geçen haftalarda hep gece avı yapalım dedik ama bir türlü kısmet olmadı. bu hafta bacanağım '' akşam yemeğine çağırdı ve hazırlıklı gel, bu gün bizde yatarsınız, gece de balığa gideriz '' dedi. tamam, bu sefer gece avı garanti dedim. akşam sohebetten sonra 02 :30 da kalkıp sabaha karşı çipura, gündoğumunda da sahtelerle levrek denemesi yapmayı kararlaştırıp yattık. ben sözde ben saati kurup kalkacak ve bacanağa seslenecektim. saati kurup, kendimden uzak bir yere koyup yattım. bir ara uyanıp saatime baktım ki saat sabahın 5'i benim gibi hassas uykusu olan, saat kurmadan istediği saatte kalkabilen bir insan nasıl olur da yataktan kalkıp saati kapattığını hatırlamaz derken bu aralar kullanmak zorunda olduğum bir ilacın yan etkisi aklıma geldi olan oldu deyip yine gündüz avına gittik. mekana varınca sanki tapulu malımmış gibi hep aynı yere varıp olta attığım taşın tutulmuş olduğunu görünce 20 m. kadar yakınında başka bir yere konduk. ben oltanın birini yemleyip attım, misinanın boşunu aldım, zili taktım. daha ben diğer oltayı ve rover 98'i elime alıp '' bacanak sen benim oltaya da bakıver, ben vakit kaybetmeden sahteyle bir yoklama çekeyim '' derken benim zil ötmeye başladı.hooked ( o an aklıma Alişan geldi, gene ilk dakikada balığı aldım deyince diline düşerim dedim ) oltayı yokladım balık ucunda. telaşlanmadan balığı kenara yanaştırdım, geçen hafta artislik yapıp kepçeyi kullanmadığım için taşın üstünden suya düşürdüğüm çipura aklıma geldi ve bu sefer kepçeledim. 25 cm.lik bir çipura. oltayı tekrar yemleyip attım ve diğer oltayla benim her zamanki taşa doğru yürüdüm. ordaki arkadaşa yanaştım. ayaküstü iki laf tokuşturduk, arkadaş Adana'da oturuyormuş. son durumu sordum, '' iki çipura aldım ama uzun süredir vuruş yok '' dedi. ben de '' kardeş, balıklar dalga dalga geliyor, bir sürü geçer aynı anda bütün oltalar birden eğilebilir '' dedim. hafifçe tebessüm etti, '' aah ah ! keşke '' dedi. daha aradan bir dakika geçmemişti ki arkadaşın oltasının biri ötmeye başladı. sardı, yanaştırdı ve kepçeledi, benimkinden az irice bir çipura. balığı çıkarırken diğer oltası ötmeye başladı ( ah Alişan ah nerdesin ? dedim ) onu da çıkarmaya uğraşırken dedim ki '' oltanın diğerini yemle ve geri at, diğer balığı öyle çıkar, belki aynı gruptan bir balık daha alabilirsin. '' arkadaş da hak verdi ve oltanın birini tekrar attı ve ikinci balığı öyle çıkardı. çıkarırken de '' birader , senin ayağın uğurlu geldi '' dedi. ben de gülüp, sahte atmak üzere barınağın dış kısmına doğru gittim. kısa bir at çek yaptım ama takip olmayınca fazla uzatmadan geri iç kısıma döndüm. baktım ki bacanak elinde olta benim az önce sohbet ettiğim arkadaşın yanına doğru koşuyor. hemen beni de çağırdı. hayırdır dedim. asıl filimi kaçırdın dediler. bacanağımın ve diğer arkadaşın dediğine göre yunus balığı gibi, en az 35 - 40 kg.lık bir balık tam benim az önce sahte attığım yerde yarım kg.lık kefalleri önüne katıp bir tur döndermiş. o kadar ki, balık tutan arkadaş bu büyük balıktan tırsıp geriye çekilmiş, ben de onların yalancısıyım. ( diğer arkadaşı tanımam ama bacanağıma inanırım. çünkü ömrü denizde geçmiş, çok balıklar avlamış, botlar, tekneler eskitmiş, 10 ay sonra emekli olup 8 m.lik bir tekne ile balıkçılık yapmayı düşünen tecrübeli bir balıkçıdır. ) keşke görseydin dediler, benim görmem önemli değil, keşke Alişan burda olsaydı dedim, haa idk dediler. oy birliğiyle balığın akya olduğuna hükmettik. 0,24 misina sarılı, 30'luk makina takılı oltalama, böyle bir canavarın uğramaması için dua ettim. çünkü iki hafta önce, tam da aynı yerde bir balık spin takımımı alıp gitmişti bu olaydan sonra yemliye konsantre olmak üzere oltamın başına geçtim. o ara bacanak da oltasını yemliye geri çevirmişti ve 25 cm kadar bir çipura da o aldı. aradan epeyce zaman geçince ben '' abi artık balık vurmaz oldu gitsek mi? '' derken laf ağzımda kaldı ve oltanın düdüğü kesintisiz ötmeye başladı.hooked hemen asıldım. oltada acayip bir direnç var, kalama ötüyor, ben de heyecan arttı. balık çipura gibi kafa atmıyor ama sürekli yan yan yüzerek gelmemekte de direniyor. biraz yaklaşınca suda ayna gibi bir balığın parladığını gördüm ve çipura olmadığını farkettim. iyice yaklaşınca kepçeledik ve aslında büyük olmayan bu balığın boyutundan çok daha güçlü bir balık olduğunu anladık. benim ilk kez gördüğüm bir balıktı ama bacanak daha önce çok irilerini de görmüş. sanki akyanın saatte 200 km. hızla düz duvara toslamış hali gibi ama daha yassı, sırt ve karın yüzgeçlerinden yaklaşık 50 cm.lik iplikler sallanan bir balık. bölgemizde kızıldenizden gelen ve gelmekte olan çok sayıda zararlı - zehirli tür olduğundan tanımadığım balığa dokunmamak gibi bir kuralım var. ben tereddütle elime kargaburnunu almışken adanalı arkadaş bu balığın deve balığı olduğunu söyledi. geçen yıl o da tutmuş, zehirli olduğunu söylemişler ama o inanmayıp ızgara yapmış, çok da lezzetliymiş zaten balık oltayı mideye kadar indirdiği için oltayı çıkarana kadar harap oldu, ben de mecburen daha sonra durumunu değerlendirmek üzere sepete attım. eve gelir gelmez de internetten arattım ve deve balığı - iskender balığı diye adlandırılan eti lezzetli bir balık olduğunu öğrenince rahatladım.:thumb: adanalı arkadaş ise bu arada bir iki çipura daha aldı ve epeyce vuruşu da kaçırdı. ancak bize karşı bariz bir üstünlüğü vardı. biz geçen haftaki avdan artan kokmuş karidesle avlanırken o özenle seçilmiş, parmak gibi boru kurtlarını 8 - 10 cmlik parçalar halinde takıyordu. idk çok şükür, gene de kısmetimizi aldık, artık balık vurmayınca avı da çok uzatmadan 10 : 30'da kestik. bunlar da, raporu çok, sayısı az olan balıklarımız
Abi sana da hayırlı olsun.Sabah 05:30 gibi mi barınağa giriş yaptınız? o sırada kapıdaki bekçi kapının önünü suluyor muydu?3 kişi olarak yürüyor muydunuz?Eğer siz iseniz hemen arkanızdaki bendim baktım barınağa, biraz salanıyor deniz geri çıktım kıyıdan levreğe atayım dedim iyi ki de öyle yapmışım.Abi o deve balığının aynısı ben bir çok kez yakaladım çok lezzetli.Tam barınak çıkışında (boğaz). [/URL][/IMG]
sağolasın, biz biraz daha geç geldik, saat 6 civarıydı, iki kişiydik. balığı da dediğin yerde yakaladım, tadına da yarın bakacağım artık.
Selam Bilge kağan,güzel av olmuş.Tabi şiir tadındada bi anlatım olmuş.Dörtolda okullar kapansın bende avlanmayı düşünüyorum.Barınagın nerelerini tavsiye edersin.biraz tiyo versen iyi olur vallabu arada ben Serkan finch-tr den.
Iskender ne kadar guzel, ne kadar narin duruyor. Herkese kismet olmaz boyle bir guzel. Cipuralar da hic fena degilmis masallah. :thumb: Tebrik ederim.
Bilge tebrik ederim kardeş. Avların daim olsun. hafta sonu osmaniyedeydim. bir ara kayıço ile niyetlendik cumartesi gecesi gidip sabahlayalım pazar kahvaltıya geliriz diye. oltaları indirmiştim arabadan şimdi git demirçeliğe al oltaları geri gel barınağa üşenmedim değil hani. Birde çok fazla vuruş olmayınca açıkçası gına geldi. Zaten sitede cumartesi günü yola çıkmadan önce sabah hava ışırken attım bir adet 16 cm melanur bir adette daha küçüğü takıldı itina ile salmaya çalıştım hatta birine fena saplanmış 16 cm olana ama genede saldım çünkü mırmırın birini akvaryuma salmıştım ağzının yarası 10 gün sürmedi iyileşmesi. Küçük balık hasarsız gitti suyuna. hal böyle olunca zaten yorgun argın gitmeye gerek görmedim. Bereketli avlarının devamını dilerim
Çok tebrik ederim, balıklar süper. Hele deve balığını ilk defa görüyorum. Bana akvaryumda beslenen melek balığını anımsattı. Benim avlakta çıksa şok geçirirdim herhalde. Güzel anlatımınız için de ayrıca teşekkürler. Avlarınızın devamını dilerim. Rastgelsin...
Muhtesem bir iskender baligi palazi.Izninizle fotografini arsivime aliyorum. Harhalde kullanmamda bir sakinca olmaz.Fotografi cok guzel cekmissiniz. Sizi tebrik ediyorum, cupuralarda sahane.Ancak acikcasini soylemek gerekirse bana kalsa o iskender baligi salinsaydi iyi olurdu.Oldukca buyuyor o balik. Ancak yani bir suc falan islemis degilsiniz.Sirkulerde adinin bile gecmediginden eminim. Sizi ve ekibi tebrik ediyor, dahasina rast gelsin diyorum.Paylasiminiz cok guzeldi. Hoscakaliniz.
bizim kuş meraklıları genelde balık avına da meraklı oluyor herhalde eğer yemli av yapacaksan ( ben her zaman canlı tekeyi tavsiye ederim ) barınağın içindeki taş döşeli yolda ilerlerken yolun sağa döndüğü köşe var, birinci nokta orası. ilerde karşıdaki fenerin hizasından başlayıp barınağın dış ucuna kadar uzanan noktalar da bu aralar yemli avda iş yapıyor. eğer at çek yapıyorsan da yine karşıdaki fenerin hizasından barınağın giriş noktasına kadar olan bölge levreğin ve lüferin avlandığı bölgeler.yine uç noktadan hem içe hem dışa atışlarda özellikle akşamdan sabaha kadar olan saatlerde daları fazla, sarı, turuncu tonlarda veya strike pronun jl 120 f 206A'sı ile baraküda - ıskarmoz alabilirsin. yine dış taraftan zaman zaman balık kıyıya yaklaştığında her türlü avcı balığı yakalama şansın var. yine buradan zargana topunun arkasına 1m. kadar kuyruk yapıp tek iğne bağlayarak, sardalya veya karidesle sabah saatlerinde zargana da avlayabilirsin. ama bütün bu yazdıklarımda hep şans faktörü öncelikli bu narin görünümlü güzel balığa zarar vermek istememiştim aslında. ama iğneyi yutmuş, ağzından iğne çıkarma aparatını sokup iğneyi bulma, çıkarma esnasında balığın iç organları çok hasar gördü. yoksa daha da büyümesi için salardım. asıl amacımız balık yemek olsa balık avında yaptığımız masrafla 2 - 3 kg. çipura alır yeriz o kadar zahmete girmediğine iyi etmişsin. bu hafta barınak önceki haftalara kıyasla daha verimsizdi. öyle önceki kadar kovalamaca da olmadı. gerçi yan tarafımdaki adamın biri atıp atıp çekiyordu çipuraları. adam gidince onun avladığı yere vardım ve gördüm ki tekeleri yakalayıp ıslak talaşa koyup getirmiş, onunla avlıyormuş, giderkende kalanları taşın üzerine koyup ayağıyla ezmiş yahu mübarek, hadi hasetsin, kalanları bize vermedin, niye ezersin hayvanları ? at suya yaşarsa yaşasın, yaşamazsa balıklar yesin. kara avında olsun, su avında olsun gezdiğim yerlerdeki dağları, suları, çiçekleri, kuşları veya av ganimetlerini hem fotoya hem videoya almayı ihmal etmem. bu yüzden benim de çok geniş bir foto - video arşivim var. altında benim ismim yazan her türlü foto ve videoyu istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. az yukarıda da yazdığım gibi iğneyi çok zor çıkardım. balığı önce livara koydum, yan dönüp dibe battı, az sonra da ölmüştü, yoksa niyetim salmaktı. eve gelince internette de baktım 1 m. boya kadar ulaşıyormuş inşaallah bu akşam ilk kez tadına bakacağım
bu balık, bizim erzin-enka'da çadır kurduğumuz (82-88) dönemde, ağcılar gelirdi, önümüzde 5 kişi ağ çekmeye başlardı, çeken öne geçerdi, 500 metre ötede de bakardık 5 kişi daha aynısını yapıyor. Ortada buluşmaları 1 saat sürerdi. En kötü çekişlerinde 3 kasa satmalık balık, (bir o kadar da beğenmeyip attıkları küçük buldukları sardalyalar olurdu toplardık öğün olurdu) Hatırladım ki, bu balıktan da çıkardı. Küçükleri takılırdı. Melek balığı derdik kendi aramızda. Çocukluğumdaki bir balığın neslinin devam etmiş olması sebebiyle Allaha şükrettim. 200 kmh Akya benzetmen muhteşemdi, önce güldüm. Sonra bu balığın da üzeri desenli minekop gibi yine bir yaradılış mucizesi olduğu kanaatine vardım. Bayılacak olta diyorsan, barınakta bir karavan görmüştüm, isveç bandıralı o adamda bi oltalar var hayalin durur
Tebrikler Bilge kardeşim. Bu balığın çok az olduğu günlerde gene güzel bir av hikayesi ve güzel balıklar, ellerine sağlık, hoşça kal.
bahsettiğin sisteme trata ağı diyorlar galiba. dediğin tarihlerde biz de rastlardık. bir keresinde ağı toplayıp balıkları aldılar ve gittiler, biz de uzaktan seyrediyorduk. adamlar gidince gördükki çok miktarda sardalya ve el büyüklüğünde çırpan balığını kumlara atıp gitmişler biz de bulabildiğimiz bütün poşetleri doldurup konu komşuya dağıtmıştık. bu arada 3. haftadır o karavan hala orda. geçen hafta adam balık avlıyordu, biz de dönüyorduk. adamın yanından geçtikten bir kaç metre sonra köpek arkadan bana saldırdı. üzerimde bol kesimli, kalın ketenden bir pantolon olduğundan etime ulaşamadı. ben kepçeyi kafasına indirecekken adam geldi, çat pat türkçesiyle '' güzel köpek, problem poşet '' dedi. bende önce kızdım ama sonra poşetten biraz ekmek çıkarıp köpeğe verdik ve yola devam ettik. teşekkürler orhan abi. aslında ticari av teknikleri ve teknoloji değişti, kıyılarımızda balık kalmadı. 10 - 15 yıl önce bu techizatın hiçbiri yokken kıyıdan sadece su üstü, kaz tüyü çapari ile 2 -3 aileyi doyuracak balık yakayabiliyorduk. hem de sarıkuyruk istavrit, çinekop, levrek, çatalkuyruk, melanur ... hepsini tek çeşit oltayla avlayabiliyorduk. biz de artık denize açılmalıyız sanırım
Bilge can-ı gönülden tebrik ederim, enfes bir sunum. Gönlünce güzel avlar dilerim azizim. Bir de bizim Alişle şöyle kallavi bir iş çıkarsanız, özlemimdir. İnşallah gerçekleşir.
çok teşekkür ederim. aslında alişan'la beraber avlanmayı ben de istiyorum, ama denk gelmiyor. hani balık tutamasak da biraz laflardık. inşaallah bir gün o da olur.