7 Kasım sabahı 2 arkadaş sahildeyiz. Üzerimizdeki kazaklar fazla geliyor, muhtemelen bu yıl bu kadar sıcak bir havada bir daha avlanamayacağız. Sahilde herkes çinekop peşinde. Yemlinin verimi fena değil, sağdan soldan çinekopları alanlar oluyor, tabii taze yem şart. Biz ise izmarit peşindeyiz. İlk saatlerde izmarit çok tatsız. Kıyıda altınbaş kefali sürülerinin çinekopçuların attıkları yem parçalarını didiklediklerini görüyorum. Biraz kefal yakalamak fena fikir değil. Görünmez misinemden biraz keserek tek bir iğne bağlıyorum. 20 cm. altına da 3 tane 3'lü çarpma iğnesini rastgele bağlıyorum. İzmaritten büyükçe bir parça keserek iç organları ile birlikte üst iğneye takıyorum. Meraklı kefaller hemen yemi kurcalamaya başlıyorlar. kamışı hızla kaldırıp çarpmaları balıklardan birine takmak artık çok kolay. İstediğim kadar yakalayabilirim ama 5 tane yeter diyorum. Balıklar bazen yakalanmayıp yaralandıkları için çarpma pek de hoş bir avlanma yöntemi değil. İzmarit beklemeye devam ediyoruz. Öğleden sonra vuruşlar sıklaşıyor. Güneşin batışına doğru ise balık tam anlamıyla çıldırıyor. İndirir indirmez piranalar gibi saldırıyorlar bazen 2'li bazen 3'lü, güneş battıktan yarım saat sonrasına kadar av çılgınca devam ediyor. Kovamız ağzına kadar dolup balıklar dışarı taşıyor. İyice hevesimizi alıyoruz. İzmarit kestikten sonra da bir saat kadar iskorpit yakalıyoruz. O da çok bol. Genelde küçükleri gelmesine rağmen istediğimiz boylardan 16 tanesini alıkoyuyoruz. Bir tane de gelincik günün sürprizi oluyor. Boğaz yine elimiz boş göndermiyor bizi... Tüm gün çinekop bekleyenler ise ortalama 8-10 parça balık aldılar. Emirgan'da, Kalender'de çok bol çinekop yapmış, çapari ile yakalamışlar gibi haberler konuşuluyordu, ne kadar doğrudur bilemiyorum. Sevgilerimle...
her zamanki güzel çeşitlemeyi gerçekleştirmişsin, alıştırmaya başladın bizleri bu tip güzel raporlara,