Benim ağabeyim-5 Final!

Konu, 'Makaleler' kısmında Talip Girgin tarafından paylaşıldı.

  1. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    [​IMG]

    Sınır karakolundan ayrılırken, kapıdaki nöbetçi askerle karşılıklı selamlaştıktan sonra istikametimizi Cabbar Beyin çiftliğine çevirdik.
    -Yahu biz bu çiftliği kahvede otururken oturduğumuz yerden görmemiş miydik?
    - Görmüştük
    - Peki, nerde o zaman?
    - Şu tepeyi çıkınca… az kaldı geldik sayılır.

    Orman içindeki daracık yollarda, arkamızı toza dumana katarak gidiyoruz. Meşe ağaçlarının arasından güneş ışınları, arabamızın camlarını aşarak bağrımıza ok gibi saplanıyordu.
    Yandım Allah kurtar bizi Gâvur Aliii!

    -Ağabey nasıl beğendin mi rezve’yi?
    -Çok beğendim Talip usta, harika yerler, balıkları gördün’mü?
    -Canım gitti ağabey…
    ( Araya gâvur Ali girdi)
    -Komşi nasıldı ama?
    -Gâvurluk yapma Ali!
    -Tövbe tövbe…

    Gülüş cümbüş derken, birden ormanın sınırındaki kocaman tarlanın üzerine çıkıverdik.
    Cabbar Beyin kendisinin yaptığını söylediği iki katlı çiftlik evinin önünde bulduk kendimizi.
    Telaşlı telaşlı sağa sola emir veriyordu. Bizi içeriye davet etti. Neredeyse mutasyona uğramış uykucu bir köpeğin üzerine basıyordum ki, son anda fark ettim.

    Gâvur Ali ayağının içi ile köpeğin kıçına tepiği basıp hü be, çü be diyerek onu kaldırdı.
    Köpek üç metre zor gidebildi, tekrar miskin miskin başka bir gölgeliğe yatıverdi.
    Ağabeyim ve ben Cabbar Beyin işaret ettiği şark köşesine köy ağaları gibi yerleşiverdik.
    Binan alt katının sağ tarafı şark köşesi sol tarafı mutfak.

    Ali ve Cabbar Bey mutfak kısmına geçip öğle yemeği için hazırlıklara başladılar. Balık olarak limanda sadece tekir ve kefal balığı varmış. Bu zamanda palamut olacak değil ya!
    Buralarda odun bol olduğu için genelde mutfak işlerinde, köylülerin değişik isimler söylediği peçka, kuzine, davul denen sobalar kullanılıyordu.

    Menüde acılı kefal buğulaması, tekir tava ve çoban salatası vardı. Cabbar Bey’in maşallah on parmağında on marifet var. Öyle hızlı hareket ediyor ki şaşarsınız. Yemekteyiz programına katılsa, eminim herkes onu ağzı açık seyrederdi. Ali kısmen ona yardımcı olsa da en fazla işi Cabbar Bey yaptı. Sofraya kocaman bir salata ve buğulama tavası geldi. Cabbar bey hızla servisi yaptı. İlk defa yediğim bu acılı kefal buğulaması, tabiri caizse bize parmaklarımızı yedirtti. Buğulama ile doymayanlar tekire devam etti.

    Ellerine sağlık Cabbar Bey…

    Yemek pişirme sırasında Cabbar Bey’i resimlerken tavanın başında haklı bir gurur ile özellikle poz veriyordu…
    Yemekten sonra üzerime rehavet çöktü. Biraz kestirmeye çalıştıysam da muhabbetin göbeğinde mümkün olmadı. Etrafı resimlemek için binanın dış merdivenlerinden üst kata çıktım. Birazda benim mesleğim olduğu için, Cabbar Bey’in binasındaki imalat hatalarına ister istemez gözüm takılıyordu.

    Kuzeye baktığımda Rezve ve Rezova, güneye baktığımda İğneada, doğuda Karadeniz, batıda ise yıldız dağlarının uzantısı Korfa kolibası! Yani Avcılar köyü.
    Ali arkadaşım ile ikimiz tarlanın bir tarafını, Cabbar Bey ile ağabeyim diğer tarafını geziyorduk. Ali arkadaşım; çiftlik arazisinin içindeki dikilmiş meyve fidelerinin bazılarını, kendisinin diktiğini söylüyordu. “Otuz dönümlük bu araziyi Cabbar Bey’e biz sattık” dediğinde şaşırmıştım.

    Baba arazisi satılmış ve pay edilmiş aralarında… ne diyelim hayırlı uğurlu olsun.

    Atalarımın ayak izleri bulaşmış topraktan eğilip bir avuç aldım.
    Ağaçların dalları arasından küçük bir rüzgâr esintisi geldi vurdu yüzüme.
    Anlatacak o kadar çok şey var ki, şimdi ne yeri ne zamanı…
    Unutmadan notumu aldım, gönül defterime.


    İğneada serüvenimizi burada bitiriyor ve hızla dönüş yolculuğuna hazırlanıyorduk. Tekrar gelme sözü vererek bize gösterilen ilgi ve alakaya teşekkür edip, sırasıyla Cabbar Bey ve Ali arkadaşımız ile saat 15.30 suları vedalaştık.

    İğneada da bir saat kadar takıldıktan sonra İstanbul yolculuğuna başladık. Ve ilk durağımız kahraman bayırındaki güzellik suyu oldu. Çeşmenin hemen karşısındaki piknik alanında biraz kayıntı yaptık. Elimizi yüzümüzü buz gibi suyla yıkayıp yola devam ettik.

    Yine geldiğimiz yolu takiben saat 20.00 suları Çatalca da sevgili ağabeyimin malikânesine akşam yemeğine yetiştik. Ağabeyim torunu Ayşegül’ü kucağına aldığı gibi bahçede çiçekler arasında dolaşmaya başladı. Sabaha karşı iki saatlik uykuyla, bu saate kadar bir dakika göz kırpmadan yol gelen ağabeyimi gerçekten kutluyorum. Ben olsam, kim bilir hangi benzinlikte uyuyor olurdum şimdi.

    İki saat kadar sonra beni, tekrar Çatalca’dan İstanbul’a Sefaköy’ de ki evime kadar bırakan ağabeyim ile en yakın bir zamanda tekrar buluşmak üzere sözleştik.
    Kazasız belasız içimizde ukde kalan bu İğneada gezimizi de bu şekilde bitirmiş olduk.
    Büyük bir sabır ile hikâyemi takip ederek bizim bu gezimizde bizimle olan siz sevgili dostlarıma çok teşekkür ediyorum. İnşallah daha güzel Hikâyelerde buluşmak dileği ile sağlık ve esenlikler diliyorum.
    Konuyla ilgili: Resimler için tıklayınız
     
    Son düzenleme: 3 Şubat 2010
  2. nejat vardar

    nejat vardar nejat vardar

    Mesajlar:
    1.626
    Şehir:
    İstanbul
    :D :D :D :D :D Sonunda Kefal buğulama:D :D :D :D :D Güzel mutlu bir son.Rezve deresine inmek için jandarmadan izin almanızı okurken ''Tamam, Kalkan bulamadılar ama alabalığı götürecekler şimdi'' diye düşünmüştüm.Burasında biraz hayal kırıklı yaşadım.''Hiç olmazsa o suyun sazanını alsalar'' dedim ''ı.ıh'' Ne yapalım sağlık olsun. Oradaki kadar temiz kefal bulabilirsem uzun zamandır yapmadığım ''Acılı''yı tekrar yapacağım.Ağzım sulanıyor aklıma geldikçe. Yani sonu ''benim için'' biraz kötü oldu.:p :D :D :D
    Talip bey, çok güzel bir yol öyküsü oldu.Sizin kadar güzel ifade eden bir kardeşimin elinden yöre insanımızı okumak inanın çok keyifliydi.Çok teşekkür ederim.
     
  3. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    Nejat Bey, Hani balık olmayınca "Balık bahane muhabbet şahane" derler ya :) bizimkisi de o hesap. Ancak yazının başında; Sevgili ağabeyimle "Dünya işlerinden" bir an için uzaklaşıp, ona İğneadayı gezdirmekti maksadım. Balık tutmak bu gezinin birinci hedefi değildi. Olursa olur olmazsa çokta önemli değildi. Önemli olan o aksiyonu yaşattırmaktı ağabeyime:p Geçen hafta beraberdik yine gidelim diyor:D :D :D Bu arada sizde tekstilciydiniz sanırım. Yakında bir yazım daha olacak, belki bir org de tanıştırabilirim sizi. Hikâyeme gösterdiğiniz ilgiden dolayı çok teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla...
     
  4. nejat vardar

    nejat vardar nejat vardar

    Mesajlar:
    1.626
    Şehir:
    İstanbul
    İnşallah.Yalnız ağabeyinizi bu hafta bence tekrar götürün İğneada'ya.Şimdi sahilde sabahlamanın tam zamanıdır:D
     
  5. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    Yok Nejat Bey ağabey, bizim orada yollar kapalıdır şimdi. Donmaya niyetim yok:):D :D :D
     
  6. kadrikalemci

    kadrikalemci Kadri Kalemci

    Yaş:
    54
    Mesajlar:
    746
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kaçırdığım balık
    Çok şükür hayırlısıyla, keyifli bir final oldu. Her satırını keyifle okuduğum bu dizi için çok teşekkür ederim. :rolleyes:
     
  7. mehteran

    mehteran Gürkan

    Mesajlar:
    835
    Şehir:
    KÜTAHYA
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Sazan
    Talip abim, bizleride kendinizle birlekte gezdirdiğiniz için sonsuz teşekkürler. Sizinle bende ordaymış gibi hissettim kendimi. Tekrarını ve devamını bekliyoruz.
     
  8. kadrikalemci

    kadrikalemci Kadri Kalemci

    Yaş:
    54
    Mesajlar:
    746
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kaçırdığım balık

    bir çeki oduna bakar o iş ;) gidiyoruz derseniz, odunları ben ayarlarım :rolleyes:
     
  9. kilicbey

    kilicbey İsmail Kiliç

    Yaş:
    54
    Mesajlar:
    1.719
    Şehir:
    İSTANBUL
    En İyi Avı:
    MIRMIr. 1.5 Kg LEVREK2 Kg Köpekbalığı 1 metre.
    Macera romanı çıkacak kadar konu ve mekana sahip bu güzel anılarınızı bizimle paylaşmanız büyük bir incelikti teşekkürler Talip abi, bence bunu ve benzerlerini edebileştirmenizde fayda var diye düşünüyorum. Başka av hikayesinde buluşmak dileğiyle saygılarımı sunarım.
     
  10. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    Bu serüvende beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim Kadri Bey sağ olun..

    İnşallah sevgili kardeşim. Yenilerinde tekrar görüşmek üzere sağlıcakla kalınız sevgi ve selamlarımla...

    Neden olmasın:)

    Çok teşekkür ederim İsmail kardeşim. Bu hikâyeler benim dostlarımla iletişim kurmamı ve gelecekte yazacağım konuların temel taşlarını oluşturmaktadır.
    Bu bir anlamda benim için yol haritasıdır! Zaman ne gösterir bilinmez tabi, yazdıklarım şu an güzel bir günceden öte değildir. Hepsini bir araya toplayıp ortaya nasıl birşey çıkar bilemiyorum ama asıl yapmak istediğim çok farklı bir şey. Evet bir kitap yazmayı çok isterim... Bunun için şu an yaptığım en iyi şey, sadece düşünmek:p Sana, sevgi ve selamlarımı gönderiyorum İsmail Bey kardeşim sağlıcakla kal. yenilerinde görüşmek üzere...:p