Abi gerçekten tam üstüne bastın. Bu yıllarda bende yaşamak isterdim. Çok güzel bi paylaşm devamını dilerim inşallahh..
Harika Paylaşım O zamanda yaşayaydımda internetim olmayaydı. Elektriğim olmayaydı. Arabam olmayaydı. O torikleri ben çekeydim
Bu şekilde devam ederse 50 yıl sonra bizim çocuklarımızda bu günün foto ları için aynı şeyi söyleyecekler. Tabi o zaman boğazda nanoteknoloji mikron boyutunda iğneli çapariler ile plankton avcılığı yapılabilir olacak.
gerçekten çok güzel günlermiş ama şimdilerde sularımızdaki balıkların azalmış olması o zamanlardan beri süregelen bilinçsiz avlanmaların sonucu değil mi....
Çok haklısınız, daha yakın zamana kadar Karadeniz'de tonlarca hamsiyi gübre yapan bizler değil miydik?
Resimler çok güzel insanın içi gidiyor ne olurdu şimdide böyle balık çıksaydı yada denizlerimiz öyle eskisi gibi temiz kalsaydı...Paylaşım için teşekkürler.Yanlız 3. resim 50 li yıllardan çok daha öncesine ait bence çünkü herkesin kafasında fes var.
O fotoğraf daha eski olabilir, Leonidas Mikropoulos adlı bir yunan fotoğrafçının albümünden alıntı yaptım. Bir kaç tane daha ekleyeyim: 1954 Boğaz Arnavutköy Zıpkınla Orkinos Avı
MArmaradaki balık neslinin neden, nasıl ve kimler tarafından yokedildiğinin başlangıç resimleri. Gerçekten ibret verici. Keşke ozamanlarda yaşayıp bilinçlendirme yapabilecek kadar cesaretli olsaydık. Belki bukadar olmasada bizde gittiğimide elimiz boş dönmeme ihtimlimiz olurdu.
Cok guzel paylasim bunlar. Tesekkur ederim. Hele su son foto (zipkinla orkinos avi) amcam tam avciymis. kacar mi ondan orkinos
O bilinci hala kazanamadık maalesef, 3 sene önce balık halinde resmi kanaldan yüzlerce kasa defne yaprağı satılırken şahit olmuştum, içim parçalanmıştı. Su ürünleri Müdürlüğü ne iş yapar. Çok mu zor oraya giren balığın tebliğlere uygun olup olmadığını denetlemek, 2 memur yeter. Denetimi ve yaptırımları titizlikle uygularsan o balığı kimse yakalamaz.
eski galata koprüsü geldi aklıma o eski yıllar geldi.... kimselerde kamış yok kamışlar dünya pahası herkesin elinde tahta el oltası ucunda mantarlı tel o zamanlar istanbulda hayat daha bir güzeldi insaların yüzü gülüyordu .
Boğaz'ın bereketleri günleri bu kadar da eski değil arkadaşlar .1990 lı yıllara kadar bu kadar da olmasa bile iyi bir popülasyon hala vardı.Mevsimi geldiğinde lüferimizi palamutumuzu tutardık .2000 li yıllarda olay tamamen koptu.Ne kadar çok teknoloji o kadar çok katliam ...Birde doğanın dengesindeki olumsuz gelişmeleri eklersek ....Yine de çok güzek bir paylaşım...Bir ara böyle bir önerim vardı ...Bir konu açılsın herkes eski güzel ve bol avlı nostalji resimlerini paylaşsın diye
o yillarda yapilan avciligin bugune etkisi oldugunu zannetmiyorum,hep gecmisi suclamak cok kolay,illaki bir suclu bulunacaksa balik bulucularin ilk kullanilmaya basladigi yillara bakilabilir,ve bu buluculari kullanan butun ege-akdeniz ulkeleri bu konuda sorumlu,malum bizde ticari degeri olan baliklar atlantikden akdenize giriyor,bu yolculukda en son bizim denizlerimize ugruyor,zurnanin son deligi biziz..ispanyadan,fransadan,italyamyunanistan ve butun kuzey afrika ulkelerinden kacabilenler bize geliyor.
Yapmayın lütfen. Biz zurnanın son deliği falan değiliz. Marmarada istavrit bile kalmamışken nasıl olurda zurnanın son deliği oluruz. akdenizde işaret parmağı kadar bile olmayan isparler karagözler vs. avlarken insanları uyardığınızda kadeşim büyük gelmiyor napalım küçükleri yiyiyoruz bizde diyen zihniyet hiçmi suçsuz. Geçen 10-15 yılda istavritin yumurtlama zamanında marmarada kepçelerle poşetlerle toplayanların hiçmi suçu yok. Toplanan bu balıkların hiçmi suçu yok. Resimdeki kıyıdan ağ atıp balık tutanların, zıpkınla en son balığı avalamak için hırs yapanların hiçmi suçu yoktur. Tamam ikliminde katkısı buyuk balık nufusunun azalmasında ama akdenize baktığınızda en bilinçsiz avlanan ülke biziz. Zaten bırakın avlanmayı biz çok büyük bir yarımadada yaşıyoruz deniz ile alakalı bir bakanlığımız bile yok. Marmarada istavrit yok, geçenyıl zebil olan ve boş iğneye atlayan mezgit bile yok. Bari gümüşler kalsada arada denizde balık görsek.
bence aşırı paniğe gerek yok. balığn olup olmaması bir çok faktöre bağlı. Geçen sene mezgit zibil gibiydi ama çapariyle balık tutmuşluğumuz yoktu. Bu sene yemli takımı daha denize bile indirmedim. Yani anlatmaya çalıştığım olayın içinde bir çok faktör var. Ben bu seneye kadar sardalyayı balıkçıdan başka yerde görmüşlüğüm yoktu, bu sene çapariden inmiyolar, tırsiyi bu sene tanıdım. Hayatımda ilk kez yunusu geçen sene gördüm, bu sene ise hergün 2-3 defa görüyorum. Hatta haliçte bile gördüm. Azıcık biyoloji kitabındaki ekolojiyle alakalı yerleri okuyan vede bunu balıkların çok çabuk ve kolay üremesiyle bağdaştıran biri kişi bile biraz ümitvar olabilir. Ama soyu tüketilen balıklar için ise denecek bişiy yok. Bence büyük etkilerden biri doğanın ta kendisi. Mesela kendimce şöyle bi yorum yaptım; bu sene yağışlar haddinden fazlaydı özellikle haziranda sellerin ve akarsuların taşıdığı maddeler denizle kara arasıındaki alışverişin denize ödenen kısmı, bu maddeler planktonların ve algler için arttırıcı, bu küçük organizmalar küçük balıklar için, küçük balıklar büyük balıklar için besin olmasıyla balığn bu sene fazla olmasını bekliyorum, bakalım zaman beni yanıltacakmı. Son baharda palamutlar lüferler... Yanlış anlaşılmasın, balık populasyonun azalmasının en büyük etken insandır. Bunu bende kabul ediyorum, ama doğa şartlarıda büyük etken.
bu şekilde dedemlerinde resimleri var marmarada kılıçbalığı avlarken çekmişler keşke şuan elimde olsada sizle paylaşabilsem