Dün havanın güzel olmasını fırsat bilerek saat 12 civarı oltamı hazırladım ve yurttan ayrıldım. İzmit'te balığa gidecek pek bir yer bilmiyorum. Gerek meranın yapısı gerekse yabancılıktan kaynaklanan acemilikle attım kendimi kayalık bir yere. Sanırım arıtma tesisinin olduğu yerdi, balıkçılar bu tesisin atıklarını denize boşalttığından şikayet ediyorladı. Lağım kokusu yüzünden oltamı açmadan ilerledim. 500 metre kadar ilerlediğimde bir balıkçının olta attığını gördüm. Yanına oturdum uzun bir süre sohbet ettik Muzaffer Amcayla. Yemli pisiye atıyordu, balıksızlıktan yakınarak. Balık da yok gibiydi zaten, 1 vuruş dışında başka balık eğmedi kamışın ucunu. O da yarı yolda veda etti. Derin bir yer değildi, tereddüt ettim spin kamışımla at-çek yapma konusunda. Vazgeçtim, ama gelmişken olta atmamak ayıp olur diyerekten hemen 3 köstekli dip takımı yapıp 20 gram kurşunu iliştirdim dibine. 3-5 at bekleden sonra hava kararmaya başlamıştı. Sol tarafıma bir spinci yerleşti ve at çek yapmaya başladı. Yengeçten başka bir su canlısı vurmayan dip takımını çıkarıp, Spot Balıktan Emre abinin önerisiyle aldığım Dianese-Long Life 13 santimetre ve 21 gram gelen süt beyaz sahtemi taktım ve atışlarımı yapmaya başladım. Yüzüşünü ve atımını gerçekten çok beğendim. Diğer spincilerden ileri mesafeye atıyordum bu beni daha da gazlıyordu 8-10 atış sonra yine spottan aldığım River Treble Devil 125 mm. 15 gram sahteyi taktım. Bununla da biraz atış yaptım, balık gelmeyeceğini anlayıp dığer sahtelerimi ve kaşıklarımın tuzlu suyla ilk siftahlarını yaptım. Balık alamadım ancak at-çek yapmanın hazzını yaşamak yetti. Telefondan fotoğraf yüklemeye çalışacağım, olmazsa mazur görün
Balıksız dönmekten yakınmıyorum zaten abim, deniz havası almak keyif veriyor; bu arada olta sallayıp kollarımı açıyorum. Manzara da bunun cabası. Hava her gün böyle olsun her gün boş dönmeye razıyım Teşekkür ederim abim, sizlere de rastgelsin.