Ah Kofana!

Konu, 'Av Hikayeleri' kısmında fatih2607 tarafından paylaşıldı.

  1. fatih2607

    fatih2607 Fatih ÖZTÜRK

    Mesajlar:
    89
    Şehir:
    Kocaeli
    Favori Kamış:
    Silverstar Elegance 360
    Favori Makine:
    CORMORAN BIG BEN 7Pi 5000
    En İyi Avı:
    Sargoz 1050 gr. Eşkina 1350 gr.
    Arkadaşlar bu av bana ait değil. 2006 yılında beğenip mailime kaydetmişim. Şimdi tesadüfen görünce paylaşmak istedim.



    Konu: Ah Kofana!
    Gönderim Zamanı: 04-Mart-2006 Saat 01:08
    Dostlar, madem bu mevsimde balık tutamıyoruz.Bari tuttuklarımızla avunalım.

    1982 yılının 30 Aralık gecesi.

    Karayel,kudurmuş gibi.Denizin üstünden kuşu kapıyor.Deniz aksakarcık kesilmiş,boğacak adam arıyor.

    Biliyoruz, gündüz Vaniköy,Bebek ve Kanlıca Körfez'de yemli lüfer tutuluyor.İçimiz gidiyor ama ne çare, memuriyet var.Saat 18'de cıkıp, eve gidip, hazırlıkları yapana kadar herkes balığını tutmuş dönüyor.

    Tahir arkadaşımla birlikte biz de yılmadan her akşam şansımızı deniyoruz ama nafile.Sanki bizim paydos zilimizle birlikte, balığın ki de çalıyor ve balıklar yemeği bırakıp istirahate çekiliyor.

    O akşam da yine nevaleyi almış,muşambaları giyip lüksümüzü yakmış derenin ağzından çıkarken bermutad balıkçılar geri dönüyor.

    Her zamanki gibi işaretle -N'aber diyorum. Cevabi işareti -biraz balık yaptı ama şimdi kesti.diye okuyorum.

    Hay anasını.

    Ulan bu havada deli olan cıkmaz, bir de üstüne balık yok.Gerçi biz de pek akıllı sayılmayız ya, ne de olsa balık delisiyiz.

    Denize şöyle bir göz atıyorum.Hani bulgur gibi bir kar yağar ya,birdenbire her yeri dolduruverir.İşte o, almış arkasına karayeli,her biri bir mermi gibi,peşpeşe çarpıyor yüzüme.

    -Tahir,diyorum bağırarak,bu havada barınsak,barınsak Bebek içinde barınırız.Baksana Kandilli'de dalgalar,yalıları yutacak.-Sen bilirsin reis,diyor Tahir. O tayfa ya ,denizde herkes haddini bilecek.

    Seagull motorumuza yol verip,dalgalara omuz ata ata,Bebek'e doğru ilerliyoruz.

    Dünden kalma birkaç izmarit var ama yem niyetine, ben yine de -Şu ağımızı Aşiyan'a atalım bakalım,ya kısmet.diyorum.

    Neyse ağı atıp aşağı doğru iniyoruz iyice kuytuya, Bebek iskelesinin hemen açığına,ama sandalı tutmak ne mümkün,karayel orada bile kıyameti koparıyor.

    Tahir,diyorum ben kürek tutayım,sen bi salla bakalım,iki olta atamayız.

    Denizin üstünde bizden başka da bi Allah'ın kulu yok.

    Tahir oltayı atıyor,biraz sonra, -Reis geldi.diye heyecanla bağırıyor.

    E! ben biliyorum, balık yok ya - Hadi len diyorum,dibe takmışsındır,ama yine de kurt içimi kemiriyor, çek bakalım gelmişse anlarız diyorum.

    Zoka yukarı geliyor ki üstünde sadece kafa kalmış.Bu sefer,-Yaa! dikkat etsene biraz,zaten zor duruyoruz,kırk yılın ucunda bir balık geldi,onu da kacırdın diye efeleniyorum.

    Yeni bir yem. olta aşağı, Tahir havaya, -Reis gene geldi.

    Bir iki derken, bakıyorum Tahir habire çalışıyor.EEE bizim başımız kel mi,ama nasıl olta koyvereceğim?

    Yılların kürekçisiyim,denizde motorlarla yarışa kalkıyorum,ama şimdi vargücümle çektiğim halde sandala zor kumanda ediyorum.Gerçekten görülmemiş bir fırtına var.

    Acilen bir çare gerek.Hemen gözüme kıyıdaki şamandıralar ilişiyor,ama çok kıyıdalar,acaba orada balık var mıdır?Çaresiz deneyecegiz.

    Abicim çek oltanı diyorum,hemen başlıyor itiraza , ne çekmesi be balık geliyor.deli misin sen.Günlerce sinek avladıktan sonra balığın yüzünü görmüşüm ya! keyfim yerinde. Gırgıra alıyorum.-Çek dedik mi çekeceksin oğlum.Reis balık tutma derse tutmayacaksın,denize atla dese atlayacaksın.Reisin emri tartışılmaz,bu havada bir de seninle mi uğraşacağım.

    Söylene söylene çekiyor oltasını.Ben de asılıyorum küreklere ve yakındakı şamandıralardan birine yanaşıyorum.-Tut bakalım ordan da kayık acılmasın.O şamandırayı tutuyor, ben de hemen kıçaltından kırk kulaç ipi çıkarıp bir ucuınu şamandıraya, öbür ucunu da sandalın iskele baş omuzluğundan taraklamalara bağlıyorum.

    Bırak diyorum ve yavaş yavaş ipi salmaya başlıyorum.Rüzgar öyle esiyor ki akıntıyla bileşkesinde, sandal şamadıradan dikine açılıyor denize doğru kırk kulaç. 6 mm.İp tambura teli gibi gerilmiş,neredeyse suyun üzerinde duruyor.

    Hadi at şimdi diyorum.Ben de oltamı açıp acele bir izmarit kesip yemi taktıktan sonra atıyorum.Daha zokanın nereye gittiğini anlamadan balık üzerinde.At,çek,bayat izmaritler bir anda suyunu çekiyor.Şimdi n'olucak peki!

    Gelirken ağ atmıştık ya. Hadi yine talim.motoru çalıştır,sonra ipi sök.(önce ipi sökersen,ya sonra motor çalışmazsa.Düşünmek bile istemem.)

    Motor fayrap.doğru Aşiyan'a, ağ zaten kıyıda.Makası bir aldım ki aman yarabbilalemin.Aşağısı bembeyaz kesildi birden.İzmarit,istavrit karmakarışık sıvamış ağı.20 kulaç ağ kıçüstünü doldurdu.

    Aynı hızla tekrar geriye.Bir yandan da ağdan balık ayıklıyorum,yem hazır olsun diye.

    Yine aynı şamandıraya yanaştık.Bu sefer tecrübeliyiz ya,hemen işi bitirip oltaları attık.Sular kazan gibi kaynıyor.Zokanın nereye gittiğinden haberimiz yok.Ama olsun,balık onu buluyor.

    Gündüzleri lüfer tutuyorlardı ya hep.Bizimkiler,azman.Kofana.Bir tane balık kaçırdı Tahir küpeşteden.-Reis vallahi yanağı benim yanağım kadar vardı.

    -Kaçan balık büyük olur.gideni bırak da yeni zoka bağla vakit geçmesin.

    dur dur,bu iş lüfer zokalarıyla olmayacak.Neyse ki tedbirliyiz.Açıyorum dedemden kalma antika olta kutusunu, kendi yaptığımız torik zokalarından iki tane cıkarıp,sar oltanı diyorum.Arkadaş çıldırıyor.-Ne sarması be balık geliyor. -Oğlum sen adam olmayacaksın,bak gene tartışıyorsun reisin emrini.Bu sefer Tahir'in sigortalar atıyor.Reisinden başlayıp, emrinden cıkıyor.

    O zehir gibi soğukta, kan ter içinde kalmışız,hiçbirşey görecek halimiz yok , ama keyfimiz yerinde.O kısa molada kafamı kaldırma fırsatı buluyorum,kıyıda millet toplanmış,bizim lüksün ışığında ,-kim bu deliler. der gibi bize bakıyor, ne yaptığımızı anlamaya çalışıyorlar.O arada bir sandal açılıp,biraz ilerimizde olta atıyor.

    Ben kutudan cıkardığım 0,80 oltalara, 0,50 beden takıyor,ucuna özel imalat ,eşşek kadar bir torik zokası bağlıyorum.

    Al bunu,ordan bütün yem tak.fileto cıkarmaya uğraşma.Ağdaki yemler bize altı ay yeter.

    Ben de bütün bir istavriti,iğneyi, ağzından geçirip,kulağından çıkardıktan sonra gövdesine batırarak zokaya takıyorum.

    Oltayı denize attım kafamı kaldırdım.Az önce gelen sandal kayıp.Ulan,ne oldu bunlara?

    Tahir de bakıyor, İşte oradalar, kıyıya çıkıyorlar, diyor.Sıkmadı herhalde.E !doğrusu birşey diyemem, haklılar,bu havada yenecek nane değil.

    Muhabbet edecek zaman mı,kofana lafı ağzımıza tıkıyor.Kendi kendine yakalanmış.

    Yahu,mubarek hayvan,sen değil miydin, bizim vaktiyle itinayla kesip taktığımız o istrongilosları,iğnenin sıfır noktasından traşlayarak götüren.Ne cambazlıklar yapardık seni kandırmak için unuttun mu?

    Şimdi büyüdün,adını kofana koyduk diye,ne bu arsızlık,kıtlıktan mı çıktın?

    Amaaan,bize ne be birader, biz tutmaya bakalım,yorulduk artık ama olsun.

    Sahi, madem bunlar zokayı kendi kendine yutuyor,sandalın içine atlasalar ne olur.Elinin körü olur, bırak gırgırı da daha hızlı çalış.Ömründe gördün mü böyle bir yağma.

    Yahu saat kaç oldu?01.00'de sokağa çıkma yasağı başlayacak.

    23.30.

    Yapma be!.19'da cıktık,4 buçuk saattir boğuşuyormuyuz burada.?

    Hadi artık sar oltanı da gidelim.Son otobüs,Beykoz'dan 00.00'da kalkacak.kaçırırsak,Kuzguncuk' a kadar yürürsün,daha iyisi, seni sokağa cıkma yasağı'nda, vatan haini diye yakalarlar da kapatıldığın yerde, çıkana kadar -Balık tutmanın neresi hainlik! diye tepinip durursun.Hem sen büyüklerimizden daha mı iyi bileceksin.

    Oltaları sardık,ipi söktük yola koyulduk.Benim evim Göksu deresinin kenarında.Sandalı bağlayıp çıktım mı,sokakta değilim.

    Tahir otobüse yetişip gitti.

    Ne biçim reislikse,bütün işler bana kaldı.

    ağdaki balıklar ayıklanacak,ağ temizlenecek.kofanalar ,temizlenip,birbirni ezmesin diye beslenecek(Düzgün bir şekilde bir yerlere dizilip üzerine deniz suyunda ıslatılmış bez örtülecek).

    Bu kadar balığı yiyecek halimiz yok ya.En irilerinden, sırtı en kalınlarından yiyeceklik ayırıp gerisini satacagız.

    Hamdi Baba(Madrabaz), sabah saat 5'de, (yasak kalkar kalkmaz), dere kahvesinin önüne gelir,balıkçıların gündüz akşama kadar tuttukları balıkları sayarak alır,bir yandan da bağırır.(Say para aaal, say para aaal.)

    Ben o zamana kadar bu işleri ancak bitiririm.Sonra da sabah işe gideceğiz.Oh babam oh!

    Vakit geldi ben de sandalı çözüp kahvenin önüne gittim.

    Balıkçılar başladılar saymaya.

    -1,2,5,.....18.

    -1,3,7.......22.

    -1,2,6.......15

    Onlar bu minval üzere sayarken sıra bana geldi.

    -Ben de başladım saymaya.1,5,25,38...66..sesler kesildi,hissediyorum bütün gözler üzerimde....79...101...

    birisi homurdanıyor. Sanki duyuyorum, içinden -Ulan bu inekler nerde tuttu acaba bu balığı,herkes aynı yerdeydi, 3 aşağı 5 yukarı aynı miktarda balık tuttuk.Bunlar nerdeydiler!.....118...139....160......off! belim koptu eğilip kalkmaktan.zaten yogunluktan ölüyorum......175.

    -Hamdi Baba , bu kadar be!

    Bir sessizlik ki, adeta -Bu kadarmış,denizi mi kurutacaktın be adam.der gibi.

    O güne kadar hiç o kadar balığı bir gecede tutmamıştım.

    O günden bu yana da.

    Hayatımda gördüğüm,en zor,en bereketli ve en keyif verici geceydi belki de.

    Allah hepinize böyle bir hatıra anlatmayı nasip etsin.

    M.Mahir ERSİN
    1945 Anadoluhisarı-İSTANBUL
     
  2. befalcon

    befalcon Sinan

    Mesajlar:
    1.694
    Şehir:
    Manisa
    Favori Kamış:
    Okuma V-System 2.70 10-40
    Favori Makine:
    Daiwa Megaforce 2500
    En İyi Avı:
    Dağ Alası 26 cm.,, Torik 3 kg
    O zamanlar tebliğ mebliğ yok tabii tut tutabildiğin kadar. Gerçekten balık kimsenin gitmeye cesaret edemediği havada daha bol oluyor.
     
  3. der wish

    der wish Ferhan

    Mesajlar:
    102
    Şehir:
    istanbul
    Harika bir hikayeymiş! Çok da güzel anlatılmış. Mahir Bey'e tebrikler...
     
  4. gawanichi

    gawanichi Öner

    Yaş:
    48
    Mesajlar:
    158
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    lineaeffe Turnafresh 3.90
    Favori Makine:
    Daiwa EMP6000A, Okuma AV-55B
    En İyi Avı:
    38cm karagöz
    Resmen yaşadım olayı, teşekkürler
     
  5. ellidokuz

    ellidokuz Özden Abraş

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    293
    Şehir:
    tekirdağ
    Favori Kamış:
    okuma alumina 10-40 gr 2,40cm
    En İyi Avı:
    3850GR LEVREK- 47 cm LÜFERGİL- 58 cm zargana
    dalgalar bir ara başımı döndürdü.. :D

    paylaşım için teşekkürler


    sinan bey'in de dediği gibi tebliğ yok herhalde :)
     
  6. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Mahir bey forumun eskilerindendir. Reis olarak yazar. Bu yazıyı da seneler önce paylaşmıştı sağolsun.
     
  7. accuman

    accuman mustafa kamil coşkun

    Mesajlar:
    203
    Şehir:
    bursa
    Favori Kamış:
    OKUMA..
    Favori Makine:
    OKUMA-LİNEAEFFE....
    En İyi Avı:
    LEVREK..11.7 KG..
    o günleri tekrar hatırladım...az mı yaşadık o deli havaları.kollarımız dururdu,halimiz kalmazdı.....ama yetmeyen maaşa katık ederdik o paraları he birde dolaptan hiç """et""eksik olmazdı......sağol fatih......geçmişe gittim bir an......çocuklarımın kursağına haram girmedi o balıklar sayesin de......hamdolsun.....şimdi acıları çıkıyor ama yaşadık ve gördük.....hamdi abiyede az balık vermedik hani.....
     
  8. yhy

    yhy Yahya

    Mesajlar:
    188
    Şehir:
    Kocaeli
    Sene 1977-78 ,Romen Tankerinin İstanbul boğazında yandığı seneler,denizin üstü ham petrol parçalarıyla dolu,misinalarımız,ellerimiz simsiyah ham petrol,teknede gece sabaha kadar kepçeyle yakalayabildiğimiz 8-9 tane yemlik zargana,ama her zargana sabah gün aydınlanırken Boğaz köprüsü altından, akıntıyla üsküdara inene kadar bir kofana,Ahh Fatih kardeş hiç aklımızda yokken bize o günleri hatırlattın sağol,kovan boş kalmasın...
     
  9. akin96

    akin96 Akın SEYİS

    Yaş:
    27
    Mesajlar:
    44
    Şehir:
    mersin
    Favori Kamış:
    mitchell fluid 240 8/25
    Favori Makine:
    shimano alivio 2500 fc
    güzel bir paylaşım olmuş teşekkürler :)
     
  10. REİS

    REİS Mahir Ersin

    Yaş:
    79
    Mesajlar:
    2.389
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Torikler-Kofanalar
    Befalcon ve ellidokuz kardeşlerim

    Haklısınız, o zaman tebliğ mebliğ yoktu,çünkü o zaman böyle devasa balıkçı gemileri yoktu, dolayısıyla tebliğe de ihtiyaç yoktu.

    Ayrıca, dikkatli okursanız, ondan önce ve sonra bir daha böyle balık tutamadığımızı yazmışız. Yani bir gece piyango vurmuş hepsi bu.

    Ve balıklar oltayla tutulmuş, kafalarına torba geçirip paketlememişiz.:)
    ...
    Hayatın her alanında, geçmişteki olayları o günün şartlarıyla değerlendirmek, hakça bir yaklaşım olduğu gibi aynı zamanda insanı yanılgıya düşmekten de korur.

    Selam ve sevgiler.
     
  11. ellidokuz

    ellidokuz Özden Abraş

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    293
    Şehir:
    tekirdağ
    Favori Kamış:
    okuma alumina 10-40 gr 2,40cm
    En İyi Avı:
    3850GR LEVREK- 47 cm LÜFERGİL- 58 cm zargana
    Harika bir anlatım, insanın gözünde canlanıyor.. Bu güzelliğin önüne geçmesin bizim yazdığımız bir cümle.. merak ederek yazmıştım tebliğ mebliğ diye.

    Keyifli paylaşımlar :)
     
  12. HastaRuH

    HastaRuH Erkan

    Mesajlar:
    1.243
    Şehir:
    Tekirdağ
    En İyi Avı:
    55cm zargana--60 cm Lüfer (Kofana)--70 cm 3.750 gr Levrek
    Zevkle okudum çık güzel bir av olmuş.