16-21 Eylül arası Bozcaada'daydık. Yanımda el oltası, kuru boru kurdu ve muhtelif iskandil götürmüştüm. 17 Eylül'de saat 18 sularında nişanlımla feribot iskelesinin doğusunda (sağında) kalan yeşil fener mendireğine gittik. Deneme için 0.30'luk misinayabeyaz Yabomax iğne (kurt iğnesi ?) bağlayarak şeytan oltası yaptım ve boru kurduyla yemledim. İlk atışımı bir sürü harami hani darmaduman etti. İkinci atışımda ise karagöz olduğunu tahmin ettiğim büyükçe bir balık yemi çaldı. Şeytan oltası tecrübem az olduğundan ve tasma yapmakta geciktiğim için bu balığı alamadık. Üçüncü atışımda da benzerini yaşadım fakat tek bir farkla, yemi alan balık iğneyi kayalıklara taktı. Ben de suyu sığ ve çok kayalık olan mendirekten vazgeçtim. Aynı gün 18:30 sularında feribot iskelesinin sağındaki uzun iskelenin ucundan el oltasına bağladığım 3 köstekli beden ve 60 gr. kurşunla yaklaşık 3~4 metre önüme atışlara başladım. İlk mağdur 8 cm.'lik bir hani oldu. Kızgın kızgın "Bozcaada'ya geliriz burda da anca hani yakalarız" diyip yavruyu geri bıraktım. Yemleri tazeleyip tekrar attım. 2 dakika geçmeden oltada o tanıdık titreşimle kanım kaynadı. Çekmeye başladım. Evet gelmekte olan bir karagözdü ! Ama bu da 10 cm'lik bir yavruydu. Bunu da suya geri bıraktım. Yemleri tazeleyip tekrar aynı yere doğru bıraktım. Bu sefer 2 dakika geçmeden yine o bilindik titreşim ! Bu sefer daha da kuvvetli. Usul usul çektim, kısmetim 15~16 cm'lik bir karagözdü bu sefer. Bu durumu gören civardaki balıkçılar hemen etrafıma toplandılar. Hatta boru kurtlarımı birkaç kişiyle de paylaştım. O sırada oltasını denize bırakmış balıkçılardan birine oltanın yanındaki çocuk heyecanla seslendi "Abiii yakaladın, yakaladın" Başımı kaldırıp önüme bir baktım ki, onlarca zargana ve kefal çocuğun kıyıdan attığı ekmeğe saldırıyor. Her taraf balık kuyruğu vuruşlarıyla şıpır şıpır. Bu arada yandaki amca oltasını tedirgin tedirgin çekiyordu. Gelen kısmet ise 60~70 cm'lik bir zargana ! Balıkçıyı tebrik ettim, oltamı tekrar yemledim ve biraz daha uzağa attım. 5 dakika sonra bir vuruş daha... Ama bu sefer çok sert ve atik... Tam tasma yapıyordum ki, geciktim Balık takımı kaçırdı ve kayalıklara takıldım. Avladığım balığı zargana yakalayan amcaya verip biraz sohbet ettim. Az sonra yanıma bir çocuk geldi. Elinde bir kasnak, ucunda bir sahte... "Abiii neden kalamara atmıyorsun ?" diyor. Meğerse Güneş batana doğru çoluk çocuk kasnakları kapıp kalamar çekerlermiş. Sahte olarak Erma marka sarı, mavi, kırmızı modelleri olan, göğsünde 35 gr.'lık dalma kurşunu takılı, gövdesi tül kaplı, tülün altında fosforlu boyası olan sahteler kullanıyorlar. Bu sahteleri döndürüp ileri savuruyorlar ve çapari çeker gibi yüzdürüyorlar. Büyükçe kalamar yakalayanlar da vardı fakat çocukların yakaladıkları bebeklerdi diyebilirim. Çocukların birkaçına bu kalamarların daha ufak olduklarını söyledim ama kaale almadılar. Sevgili dostum draco (Kaan) ayın 18'inde boru kurtları, sülünesler, takım çantası, iki kamış ve diğer mühimmatıyla birlikte geldi. O akşam karnımızı doyurup saat 1:00 sularında soluğu feribot iskelesinin batısında (solunda) kalan kırmızı fener mendireğinde aldık. Kamışları açtık, canlı boru kurtlarını yuvalarından çıkardık, sülünesleri balıkların ağzına layık löp et kıvamında hazırladık, fosforlu ışıklarımızı taktık, tripodumuzu kurduk, içeceklerimizi yudumlayıp sohbet ederken tek gözümüz kamışlarda... Oldukça kuvvetli rüzgardan balık mı geldi rüzgardan mı titriyor kamışlar ayırt etmeye çalışırken zaman geçti. Saat 2:00 sularında ilk balığımızı aldık. İri bir karagöz. Yarım saat sonra surf kamışın ucunun denize boyun bükercesine eğilmesiyle sert bir vuruş, ağır bir tasma ve bir baba sargoz... Rüzgar iyice kuvvetlendi. Bu arada iki amatör balıkçı daha belirdi. İlk gelen İstanbul'dan olduğumuzu öğrenince başladı hayat hikayesini anlatmaya. Techizata bakıp işi bildiğimizi ima eden sözlerle moral verdi. Gülüştük, sohbet ettik... Üzerimdeki 3 tişört ve monta rağmen rüzgarı tenimde hissetmeye tam başlamışken sert bir vuruş daha ve bir baba karagöz daha... İkinci amatör geldi yanımıza bir balıklara, bir bize bir de Kaan'ın yemlediği kösteklere bakıp "Kösteklerin uzun ha, bununla birşey yakalayamazsın" demez mi İçimizden tam fessuphanallah çekecekken ikinci inci de çıkıverdi "Bak dip kösteğini kurşuna yakın. takmışsın. Maazallah buna sarı bir balık var o vurur. Geldi mi -aa sarı balık- (trakonya'dan bahsediyor) diye tutuverme. Sırt dikenleri çok zehirlidir." Kaan'la aynı anda "İyi de o trakonya ve en zehirli dikeni solungaç üzerindekiler" deyiverdik. Adamcağız bize şaşkın şakın baktı. İçinden "vay be" dese gerek tekrar bir balıklara bir bize bakıp "Haydi iyi avlar" diyip gitti. O gece balıkların devamı gelmedi, rüzgar iyice arttı ve akıntı abartılı hale vardı. Biz de saat 4:30 gibi toparlanıp pansiyonların yolunu tuttuk. (Devamı gelecek. Resimler de daha sonra gelecek inşallah )
Fotoları sabırsızlıkla bekliyoruz... Seneler evvel o bölgede avlanmıştım. Hemen sol tarafınız Kale sağ taraf ise Liman . O yolun sonuda o zamanlar tek eğlence yeri olan Baraka Bar, Hey gidi günler. Neyse dediğim gibi Fotoğrafları bekliyoruz. Bu arada Levrek haberi aldınız mı hiç? . Selamlar.
Levrek kartpostal gönderdi. Bu yazıdan sonra anlatacağım zaten. Kartpostallar sardalya şeklinde Koreli Balık Lokantası'nda otururken lapır lapır ayaklarımızın dibine 3'er 5'er atlıyorlardı Muhtemelen levrek gönderdi onları
Koray bozcaadayı iyi bilen biri olarak ada balık bakımından iyi bir meradır liman içinde aynı yerlerde güzel mercan ve çupra yakalıyorlar zarganada boldur ayrıca levrekte bulunur yatların yanaştığı yerin sonunda güzel mercan çupra yakalanır arabalı vapur iskelesi ve kale önündeki çay bahçesinin önünde zargana vardır ayrıca kıbrıs oltası ile ekmek takarak sarpa ve kupezde yakalanır bunun dışında adada çanak limanıda iyi bir av yeridir bereketli avların olsun rastgele
Valla Koray, fotoları ben de bekliyorum kısıtlı zamanda keyifli avcılık yaptık, doyduk mu? tabi ki hayır... biz tatile gittiğimizde hem balık avımızı yapmalı hem de dostlarımızı mutlu etmeliyiz, sadece balık avı için çıkılan bir gezi olmadığı için tam zamanlı av yapamadık ama yine de çok güzeldi kardeşim... eğer son gece sülinalarımız bitmeseydi sargozdan, karagözden ve yabani mercandan başka çipura, fangri ve belki levrek de tutabilirdik... sağlık olsun, bunların hayalini kurmak bile yetiyor ama raporda 3 balıktan bahsetmişsin, o gece 4 balık aldık, hepsi de Emre'nin midesine gitti biliyosun ama dönüş feribotu yaklaşırken son anda ikinci sardalya oynağını görüp de koşarak feribot sırasındaki arabadan kamışı ve sahteyi kapıp gelmem ve beşinci atıştan sonra feribotun yanaşması dolayısıyla levreği kandıramadan dönmüş olmam hakkaten koydu bana ama senin o sırada söylediğin "işte balıkçılık bu! işte olay bu!" sözlerin hala kulağımda çınlıyor, sanırım bu herşeyi özetliyor, işin ruhu tam da bu, gerisi fasa fiso resimleri ve çok güzel balıkları aldığın gecenin raporunu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum, cumartesi akşamı mırmır ve eşek barbunyası avında görüşmek üzere canım kardeşim benim not: ben at çek yaparken gökhan da oynağa kalkan sardalyaları videoya almış, ondan temin edip rapora daha sonra ekleyebilirsin, harika gerçekten
Çok harika, Bozcaada'nın limanı, Koreli, mendirek hepsi canlandı gözümde, tabii pek çok anı ile birlikte...
yanlız oralarda bozcaada gökçe ada ve kaba tepe oralarda olta atıyorken oltayı yanlız bırakmaya gelmiyor ben büyük kemiklide olta takımıma veda ediyordum denizden çıkardık paylaşımın için teşekkürler resimlerinizi bende bekliyorum memleketimin meralarını
tebrikler Kaan ve koray güzel ve eğlenceli avlar olmuşhikayenin devamını bekliyoruz.birde adanın arka koyları cok güzel sinarit yapar
tebrikler bozcaadada 8-10 kez avlanan birisi olarak sadece limana bağlı kalmak çok iyi bir seçim değil bence adanın başka yerlerinde(yerini söylemeyeyim orası benim akvaryumum) bolca karagöz ve mercan tutmuştum (20 civarında)
bozcaada da tekne ile de avlandım biliyorum, şartlar limanı gerektirdi 2 gün, kalabalık bir gruptuk, birlikte geçirdik zamanımızı, bir balık avı tatili değildi. Çanakkalenin başka yerlerinde de epey mercan karagöz çıkıyor (yerini söylemeyeyim, orası benim akvaryumum)
selam arkadaşlar, uzun zaman oldu katılamayalı forumlara 05/08/2011 gece bozcaada'ya gidiyorum gitmeden kendime takım hazırlıyorum hem kamışa hem de kıyıdan parakete atmak için (nasıl derseniz anlatırım, kafa ütülemeyeyim) yaklaşık 150m olması lazım toplamda boyunun. bozcaada da ziyaretlerimde hep kısa ve arkadaş çevresinden araştıracak çok fazla vaktim olmadı kıyıdan açığa rüzgar alan ıssız koylardaki meralara gitmem lazım yer tavsiye edecek veya adanın hangi bölgesine gitmem konusunda yardımcı olacak varmıdır? Ayrıca yem olarak karides, teke gibi yemler düşünüyorum bulamazsam dondurulmuş gıdalardan kullanırım diye düşündüm, ne önerirsiniz? Gökçeada'da bir hayli sargoz ve karagöz yakalamıştık, fakat bozcaada da tatili geçirmek bir hayli tuzlu oluyor bu nedenle kısa konaklamalardan daha henüz yabancı sayılır. Oraya gideceğim tarihte oralarda olan arkadaşta var ise telefonumu da veririm görüşebiliriz de