13 Ekim Cumartesi günü yaptığım av sonrasında pazar gününüde lüfer peşinde koşmaya adadım. uykusuzluğun had safhada olduğu bir gün oldu. Arabada kısa uyuma denemeleri ile saati akşam üzeri dört yaptım. Yine malum merada yerimi almıştım hava yazı aratmıyordu, yeme daha doğrusu taze yama ihtiyacım had safhada ne yapacağımı düşünürken etrafımdaki çaparacılar tek tük istavrit almaya başlayınca neşem yerine gelmişti. Bana çok değil otuz istavrit yeter dedim. Hemen çapara kamışını hazırladım ve istavritler birer, ikişer gelmeye başladı. Her şeyin iyi gideceği belli olmuştu sadece koca merada dibime giren iki kişi hariç. Bu arada yeteri kadar istavriti kovaya koydum balıklar yüzüyor.Güneş tam kaybolduğunda iki kamış dip mantarlı oltalarla atışa hazırdı. Takımları yemleyip suyla buluşturdum, aklımdan geçen daha erken onbeş dakika sonra hava iyice karanlıklaşır vakit o zaman diye hayal kuruyordum. Esas mesele yanıma girip oradan dört kamış atan iki kişi, tüm uyarılarım para etmemişti. Onlarla uğraşırken kamışta küçük vurmalar oluyor ve tetikte bekliyordumki o büyük vuruş geldi balığı tasmaladığımda elim kolum titremeye başlamıştı. Balığı suyun üstüne çıkartmadan önüme kadar getirmeli ve o bir metrelik yerden kaldırmalıydım. On metre kalana kadarda iyi getirdim fakat balık ısrarla suyun üstüne çıktı ama ne çıkma yaklaşık bir metre yukarıya sıçradığında tüm meradakiler bağırmaya başladılar. Daha önce hiç bu kadar büyüğünü görmemiştim bu tam bir kofanaydı, balık suya indi ve bir kez daha su üstü yaptı yine kurtulmadı ve dört metrelik kamış mesafesindeydi artık kaldıracak ve bu güzelle kucaklaşacaktım ama nerede yanımdak laf dinlemezin attığı takım benim iki kamışında üstünde olunca ve bu akılsız öylece balığı seyredince olanlar oldu. Balık dördüncü hamlesinde takımı kortıp gözden kayboldu. İşte o an her şeyi yapabilirdim yinede bu laf anlamaza bir kaç şey söyleyip takımları birbirinden ayırdım. Tabi o kadar büyüğü olmasada peşinden bir adet 40 santim, iki adette 35 santim gelen üç lüfer almayı başardım. Sarıkanatlarda bonusu oldu. Yani bazen sabır belaya bulaşmayıda engelliyor. Ama birisi balık aldığında o kişini dibine girmek sadece balığın o kişinin önünde olduğunu sanmak büyük bir aptallık. Heleki lüfer balığı açısından. İşte böyle pazar gecesinide bu sonuçla bitirdim. Uploaded with ImageShack.us Uploaded with ImageShack.us Uploaded with ImageShack.us Uploaded with ImageShack.us
Tebrikler Bülent kardeşim, bu avın usta işi olduğu her halinden belli oluyor, serinin devamını bekliyoruz.
Bülent abi çok sinir bozucu bir av olmuş. O laf anlamazlar olmasa aslında harika bir av günü olacakmış. İyiki kendini tutmuşsun, klavyenden bile öfke fışkırmış. Nice huzurlu güzel avlar dilerim.
Bülent Abi tebrikler...Çok başarılı bir ava imza atmışsın her zamanki gibi.. Ama senin şu efsane Saroz levrek avın hala aşılamadı
Orha n abi teşekkür ederim, gerçekten itina , özen ve dikkat isteyen bir av şekli. Lüfer seçici bir balık ve son on gündür gördüğüm şeyler ay varkaen kıyıda olmuyor, çok sakin havayı sevmiyor, merada yem yoksa orada takılmıyor terkediyor, yemi kanlı istiyor, düzgün istiyor böyle uzayıp gidiyor. Başlı başına bir avcılık istiyor. Zaten zevkli olan yanıda kendine has özellikleri olması. Saygılarımla.
Tebrik ederim, mükemel av olmuş. aynı gün bende sizin bulundugunuz avlaktaydım, inşallah bir gün tanışırız.
Sağolasın, ne papalım her yerde olduğu gibi balıkta da bu tarz insanlar olabiliyor. Bir balık için kimseyi kırmak istemem ama bu kişiler başta uyarmama rağmen mal gibi bildiklerini okudular. İnsan bir tepki verir o tepkiyi dahi göstermediler insanı çileden çıkartan da bu zaten. Neyse olan oldu, sabır gerçekten çok önemli.