, kırılmadı. sahteye baktım ve gördüm. iğne açılmıştı. o iğnenin açılabileceği aklıma gelmemişti. bilen bilir gerçekten gördüğüm en sağlam 3lü iğnelerden biri.(resimde net olmasada görünüyor). diceksinizki hiç mi balık tutmadın. levrek ve lüfer hariç tuttum, limit sınırında balıklar. anormallerin hepsi kurtuldu. hepsinide farklı şekilde kaçırdım [/LEFT] şimdi ustalara soruyorum, lütfen bana yardım edin; ne zaman kalama açılacak, nezaman kapatılacak. açsam olmuyor, kapatsam patlıyor, olmadı iğne açılıyor. balığa göreyse hangi balık olduğunu nasıl anlayacağım. gittiğim mera da çatal,levrek,lüfer, baraküda ne ararsan var ama az evde ve işyerinde geçilen dalgalardan bahsetmedim bile biraz uzun oldu farkındayım , sürçü lisan ettiysem affola . herkese rastgele..
sende biraz talihsizlik olmuş öncelikle şu 0.26 seabass dediğin eğer okuma ise, hemen kurtul derim. oldukça sorunlu bir misina. onun dışında 0.26 düğüm yerinden mi yoksa gövdeden mi patlıyor? ben kalamayı hiçbir zaman tam sıkılı kapatmam. balık azda olsa kalama alabilmeli. özellikle balık en büyük kozunu kıyıya geldiğinde oynuyor. kalama tamamen kapalıysa misina ister 0.30 olsun patlıyor. ayrıca kalamanın tam kapalı olması balık bastığında senden destek alarak iğneyi yamultabilecek kadar güç uygulayabilir. ama kalama ayarlı olursa böyle bir şey olmaz. kalama ne çok açık ne de çok az ayarlı olmalı. ikisinin ortası olmalı. yani balık kendi gücüyle kalamadan misina alabilmeli. sende kolu çevirdiğinde ve balık hareketsiz kaldığında makine makaraya misinayı toplayabilmeli. bunu halledersen kolay kolay balık kaçırmazsın.
cevap için çok teşekkürler. okuma seabass patlamadı . ben kalamayı gevşettim patlar diye balıkta biraz çekti ve kurtuldu. patlayan markasız 28lik bi misinaydı. ortadan patladı. sadece ilk balıkta tam kapattım onda da dediğiniz gibi patladı 2.de açtım, kalamayla kaçtı 3. de bekledim iğne açıldı. kurşun döktürecem az kaldı üstad . anladığım kadarıyla açık olması kapalı olmasından herzaman daha iyi..
inşallah Tuncer abi. zaten bir tek pazar günleri gidebiliyorum, son 2 haftada 2 balık kaçırdım moraller dip oldu sırf kalama ile ilgili yanlış karar vermekten. Bir daha ki sefere elimi o balığa sürecem. ondan sonra kaçsa da olur.. sizin de oltanızdan trofe eksik olmasın..
Önce şunu aklından çıkarma: Bir zincirin kaldıracağı yük, en zayıf halkasının ki kadardır. Balığın çenesi, iğne, varsa sahte, halka, misina, fırdöndü, kamış, makine, siz bu zinciri oluşturursunuz. Burada kalama, koruyucu görevi üstlenir. Kalama ayarı için en iyi olmasada, en pratik çözüm, bu zincirin en zayıf halkasının dayanabileceği kadar gevşek, olabildiğince sıkı olmasıdır. Yani, kalamayı azıcık daha sıksanız, bu halkadaki en zayıf şey kopacak gibi olmalı. Lüfer, levrek gibi balıklar için asli husus, misinanın her zaman gergin olmasıdır. Bu atik balıklarda bunu kamışın eğilmesini sürekli sabit tutmaya çalışarak yaparsınız. Yani kamış sürekli biraz eğilmiş olmalı, bu eğiklik muhafaza edilmeli. Basitçe, kamış, eğilebileceği maksimum eğilmede olmayacak, hiç bir zaman da dümdüz olamayacak kadar gerilim altında tutulmalıdır. Balık uzağa fişeklediğinde o hamleyi kamış biraz daha eğilerek karşılamalı. Balık yakına fırlayınca bu hamlede de kamış biraz düzelip, misinayı hala gergin tutmalı. Birde, özellikle levrek ve lüfer için, mutlaka %100 FC misina kullanın. Lüfer sürüyle gezer, eğer misinanız bir an boşalırsa, yanındaki lüferler salınan o misinayı bir şey zanneder, üstüne atlar, keser atar. FC misina görünmeyeceği için, bu soruna yol açmaz. Levrek ise boşluk bulduğu anda, arkasını döner, misinayı galsamasıyla zedeler. FC misina böyle zedelenmelere dayanıklıdır, ama o tür mono misinalar hiç gelemez, kopar gider.
ders niteliğinde bir anlatım olmuş. tecrübelerini paylaştığın için çok teşekkürler Serdar Abi. ne yalan söyleyim kamışla ilgili söylediklerini daha önce okumamıştım ve bu yüzden pek dikkat etmiyordum. sadece balığa ve makinaya odaklanıyordum. bundan sonra kamış hareketlerine de dikkat edicem.
Çok talihsiz avlar olmuş, onca emeğin heba olmasına mı üzülürsün, balığın elinden kaçtığına mı? Serdar abinin söylediği çok doğru bence de. Bizde levrek avlarında misinaya ve düğümün gücüne göre kalama ayarlıyoruz. Mesela misinayı halkalardan geçirip ucuna sahteyi takıyoruz. Elimize dikkat ederek sahtenin gaga kısmından çekiyoruz. Misina kopmadan çok ağır şekilde boşalabilmeli. Tam kapalı değil ama misinanın kaldırabileceği şekilde kapalı oluyor. Yani bizim makinalardan kalama alacak balık irice bişey oluyor. Sen balık sahteye bindikten sonra kalama sıkmaya gevşetmeye çalışırsan, lüfer veya levrek gibi kolay kurtulabilen balıklara birkaç saniyelik şanslar vermiş oluyorsun. Halkuki, vuruşu aldın gerginliği hiç bozmadan makinayla çekmeye çalışman lazım. Makina aciz kaldı geri geri yüremen kamıştan güç alman lazımdı bence. Makina sarmadı, durdun. Elveda... Özellikle levrek durmayı hiç kaldırmaz. Lüfer çok iri değilse çok zorluk çıkarmaz makinaya. Bu şekilde davranmaya devam edersen çok şanslı bir yakalama gerçekleştirmezsen çoğunlukla vuranı kaçıracaksın. O yüzden avlanmaya başlamadan kalamayı ayarla. Balık vurunca gerginliği hiç bozma ve sakın durma. Makinanın durduğu yerde sen geri yürüyerek balığın direncini düşür. Umarım başarılı olursun.
aslında bende sizin anlattığınız gibi sahteden asılarak ayarlıyorum fakat biraz serte yakın oluyor sanırım. son balıkta 2 adım geri gidebildim(kaya ile dere arasına sıkıştım), çekmeyide bırakmadım makina yavaşta olsa hep döndü(dere akıntısı baya güçlüydü) aklıma gelmeyen yerden gol yedim. açılmaz iğne yokmuş bunu da öğrendim(kötü yoldan) . ama sölediklerinize katılıyorum. olay kalama ayarında ve sakin kalmakta. zaten normal büyüklükte denk geleni alıyorum. ama son zamanlarda hep kalama sınırında balıklar denk geldi. acemiliğimlede birleşince sonuç hüsran oldu. bu hafta 3 gün tatil var. inşallah haftaya güzel bir konuyla karşınıza çıkarım son bir şey; balığı görmeden çekişinden ne olduğunu nasıl anlarım, varmı böle bir yol? yoksa çektikçe mi anlamayı öğreniyoruz?
Bu konuda benimde bilgim, tecrübem sınırlı ama en azından bir profil çizebilirim. Levrek başta dirense de, direnişi uzun soluklu değildir. Duvara toslamış veya taşa takılmış gibi sahten durur, birkaç saniye sonra kamışında titreşim ve azda olsa hafif kalama almaya başlarsa muhtemelen levrektir. Panik yapmadan, kalamayla oynamadan, misinana odaklan. Her durumda gergin olsun. Kamışı dikme, kamışın açısını bozmadan küçük adımlarla geri gitmeye çalış. Misinan kaldıracak gibiyse olabildiğince hızlı ol ama lüfer gibi çok ta acele etme. Zaten kısa bir süre sonra su üstü yapacaktır. O anda kafasını sudan çıkartıp, kafa sallayarak kurtulmaya çalışır. Kurtulduğu anlara da çokça şahit oldum. Misinan gerginse o anı sorunsuz atlatırsın büyük ihtimal ve balık senindir. Tabi sahtenin sağlam oturduğunu varsayıyorum. Lüfer daha haşindir. Hızlı deparlar yapar, senin sarma hızından daha hızlı yüzerek sana doğru gelip, misinada potluk oluşturabilir. Su üzerine sıçrıyorsa muhtemelen lüferdir. Lüfer tuttuğunu anlayınca olabildiğince hızlı sarmalı ve kamışın ucunu denize yakın tutmalısın, hatta denizin içine bile soksan olur. Amaç su üstünde parende atmasını minimuma indirmek. Sahteden hızlı kurtulan bir balıktır, zapt etmek zordur. Uzun deparlar ve güçlü çekişe sahip balıklarsa akya ve sarıkuyruk (kuzu)'tur benim bildiğim. Bunlarla karşılaşmadım ama sağlam bir misinaya, sağlam sinirlere ihtiyacın var. Sahteyi güçlü bir tasmayla oturtunca acele etmeden balığı yormaya çalışmalısın bence. Atçek takımıyla biraz da şansa ihtiyacın olabilir bu tür balıklarda. Uzun depar alıyorsa, su üzerinde sıçramıyorsa veya 3-5 dakika içinde şişip, su üstü yapmıyorsa muhtemelen akya veya kuzudur. Lambukayla karşılaşmadım ama o da akya türü davranacaktır diye tahmin ediyorum. Umarım raporunu okuruz.
Birde aklıma vatoz geldi. Çok iri bir vatozla karşılaşmıştık. 5 kilodan aşağı değildi. O hızlı depar almadı. 15 dakika su üstüde yapmadı. Yavaş bir hareket tarzıyla bayağı zorlamıştı. İğneni açan balık vatoz bile olabilir. Çok hızlı, uzun mesafeler yol aldıysa akya tarzı bir balık ta olabilir. Sen çektin o durduysa çok iri bir levrek te olabilir. Çekme gücüne sen karar vermelisin. Elindeki iğneye, misinaya güveniyorsan çekme gücünü arttırabilirsin, yok şüphen varsa gerginliği bozmadan balığın hamlesini beklemen lazım bence. Anlatımına bakınca iğneni açan balık lüfergillerden veya akya tarzı bir balık gibi gelmedi bana. Sanki zokaya yakalanınca yatmış gibi düşündüm. Vatoz veya 8-10 kilolarda bir levrek olabilir diye düşünüyorum.
verdiğin bilgiler için çok teşekkürler Volkan Abi. anlattıklarına göre ilk kaçırdığım(ne olduğunu görememiştim) akya grubuna dahildi sanırım. hiç durmayacak gibi çekiyordu misinayı makinadan. Serdar abinin ve seninde bahsettiğin kamış-misina gerginliği olayına dikkat etmeliyim kesinlikle :thumb: sizinde oltanızdan balık eksik olmasın.. rastgele..
iğneyi açan levrekti. ben çektikçe o kafa atarak durdu. zaten balığın ilk hamlesini gördüm. sahteyi sağına alıp falsoyla uçup üstüne çullandı. suya ben düşsem anca okadar ses çıkartırdım herhalde (105kg ) eğer dere akıntısı olmasa bugün rapor yazıyor olabilirdim kısmet..
Hüseyin, öncelikle geçmiş olsun Gerekli bilgiyi zaten üstadlar vermişler. Naçizane, ben de yakaladığım büyük balıklarda, nasıl bir yol izlediğimi anlatayım; Kalamam her zaman sıkı ayardadır. Yani; elimle ipi tutup çektiğim zaman kalamam zor cırlar Bunu kullandığım ipin sağlamlığına göre artırıp, azaltabilirim. Bu sefer de iğne açılabilir değil mi İşte burada da iğnenin nereye kadar dayanabileceğini bilmek de önemli. Dolayısıyla balık sahteye bindiğinde, büyüklüğüne göre kalamayı açıp kapatabilirim. Bu benim elimde. İp sağlam ama balık iğneyi açabilecek büyüklükte ise kalama ve balığın hareketlerine göre işi bitirmek önemli. Balık agresifleştiğinde sarmayı keserim ama asla boşluk vermem. Durduğunda ise kamışın yardımı ile çekip sarmaya başlarım. Aslında bunun ile ilgili daha önce yakalamış olduğum 4kg Sarıkuyruk'un videosu var. İzlersen ne anlatmak istediğimi daha iyi anlamış olursun. Bir de sakın acele etme
iğne açarak kaçan balıkta ip sarılıydı. ona güvenip çektim zaten iğne yalan oldu.. diğerlerinde misina..
İnan Abi ,zaten ne oluyorsa heyecandan,aceleden oluyor ve de acemilikten.. iğne aklıma gelse belki bende kalama verirdim ama hiç aklıma gelmedi ve başıma geldi kamışın olaydaki önemini ise üstadlar sayesinde öğrenmiş oldum. marifet birazda kamışı idare edebilmekteymiş. şimdiye kadar hep makina ile çekmeye odaklanıyordum. artık dikkatimi kamışada vereceğim. inşallah daha güzelleri denk gelir de burada paylaşmak nasip olur..
