ÇARPAN ZEHİRLİ BALIKLARhttp://www.balikavi.net/forum/showthread.php?p=1002072#post1002072 KONUSUNA YAPTIĞIM İLAVE den sonra konuyu daha detaylı ele alan bu bilgileri sunma gereği duydum,faydalı olması dileklerimle... Fugu, Guinness Rekorlar Kitabı'na göre dünyanın en zehirli balığıdır ve Japonya’da gıda olarak tüketilmektedir. Fugu ayrıca dünya üzerindeki en zehirli ikinci omurgalı. (birincilik bir kurbağa türüne ait) Fugu, balon balığı, kirpi balığı gibi isimlerle anılmaktadır ve dünyada 122’den fazla fugu türü bulunmaktadır. En çok tropik sularda rastlanır ancak son yıllarda Akdeniz’e kadar inmiştir. Fugu çok büyük bir balık olmamakla birlikte 100cm’ye varan birkaç tür bulunmaktadır. Birçok türü yenilebilir (t. Vermicularis, t. Pardalis) ancak en prestijli olan t. Rupripes, yani torafugu, bir diğer adı ile kaplan balon balığıdır. Bahar aylarında yakalanan fugular, Pasifik Okyanusu’ndaki çiftliklerde yetiştirilmektedir. Fugu türleri av sezonlarında avlanır ve popülasyon korunmaya çalışılır. Toksisitenin minimalize edilmesi için artık özel balık çiftliklerinde fugu yetiştirilmesi desteklenmektedir. Fugu fiyatları kışın inanılmaz pahalı olur çünkü bu dönem balığın yağ rezervlerinin dolduğu ve çok daha lezzetli olduğu zamana denk gelir. Fugu avlandıktan sonra ölmeden restoranlara getirilir ve burada servis edilene kadar canlı tutulur. Fugu hazırlamak özel lisanslı şeflerin işidir. Ancak hazır da satılmaktadır. Hazır paketlenmiş fugu üretimi de özel izinler gerektirir. Fugu Japon İmparatoru’nun yemesinin yasaklanmış olduğu tek gıdadır. Fugu karaciğerinin satışı da Japonya’da yasalara aykırıdır. Hatta atıkları yiyip ölen insanlar olduğundan zehirli atıklar tıbbi atık gibi özel olarak kutulanıp yakılarak imha ediir. Japonya’da her yıl fugu zehirlenmesinden 100'den fazla insan ölmektedir. 2007 yılında fugu zehirlenmesi şüphesi ile hastaneye başvuran insan sayısı 117. Japonya’da fugu yiyecekseniz Takefugu, Zuboraya gibi ünlü restoranları tercih etmenizde fayda var. 1958 yılında fugu kaynaklı ölümler Japon otoriteleri mutlak bir tedbir almaya itiyor ve bu tarihten sonra fuguyu hazırlamak ve sunmak sadece ehliyetli personel için mümkün oluyor. Fugu şefi olmak için iki-üç yıllık bir eğitim alıyorsunuz ve eğitimin sonunda önce yazılı sınavdan geçiyorsunuz, bundan sonra balığı tanımak üzerine bir sınav ve ardından da hazırladığınız fuguyu kendiniz yiyerek geçmek durumunda olduğunuz bir sınav var. Başvuru yapan her on kişiden üç kişi sınavı geçme şerefine nail oluyor. Fugu şık restoranlarda 200 dolardan başlayan fiyatlarla servis ediliyor. Pahalı olduğu için mümkün olduğu kadar tasarruflu hazırlanıyor ve en ince dilimleri elde etmek için özel bir bıçak olan fugu hiki kullanılıyor. Fugunun karaciğer, yumurtalık ve derisi inanılmaz toksik. Nasıl oluyor da bu kadar toksik madde taşıyan bir organizma kendisine zarar vermiyor sorusunun cevabı fugunun sodyum kanal alıcılarında gizli. Bu sayede balık kendini zehirlemiyor. Peki zehrin kaynağı ne? Büyük bir ihtimalle zehrin kaynağı maddeyi taşıyan su yosunları; dinoflagellatelerdir. Dinoflagellate Latince ürkütücü ve girdap anlamlarındadır. Bu yosunlar çok zehirlidir ve balık kendini koruyabildiğinden balığın vücudunda depolanıp beklerler. Nagasaki Üniversitesi bu konuda özel çalışmalar yapmış. Balık özel ortamda ve özel bir diyetle beslenmiş. Beslenme rejimi değiştirilen balıkların toksisitesi olmadığı görülmüş ve bunun için çalışmalar devam ediyor. Fugu kaynaklı ölümler üzerinde yapılan bir çalışma bu ölümlerin % 50’sisinin karaciğer, % 43’ünün yumurtalık ve % 7’sinin de derinin yenmesi sonucu meydana geldiğini göstermiş. Fugu zehirlenmesinin çok basit bir mekanizması var. Nörotoksin sodyum kanallarını bloke ediyor bu da sinirlerin elektrik sinyalini kesiyor. Felç başlıyor. Ancak burada ürkütücü bir durum var. Zehir kan beyin bariyerini aşmıyor yani bilinciniz açık kalıyor bu olaylar sırasında. Kaslarda başlayan felç sonunda solunumunuzu tamamen engelliyor ve solunum yetersizliğinden ölüyorsunuz. Ölüm maksimum altı saat içinde gerçekleşiyor ancak bir şekilde kurtulacaksanız bunun için belirlenen kıstas yirmi dört saat. Yani balığı yedikten yirmi dört saat sonra hala yaşıyorsanız bu tamamen iyileştiğinizi gösteriyor. Fugunun içindeki zehir ışık ve ısıya karşı stabil, yani pişirmenin hiçbir önemi yok.Zehrin adı tetrodotoksin. Vücudunuza alacağınız kilogram başına on mikrogram zehir öldürücü doz oluyor ve bu zehrin bilinen bir antidotu yok. Daha somut ifade ile toplu iğnenin topu kadar zehir sizi öldürüyor. Başka bir deyişle bir tek balon balığı ortalama 30 insanı öldürebilir ve bu hesap yapılırken balığın her yerinde zehir olmaması detayı olayın ürkütücü boyutunu daha net ifade eder. Tetrodotoksin siyanüre oranla 1200 kat daha zehirlidir. Ancak Japonya’da bir çok tıbbi tesiste antidot geliştirilmesi için çalışmalar yapılıyor ve bazı çalışmalar antikolinesterazların tedavide etkili olabileceğini gösteriyor. Standart tedavi ise yaşam desteği, midenin yıkanması, aktif kömür uygulaması vb… Tetrodotoksin bir nörotoksindir. Yani sinir sistemini etkileyerek çalışır. Bu sayede kalp, böbrek gibi birçok organınızı geçici olarak ya da sürekli devre dışı bırakabilir. Tetrodotoksin alıp zehirlenen ancak ölmeyen insanların metabolizmayı bazaldan daha yavaş bir seviyeye çekmesi söz konusudur ki sevdikleriniz helvanızı kavururken şansınız varsa sıcak sıcak siz de bir tabak yiyebilirsiniz. Zehrin bir başka türü olan ve kurbağalarda bulunan bufotoksinleri de en az bu madde kadar ilginçtir. Tetrodotoksin ismi balon balıklarının ait olduğu familyaya has bir özellik olan dört dişli ağızdan gelen ve familyayada ismini veren bir kelimeden gelir; tetraodontidae. En ünlü fugu yemeği sashimi fugudur. Burada tabağın dibini bile görebileceğiniz incelikte dilimler kesiliyor. Üstelik bu dilimlerden herhangi birini tabaktan aldığınızda diğerlerinin şekli bozulmuyor. Sashimi ustaları bazen zehrin çok minik miktarlarını bilerek dilimlerden birkaçına sürerek servis ediyorlar. Böylece dilinizde zehirden kaynaklanan uyuşukluğu hissediyorsunuz ancak bu sadece çok profesyonel şeflerin uyguladığı bir teknik. Tetrodotoksin uzay araştırmalarında suni kış uykusu yaratılmasında test edilen bir madde. Ayrıca bu maddeden kanser gibi kronik ağrılı hastalıklarda kullanılmak üzere bir ilaç bile geliştirilmiş. Migren ve eroin bağımlılığı tedavisinde de kullanım alanları var. Bu kadar zehirli bir madde neden yenir sorusunun cevabı ise tipik Japon muammasının içinde gizli. Zerafetin, delikanlılığın simgesi fugu yemek. Rus ruleti gibi direk zehirli bölgelerinin tüketilmesi bile söz konusu oluyormuş. Şehir efsanesidir değildir bilinmez. ALINTI VE EKLEMELER YAPILARAK HAZIRLANMIŞTIR.ALINTI YAPILAN SİTELERDE KİMİN KİMDEN ALINTI YAPTIĞI BELLİ OLMADIĞINDAN KAYNAK NET OLARAK VERİLEMİYOR
Kesinlikle bilinçsiz insanların tüketmemesi gereken bir balık. 2 yıl önce Mersin'de avlanırken açıktan gelen bir abi vermişti bana bu balığı. Ve ayıklamasını tarif etmişti. Balık yarım kiloluktu hemen hemen. Ve ayıklamam 30 dakikayı geçti. Özenerek ayıkladım temizlediğim balığı. İçinde siyah bir torbacık diyim hangi organıdır bilmiyorum zehiri ondaymış galiba. Ve yumurta döktüğünde zehrini yumurtalarının üstüne bırakıyormuş bir çeşit savunma mekanizması diye biliyorum o zehri. Gelelim lezzetine. Bilmiyorum aç anıma mı denk geldi ama ben böyle lezzetli bir balık daha önce yemedim. Tavuk eti gibi bembeyaz bir eti var şu an yazarken bile ağzım sulanıyor . Ayıklamasına gelince. Eğer benim gibi özenerek yapacaklar varsa ilk olarak balığı su altında bıçakla sıvazlayın biraz üstündeki o bol yağlı kısım gitsin ki elinizden kaymasın. Daha sonra balığın anüsünden bıçağı sokup kafa ve kuyruğa doğru yarın deriyi çıkarın. Asıl önemli olan bunları yaparken balığın iç organlarını patlatmamanız. Nazik hareketlerle balığın iç organlarını çıkardıktan sonra kafayı da koparın. Mısır unu ve az yağda pişirin. Ben bunu yaparken açıkçası biraz macera yaşadım ama o kadar uğraşmama değmişti son derece lezzetli bir balık. O günden sonra daha yemedim ama cesaret edemedim heralde
Sabah sabah hoşunuza gidermi bilmiyorum ama bende fugu nun nasıl temizlendiğine dair bir video paylaşmak istedim... Canlı yapılıyor.. http://www.youtube.com/watch?v=WBc8e7fkc6E
Güzel ve bilgilendirici bir paylaşım, teşekkürler.. ama bu balığı yemek cesaret ister, durduk yerde bu riske gireceğimi sanmıyorum..
Son yıllarda bizim sularımızıda sayılarında inanılmaz bir artış olduğunu ve kullanılan takımları kopracak kadar kuvvetli olduğunu duymuştum, evde pişirmeye gelince risk almaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Delikanliligi mi simgeliyormus fugu yemek E hadi delikanli olan yesinde görelim kimler delikanli Bu japonlarda da ne garip adetler var. Hiç bir güç yediremez bana o hayvani
Adam ne balık ayıklıyor be canlı kesiyor derisi kolay sıyrılsın diye. tulum çıkarmak adına. ama yinede ben almıyım....
Güzel bir derleme olmuş, ellerinize sağlık. Sanıyorum Türkiye'de yakalanan balon balığı türleri yazıdan anlatılan derecede ciddi zehir ihtiva etmiyor. Eğer öyle olsaydı, eminim güney kıyılarımızda bugüne kadar çok sayıda kişi bu sebepten ölmüş olurdu. Nedeni konusundaki tahminime gelince, yazıda belirtilmiş olan ve balon balığının zehrinin kaynağı olarak gösterilen yosun türü muhtemelen sularımızda yaşamıyor, bu nedenle de balık öldürücü oranda zehir üretemiyor. Trakonyayı kaya balığı sanıp da çarpılan yurdum insanlarının sayısı dikkate alındığında balon balığının bugüne kadar ciddi bir durum doğurmuş olmamasının başka bir açıklaması olamaz gibime geliyor.
Teşekkürler kardeşim.. emegine saglık ve şu cümle önemli ki bir çok oltacı bu balıgı eline alıyor , olası bir avuçta açık yara çizik ,vs varsa zehir kana geçebilir..
HABERTÜRK sitesinden Alıntıdır. Akdeniz ve Ege'de sıklıkla görülen balon balığı bilinçsiz tüketilmesi halinde ölümlere varan sonuçlara neden olabiliyor. Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özoğul, balon balığının yanlış tüketilmesi halinde solunum yetmezliğinden bir insanı öldürebileceği gibi felç de edebileceğine dikkati çekerek, "Bu balığın Uzakdoğu'da yaygın olarak tüketiliyor. Avlanan bu balığın ekonomiye kazandırılması lazım. Balon balığının zehri dünyada, kanserli hücrelere karşı mücadelede, eroin bağımlılığı tedavisinde, migren, romatizma ve ölümcül kanser ağrılarında kullanılmaya başlandı." dedi. Bilimsel adı Lagocephalus sceleratus olan balon balığı, tahminlere göre 1869 yılında açılan Süveyş Kanalı'ndan Akdeniz ve Ege'ye göç etmiş pek çok deniz canlısından biri. Köken olarak da daha çok Avustralya, Japonya, Hint Okyanusu, Doğu Afrika, Kızıl Deniz gibi coğrafyalarda yaygın olarak yaşayan bir tür. İskenderun'dan İzmir Körfezi'ne kadar olan sahillerde sayıları gün geçtikçe artan bu balık türü, bilinçsiz tüketilmesi halinde öldürücü düzeyde zehirlenmelere yol açıyor. Aynı zamanda ekonomik değeri yüksek balıkları da yiyerek beslenen balon balığı, balıkçılık sektörü adına da çok ciddi bir tehlike. Gün geçtikçe baskın olmaya başlayan bu tür, diğer balık popülasyonlarını tehdit eder hale geldi. Halk arasında kurbağa ya da kirpi balığı olarak da adlandırılan bu tür, kendisini tehlikede hissettiğinde bir anda balon gibi şişerek vücudunun birkaç katı kadar büyüdüğünden genelde balon balığı olarak adlandırılıyor. ÇOK KUVVETLİ BİR ZEHRİ VAR Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özoğul, balon balığının karaciğer, bağırsak ve derisinde tetradotoksin adlı bir zehir olduğunu söyledi. Özoğul, bu nedenle bu türe ait balıklarların özellikle üreme dönemlerde(Temmuz-Eylül) kesinlikle tüketilmemesi gerektiğine dikkati çekerek, " Sırtı koyu renkli, siyah, kahverengi, üzerinde siyah veya koyu yeşil renkli noktalar bulunan balon balığının karın kısmı beyaz. Şişkin olmadığı hallerde uzun ince bir vücut yapısına sahip olan bu zehirli balığın baş arkasında ve vücudun gerisinde kuyruğa kadar diken bulunuyor. Oldukça kuvvetli ve keskin olan dişleri sayesinde olta ve misinaları rahatlıkla koparabiliyor." dedi. Prof. Dr. Fatih Özoğul'un verdiği bilgiye göre balon balığının zehirliliği türlere, mevsimlere, coğrafi dağılıma ve beslendiği besin içeriğine göre de farklılık gösteriyor. Birçok balon balığının et kısmı öldürücü oranda zehirli olmayabilir. Ancak hatalı ve yüksek dozlarda alındıysa o kişi birkaç gün boyunca ölümün kıyısında yaşam savaşı verir hatta hayatını kaybedebilir. Denizde yüzerken veya ellenmesi durumunda herhangi bir tehlike arz etmeyen balon balığının özellikle derisi, karaciğeri ve bağırsaklarında zehirli bir madde olan tetradotoksin bulunduğunu ifade eden Özoğul, "Panzehiri bilinmeyen etkili bir zehir olan bu madde, kaslarda sinir hücrelerine bağlanarak, kas hücreleri arasındaki sinirsel iletişimi engeller ve kas felcine neden olur. Tetrodotoksin o denli güçlü bir zehir ki, 25 mg yutan 75 kg bir insanı öldürebilir, direkt damara enjeksiyon yapılsa 1,5 miligramlık miktar dahi ölümcül olabilir. Bu zehir ısıya karşı dayanıklı olduğundan bu balıkları pişirmek ya da dondurmak zehrin etki derecesini azaltmaz. Zehirlenme belirtileri genellikle balon balığının tüketiminden 30 dk içerisinde gelişir ama 4 saate kadar da uzayabilir." ifadelerini kullandı. UZAKDOĞU ÜLKELERİNDE ÇOK YAYGIN TÜKETİLİYOR Balon balığının özellikle Çin, Japonya, Kore, Tayland gibi Doğu Asya ülkelerinde tüketildiğine de dikkat çeken Özoğul, ancak iç organlarındaki zehirden dolayı çok titiz hazırlandığını söyledi. Balon balığının zehrinin dünyada, kanserli hücrelere karşı mücadelede, eroin bağımlılığı tedavisinde, migren, romatizma ve ölümcül kanser ağrılarında kullanılmaya başlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Fatih Özoğul, "Denizlerimizde sık sık görülen bu balık türünün ekonomik kazanca çevrilmesi lazım. Kendimiz tüketemiyorsak bile avlanıp ihraç edilmesi lazım. Aksi takdirde hem insanlar için hem de diğer balık türleri üzerindeki tehlike her geçen gün artıyor. Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi olarak da biyoteknoloji laboratuvarımızda balon balığının kimyasal ve toksisite analizleri yüksek performanslı sıvı kromatografisi kullanarak (HPLC) yapılması çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu konuda özel sektörle işbirliği yapmaya hazırız." hatırlatmasında bulundu.
dünyanın en lezzetli şeyi olsa bile bu riske girilmez ölümün bütün evrelerine bilinciniz açık olarak ve boğularak şahit oluyorsunuz bu korkunç bi ölüm
Ben de böyle düşünüyorum. Zehrinin ne kadar etkili olduğunu bilemem ama kuvvetle muhtemel derisinde zehir yoktur. Bizim sularda yaşayan balonları eliyle tutanların sayısı hiç de az değil. Mutlaka böyle bir vaka oluşurdu diye düşünüyorum. Yıllar önce yemiştim. Bir yakınımız kiloluk bir balondan çorba yapmıştı. İskorpit falan da neymiş, kelle paça tadında inanılmaz bir lezzetti. İç organlarına hiçbir zarar vermeden öylece çıkarıyorlar, derisini yüzüyorlardı. Gerçekten lezzetli bir balık ama risk işte! Bu arada son zamanlarda İskenderun civarında pek denk gelmiyor bana. Tek tük oltama takılıyor. Onlarda küçük oluyor. Çok kuvvetli bir çenesi var. İğneyi dahi kestiği oluyor.
o kadar detaya gırersek amcacım balıgın oldugu denıze gırmemek lazım..o kadar da zehırlı oldugunu dusunmuyorum ben ayrıca sempatı duyuorum bu balıga gercekten cok ılgınc karakterlı bır balık
Google şöyle buyurmuş: Tehlike anında içine su alarak şişer. Kabarama kabarama kel fatma, annen de çirkin sen de.
oltayı sararken yavaş sararsanız dışarıya çıktığında su ile şişmiş oluyor ve kısa süre sonra içindeki suyu ağzından püskürtüyor. ama iğneden çıkarma esnasında şişerse fıs fıs diye hava yutup havayla şişiyor, başının arkasına bıçağı saplayınca da balon gibi sönüveriyor.
Çok değerli bilgilendirme için teşekkürler. Bu bilgilerden sonra bu balık oltama gelse balığı tutmak bir kenara takımı komple klipsten çıkarıp atarım hihi hihi