17 Ekim 2010 Yeşilyurt Lüfer Avı

Avlak Yeri:Yeşilyurt
Olta düzeneği: Lüfer için kullandığımız büyük iğneli mantarlı dip oltası
Kurşun: 100 ve 115gr.lık fırdöndülü kurşun
Kullanılan Yem: Florya'daki (Menekşe sahili) balıkçılardan satın alınmış 4 adet iri istavrit
Yakalanan balık: 1 adet 40,5cm boyunda 742gr ağırlığında kofana
1 adet 31cm boyunda 370gr ağırlığında lüfer


İyi günler arkadaşlar,
İstanbul kıyı raporlarına da yazdığım gibi dün akşamüstü saat 17.30-21.30 arası Yeşilyurt'ta lüfer denemeleri yaptım ve en sonunda denemelerim başarıya ulaştı.
2 haftadır havadan ve iş yoğunluğumdan fırsat buldukça ara ara belirlediğim avlağa gidip denemelerde bulunmama rağmen bir türlü istediğim balığın vuruşunu bile alamıyor ve yemlik olarak kilosunu 12-15TL arasından aldığım istavritlerle birlikte "kös kös" eve dönüp mahalledeki kedilere istavrit ziyafeti veriyordum. Özellikle istavrite harcadığım paraya acıdığımdan son zamanlarda Florya/Menekşe Sahilindeki yemcilerden kurt alıp önce zarganaya olta atıyor ve yakaladığım kanlı canlı zarganayı yem yapıyordum. Ne yazık ki bu kanlı canlı yeme bile vuruş alamadan dönüyordum. Her seferinde "Herhalde balık daha avlağa inmedi, biraz daha beklemek gerek, en iyisi bir hafta boyunca deneme yapmayayım da bir hafta sonra gider denerim" dememe rağmen bu "bir hafta daha bekleme" kuralını ihlal edip uygun hava şartlarını denk getirdiğimde hemen taze istavrit ya da kurt ile avlaktaki yerimi alıyordum.
Dün akşamüstü evde otururken havanın tam av havası olduğuna kanaat getirmemle birlikte, tüm olta takımlarım her daim arabamın bagajında olduğundan sadece kovamı alarak evden çıktım. İlk durağım Menekşe Sahilindeki yemciler oldu ve 2TL'lik kurt alarak yoluma devam ederken "havanın kararmasına az kaldı bari zargana yakalayana kadar lüfer oltalarını bekletip boşa zaman geçirmeyeyim" diye hemen Floryadaki balıkçıların bölgesine yanaşıp 1 TL'ye 4 adet iri istavrit aldım. Bu yemin görevi taze zargana yakalayana kadar bir umut olarak lüfer oltalarını suda bekletmemi sağlayacak olmasıydı.
Avlak bölgesine vardıktan sonra 2 adet kamışı ucunda lüfer takımlarıyla birlikte suyla buluşturdum ve 3. bir kamış ile de zarganaya at çek yapmaya başladım. Yaklaşık 45dk boyunca zargana topuyla yaptığım at-çeklerde bir tane zargana yakalayamama rağmen tutup saldığım kefaller sanırım 10 adedi geçmişti ki en son yakaladığım kefali yem olarak kullanma amacıyla kovama atıp başarısız geçen zargana avımı sonlandırdım.
Artık gözüm yaklaşık 50dk önce atmış olmama rağmen en ufak bir kıpırtı bile göstermemiş olan kamışlardaydı. Artık iyice canım sıkılmaya başladığından "balık daha avlağa girmemiş" gibisinden söylenmeye ve yavaş yavaş toplanmayı düşünmeye başlamıştım. 5 dk kadar sonra avı sonlandırmaya karar vermiş ve oltalarımdan birini çekmeye başlamıştım. Tam oltayı sudan çıkarttığım sırada diğer kamışın ucunda bir hareket görür gibi oldum ve elimdeki oltayı kenara bırakıp diğer oltayı alıp tasmayı vurdum. İlk anda balık yakalanmamış gibi hissettirse de makinayı bir tur daha sararken çarşı karışmış ve kavga başlamıştı. Balık su üstü yapmaya çalıştıkça kamışı bastırıp hayvanı dizginlemeye çalışıyordum ancak balık bir ara bana üstün gelip su üstü yapınca alacakaranlıkta yakaladığım balığın "artık kofana olmuş" denilebilecek bayağı bir kaba lüfer olduğunu anladım. Bu andan sonrasının nasıl geçtiğini bu balığı yakalayan arkadaşlar çok iyi anlayacaktır. Saat 18.40-18.50 civarı balığı sağ salim kıyıya alıp kovada bekleyen kefalin yanına yerleştirdim (bu esnada kefali görmeniz gerekirdi) Her iki oltayı da tekrar yemleyip suyla buluşturdum ve yeniden beklemeye başladım. Bekleme esnasında daha önce birçok defa beraberce denemelerde bulunduğumuz bir arkadaşıma telefonla "hedef balığı yakaladığımı" haber veriyordum ki ilk balığı çektiğim kamışın ucunda bir kıpırdama olmasıyla telefonu elimden adeta fırlatıp kamışa yöneldim ve tasmayı vurdum. İlkinden daha küçük olduğunu hissetmeme rağmen gelenin de limit içi bir lüfer olduğunu anladım. Bu balığı da kovaya yerleştirince içerdeki kefal kalp krizi geçirecekti. Oltayı yeniden yemleyip suyla buluşturduktan sonra fırlattığım telefonu yerden aldım ancak çarpma şiddetiyle telefon kapanmıştı. Telefonu yeniden açar açmaz konuşmamızın yarım kaldığı arkadaşım aradı ve telefonun kesilmesinden ikinci balığı yakaladığımı anladığını, hemen yemlik istavrit alıp avlağa geleceğini söyledi. Bu konuşmadan yaklaşık 20dk sonra taze istavritle birlikte gelmesiyle de kovada hala canlı olan kefali yem için artık ihtiyaç duymayacağımdan suya bıraktım; kefalin kaçışını görmeliydiniz.
Ne yazık ki suda 4 adet olta olmasına rağmen bir daha vuruş alamadık, bunun en büyük nedeni de avlandığımız yerin etrafının, kanımca "voli" yapan 2 adet balıkçı teknesi tarafından sarılması oldu. Sağolsunlar bu balıkçılar meradaki balığı gerek aralıklı olarak suya tuttukları projektör gerekse de suya fırlattıkları ip bağlı büyük taşlarla ürküterek, balığın avlaktan ayrılmasına sebep oldular.
Av esnasında yanımda fotoğraf makinesi bulunmadığından, avlanan balıklar hakkında fikir vermesi (ve sallıyor olmakla itham edilmemek) açısından aşağıya avdan döndüğümde evimin mutfağında çektiğim fotoğrafları koyuyorum.
Daha iyi avların sizlere nasip olması dileğiyle hepinize rastgele...

 

oo yeşilköy e bak sen, açmış kollarını da kucaklarmış balıkçıları : ) vallahi afiyet şeker olsun süper balıklar. Rapala deneyen gördünüz mü hiç...?

 

Tebrikler,harika lüferler.Yarın akşam ben de orda olacağım.Rastlaşırsak merhaba demek isterim.Afiyet olsun şimdiden..

 

Abicim tebrikler.şahane balıklar..
Balık bu sene epeydir var ama sürekli av veremiyor birtürlü..
boğazda cumartesi günü çok güzeldi..
Avlarının devamını dilerim

 

tebrikler çok güzel lüfer ve kofana

 

Hey maaşallah, Allah tekrarını nasip etsin.

Balıkçı tekneleri aç kurt gibi, ellerinden gelse dinamitle bütün Marmarayı havaya uçurup kıyıda köşede kalmış son balığı almak isterler, gözleri doymak nedir bilmez malum.

 

Tebrikler avlarınız daim olsun