Bugünkü Hürriyet'ten alinti... Arkadaslar tirivirinin yaninda baska seylerede ciddi sivil tepkileri vermemizin zamani gelmedi mi? Adamlar burada özel alanlarin disinda araba yikamamiza izin vermiyorlar 1 damla yag 600 litre suyu bozuyor diye...Biz ise bir yandan kuraklikla bogusurken bir yandan da olan kaynaklarimizin dibine kibrit suyu döküyoruz... Inanamiyorum Burdur Gölü’ndeki aşırı kirlilik nedeniyle binlerce "phanius Burduricus" türü balık ölerek kıyıya vurdu. Bu tür balıklar, dikkuyruk ördekler gibi sadece Burdur Gölü’nde yaşıyor. 18 yıldan bu yana Burdur’un kanalizasyon atıklarının, 12 yıldan bu yana da Burdur Organize Sanayi Bölgesi’nden atılan kimyasal atıkların tehdidi altında olan göle değişik yerlerden çöpler de atılıyor. 30 yıl önce insanların yüzdüğü kıyıda, balık ölüleriyle birlikte otomobil lastiğinden plastik borulara kadar pek çok çöp de görüldü. Bir zamanlar yüzülebilen gölden yayılan kötü koku yüzünden artık kıyısında bile durulamıyor. 15 yıl önce sayıları 10 bini bulan dikkuyruk ördeklerinin sayısı da yine kirlilik yüzünden bu yıl 850’ye düştü. Yapımı yıllardan bu yana süren ve bu yılın ilk aylarında açılacağı belirtilen Burdur Belediyesi’nin arıtma tesisi hálá açılmazken, günde 800 metreküp kimyasal atık çıkan Burdur Organize Sanayi Bölgesi’nin de arıtma tesisi bulunmuyor.
Bu tür haberleri duymak bizleri çok üzüyor. İnşallah bir an önce gerekli tedbir ve önlemler alınırda, en azından kalan kaynaklarımızı bitirmeyiz.
Şu an kanunlara göre hem organize sanayi bölgelerinin hem de belediyelerin arıtma tesisi inşaa etme mecburiyeti var. Belediyeler her şeye kaynak bulurken arıtma tesisleri söz konusu olduğunda açılış gösterisini yapıp bitişini çıkmaz ayın son çarşambasına havale ederler. Yapılacak en iyi şey belediyenin bu kanuni sorumluluğu yerine getirmediği için Çevre ve Orman Bakanlığına şikayet edilmesi, sonuç alınamadığı takdirde bölge halkının mahkemeye giderek belediyeye tazminat davası açıp arıtma tesisinin çalışır hale getirilmesini mahkeme kanalıyla dayatmasıdır. Burdur Gölünün kurtuluşu için ordaki halkın tek yapması gereken bilinçlenmeleri ve haklarını aramalarıdır. Çünkü arıtma tesisleri "olabilir/olmayabilir" gibi bir inisiyatife tabi değildir, MECBURİDİR!!!
Hakkımızı aramamız lazım.Ben gördüğüm yanlışlıkları fotoğraflıyorum sonra da ilgili bakanlığa dilekçe yazıyorum.En son bildiğiniz gibi Tekirdağdaydım.Atatürk orman çiftliğinde giriş 5,50YTL gerçekten yükse bir rakam ve içerisi çok pis.Çocuk parkında evvel zamandan kalmış ve paslı demir uçların çıkıntı yaptığı demirler,yürümekte zorlandığınız futbol sahası var.Hemen orman bakanlığına fotoğraflı dilekçemi yazdım.Deniz kıyısında ise en güzel sahil şeiridinde 4-5 noktadan kanalizasyon boşalıyor.Kıyıdan resmen denizin rengi o bölgelerde kahverengi bir hal almış.fotoğrafladım en kısa zaanda dilekçemi yazıyorum.Tabi ilk önce mevcut durumu araştırmam lazım.
Bugünkü Hürriyet'ten bir alinti daha ..Sagliktan sorumlu insanlar da bunu yaparsa... Maalesef bu tip insanlar bu canim ülkede varliklarini koruduklari ve kimsenin tepki vermedigi sürece hic sansimiz yok Aksaray'da günlerce kaynağı bulunamayan bir salgın nedeniyle 12 bin kişinin zehirlendiği olay unutulmadan bu kez Osmaniye'de benzer bir sağlık skandalı yaşandı. Aksaray'da kanalizasyon içme suyu şebekesine karıştığı için binlerce kişi hastanelik olmuştu. Osmaniye'de ise ancak yakılarak yok edilebilen tıbbi atıkların Ceyhan Nehri'ne atıldığı ortaya çıktı. Üzerinde içme suyu ve sulama tesisleri bulunan nehre karışan atıkların hangi toksinli maddeler taşıdığı ise henüz tespit edilemedi. Bir ihbarı değerlendiren jandarma ekipleri, Hemite köyü yakınında, Ceyhan Nehri'nde tıbbi atıklarla karşılaştı. İl Çevre ve Orman Müdürlüğü Çevre Yönetimi ve ÇED Planlama Şube Müdürü Hasan Bozan ile jandarma ekiplerinin yaptığı araştırmada, sağlık hizmetlerinin ardından ortaya çıkan atıkların, Gökçedam köyünde faaliyet gösteren ve 15 gün önce Endel köyüne taşınan Gökçedam Sağlık Ocağına ait olduğu tespit edildi.
