Pazar günü saat sabaha karşı 5... Can ile beraber limandan çıkıp Marmara'nın derinlerinde şansımızı denemek üzere yola koyuluyoruz. Çarşaf gibi dümdüz deniz biz geçtikçe ikiye ayrılıyor. Sabah pusu arasında Sivriada, arkasında Yassıada iyice belirmeye başlıyor. Önceki günlerde Vedat Amca ve bölgeyi bilen başka ustalarla haberleşip gideceğimiz yerleri iyice belirlemiştik. Aslında en önemli hedefimiz izmarit. Yıllardır hasret kaldığımız bu balığa Marmara'nın tenha bölgelerinde ulaşacağımzı düşünüyoruz. Diğer yandan Mercan, Karagöz, Kırlangıç gibi daha önemli türler de hedeflerimiz arasında. Bu aslında bir avdan çok, sonraki dönemler için bir keşif de sayılabilir. Yemlerimiz midye, canlı teke, kırmızı karides ve lüfer sezonundan kalan donmuş zarganalar. Takımlarımız çeşitli kalınlıklarda hazırlanmış köstekli takımlar ve dip balıkları için çeşitli düzenekler. Böylece Güneş ufukta doğarken belirlediğimiz noktalardan birine gelip demirliyoruz. Derinlik 60 metre civarları. Her yemden birer tane takarak ilk denememizi yapıyoruz. Oltayı indirir indirmez balık biniyor, fazla iri değil ancak ava balıkla başlamak güzel. Gelenin bir Mandagöz Mercan (Pagellus bogaraveo) olduğunu görmek bizi hem şaşırttı hem de sevindirdi. Mercan ailesinin daha yakışıklı bireylerinin peşindeydik ancak İstanbul'da bu nadir tür ile karşılaşmak hoş bir sürpriz oldu. Üstelik sabah suyunda bu balıktan iki tane daha yakaladık. Balıklar Sparidae ailesinin Marmara'da yaşayan tüm bireyleri gibi, Ege ve Akdeniz'de yaşayan hemcinsleri ile oldukça farklı yapıdaydılar. Oldukça besili, renkleri cansız, karakteristik özellikleri olan yakalarındaki lekeleri ise çok silikti. Yine de Ege ve Saroz'da avlamış olduğumuz bu lezzetli balığı tanımakta fazla zorlanmadık. Günün asıl sürprizi ise seyrek de olsa oltalara gelen çok iri karagöz istavritlerdi. 7-8 tanesi 1 kilo gelen sarıkanat boyundaki bu balıklardan 20 tane kadar alabildik ve derinden çekerken oldukça keyifli anlar yaşadık. İstavrit avlarından sıkılıp geldiğimiz bu uzak yerlerde yine karşımıza çıkan balık istavrit olmuştu ancak bu kıyıdan yakaladıklarımızdan çok farklı bir türdü. Marmara'da temelli kalan, kışın soğuk sularda ve derinlerde yaşamaya uyum sağlamış, koyu renkli, koca gözlü, yassı kafalı, yağlı, yakaları koyu benekli, gövdeleri geniş, kuyrukları ince istavritler, eskilerin deyimiyle Yandros istavritleri. Oltalarımızı ziyaret eden diğer balıklar ise iskorpit, dragonyalar ve benekli hani (köstekbüken) oldu. Şişen hava keselerini patlatıp saldığımız hani balıklarının ancak pek azı kendilerini toparlayıp derinlere dönebildi, çoğunluğu ise maalesef hem oltalarımızı bozdu hem de martılara yem oldular. Neticede Marmara'nın derin sularında yaptığımız bu keşif avında oldukça güzel işaretler aldık ve beklediğimizden çok daha zengin bir dip yapısı ile karşılaştık. Çevredeki sandallarla yaptığımız sohbetlerde ise oldukça ilginç bilgilere ulaştık. Bu bahar ve yaz döneminde devam etmeyi düşündüğümüz bu avlarda, şansımız da yanımızda olursa sizlere İstanbul suları için oldukça güzel balıklar raporlamayı umuyoruz. Herkese rastgelsin
Aret ellerinize sağlık , izmarit için o kadar uzağa gitmeyede gerek yok bence birde o patlak göz istavrit sanki vurgun yemiş ve patlamış gibi duruyor. Burak 120 metrenden hanos çekti gözleri kafası kadardı , hayvanı resmen patlattı. avlarınız daim olsun.
Tebrikler Aret ve Can kardeşim, maşallah yine sıradışı bir av yapmışsınız.Gayet güzel balıklarda almışsınız, devamınıda dilerim.:thumb: Ayrıca ilk kare korku filmlerinden bir enstantane gibi geldi bana Son olarak hafta sonu yapacağımız kalkan avınada bekleriz sizi
RASTGELE ,hadi hayırlısı.Bu ikiliye dikkat,yakında olmadık türlerle karşımıza çıkacaklar gibi geliyor bana.
büyük bir zevkle okudum uzun uzun yazılan av raporlarını okurken sürekli betimleme yapıyorum çok güzel oluyor sanki bilgisayar başında değilimde avlaktayım.takıma kurşun takıyorum yüzüme güneş vuruyor filan epey sürükleyici oluyor.sonra bi bakmışım masa başında oturuyorum
Aga bana ayar vermeyemi çalışıyosun ya Vallahi o gece daha erkenden arasaydın yanınızdaydım öyle balık gelmeye devam ettimi ? Bu arada benim ellerinde maşallahı var her balık yavru duruyor ya Koca lüferler elimde istavrit oluyor
Biz indik sahile mangal filan vakit kaybettik , gelir gelmez atsaymışız kovalar dolardı. 12 gibi kesti balık. Toplasan 10 istavritimiz vardı , sonra mezgitleri taktık.
Av ve rapor çok güzel,benim asıl dikkatimi çeken trokanyanın resmini çok güzel çekmişiniz.Ben bu balığın böyle canlı renklere sahip olduğunu bilmiyordum.İnşallah bırakmışınızdır denize.Vardır onunda doğaya bir katkısı....
Teşekkürler Okan'cım, Mercan ve Hanos için de ta Sivricelere gitmeye gerek yok gördüğün gibi İstanbul'da da çıkıyorlar ama maksat muhabbet ve macera. Tabii bir de orada yakalamayı umduğun büyük balıklar, işte bu ümit bizi sabahın köründe bu yollara düşüren
Teşekkürler Teşekkürler Fatih abi, senin de yakından izlediğin gibi Ege ve Akdeniz balıkları artık Marmara'da daha sık görülür oldular. Israr edersek değişik türler raporlama imkanı bulacağız gibi geliyor bana da. Teşekkürler Sefa, bu ay seni de İstanbul'a bekliyoruz artık. Çok teşekkürler abi. Teşekkürler Sağol kardeşim, biz de masa başında bu avların hayaliyle yaşıyoruz hep.
Valla suskun ikili olduk bu sene iyice. Kış balıkçılığı zor, artık havaların ısınmasıyla daha iyi işler yapmayı umuyoruz. Bu sezon dip balıklarının peşinden de çok koşacağız gibi gözüküyor, hadi hayırlısı diyelim.
Evet abi dragonya denzlerin en güzel balıklarından biri, aynı zamanda çok da lezzetlidir. Tabii alışkın olmayanların uzak durması yerinde olur, çok çevik bir balık olduğu için dikenini hemen sokar ve bu balığın zehiri başka hiç bir şeye benzemez, insanı acıdan süründürür. Biz de yakaladığımız 2 dragonyayı denize geri saldık.
Ben Mercan yada Hanos için gitmedim zaten Gittiğimede pişman değilim. Mercan bizim burada dolu Hafif bir alınganlık hissettim umarım yanılmışımdır.