Tarih: 06.03.2011 Saat: 05.00 Yer: Ankara 4 arkadaş sezon kapanışına 2 kala, hem biraz kafa dinlemek hem de kısmet diyerek Eğrekkaya Barajı' na doğru yola çıkıyoruz. Birşeyler tutamayacağımızı bilsek de yanımızda biraz ciğer, biraz mısır, biraz umut, biraz heves yollardayız. İlk molayı ekmek almak için Kazan’ daki ekmek fırınında veriyoruz ve tekrar yola düşüyoruz. Yaklaşık 1,5 saatlik yolculuktan sonra kamp alanımızdayız. Sabah mahmurluğunu üzerimizden atmak ve acıkan karnımızı doyurmak için soframızı kuruyoruz. Ama herkes biran önce su ile buluşmak için sabırsızlanıyor. Hava gayet güzel, su çarşaf gibi. Derken kahvaltımızı bitiriyoruz. Bir çırpıda sofrayı toplayıp, botumuzu şişirmeye başlıyoruz. O da ne! Kar atıştırmaya başlıyor. Suda dalgalanmalar . Yaaa bu ne iş? Cumartesi hava günlük güneşlik, bugün kar. Neyse botun havası tamam, sıra botu suya indirmekte. Kimin umurunda kar yağışı, bir kere gelmişiz kim tutar artık bizi. Haydi hep beraber küreklere. Ve sudayız işte. Biraz açıldıktan sonra salıverin gitsin yemleri. Kiminin ucunda ciğer, kimininkinde mısır. Baktık olmuyor. Hadi dedik ekmeğimize de ortak olun, biraz da ekmek. Yapacak bir şey yok, bekliyoruz. Bu arada kar hızını arttırıyor. Hızını aldıktan sonra şeklini yağmura çeviriyor. Sudan balık çıkaramasak da, sudan çıkmış balık gibi oluyoruz. Buna rağmen hala sudayız ve hala bekliyoruz. Bir iki tık var ama o da balıktan mı, kurşunun dibe değmesinden mi yoksa bizim titrememizden mi onu bilemiyoruz. 2 saatlik bot sefasından sonra hadi diyoruz çıkıp biraz dinlenelim. Botu alıyoruz kıyıya ama ne dinlenmesi. Bu defa kıyıdan başlıyoruz at-çeke, şamandıralıya. Gene yok gene yok. Bu arada Özcan sağolsun, ateş yakmak için büyük uğraş veriyor. Nede olsa heryer yaş artık. Neyse zoru başarıyor ve artık ateş başındayız. Eee artık çay yapma zamanı geldi. Hadi diyoruz çay demleyelim. Çay olurken de umuda yolculuk diyoruz ve atışlara devam. Yok yok yokkkk. Yine yok. Ama olsun. Doğadayız, doğa ile baş başayız ya. Bu yeter bize diyerek kendimizi teselli etmeye çalışıyoruz. Aha, yağmurda durdu artık. Çayda hazır. Ohhh sıcak sıcak ne güzel de oluyor. İçimiz ısındı valla. Bu arada saatte 11.00 oluvermiş bile. Isındık ya artık Kemal Abi ve Gaffar birkez daha botu suya indiriyor. Yarım saatlik bir yolculuktan sonra yine kıyıdalar, elleri bomboş. Bizse hala kıyıdan devam. Bu arada bizden sonra mekana gelen adını bilemediğimiz bir abimiz de her türlü atraksiyonu deniyor ama O’ nun da elleri bomboş. Yağmur tekrar başlıyor ama bizim ateşimizden midir nedir daha üzerimize değmeden buharlaşıyor. Ateşimiz yükselmeye başladı, böyle olmuyor diyerek tekrar botu suya indiriyoruz. Belki biraz serinleriz. Yemler yine dipte ama ikrama evet diyen kimse yok etrafta. Dolan dolan dur, sanki boşa kürek çekiyoruz derken kürekte bunun farkına varıyor ve çattttt. Küreğin bir parçası elimizde bir parçası botta. Haydaaa bu ne iş yaaa? Kesin yukarıdan bize bakıpta ohhh ohhh diyenlerin nazarı değdi . Neyse adamların günahını almayalım, işin şakası bu. Son bi gayret botu kıyıya çeviriyoruz. Biraz zorlanarak da olsa kıyıdayız. Küreğimiz kırılsa da kamışlarımız hala sağlam. At-çeke devam. Nafile, dedik ya gelirken bir şey tutamayacağımızı biliyoruz diye. Balıklarda bizi yalancı çıkartmamak için uğraşıyorlar. Aaaa oda ne yağmur kesilmiş güneş yavaş yavaş yüzünü göstermeye başlamış. Su yüzeyinde müthiş yansımalar. Fotoğrafçılığım gün yüzüne çıkıyor o anda ve elimde fotoğraf makinem. Bu fırsatı kaçırmamaya çalışıyorum. Bu arada sucuklarda hazır. Hadi yumulun. 1 saatlik yemek faslından sonra dönüş için yavaş yavaş hazırlanmaya başlıyoruz. Malum daha bot indirilip bir dahaki yolculuk için hazır hale getirilecek. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra saat 16.00 gibi dönüş yolculuğuna başlıyoruz. Biraz yorgun, biraz ıslak, ellerimiz boş amaaaa kafayı sıfırlamış olarak Ankara’ dayız. Evet arkadaşlar, ilk raporumla karşınızdaydım. Umarım yaşadığımız keyifli anları sizlere aktarabilmişimdir. Daha nice raporlarda görüşmek dileğiyle… Saygılarımla.
Raporunuzu soluksuz okudum..Resimler doğa harika..Bir de Balık olsaymış üffff....Ama olsun dediğiniz gibi 1 aylık stressi atmışsınız...Paylaşım için teşekkürler..
Sedat Bey, Mehmet Bey. Raporumu okuduğunuz ve yorumlarınız için teşekkürler. Saygı ve sevgilerimle...
Botu indirmişsiniz, oltaları suyla buluşturmuş stres atmışsınız balık olmasada temiz hava alıp geldiniz, sizleri kutlarım.
Rapor güzel, manzara güzel, arkadaşlık dostluk güzel; ah birde balıkla taçlansaymış tadından yenmiyecekmiş ama kısmet bir dahaki sefere inşallah.. zaten her seferinde dolu gelsek tadı kaçmaz mı? ne demiş atalar; kırk gün taban eti, bir gün av eti... Bereketi bol avlarınız olsun...
Anlatımınıza bayıldım, hiç değilse stres atmışsınız. Ayrıca avlağınızın doğası ne kadar güzelmiş, özellikle son fotoğraftaki fona hayran kaldım.
Anlatımınız ve fotoğraflar harika, oradaymışım gibi hissettim herşeyi, bir sonraki raporunuzu sabırsızlıkla bekliyorum, balıkta olursa fena olmaz yani
Güzel bir gün geçirmişsiniz en azından Ankaranın kalabalığından sıkılıyor insan bu arada fotolarınızdan bi kaçını (ç)alabilirmiyim
süper sunum olmuş roman tadında okudum normalde çok uzun yazıları okumam ama böyle 10 sayfada olsa okurum bidahaki organizasyona benide çagırmayı unutmayın harika olmuşş.
Teşekkürler arkadaşlar. Bizimle olmak isteyen herkese kapımız açık. Birlikte olmaktan mutluluk duyarız. Görüşmek üzere...
selam olsun herkese. ankara' dan halit ben arkadaşlar. diyarbakır da şark görevini yerine getirdikten sonra ankaradayım. ankarada ki arkadaşlardan destek bekliyorum. tatlı su avı son 3 senedir malum d. bakırda deniz olmadığı için başladı. şahane sazan avlarımdan sonra sıra geldi turna avına. maalesef d.bakırda arabayı sattım. ve araçsızım. ankarada ki arkadaşlar dan destek bekliyorum . olurda aracınızda botunuz da bir kişilik yer olursa haber verirseniz sevinirim. ibrahim bey bu arada rapor da bir balık eksik. onun dışında herşey süper olmuş emeğinize sağlık. sizinle tanışmak isterim.