Bu Pazar yine sırtıya çıkmaya karar vermiştik. Ekip aynıydı ben, Can ve Gökhan. Amacımız bu sefer daha erken çıkarak gece karanlığından faydalanmak ve bu sayede harami balıklardan nasibimizi almaktı. Gideceğimiz ilk yerin Boğaçay ağzı olması (tatlı suyun denize döküldüğü yer) aklımıza farklı türden balıkların gelmesine neden oluyordu. 3-4 kiloluk bir levrek ya da buraya kadar geçilen taşlık alanda iri bir sinağrit olmaması için bence hiçbir neden yoktu. Gece 04:00’te Can ile buluştuk ve sonra uyuyakalan Gökhan’ı aldık. Saat 05:00 ve biz sudayız: Gece özenerek yaptığım: 20 gram gezer kurşun + fırdöndü + 4 silikon balık (toplam uzunlukları iki kulaç) bunlardan iki kulaç arkada da 9 cm yozuri sahte balık (benim katil olduğunu düşündüğüm sahtem)’ tan oluşan takımım daha limanı çıkar çıkmaz kayaların dibinden sırtı çekerken küt diye takıldı. (Bu takımı barracudaların sürü halinde gezeceğini düşündüğüm için yapmıştım ve eğer planım tutarsa aynı anda iki-üç adet almayı düşünüyordum) Tekne ile takılan yere doğru gittik, takım teknenin tam altında lakin çıkmasına imkan yok, daha fazla uğraşıp vakit kaybetmenin alemi yok deyip 0.35 asso double strenght misinaya son bir hamle daha yaptım, o da ne çattt diye bir ses, boş misina aynen elimde kaldı. Oooo geceye kötü başlamıştım, o kadar özenerek yaptığım ve çay ağızında büyük iş yapacağına inandığım takımım bir anda suyun dibini boyladı. Neyse vakit kaybetmeden ikinci sırtı takımını yapmak için işe koyuldum, çantada uzun zamandır kullanmadığım bir makine ve kamışın olduğu takıma yeni rapalayı bağlamaya karar verdim. Bu rapalayı bayağı araştırarak almıştım ve çok hoşuma gitmişti. İyi iş yapacağına inanıyordum. Tıpkı rahmetli olan katil gibi…. Vee çayın ağzına nihayet vardık, o da ne CIRRRRrrrrrrrrr….. Can’ın çıkrık gecenin sessizliğini öyle bir deldi ki çıkardığı ses, bir anda hepimizin uykusunu açmaya yetti. Bir anlık şaşkınlıktan sonra hemen herkes yerini aldı ve ilk avı karşılamaya hazırlandı. Can çıkrığın ucunda kocaman bir şey geliyor, öyle bir asılıyor ki bu kesinlikle barracuda değil dedi, levrek vuruşu gibi geliyor deyince bütün dikkatler bir anda kesildi ve gelen şeye odaklandı. Ben hemen kepçeyi aldım, Gökhan fotoğraf makinesini, çünkü bu anı mutlaka görüntülemeliydik. Gecenin karanlığı hepimizi daha bir merak içinde bırakıyordu, hele ben bükülen kamışın ucunu gördükçe heyecandan yerimde duramıyordum. Ve o beklenen an geldi avımız teknenin hemen yanında ilk parlamasını yaptı, Can’ın levrek bu sesleri bir anda barracudaya döndü, ben şoku atlattım ve hemen kepçeyi daldırdım, o da ne! Ne kadar ağırdı, bu adeta yerinden kalkmıyor derken bir anda şoku atlattım ve hemen arkada ki rapalada da bir adet barracuda daha olduğunu gördüm. Kepçeyi kaldıramamamın nedeni buydu. İkinci bir kepçe olmadığından bunu da elimle yakalamak zorunda kaldım ve her ikisini de tekneye aldım. O anda hepimiz birbirimize baktık ve bir kahkaha patlattık. Zafer çığlıklarına bir son verip hemen yeni sırtıları suya bıraktık. Ha bu arada Can’ın takım iki sahteden oluşuyordu. Altta plastik balık, üstede slikon sahte vardı. Her ikisi de başarılı olmuş ve aynı anda balığı almışlardı. Derken 3. balık Gökhan’a geldi. Bu iyiye haberdi. Çok geçmeden bir balıkta benim yeni aldığım rapalaya atladı, o da ne bu oldukça büyük bir şeydi. Öyle ki benim makine saramaz hale geldi. Tam o arada aklımda misinayı elime alıp sarmak vardı ki bir anda çat diye bir ses, balık benim takımı kopardı ve ağzında rapala ile alacakaranlıkta kayboldu gitti. Bense kalakaldım. Bir saatin içinde bu giden ikinci rapalamdı ve benim artık katil sayılan rapalalardan kalmamıştı.Sanıyorum bu defa birilerinin kötü ahını almıştım. Takım çantasından bir üçüncüsünü çıkardım ve bundan sonra bunu kullandım, lakin iş yapmadı Çok geçmeden bir balık daha Gökhan’a atladı ve biz bir saatin içinde buradan toplam 4 barracuda aldık. Ya burada sırtı çekmeye devam edecek barracuda yakalayacaktık, ya da farklı balıklara deneyecek ve Kemer tarafına doğru kıyıdan sırtı çekerek gidecek, dönüşte de açıktan sırtıya ağır takımlar ile devam edecektik. Karar verildi ve biz Boğaçayı terk ederek Kemer’e doğru sırtı çekmek için yola koyulduk. Benim nedense mendireklerden hep umudum olmuştur, o koca kayaların arasında büyük balıklar hayal ederim hep, lakin onlarca sırtı çektik fakat her defasında hayal kırıklığına uğradım. Tıpkı bugünkü sırtıda olduğu gibi. Beldibi’ne gelene kadar tek tük cırrrr seslerini maalesef gol ile sonuçlandıramadık. Haa bana gelen bir adet ufak barracuda (o da zaten çekerken suyu boyladı) ve Can’a gelen yine aynı boyutlarda ki barracudayı saymazsak bir daha açıkta dahil olmak üzere ve sonrasında dönüşte yine Boğaçay’da çektiğimiz sırtıdan da maalesef boş dönüldü ve sabahın bereketi ile aldığımız barracudalar ile yetinmek zorunda kaldık. Sabahın 07:00 sinde içilmeye başlanan ateş suyu güne ayrı bir renk kattı. Hatta benim kafa bir ara bayağı bir güzel oldu hani Neyse sonrasında açık hava ve deniz kendime getirdi. Muhabbete diyecek yoktu… Ah bir de onca yol boyunca bir iki daha balık alsaydık çok daha güzel olacaktı ama olmadı. Saat 14:30 gibi limana geldik ve bir av günüde böylece bol adrenalin, bol heyecan, bol umutla geride kaldı. Takım arkadaşlarıma can-ı gönülden teşekkür etmek istiyorum. Böyle güzel bir gün geçirdiğimiz için…. Can sana da ayrıca bir teşekkür daha etmek istiyorum; çok uzun zamandır (Kasım’da Adrasan’da yaşadığım kuzu avı heyecanından sonra) yaşamadığım büyük balık heyecanını yaptığın başarılı sırtı ile tekrar bana yaşattığın için. Tüm okuyanlardan beni affetmelerini diliyorum, oldukça uzun bir yazı olduğu için ve sıkılmadan okuduğunuz içinde teşekkür ediyorum. Sevgilerimle, Gökhan (MGB) İşte Can'ın sırtısına aynı anda gelen iki barracuda. Büyüğü 72 cm ve yaklaşık 1500 gram....
72 cm uzunluğunda.... Açıkta sırtı çekerken. Denizde Jack keyfinede diyecek yok hani... Bu haftanın rekoru. 72 cm - 1500 gr. İşte toplam hasılat. 5 adet ve neredeyse 4-4,5 kg civarında barracuda.... Her av sonrasında balıklar aramızda kardeş payı yapılıyor. İşte bunlarda bu hafta ki benim nasibime düşenler. Bu defa tava değil biraz has Ayvalık zeytinyağ, üstüne hafif köy tereyağ ile kiremitte fırına atılmayı bekliyorlar. Afiyet olsun...
Güzel bir gün geçirmen çok güzel,fakat şu son resim ayıp oluyor kardeş !milletin canı çeker falan. Tebrikler çok güzel bir av olmuş.
Hocam çok güzel av olmuş.Hikayen de bahsettiğin gibi sıkıcı falan değil aksine sanki o sabah suyunu yaşarmışçasına güzel.Ellerinize oltazına yüreğinize sağlık.Gerçi senin sahteler pek sağlıklı kalamamış ama Umarım bir daha ki sefere 1500 değil 2500 lük baracuda rastgelir!!
tebrikler ..Baraküdalar çok güzel..Gökhan abi Kalite çıtanızı haftalar ilerledikçe yükseğe çıkartıyonuz..Vodka gitmiş JACK gelmiş..Ne diyeyim
süper av olmuş hepinizi tebrik ederim! o kadar gerçekçi ve yaşıyarak anlatmışsın ki benim üsküdar sahilde kopardığım yo-zuri rapalanın kopmasına bile bu kadar üzülmedim
mükemmel bence süper bir av olmuş.Daha ne olsun keyifler yerinde av güzel.Zaten antalyanın falezleri doğası yeter.Şansınızın daim olması dileğiyle...
Arkadaşlar gene müthiş bir av macerası yaşamışsınız,sizler olmasanız bunlara şahit olamayacağız, bu arada güveçteki baracudalar lokum gibi görünüyor afiyetşeker olsun
Arkadaşlar tebrikler, güzel av olmuş... afiyet olsun... 2.li ya da 3 lü sırtı uygulama resminiz varmı, birbirine karışmasını nasıl engelliyorsunuz. resimlerseniz bilgi sahibi oluruz diye düşünüyorum. şansınız bol olsun...
ooooo Gökhan Kardeş senin ekibin önünde eğiliyor ceketimi ilikliyorum. Çok güzel bir gün, çok güzel bir anlatım, çok güzel bir son . Sizleri tebrik ederim. Bizide heveslendiriyorsunuz nitekim. Sözünü edemeden duramayacağım. Son fotoğraf iyi güzelde günah kardeşim. Olmazzz sirkülere aykırı bunu mod arkadaşların dikkate almaları gerekir. İnsanın canı çekiyor biyeri şişer valla.
Gökhan'cım ellerinize sağlık Can'ında dediği gibi 10 numarasınız tebrikler kardeşim.Afiyet şeker olsun
tebrikler cok iyi av olmus valla ama kremitte zeytin yagli ve tereyagli hali benim daha cok hosuma gitti
gerçekten de okurken ve resimlere bakarken çok ama çok keyif aldım daha güzel avlara... şu güvecin pişmiş halinin resmini de görseydik
O güzel gün için Can ve MGB ye çok teşşekkür ediyorum. Buna bende değinmeden geçemiyeceğim; MGB o sabah çok şansızdı ve sabah bereketinden sonra gözlerine baktıgımda çok hazin ve gergin bır bakışı vardı. Kolaymı 1 sat içinde 2 takım bırakmıştı ki birisini hazırlamak için bütün gece uykusuz kalmış ve hiç uyumadan gelmişti. Bir anda butun umutları suların dibinde kaybolup gitmişti Bu bakışı ve sabahı hiç unutmayacagım herelde. Gerçekden heyecan dolu ve gergin bir sabahın ardından, ateş suyunun da etkisi ile güzel manzara eşliginde rahatladık ve gevşedik ( özellikle MGB ) Buda sabah bereketinin ve heyecanın kutlaması oldu bizim için Böyle güzel ve keyifli avlarımızın devam etmesi dileğiyle NASİBİNİZ AÇIK OLSUN, Rast gele
Yok yok bizim balıklar kesin Antalyada,ne yapalım biz de sırtıyı Antalyaya doğru çekeriz belki yolda bir kaç tanesine yetişir yakalarız.Tebrikler Gökhan hem anlatım hemde balıklar için.
Gökhan, son kareyi koymayacaktın be üstadım. En ölümcül olanı da o. Ekibi tebrik ediyor, şansınız daim olsun diyorum.
Tebrikler Antalya ekibi,çok güzel bir av olmuş,ellerinize sağlık,olay budur işte.Tam bir kompozisyon şeklinde anlatım olmuş Giriş,gelişme ve sonuç.Sonuç bölümü çok iştah açıcı. 10 numara...