Okyanusta Siftah! Yedi Tekmili birden! Yaziyor!

Okyanusta Siftah! Yedi Tekmili birden! Yaziyor! (Bolum 1)

Dukkaninda yakaladim Hasan Baba'yi. Sunger avcisi, vurgunla guresmis eski dalgic, Sariyerin eski agcilarindan Huseyin Karadeniz Abimizle tavla atiyordu. Uzun zaman olmus baliga cikmayali. "Hasan Abi gidelim artik.Canima tak etti."dedim."Dun Zeki gitmis.Sular hala cok soguk Koc! Tuttuklari 3 tane kahawai."diye cevap verdi. Allem ettim, kallem ettim. "Bir hava aliriz be Baba!Hem biz ne mucizelere imza attik, gene atariz" dedim, razi ettim. Zeki Baba'yi arayip, ona actik konuyu.Ancak is yerini tasiyormus, "Ben gelemem, siz tekneyi alin gidin.Sabah indirmeye yardimci olurum." dedi.Tamamdir bu is.

Yemler alindi, oltalar zaten hazir. Butun kis canim cektikce bakimlariyla ugrastim. Bir iki yedek bagladim. Kameraman Serkan'i aradim. Onunda isi-gucu yok. Degmeyin keyfime. Bir de profesyonel kamaramani ekibimize katmis olduk. Sicak bir balikcilik kadar, guzel bir paylasim yaratabilme olasiligi da cosku olup patladi icimde.

Ekibimiz

Hasan Baba (Kaptan, Oltaci) Bendeniz(Oltaci,Yardimci fotografci), Serkan (Kameraman)



Fakat butun veriler umutsuz. Herkes "Daha korfeze balik girmedi" diyor. Uzaga gitmeyi de gozumuz bu mevsimde kesmiyor. "Eee ne yapalim. Hic olmazsa oltalari islatmis , kirimizi pasimizi atmis oluruz" diyor, hedefimizden vaz gecmiyoruz. Hava raporlari "Carsambada is var" gosteriyor.. Bu zamanda duzgun gogu yakalamak o kadar zor ki...

Saat 9'da teknenin basindayiz.Gun bekledigimizden aydin, nerdeyse meltem oksuyor tenimizi.Emektar Orfoz yeni bir sezona siftahi yapmis, pur telas bizi bekliyor. Malzemeleri yukluyoruz. Firliyoruz deryalara.

Kaptanimiz icten ice umutsuz.Belli ki cok etkilenmis raporlardan. Balik icin oldukca gec ayrilmisiz zaten limandan.Sabah suyu kacmis. Med-cezirin yuksek suyu kacmis.Sular disari cikiyor. Her yer siglastikca siglasiyor. Zaten baligi acik sularda aramaya ne zamanimiz ne de takatimiz var.Hasan Baba'nin gonlu kurt yataklarinda , derin cukurlarda akis yaparak baligi bulmaktan yana.Ben ayni fikirde degilim. Boyle bir orada bir burada gezip dolasacagimiza, kilometrelerce dumduz, dibi camurluk kurt meralarinda serguzesti bir oltacilikla balik arayacagimiza, dibi kayalik, tepelik, midye ve su alti habitatinin yuksek yogunlukta oldugu yerlerden birini secip orada demirliyerek, baligi aramak yerine, baligi beklemeyi istiyorum. Hasan Baba'yi razi etmek bu sefer zor. Demirle saatlerce bir noktada bekleyerek olmayacagina inandigi bir balikcilikla ugrasmak istemiyor. Ancak saatler geciyor ve ben gercekten asil bu yontemin islemeyecegine eminim. Su sicakligi 11.3 derece. Dogru duzgun balik minimum 13 derecenin uzerinde bulunur ve asil mukemmel balikcilik 18 derecede baslar. Mercanin metabolizmasi boylesi soguk sularda zaten cok yavaslamistir. Iyi bir baligin oltaya vurup vurmadigini bile anlayamazsiniz kisin.Gelir oyle miy miy, kiyisindan kosesinden didikler. Med cezir ciktigina gore, kurt yataklarina giren baliklar da coktan ayrilmislardir. Zaten gunun ortasi olmus, gunes tepede.Az sonra med-cezirin en dip noktasina vuracagiz. Ondan sonra iki saat zaten hic sansimiz yok. Dayanamiyorum. Yalvariyorum. "Hasan Baba beni Ahas'a gotur. Orda Noises kayaliklarinin ardinda bir tas biliyorum. Uzerine demirliyelim. Sana yemin ediyorum en az bir dulger, sansimiz varsa bir iki mercan cikaririz." Hasan Baba mirin kirin ediyor. Aklinda "Bu is, hava almak icin sadece. Nasil olsa tutamiyacagiz.Bosyere benzin yakmayalim" var. Diretiyorum. Kirmiyor beni. Ancak gonlu orali degil. Basiyoruz. Az sonra Noises'da soyledigim tasin az ilersine demir atiyoruz. Icim "ohh " cekiyor.Uzun bir yoldan yuvaya donmus gibiyim. En azindan burdan oyle veya boyle birseyler cikarabilecegimizi biliyorum. Cam gibi iri sardalyalardan bir lokum yapiyorum. (lokum:yem baliginin iki yuzunden alinan yapragin, ust uste tekrar getirildikten sonra igneye takilisi.Bu hafiften kanli oldugu icin ve kanli yuzeyler bir birini kapattigi icin, sizma yavas olur ve daha uzun bir sure yem cekiciligini surdurur.Seyrek balikta iyi calisan bir yontemdir) Senenin ilk inancli yemini saliyorum maviliklere.En favori makinalarimdan Ayse, gene en favori kamisim Sultan'la birlesmis, yeni sezona benimle birlikte siftah yapiyor.



Bekletiyor... Icim "Hadi yavrum " diyor , "Utandirma beni".. Cok hafif bir vurus aliyorum. Ama bunun buyuk bir balik olabilecegini biliyorum. Ikinci vurusta calinmaya hazirim. Bekledigim gibi gene cansiz bir vurus ancak "ya Allah ya bismillah" yapistiriyorum tasmayi. Ustunde, hem de guzel balik. Kalama cigligi herkesin kafasi donduruyor.Serkan kameraya sariliyor. Tavaliktan kabaca bir mercan yavas yavas ama yol alarak, ama suzulup tatli kafalar atarak geliyor. Oyle kepce ,kakic kullanilacak balik degil.Zorlanmadan iceriye aliyorum



Sunun renklerine, guzelligine bakarmisiniz.





Moraller bir anda tavan yapiyor. Yerimizin dogru yer oldugu artik suphe goturmeyen bir gercek. Ancak sular nerdeyse durdu duracak. Derinlik 13-14m civari.Gel-gitin dibindeyiz. Bir daha atiyorum. Kamisi olta gozune sabitleyip, kendi haline birakiyorum. Eee !Artik sozlerimden birini tuttum.Madem sular duruyor, simdi ikinci sozu tutmaya geldi. Dulger oltasina davraniyorum. Kamil(makina), Avareyle (kamis) hazir, Peygamber Baligi icin. Ancak canli yem tutmam lazim. Bizim,hafif, yem baligi yakalamak icin kullandigim kasik kamisi Suzgunle, gene sinek siklet balikcilik icin kullandigim makinam Cengaver'e davraniyorum. Suluk yem suyla bulusuyor. 5dak. gecmeden Suzgun boynunu egiyor, Cengaver hayatindan memnun kaba bir istavriti tasiyor kupesteye. Hemen Avare, Kamil is basi yapiyor, canli yemle. Hasan Baba bir kilica bile hazirlikli dev Shimano TLD 50 si ve tazelenen umutlariyla keyifle meshur piposunu tutturmekte...

 

B]Okyanusta Siftah! Yedi Tekmili Birden! Yaziyor! (Bolum 2)[/B]

Ard arda kucuk mercanlar aliyoruz. Yeni Zelanda da sirkuler 27 cm assagisinda mercana izin vermez. Zaten biz en kotu gunde bile 30 cm'den assagisini gondeririz.Saliyoruz bu bicirlari. Serkan'a da bir olta yapip atiyorum. Onun icin bu Yeni Zelanda da ilk tecrube olacak.Bizim isimiz okyanusta balikciligimizla kismet kovalamakken, o kendini imajlar okyanusunda avlanmaya adamis. Anlayacaginiz imgelerin kompedani, balikciligin acemisi. Yem takmayi, olta atmayi gosteriyorum.Bir heyecan oda girisiyor. ancak sarmamis olacak ki olta elinde guneslenmeye, uyuklamaya basliyor.Az sonra kamaraya cekiliyor.Ama ona uykuyu haram etmeye kararliyim. Avare, Kamil'de hareket var. "Baba John Dory! Serkan kamerayi kap!" diye kukruyorum.Kamerayla apar topar kendini disari atan Serkan, gunun en buyuk guzelligini cekerken goruntulemeye basliyor.Hasan Baba "Tekneye girmeden balik uzerine konusma "diyerek bana takiliyor. Cok guzel bir dulger gosteriyor kendini derinliklerden. Kupesteye yaklasinca sag elime kepceyi alip, dikkatli bir vurusla iceri aliyorum zeytin yesilini.

Guzellige bakarmisiniz.







Bu agiz acildimi, Dulger yarisi kadar baligi yutabilir. Bu baliga canli yemde buyukluk "No problem!."



Dulgerle cok degerli anlardan sonra aklima Serkan icin salladigim ve onun unuttugu olta geliyor. "Toparliyayim" diyorum. Sarmaya basladigimda kendini hafiften belli eden farkli bir yuk beni kalamara uyandiriyor. Unuttugumuz sardalyayi didikliyor anlasilan. Kalamar zokasi oltada olmadigindan 5.0 ignelere takilmasi mumkun degil. Belki yakinlastirir ve dikkatini kalamar zokasina cekersek aliriz diye dusunuyorum. Kalamar gorunuyor. Muhtesem bir disi. Assagi yukari 50-60cm boyunda super bir guzellik. Serkan'a oltayi veriyorum. Sonra kapiyorum Suzgun ve Cengaveri. Yem icin bagladigim igneyi cikariyor, olta kutumdan kirmizi renklerin hakim oldugu bir kalamar zokasina elimi atiyorum.Baglamamla indirmem bir oluyor. Kalamarin ununden sardalyayi cekiyoruz. Ama tadini almis , nafile.Hayatta sahteyi yemiyor. Etrafta tutmak icin sardalyayi indirdigimizde aninda uzerinde.Ancak ne yapsak ne etsek zokaya atlamiyor.Az sonra bu oyundan vazgecerek, belki de karni yeterince yemimizle doyarak mintikadan ayriliyor. Ne yapalim kismet degilmis. Heycandan ne fotografini, ne de video cekimini yapabildik. Aslinda herkes yakalamak icin isin bir ucundan tutmak zorundaydi.Isteseydik de o ugrasta olmazdi.

Takrardan Ayse, Sultan ikilisine donuyorum. Yemleyip koyveriyorum. Yanimda Hasan Babam saglam bir calinmayla gunun kendi skoruna ilk centigi atacak bir mercani cikariyor. Kanuni boyun uzerinde. Ancak 14 kg lik mercan cikartmis Ustat olarak, baligi klasina uygun bulmadigindan olsa gerek, pozunu vermeden direk livara salliyor.Bende gene hafif tiklamalar var. Belli ki bu mercan degil. Guzelce yedirdikten sonra, caliniyorum. Uzerinde.Suzulerek geliyor. Anliyorum ki sadece guzel bir resim verebilecek bir beyaz tarvalliyi tekneye cikarmak uzereyim. Az sonra fotograf cekimine baska bir renk katiyoruz onunla.



Kanuni limitler uzerinde olup bir luferi aratmayacak tadda olan bu baligi salmayi uygun goruyoruz.

Ardindan tekrardan belki bir Dulger daha dusururum umuduyla canli yem pesine biraktigim oltama saglam bir asilma oluyor. Bunun aradigim yem olmadigini anliyorum. 0.15mm misinayla donanmis Cengaver'in razistansini gevsetiyorum. Maksat hafif oltaciligin tadina varmak. Suzgun sekiz olmayi sever.Onun icin donanmis. Onunla ozellikle 2 kg varan travallilerle oynamak buyuk taddir. Bu kadar buyuk olmasa da once oynadigim baligi taravalli saniyorum. Ama supriz, supriz.Gayet irice bir kolyos kendini gosteriyor. Istanbul Bogazindan asik oldugum bu baligin manevi degeri buyuk.Cunku binlerce aninin beynimde patlamasiyla, gumus karna oturmus zumrudu kupesteden iceri asirtiyorum. Cocukluguma, gencligime, kircilli caparilere, icice gecmis,sacak sacak bir birine girmis kolyoslarla, acemiligin daniskasini yaptigim gunlere goturuyor bu balik beni.Kanlica Korfezinde sadece bu balik icin suluk zokalarla yaptigimiz essiz balikciliklar, bir demet kir cicegi gibi gozlerimin onunde, narin.



Butun sozler tuttulmus, havada bulutlar aksam inerken "Aman dikkat " dercesine yogunlasmaya baslamisti.Artik perdeyi indirme zamani. Amacimiza fazlaca vardik. Sezonun bu ilk sabirsiz denemesi aslinda siz dostlarima buradan olabildigince renkli bir paylasimi ariyordu, gonlumun derinlerinde. Yaptigimiz balikcilik Yeni Zelanda sitandartlarinda oldukca siradan denilebilecek turdendi. Ancak cesit cesit suprizle bu da tadina fazlasiyla vardi.

Simdi demir alma vakti. Hasan Babama ve Sevgili Serkan(Ozkuran)'a boylesi buyulu bir gunde candostluklarla aldiklari essiz paylar nedeniyle tesekkur ediyorum.Serkan'la bu balikciligin videosunu hazirlamaya basladik.Yakinda umarim onu da gorme sansiniz olur. Boylece saldigimiz baliklari , oltalarimizda ki aksiyonu ve degisik baliklarin sudan kesilisinin tadini bir kez daha siz degerli dostlarimla paylasabilmenin zevkine varirim. Simdi sizi donus yolunun essiz goruntulerinden bir iki kareyle basbasa birakiyorum.

Ekibimizin sozcusu olarak, hepinizin mubarek Ramazan ayini tebrik eder, Pasifikte sizlerin sicak yureginden uzak bir adadan saygi ve sevgiyle, herseyin gonlunuzce olmasini dilerim.

Hayatin her ucuna salladiginiz oltaniz, gonlunuzdekine rastgelsin.Saglicakla..

 

Donus Yolunda Okyanusca

Artik demir alma gunu gelmisse zamandan



Mechule bir iz birakalim bu hayattan



Bir isik olalim, suzulup arz-i kanaattan



Adalarin arasina duselim dem olmus tadlan



Birak , patlasin bu renkten hulya icimizde



Kaldimi bir agac biraktigimiz gecmisimizde



Doruklari basmissa kara bulut, firtinaysa esikte



Bir liman bulma telasi salma tulden yelkenine



Zumrudu anka kusun var bilesin, gunesin bittigi yerde



Bir limanda bulsacagiz hepimiz gunu geldiginde...




Not:Siirin baslangic dizeleri aruz vezninin buyuk sairi Yahya Kemal'in saygideger ruhundan alintidir. Mekani cennet olsun.

 

Budur Hüseyin Abi ...İşte budur ....Başka da diyecek bir şey yok ...Büyüksün