Denizin renkleri Çoğu zaman kendimizi balık tutmanın büyüsüne öyle kaptırırız ki, bu sırada bir çok güzelliği gözden kaçırırız. Bence bunlardan en önde geleni balığın sudan çıktığı andaki görüntüsüdür. Sürü altımızdan akıp gitmeden bir fazla balık yakalamanın verdiği istekle yakaladığımız balığın ağzından iğneyi çıkarır çıkarmaz derhal livara atar, oltalarımızı suya salmaya bakarız. Ancak balık livarda canlı dahi kalsa denizden çıkar çıkmaz sahip olduğu o güzel renkleri kaybeder. Ben de balığın tav olduğu vakitlerde fotografla vesaireyle uğraşmayı pek sevmem. Genelde avı, arşivimde yer etmesi için, av bittikten sonra bir kez livarda veya tezgahta fotograflar(d)ım. Ancak son dönemde balıkların sudan çıktığı andaki görüntülerini de fotograflamaya başladım. Kim bilir belki sizler de bu güzelliklerin hiç farkına varmadan avlarınıza devam ediyorsunuzdur. İşte ilk fotograf bir çingene palamutundan Böylesine güzel bir yeşili hangi balıkçı tezgahında gördünüz
Ya bu barbuna ne demeli... Aslına bakarsanız balıkçı tezgahında da kırmızı renkte barbun. Ama iki kırmızı arasında dağlar kadar fark var
Diyorum ya, bazı balıklar canlı olsa bile denizden çıktıklarındaki renklere sahip olmuyorlar. Tabii bu bazen ilginç sonuçlar da doğurabiliyor. Uzaktan bakıldığında iskorpit pek de yakışıklı bir balık değildir. Peki hiç biraz daha yakından baktınız mı? Aşağıdaki iskorpit çamaşır suyunda beyazlatılmadı. Sadece beyaz bir kovaya kondu. Kamuflaj refleksinden kaynaklanıyor olsa gerek böyle ilginç bir görünüm aldı.
Emre Yine ne güzel bir konu açtın.Ömrüne bereket. Herkes kendi çapında katkıda bulunsun,(Bu konuda Emre'yle aşık atamayacağımızı unutmadan.) Dostlar, Kurbağa balığını (Uranoscopus Scaber) görmüş ve hiç bu açıdan bakmış mıydınız? Ya gözlerindeki yıldızlara?
Erdem Balıkları koyduğun kap beyaz olduğu için istavritler bile renklerini açar. Ben sandalın livarını koyu yeşil zehirli boya ile boyuyorum. Böylece hem yosun tutmuyor hem de kısmet olup da içine balık koyabilirsem balıkların rengi atmıyor, hep canlı, koyu renkleri oluyor.
Bu avın fotograflarının hepsini arkadaştan alma fırsatım olmadı. Çok daha güzel pozları vardı üzgünün, bu fotografta ben biraz fazla öne çıkmışım Ondan dolayı ilgisiz kısmı attım. Biraz biçimsiz bir fotograf oldu, idare edin
Birkaç ekleme daha yapayım... Sudan ilk çıktığında oltanın ucunda yılan-kayabalığı arasında bir görünümü olan gelincik aslında oldukça yakışıklı bir balık. Lüferler her haliyle yakışıklıdır ama o sudan yeni çıktığında sırt dikenlerini kaldırmış, ters ters bakan hali bir başkadır:
2004 Ekim'ine ait bir fotograf. Güneş daha ufuk çizgisine yeni inmiş. Yemin ucunda ufak tıkırtılar var. Ansızın bir kütleme geliyor. Tasma atmaya dahi gerek kalmadan zoka balığın ağzında. Boşluk vermeden oltayı çekme heyecanı sarıyor bedeni. Zoka yüzeye yaklaştıkça balık daha da hızlanıyor. Ve hayati son hamle... Balık havada. Zoka ağzından çıkmış. Hayat ve ölüm arasındaki çizgi teknenin küpeştesi. Dışarıya düşerse derinlere geri dönecek, içeri düşerse yolun sonu ızgara. Ne mi oluyor? Bu sefer lüfer teknenin içine düşüyor. Ama hepsi bu kadar şanssız değil
Bülent ve Yalçın abinin ve Mutlunun hoşgörüsüne sığınarak bende ekleme yapmak istedim. İki adet mırmır portresi Ve çok güzel bir sargoz fotoğrafı
Biraz Renk Cümbüşü de Benden Su altında görünümünü en çok beğendiğim balıklardan olan eşkinanın su dışındaki pırıltıları... Hay maşşallah kırlangıca... Böylesi herkese nasip olsun.... Palamut bereketi gün doğumunda bir başka güzel... Derya ve ana kuzuları bir arada...
bir renk te benden işte rengarenk bi lapin bu resimi istanbul ilk organizasyonu gerçekleştirdiğimizde büyük adada çektik