Merhabalar; 18-19 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiğim avların raporlarını iş-güç koşturmacası nedeniyle ancak paylaşabiliyorum sizinle. İki hafta önce neredeyse bir haftalık yıllık iznimin hepsini levrek aramakla geçirip toplam 1.500 km.'ye yakın yol yapmama rağmen bir takip bile alamadığım için haziran ortalarına kadar bir yere kıpırdamayacağıma kendi kendime söz vermiştim. Fakat geçtiğimiz hafta ortaları kendimi google haritalarda mera bakarken bulmaya başlayınca bu sözü biraz erteleyip, sadece bu hafta sonunda son bir deneme yapsam mı diye düşünmeye başlamıştım. En sonunda kararımı verdim ve alarmı 02:30 'a kurup yattım. Uyu bakalım uyuyabilirsen.. 18.05.2014 Saat 04:00 civarında avlaktaydım. Tam karşı istikametten esen orta şiddetli rüzgar atış menzilini ciddi anlamda etkilediğinden rüzgarı karşıdan değil yandan alan 150 m. ilerideki başka bir noktaya geçtim. Ama burası da çok sığdı ve sahte sürekli dibe sürtüyordu. Taktırmamak için konsantre olmaktan ava odaklanamıyordum. Böyle olmayacak diye düşünüp tekrar ilk noktaya geri döndüm. Neyse ki rüzgar da hafiflemişti. Bir kahve molasından sonra tekrar atıp çekmeye başladım. Saat 04:50 civarında o beklediğim direnç geldi ve reflex olarak kamışı kaldırdım. İşte, sahtenin üzerindeydi.. Yaklaşık 15-20 sn sonra iyice kıyıya kadar geldi. Zaten çok iri olmadığından yaklaştırmak kolay oldu. Ama direnci fena da değildi. Bulunduğum nokta su seviyesinden yukardaydı ve çekik olan su nedeniyle de kepçelemek için baya bir aşağı uzanmam gerekti. Sahteden kurtardıktan sonra artık ellerimdeydi. Yakından biraz izledim. “Gerçekten muhteşem” diye düşündüm.. Nerelerdeydin diye sordum.. Cevap olarak olmayan dişlerini sinirle sıktı sanki.. Sonra daha fazla can çekişmemesi için hızlıca sonlandırdım. Artık hareketsizdi.. Aklıma “where the wild roses grow” şarkısındaki “.. all the beauty must die..” sözleri geldi.. Bu kadar sevip de öldürmek.. “Evet ironik ama bunun da sonu yok ki.. Zaten limit üstü. Üstelik havyarlı da değil. Hem sene boyunca kaç tane denk geliyor ki ?..” gibi düşüncelerle kendimi telkin edip biraz daha at çek yaptım. Aynı yerde gün doğumunda su üstü sahtelerle wtd yapmayı düşünüyordum ama hiç hareket olmayınca iki numaralı mekana geçtim. Baktım Barış (baris1975) da gelmiş ve amacı yemliden önce biraz takılmak olsa da su üstü combakları görünce ayrılamayıp bel ağrısına rağmen wtd ‘ye devam ediyordu. Ben de çeşitli dalarlı ve su üstü sahteleri sırayla denedim. Rover’a bir hamle olduysa da yakalanmadı. Barış da bir adet aldı derken 2-3 saniyede o da kurtuldu. Saat 08’e doğru ayrılıp evin yolunu tuttum. Paşamız 53 cm ve 1480 gr gelmiştir. Bence bu yoklukta fena sayılmaz.. Ama biraz zayıflamış sanki. Karnından bir adet minik sarpa ve başkalaşım geçirmiş iki adet daha balık çıktı. Mekana gelmeden önce bir şeyler atıştırmış ama kesmemiş anlaşılan.. Rapala maxrap 15 cm. FHC rengi ile yakalanmıştır. Bu sahte karanlıkta gerçekten iyi iş çıkarıyor.. Ve fotoğrafları: 19.05.2014 Paşayı bulmuş olmanın sevinciyle ertesi gün de gitmek istiyordum ama saat 04:45’te annem ve babam Erzurum’a, kardeşimin yanına gideceği için onları havaalanına bırakmam gerekiyordu. Saati kötü denk gelmişti ama yapacak bir şey yoktu.. “Hele havaalanına bir gideyim de, dönüşte bir şeyler ayarlarım” diye düşünerek oltaları arabaya yerleştirdim. Saat 04:30 civarında tekrar kıyıdaydım. Farklı dalarlı sahteler denedim ama hiçbir hareket yoktu. Sonra gün doğumuna kadar seyyar bir şekilde yürüyüp at-çek yaptım. Sonra yine bir kahve molası vermiştim ki yakınıma birisi geldi ve başladı atçek’e. Wtd yapıyordu, ben de süzülen sahteyi izliyordum. Derken daha ikinci atışında sahteye hamle oldu ama alamadı. Üçte ve dörtte de aynı hamle geldi. Keşke yanımda fotoğraf makinesi olsa, zoomlayarak güzel bir video çekerdim diye düşündüm. Valla filtre kahve eşliğinde bu görüntüleri izlemek sanki tutmaktan daha keyifliymiş gibi bile geldi bir an. Sonra kendime gelip ben de başladım rover’la wtd ‘ye. İkinci atışta bastı ve oltadaydı. Çok hareketli, 20-25 cm boyunda bir ufaklık. Kepçe kullanmadan yukarı alıp fotoğrafını çektim ve yavaşça geri bıraktım. Sonra diğer vatandaş iki tane art arda aynı boydan aldı ama doğru torbaya.. bastım kalayı içimden.. Gidip iki çift laf söylemek istesem de bir şey demedim, neden bilmiyorum Şu an pişmanım sessiz kaldığıma.. Bu hareket yarım saat kadar devam etti. Ortalık tekrar sessizleşince biraz daha yürüyüş-at-çek yaptıktan sonra dönüşe geçtim. Boy-gramaj ölçümü yapmadım. Bir iki poz alıp yavaşça bıraktım. Sahte, geçmişte de çok canlar yakan River2Sea Rover 98 HA16R rengi. Sonuç olarak uzun zamandır aradığım levreklerle tekrar karşılaşabilmiş olduğum için mutluyum. Herkese rastgele.. Saygılar
Tebrikler. Şu sonlandırma olayında bende kötü oluyorum.Bıraksam kendi kendine can vermesi daha uzun ve işkenceye dönüyor gibi Hatta balık tuttuktan sonraki bir gün sıkıntı yaratıyor aklıma geldikçe.Balığı çıkardıktan sonra izlememek daha iyi oluyor. Su üstü sahtelere yapılan hamleleri izlemek gerçekten çok keyifli ve heyacanlı oluyor.Dönüp dönüp saldırıyorlar , takılmayanlarda sanırım biraz ufak oldukları için sahteye güzel hamle yapamıyorlar. Rastgelsin reeling
Teşekkür ederim. Daha önce ben de öldürmeyip güzelce sarıp sarmaladıktan sonra, görüp duymayacağım şekilde çantaya, bagaja vs. kaldırıyordum. Kendi kendine ölüyordu. Güya görmüyordum ama ne bileyim, can çekişiyordu sonuçta. Ve bende de etkisi hemen geçmiyordu. Bu yüzden alı koymaya karar verdiysem pek oyalanmayıp hemen sonlandırmayı tercih ediyorum artık. Evet su üstü aynı anda göze de hitap ettiği için çok keyifli. Bir de özellikle ufaklıklar denk getiremeyip arsızca saldırmaya devam edince izlemesi güzel oluyor.
Tebrikler Ulaş, güzel levrekler. İyice zayıf düşmüşler, koca bi kafadan başka bişey kalmamış levreklerde. Sırf görsel olarak değil, lezzet olarak ta yağ kaybetmiş levrek, lezzetsiz bulunur. Gene de levrek, levrektir tabi. Sonlandırma olayı, bence av zevkinin bedeli. Bende hemen sonlandırmaya gayret gösteriyorum. İtiraf edeyim ki hiç hoşuma gitmiyor. Oldukça zorlanarak yapıyorum, hatta kafamı çevirdiğim oluyor ama keyfin de bir bedeli var gibi düşünüyorum. Zevk için madem yakaladın, madem öldüreceksin, hemen öldür, bu da senin cezan olsun diyorum kendime. Nice güzel avların olsun.
Tebrikler. Güzel avlar gerçekleştirmişsin. Su üstü sahtelerimi ön sıralara alma zamanı geldi anlaşılan. Balığı sonlandırma işine gelirse at torbaya o kendi kendine sonlanır bence. Kurban bayramlarında Kan tutması ile bayramı kraker yiyerek geçiren biri olarak ben öyle yapıyorum şahsen. Devamı da rast gelsin.
Ellerine sağlık Ulaş İnşallah daha bereketlisi ve irileri oltandan düşmez. Bende hep düşünürüm. ya birgün zarganalar hesap sorarlarsa ne olur halimiz diye. canlı canlı yem yap. canlı canlı kes. Allah bizi affetsin olayın doğası bu demekki... Sevgiler.
Teşekkür ederim. Evet gerçekten bu aralar boylarına göre hafifler. Yaza formda giriyorlar anlaşılan Sonlandırma konusuna bakış açın da değişik ama gayet mantıklı geldi bana da. Bundan sonraki telkin seanslarıma bunu da ekleyim. Cümlemize rastgelir umarım..
Teşekkürler. Karanlıkta hiç su üstüyle yakalamadım ama sabah suyunun vazgeçilmezi bence. Merada hareket varsa yüksek ihtimalle saldırıyor. Rastegele..
Kürşat kardeş, Savagear 'in su üstü sahtelerinden hiç kullanmadım. River2Sea'nın farklı tip, boy ve renklerinin iş yaptığını gördüm. Ayrıca Savager Sg Prey dalarlı bir sahte. Yani Rover 'la ikisi farklı av stillerine hitap ediyor. Bence her ikisi de iş yapabilir. Rastgele.
Eyvallah üstad sağolasın Aynen öyle. Ama bu hafta sahalarda yokum, İstanbul'da olacağım. Bu nedenle bu sabah işten 1-2 saatline izin alıp tekrar balığa gittim. Sonuç mu? Suya iade edilen başka bir garson boy. Her fırsatı değerlendiriyorum anlıyacağın reeling Bu da rapor içinde raporcuk gibi oldu
Teşekkürler. Sonlandırmadan kasıt; alıkoyulmasına karar verilen balığın, suyun dışında kendi kendine boğularak ölmesini beklemek yerine hızlı bir şekilde ölmesini sağlamaktır. Bunun için farklı yöntemler kullanılıyor olabilir. Benim bildiğim ve levrekte uyguladığım, balığı sırt üstü yatırdıktan sonra solungaçlarıyla galsaması arasında, kafa tasının yanından geçen atar damarları keskin bir bıçakla kesmektir. Balığın kanı hızla akar ve kısa sürede ölür. Bahsedince içim bir garip oldu.. Ama can çekişmesine tanık olmak çok daha zor geliyor..
