Evettttt, uzunca verdiğimiz aranın ardından 03.04.2011 tarihi itibari ile yeni sezonu açmış bulunuyoruz. İstikametimiz Kızılırmak üzerinde, Kesikköprü-Köprüköy arasında bir yerler. Herkesin içinde bir heyacan, biran önce yerimize varma sabırsızlığı var. Kimimiz yeni aldığı malzemenin ne gibi sonuçlar verebileceğini, kimimiz, bende dahil olmak üzere, eli boş dönülen avlar sonucu evde çoluğa çocuğa karşı madara olma durumundan kurtulma düşüncesi ile ilk molamızı 4:30 gibi, kahvaltı için poaça, simit; öğle yemeği içinde ekmek almak üzere Bala’ daki ekmek fırınında veriyoruz. Offfff be kokuya bakın; poaçalar, simitler ne güzelde kokuyor. Sıcacık, çıtır çıtır. Hemen içlerinden seçiyoruz ve torbalara dolduruyoruz. Tamam, kahvaltıyı kurtardık derken, bir de öğreniyoruz ki o saatte henüz ekmek çıkmazmış. Eeee ne yapacağız derken fırıncı arkadaş, eğer isterseniz dünden kalma kepek ekmeği var diyerek bize uyarıda bulunuyor. N’apalım, aç kalmaktansa eyvallah deyip o ekmeklerden alıyoruz. Ve tekrar düşüyoruz yollara. Yaklaşık yarım saat sonra avlağımıza varıyoruz. Bir çırpıda hazırlanıp alel acele yapılan kahvaltının ardından herkes, malzemelerini hazırlamak üzere çantalarının başına geçiyor. Hazırlıklarını tamamlayanlar sabırsızlıkla su kenarında ki yerlerini almaya başladılar bile. Havada yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı zaten. Herkes kendine göre bir yerler bulduktan sonra başladık at-çeke. At-çekle uğraşmayıp canlı yemle ben bu işi hallederim diyen arkadaşlar da canlı yemlerini temin ettikten sonra başlıyorlar yemlerini yüzdürmeye. Keyif onlarda valla . Havada iyice aydınlanmaya başladı artık. Şansımıza havada açık, güzel bir gün geçireceğiz diye düşünüyoruz. Herkes bir yerlere dağılmış durumda. Ortada kimse gözükmüyor. Bende yeni aldığım kamış ve makinemle başlıyorum at-çeke. Ama, gördüğüm en ufak ayrıntıyı kaçırmamak için de aklım fotoğraf makinemde. Bir elim kamışta, bir elim fotoğraf makinemde. Gördükçe basıyorum deklanşöre. İnsanın iki farklı hobisinin de olması güzel. En azından eve eliniz boş dönmüyorsunuz, balık tutamasanız da. Şöyle etrafı kolaçan ediyorum acaba bir şeyler tutabilen var mı diye. Hiç kimse de tık yok gibi, bir önceki av maceramızda olduğu gibi. Ama olsun daha saat erken nasıl olsa, umutları kırmaya gerek yok. Haydi beylerrr, aynen devam. Heyt beee, Kemal Ağabeyim’ e bakın, nasılda sallıyor kamışı, verin artık şunları der gibi dövüyor suyu Şimdilik bu kadar yeter diyerek, diğer arkadaşlarımın yanına dinlenmeye gidiyorum. Biraz muhabbet derken uzaktan Özcan bize doğru geliyor, elinde de bir poşet. İçinde ne var diye birbirimize soruyoruz, bizde bir heyecan, acaba balık mı? Hemen fotoğraf makinemi çeviriyorum O’na doğru ve basıyorum deklanşöre. İşte herşey ekranda. Görüntüyü biraz büyütünce poşettekinin balık olduğunu görebiliyoruz. Yaşasınnn en sonunda kötü talihimizi kırdık galiba. Birkaç dakika sonra Özcan yanımızda. Poşetteki görüntüye bakılırsa kuzu gibi bir turna bu. Hemen saldırıyoruz heyecanla poşete. Ve işte zafer görüntüleri; Bunu gören bizler yerimizde durabilir miyiz? Tekrar başlıyoruz suyu dövmeye. Ama bu sefer bulunduğumuz yerden değil. Ben, Özcan ve Kemal Ağabey başlıyoruz yürümeye. Hem yürüyoruz hem sallıyoruz. Salla babam salla, nereye varacak bu işin sonu derken dolanıp duruyoruz. Ama nafile. Nasip ile Hasip el ele vermişler, yine size ekmek yok der gibiler. Ben en iyisi fotoğraf çekmeye devam edeyim, diyerek gördüğüm her pozu fotoğraf makineme alıyorum. Havada maşallah günlük güneşlik. Balık yakalayamasam da, harika kareler yakalıyorum Ohh olsun turnalar size, siz yakalanmazsanız ben de yakalanacak başka şeyler bulurum diyerek nispet yapıyorum aklımca balıklara. Ama bu sadece kendimi kandırmaktan öteye geçemiyor. Çünkü buraya asıl geliş amacım belli, TURNALARRRR… Her şeye rağmen at-çeke devam. Atıyoruz, çekiyoruz; atıyoruz çekiyoruz. Tek yaptığımız bu. Başka bir icraat yok. Neyse yapacak bir şey yok. Bu işinde keyfi buradaysa mecbur yapacağız. Zaten burada olmak bile güzel değil mi, bizler gibi hayatı mücadele içinde geçen insanlar için. Halime şükredip, dolanmaya devam diyorum. Bu arada dikkatimizi çekiyor, geçen sene su kenarına bile yaklaşmakta zorluk çektiğimiz yerde, bugün içinde yürüyebiliyoruz. Yani anlayacağınız bugün için su seviyesi oldukça düşük. Kemal Ağabey ile Özcan oradan da deniyorlar şanslarını ama nafile. Mekânda bizden başka arkadaşlarda var ama onlarda da pek bir heyecan yok. İki saatlik bir turun ardından kamp yerimize dönmeye karar veriyoruz. Artık, hiç şaşırmadığımız bir durum içerisindeyiz, ellerimiz yine bomboş Dönüşte sabahtan beri göremediğiz arkadaşlarımızı da görüyoruz, onlarda da durum farklı değil. Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Allahtan, medarı iftiharımız Özcan sabahtan bir tane tutuda, sıfırı artı bire çevirebildik. Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşten sonra artık kamp alanındayız. Tek umudumuz olarak canlı yemle balık tutmaya çalışan, ilk defa bizimle gelerek bizi onurlandıran sevgili Recep Ağabeyimizde de bir şey olmadığını öğrenince bütün hayallerimiz yıkılıyor. Bizi tek teselli eden şeyse, kamp alanında bekleyen arkadaşlarımızın hazırladığı sıcak çayı yudumlamak oluyor. Çay sırasında yapılan müzakerelerde, buradan bize kısmet çıkmayacağı ve yerimizi değiştirmemiz gerektiği kararını aldık. Yeni yeri de Köprüköy olarak belirledik. Yerimizi değiştirecek, yemeğimizi de orada yedikten sonra şansımızı orada deneyecektik. Başladık dağıttığımız tüm malzemeleri toplamaya ve yükledik araçlara. Saatte 11.30 olmuştu zaten. Saat 12.00’ ye doğru Köprüköy’ e vardık. Eşyaları yeniden dağıttıktan sonra, kimimiz şamandıraları suya saldı, kimimiz at-çeke başladı, kimimiz de yemek hazırlıklarına başlamıştı bile. Sucukların pişmesiyle birlikte başladık hep birlikte yemeğimizi yemeğe. Bu sırada da hava bir açıyor bir kapatıyor. Sabah ki havayı arar duruma geldik. Güneş yüzünü bir gösteriyor, bir kendini bizden saklıyor. Rüzgâr şiddetini iyice arttırdı. Suyun tadı da yavaş yavaş kaçar duruma gelmeye başladı. Sanki Japonya’ daki Tsunami’ nin artçıları buraya geldi. Suda müthiş bir dalgalanma. Onunda keyfi kaçıyor, bizim de. Saat daha erken, ne yapalım diyoruz aramızda. Biraz daha geriye, suyun geliş istikametine doğru ilerleyelim, diyerek yola çıkıyoruz. Heyttt be, ekibe bakın. Hepsi ahenk içinde. Sadece Kemal Ağabey, ahenki bozuyor. O da hala çay içme derdinde Şaka şaka, aslında çayı içen benim. O sadece bardağımı tutuyor sağolsun. Yürüyoruz, yürüyoruz ama biz yürüdükçe hava da iyice bozulmaya başlıyor. Biran önce diğer arkadaşların yanına dönelim diyerek, geri dönüşe geçiyoruz. Hava bozmadan önce buralarda da bir şeyler sallıyoruz ama yine yokları oynuyoruz. Sert rüzgâr altında kamp alanına varıyoruz. Ve artık yapacak bir şey yok diyerek Ankara’ ya dönme kararı alıyoruz. Başlıyoruz hazırlanmaya. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından saat 15.00 gibi yola çıkıyoruz. Arkamıza baktığımızda; elimizde bir tane 48cm/720gr boyutunda bir adet turna, güzel geçirilmiş bir haftasonu, birlikte bir şeyler yapmış olmanın verdiği mutlulukla evlerimize dağılıyoruz. Arkadaşlar bu seferlikte bu kadar. Umarım başınızı çok ağrıtmamışımdır. Okuyan okumayan herkese sonsuz teşekkürler.
slm ibrahim abicim ekibiniz süper valla yapacak birşey yok herşeyi yapmışsınız en azından medarı iftarınız var elinizde ama eve boş dönmemişiniz fotolar yok mu fotolar bizde aynen sizin gibi eve fotolarla döndük sezon açılışında ama kamp şahane havalar bu sene biraz sert geçiyor turna yumurta atma işi biraz uzadı herhalde birde bu turnada güneşi iyice görüp biraz ısıtması lazım daha güzellerine rastgele abicim çok güzel bir rapor olmuş eline sağlık
İbrahim eline sağlık güzel rapor hazırlamışsın. Çok güzel bir gündü. Turna yakalamakta diğer avlara kısmet artık. Çok güzel kareler yakalamışsın. Tüm ekip arkadaşlarımıza da teşekkürler.
allah sizden razı olsun raporlarınız sayesinde içimiz kıpır kıpır oluyor.ortam güzel fotolar şahane pasınızı atmışsınız.darısı bir sonraki rapolara.
İbrahim kardeşim eline diline sağlık o gün orda aldığım hazzı sayende yeniden bize burda yaşattığın için sonsuz teşekkürler....
İbrahim ağabey tek turna da olsa stres atmış güzel bir gün geçirmişsiniz güzelde bir rapor sunmuşsun tebrikler ve teşekkürler
Sağlam bir ekiple tabiki kaçınılmaz olarak güzel manzaralar ve güzel bir av tebrikler Paylaşım içinde teşekkürler