Arkadaşlar,bir süredir yazıp yazmamakta kararsız kaldığım,rapor mu yoksa ufak bir hikaye mi olmasına karar veremediğim,sonuçta aşağıda ortaya çıkan satırları burada yayınlamaya uygun gördüm. Yıllardır mesleki sınavlar kurslar vs derken bir türlü zaman ayıramadığım ama gerek malzeme toplayarak gerek okuyarak geçirdiğim yıllarımdan sonra nihayet açılan sınavları dereceyle kazanarak ödülüm olan bu hobiye geri dönebildim birkaç ay önce. İlk işim 6 yıldır biriktirdiğim sahteleri kullanmak için çok önceleri almış olduğum hafif teleskobik kamışları bırakıp 2 parçalı Shimano kamış ve makinaya almak olacaktı. Bunun için Kadıköyde nicedir gözüme kestirdiğim bir av bayiine gittim ve kamışla makinayı uygun fiyatlara aldım. Alışverişi Perşembe günü yaptım,Cuma günü sabah yola çıkıp akşama doğru Saroza kuzenin yazlığına vardım. Bunca yıl beklemiş adam durur mu,kuzenlerin daha önceki yıllarda koca koca levrek gördük dedikleri yere atlayıp gittik. İşin doğrusu ben en son canlı levreği 10 küsür yıl önce görmüşüm. O akşam 1 saat kadar sadece avlağı gezip sahte denedik ve eve döndük. Sabah 05.30gibi benden yaşça büyük amcaoğlu ve halaoğlunu zorla uyandırıp önüme kattım.Yarım saat sonra akşamki avlaktaydık ve güneş doğmuştu. Biz arabayı park ederken 2 kişinin spinlerini toplayıp ayrıldığını gördüm. Geceden 10 kişiden fazla avcı varmış ama kimse birşey alamamış.Ne yemli ne sahteye vuruş bile alamamışlardı. Ama benim bir farkım olmalıydı di mi? hihi Kuzenler spine burun kıvırıp ağır takımlarla yemliye çalışmala başladılar. Ben de çantamdan seçtiğim 4-5 rapalayı ceplerime doldurup başladım kamışı sağa sola savurmaya. 2,5 saat sonra yorulan ellerimi dinlendirmek için ara verdiğimde kuzenlerden biri bana kocaman gözlerle baktığını gördüm:Şöyle dedi: "Levrek şamandrayı takip ediyordu,kocamandı". Birden yorgun ellerime bir güç geldi ve şamandrayı çektikleri bölgeye,sağıma doğru savurdum kamışı ve başladım aksiyon vermeye. Sahte açıktayken birden gerisinde bir hareket oldu,sular dalgalandı,başladı benim kalp pompaya;yok olmadı galiba bakıp döndüler dedim. Attım gene aynı yere,çekerken bir de ne göreyim 2 tane azman, pilot gibi yanyana benim sahtenin peşinde. Hızla çekip bir daha savurdum.Bu defa sahtenin altında sular kaynadı birden havaya yükseldi sular ve sahte kayboldu. Bundan sonra olanlar çok net hatırlamıyorum ancak kuzenlerin anlatımları ve zaman zaman aklıma gelen sahneleri birleştirince olay şöyle devam etti : (10 dk aradan sonra kalan filmin devamı hesabı) O an galiba refleksle kamışa asıldım. Kuzenin dediğine göre 3 metrelik Shimano C harfine dönmüş.Hayvan milim kıpırdamadı tasmayı yiyince.Dipte karanlığın içinde kurtulmak için kafa atarken parıltısını çok iyi hatırlıyorum.Kalp başladı trampet çalmaya.Bu ana kadar birşey demeyen ben sağıma dönüp yakaladım diyebildim sessizce.2 kuzenin de heykel gibi donmuş bana baktıklarını hatırlıyorum birkaç saniye.Sonra ellerindeki oltaları atıp kayaların üstünden bana koşmaları geliyor aklıma. Sudaki parıltısından hayvanı ilk başta lüfer sandım,pardon bu kofana olmalıydı. Yakın civarda Gacal arkadaşımızın lüfer raporu vardı ben oraya gitmeden 1 hafta önce. Kamışa asılıp daha da kıyılayında anlaşıldı heybetli levreğimiz. Son 1 hamleyle darbe almadan kamışı kaldırıp kafasını yüzeye çıkarında hafyan sakinledi ve kuzen galsamasından yakalayıp kaldırdı.Sonradan boyunu ölçtüm;61 santim. Üçümüz de böyle büyük hem de levrek tutmamıştık.Ortamda sadece üçümüzün de verdiği rahatlıkla herkes saçmalamakta özgürdü. Ben dizim titriyor lan bakın bakın derken halaoğlu bana övgülerle sahteyi ağızdan çıkarmaya çalışıyor,balığı tutan amcaoğlu sırıtarak balığa aşık gibi bakıyordu.Ben elimi yıkamak için arkamı döndüğümde bir bağırtı koptu arkadan. Sahteyi çıkarırken balık kafa atmış sahtenin iğneleri halaoğlunun eline girmişti. Sonradan halaoğlunun dediğine göre biz bunu umursamamışız o an.Ben hala amcaoğluna bağırıyormuşum,o balığı yere indir sudan uzağa götür kaçıracaksın diye.Amcaoğlu da hala balığı izliyormuş. Sonra eline baktığımda sahtenin 3 lülerinin ikisinin birden yani hem kuyruktaki hen karındaki iğnelerin parmağa dibine kadar saplandığını gördüm.Çıkarmak için tutup çevirdim ama milim kıpırdamadı.Öyle saplanmıştı ki kan akacak boşluk kalmadığından kanamıyordu. Hadi dedi kuzen hastaneye gidiyoruz toplayın takımları. Eh napalım dedik tam topluyorduk ki yaralı kuzenin balıkçılık ruhu devreye girdi,sen kal balığa devam et biz hastaneye gider sonra gelir seni alırız dedim Kestiğim sahte yerine güzel iri bir popper bağladım,attım Temmuz güneşinin altında gene sağa sola.O dönem öyle bir sıcaktı ki devlet dairelerinde memurlara sıcak izni veriliyordu.Kafamı artık hissetmiyordum,kollar yana yana kavrulmuştu. Biraz sonra karanlık suların içinden kuzular birden fırlayıp başladılar canavar gibi yemi kovalamaya. Ama benim hormonlar nasıl çalışmışsa,balık ve yaralanmadan sonra vücutta depolanan bütün hormonlar kana verilmiş maşallah.7 yıl ağırlık çalıştım,kendi ağırlığımın 2 katının altına girdim ama yok arkadaş dedim,burada başıma bir iş gelse beni bulmaları 3 gün sürer Yasladım kamışı bir kayaya denizi seyredip sakinleşeyim dedim. Ama hobi bu duramadım 2 dakika gene savurdum kamışı koyu maviye doğru. Giden en güzel sahtemde aklım (halaoğlu bozulmasın) Poppera aksiyon verilmiyor,dalga kötü,rüzgar felaket derken popperın kuyruğundaki tüyü hayvanın ağzıyla tuttuğunu,ben tasmayı vurunca ağzından havaya fırladığını da gördüm ya tamam dedim beynim pişti artık. 2 saat kadar sonra ben hayal alemlerinde gezerken kuzenler hastaneden döndüler,tamam kurtarıcılarım geldi derken koşup elimdeki spin takıma sarıldılar. Parmağı 2 yerden boydan boya yarılıp iğneler çıkarın bendim sanki Daha sonra sakin kafayla muhasebesini yapınca herşeyi balık yakalamak üzerine planladığımızı fakat yakalandıktan sonra ne yapacağımızı hiç hesaplamadığımızı fark ettik. 5 liralık bir kargaburnumuz ve bir kepçemiz olsaydı bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Aynı gün öteki kuzenin ve benim başıma gelenler Koca Levreğin İntikamı adlı hikayede devam edecektir. Bir de techizat vs bilgisi de vereyim de konuyu açtığım mekana uygun olsun; Kamış: Shimano 2 parça 3.00 mt 10-40 gram Makina Shimano Exace 4000 Misina : Örgü ip Sahte: Az dalarlı ve popper rapalalar Mekan: Sonsuzlukta bir yer hihi
Tebrikler güzel bir av olmuş , iğnelere gelince her zaman tehlikeli hatta mümkünse iğneyi balık elimzde hava da tutarken değil yere yatırıp öyle yapalım . Çünkü ani bir çırpınışta her an elinizden kayıp bir yerlerinze girebilir iğneler . Benim en son raporumda da yazdım trofe turna elimde sert bir hareket yaptı ve yere duserken dislerini polarıma taktı , hep hatırlayacağım bir iz bıraktı eğer daha derine gitse ne olurdu
Başınıza gelen üzücü kazadan dolayı geçmiş olsun. Avınız için de tebrik ederim,bu harika anlatımı görsellerle süsleseydiniz ortaya tadından yenmez bir rapor çıkacaktı
becede hikaye müthiş ama rapor olunca görsellik aranıyor. terazinin bir gözü görsellik bir gözü anlatım herşeye rağmen bu heyecanı paylaştığınız için teşekkür ederim
Güzel hikayele için teşekkürler. Heyecan veren bir av olmuş. Yalnız, yaşanan kazadan sonra hala atçeke devam edebilmeniz ilginç. Arkadaşlara katılıyorum, fotografla desteklenseydi daha bir güzel olurdu. Rastgelsin...
Forumdan direk foto yükleme düğmesi olmadığından eski usul bir siteden link eklemeyi deneyeceğim: Uploaded with ImageShack.us Uploaded with ImageShack.us
Genco super bi rapor olmuş sanki bende oradaymışım gibi bu arada Kadirin pozuda meşhur olmuş tebrikler Genco.
Tebrikler güzel bir levrekmiş ama o andaki aşırı heyecan her zaman bu gibi kazalara sebeb oluyor, balığı yakaladıktan sonra bence iğneyi hemen çıkarmaya çalışmamalıyız kesin balıkla beraber kalsın ve yeni bir sahte takın. mutlaka elinizin altında özel bir pens bulundurun. Geçmiş olsun, sevgiler hoşça kalın.
Maşallah çok güzel bir trofe yakalamışsınız, birde kaza olmasaymış... Keyifle ve aynı heyecanla okudum raporunuzu, teşekkürler avlarınız daim olsun
Hepinize teşekkürler sevgili forumdaşlarım,sağolun. Böyle bir güzelliği yakaladıktan sonra omuza alıp forum arkadaşlarımıza selam çakmasak ayıp olurdu Gelgelelim filmimizin kahramanına eki ya sahteye ne oldu? Yaralı halaoğlunu hastaneye götüren amcaoğlunu aradım ve çaktırma,doktora söyle sahteyi kurtarsınlar,halaoğlu önemli değil dedim ama doktor halaoğlunu kurtarmayı seçmiş Üçlü iğnelerin hem kuyruk hem karındakileri de takıldığından muhtemelen mecburen sahteyi ortadan kestikten sonra iğneleri çıkarmaya başlamış. Şaka bir yana en iyi sahte bile bir dostunuzun tırnağı edemez. Yapmamız gereken sadece daha planlı ve soğukkanlı olmaktı. Bu avdan sonra başımıza gelenler de bir başka yazının konusudur. İlerde fırsatım olursa anlatırım.