2.North Sea Seferim ***RESİMLERİ KURTARDIM (Güncellendi)

Arkadaşlar elimde av fotoğrafları olmadığından (sebebini okuyunca anlayacaksınız)mümkün mertebe raporumu tasvir yoluyla ayrıntılı bir şekilde anlatarak gözünüzde canlandırmaya çalışacağım.

AV ÖNCESİ

Daha önceki North sea Mackerel avımda belirttiğim gibi, Belçika'nın balıkçı kenti olan Ostende'deki organizasyona katılabilmem için 1 gün önce orada olmam gerekiyordu. Bu sefer maliyeti düşürmek için 1 gece önceki en son trenle Ostend'e giderim, sabahı da bir şekilde ederim! diye kendimi kandırdıktan sonra en son trene bindim ve gece 23:30 gibi şehre vardım. Şehir merkezi oldukça hareketliydi fakat biliyordum ki o saatte limanda in cin top oynuyor. Limana giden son otobüs sadece 5 dk. önce kalkmış, sabahı merkezde geçirsem ilk otobüs geminin kalkış saatinden 15dk. sonra limana ulaşıyor. Ne yapmam lazım, yarım saat kadar oyalandıktan sonra "Hasan sen kendin kaşındın bu saatte gelmekle yürü bakalım limana, orada Allah kerim" dedim kendi kendime. 40 dk gece vakti ıssız ve soğuk yollarda elde de çanta yürüdükten sonra limana vardım, gemimizi buldum. Tahmin ettiğim gibi limanda bir Allah'ın kulu yok, ıssız, ürkütücü bir yer her taraf akşamdan yağan yağmurun etkisiyle ıslak, tepe tepe yığılmış balık ağlarından iyot kokusu yükseliyor. Üzerimde 3 kat kazak ve mont olmasına rağmen üşüyorum. Önümde geçirmem gereken 5 saat var, hemen güverteye indim ve kendime uygun bir yer bularak uzandım ama uyumak ne mümkün. Gece 03:00 gibi soğuktan donmak üzereyim, artık birşeyler yapmam lazımdı, dönsem dönemem, kalsam kalamam, öyle çaresiz bir durumdaydım yani. Isınmak için tek yolum vardı o da ateş yakmak. Bir yandan da çekiniyorum polis filan gelir belki ciddi bir suçtur buralarda diye aklımdan geçiriyorum ama ısınmanın başka bir yolu yok o an için. Neyse yanımdaki gazeteyi kullanarak zar zor bir ateş yaktım ve belki de bu ateş sayesinde geceyi orada geçirebildim.

AV ZAMANI

Sabah 07:00 de limandan hareket ettik, 1,5 saatlik yolculuktan sonra ilk av noktamıza ulaştık. Balık avu turlarında meraları fazla hırpalamamak için sadece 10-15 dk. kadar duruluyor daha sonra kaptanın sinyal vermesiyle oltalar hızlıca toplanıp başka bir meraya geçiliyor. Bu şekilde en az 30 kere yer değiştirdiğimizi söyleyebilirim. Kuzey denizi populasyon yoğunluk ve çeşitliliğini bu korumacı politikalar(ticari avlar dahil) sayesinde sürdürüyor.

Takım olarak, mackerel ve Cod rigleri kullandık. Kurşun ağırlığı 300 gr. Yem olarak bizim boru kurduna benzeyen bir deniz solucanı kullandık. İlk olarak 2 adet mackerel daha sonra yetişkin bir Cabillaud aldım. Yer değiştirdikçe balık da çeşitlenmeye başladı ve Cod ile daha önce hiç görmediğim Pouting adlı balıklar (güvertede tanıştığım litvanyalı arkadaşım Leonid'e göre çok lezzetliymiş) da kovaya girdi. Yanımdaki arkadaş daha önce balık halinde bile görmediğim büyüklükte (tahmini 60 cm vardı) bir kırlangıç aldı. Zaman ilerledikçe kullandığım hazır takımlar bitince (dibe çok takılıyordu) ben de elimdeki 0,30 misina ve çinekop iğnelerini kullanmaya başladım. İnce takım = Daha çok balık sözü her yerde geçerli fakat aynı zamanda ince takım = Küçük balık. 2 defa su üstüne kadar çıkardığım dev Cabillaudlar bu misinayı kolayca koparttılar. Bu defa mantarlı hırsızlı çinekop takımının mantarını çıkarıp köstek yaptım, onunla da 2 adet dil balığı aldım.

AV DÖNÜŞÜ

Av dönüşünü de ayrı bir bölümde değerlendirmemin sebebi beklenmedik bir gelişme olmasıydı. Saat 16:00 gibi hava iyice bozmaya başladı, deniz oldukça çalkantılı ve rüzgar şiddetliydi. Nihayet kaptan dönüş sinyalini verdi. O sırada ani manevra mı yaptı nedir bir anda dev bir dalga güvertenin içine atlayarak koskoca gemiyi baştan kıça kadar dev bir havuza çevirdi. İnanın mubâlağa etmiyorum, kovalarda bulunan tüm balıklar güverteye yayıldı, hangi balık kime ait belli değil,balık derdinde de değil hiç kimse, can derdinde. Bir kaç saniyede avcıyken av konumuna düştü herkes, güvertede balıklarla birlikte yüzdük resmen. Allahtan ben balıklarımı 2 kat poşete koyup ağzını bağlamış ve yüksekçe bir yere koymuştum. Ama olan bizim cep telefonuna oldu,açılmadı bir daha ve o ana kadar çektiğim bütün fotoğraflarım gitti. Dolayısıyla rapora ekleyebileceğim tek fotoğraf evde Laptoptan çekebildiğim fotoğraf.



Daha sonra o sırılsıklam ve 35 saat uykusuz halimle istasyon'a nasıl gittim, trenle eve nasıl geldim inanın hatırlamıyorum. Telefonu kurtarabilirsem daha sonra fotoğrafları eklerim.

FOTOĞRAFLARI KURTARMAYI BAŞARDIM
Tren garı o saatte bomboş.


Gemide uyumaya çalıştığım yer


Ateş yakmasaydım nasıl sabahlardım bilmiyorum


Av mahalline doğru seyir halindeyiz.


İlginç bir çapari


Güverte bayağı kalabalıktı


Kullandığımız yem


İlk balıklarım


60 cm'lik dev kırlangıç.



Belçika'dan Sevgi ve Saygılarımla

 

Raporunuzu zevkle okudum. Amatörün balık aşkının yazılı anlatımı bu olsa gerek. Avın başlangıcını beklerken ve ıslak halinizle eve dönerken olan halleriniz için çok üzüldüm. Umarım bir daha böyle zorluklar yaşamazsınız. Yinede balıkları kurtardığınız için teknenin en şanslı kişilerinden birisi olduğunuzu düşünüyorum.


Rasgele.

 

Oldukca zorlu bir macera olmus.. En azindan baliklari kurtarmissiniz.. Umari resimleri ve telefonu da kurtarirsiniz..

 

Tebrikler

Ey aziz tebrikler tek kelimeyle macera yahu.

 

Buzlarla dans..

Birader, büyük geçmiş olsun Allah korumuş hepinizi...

Büyük bir tecrübe olmuş, inşallah soğuğın tesirini kısa zamanda atlatırsın.

Yakaladığın balıklar harika, diğer fotoğrafları dört gözle bekliyoruz.

Not: Suda batmayan ve cep telefonları için özel su geçirmez cebi olan montlar demek ki bu ve benzer durumlar için üretiliyormuş

 

çok geçmiş olsun Allah korumuş gerçektende. güzel bir macera olmuş ve güzel bir av olmuş...

 

Avınız için tebrikler. GEçmiş olsun.

 

Hasan öncelikle geçmiş olsun. Kazasız-belasız, tadında nice avlara.

Mackerel Uskumru oluyor galiba? (Resimden anladığım)

 

mackerel denen balık tam olarak north pole çevresinde buluna yani bi bakıma da norveç uskumrusu dediğimiz balıktır