20-21 Mart 2010 - Saroz Körfezi - Sinaritler

Bölge : Saroz Körfezi
Yem : 9 cm sahte ( Strike-pro , Daiwa )
Takımlar : 2 Adet 1.80 mt fiber dolgu kamış + çıkrık makina
Misina : 0.25 örgü ip, 0.50 mm misina
Hava Durumu : Güneşli, Rüzgar : 2-4
Hedef Balıklar : Büyük Balık
Avlanan Balıklar : Sinarit, Melanur, Tral ==>( tahmini )


Selamlar;

Sonunda forumumuza koyulacak kalitede bir av raporu kısmet oldu.

19 Mart Cuma günü aynı işyerinde beraber çalışan 4 kişi mesai bitiminde Saros körfezine doğru yola koyulduk. Daha önce defalarca gitmemize rağmen elle tutulur trofe sayılabilecek cinsten balıklar kısmet olmamıştı... Bu kez öyle olmayacaktı. Hepimiz iyice bilenmiştik... Ben burun ameliyatı nedeni ile rahatsız olmama rağmen balığa çıkma teklifi -hele ki sarosa- geldiğinde hemen iyileşiverdim...

Malzemelerimi hazırladım. Normalde su altı avı ilgi alanım olmasına rağmen rahatsızlığımdan dolayı dalış yapamayacağım için olta takımlarımı yanıma aldım. Bu takımlar 2 set spin makina ve kamış diğeri ise normal 3 mt kamış ve orta halli bir makina ile çeşitli kaşık ve sahteler ile birkaç ayrı boy iğneden oluşmaktaydı. Biraz aceleye geldiğinden yeterli hazırlığı yapamamıştım bana göre...

Yem olarak da pek hazırlıklı değildik. Balıkçıdan yem olarak kullanabilinecek ne varsa bir miktar aldık. Bunlar; karides, hamsi, 3 adet uskumru ve 1 adet orta boy zargana idi Karidesler tekneden yemli takımlarda, uskumrulara ait kuyrukaltı uskumru veya kolyoz yakalarız hesabı ile ve zargana yine tekneden ya büyük birşey yakalarsak hevesi ile gezdirilmek üzere alınmıştı. Hamsiyi ise öylesine aldık hani yeri gelir lazım olur da yem yaparız diye.

19 Mart Cuma gecesi Saros'a varmış ve yemek faslından sonra olta takımlarımızı hazırlamaya başlamıştık. Bu kez büyük balık peşinde olacağımız için ( her ne kadar yemlerimiz büyük balıklar için olmasa bile ) misinaları kalın tutuyorduk. 1 makinada 0.25 örgü ip sarılı diğer çıkrık makinada 0.50 misina sarılı... Kamışlar 1.80 mt fiber dolgu kamışlar. Malzeme hazırlıkları tamamlandıktan sonra saat 02 civarı yattık. Kalkma saatimizi 05:30 olarak belirlemiştik. Sabah 3.60 mt fiber tekneye atladığımız gibi dolaşmaya başladık. Oltalarımızın birinde kuyrukaltı diğerinde ise bütün zargana var. Bir aksilik var balık bulucu bazen 0 mt gösteriyor bazen 170 mt Aküde bir sorun var diye tahmin ediyoruz. Sık aralıklarla sapıtmaya başladı. Bir türlü doğru göstermiyor. Sağımıza solumuza bakarken etrafımızın irili ufaklı yunus sürüleri ile dolu olduğunu farkettiğimizde moralimiz biraz bozulsa da balık bulucunun 38 metreleri gösterdiği sıralarda yaklaşık 100 metre ilerimizde su üzerinde sıçrayan ve orkinos olabileceklerini tahmin ettiğimiz 8-10 adet 1 mt civarı balıklar kalp atışlarımızı hızlandırmıştı.

Bulundukları mevki civarında baya dolaşsak da bir sonuç alamamıştık. Ben uyanığım ya hemen 9 cm strike-pro marka üzeri lacivert altı gümüş sahteyi taktım. Hem de kurşunsuz gezdireceğim Bu gezdirme fazla uzun sürmeden dönüşler sırasında benim sahteya ait misina pervaneye dolandı... 5 dk içinde pervaneyi söküp dolanan misinayı kurtardık ama misina kesildiği için bir miktar misina zayi oldu... Makinadan gelen 0.50 misinaya genişçe bir halka yaparak sahteyi rapala düğümü ile güzelce bağladım. 10-12 metre gerisine de teknenin livarının içinde bulunan 150 gr iskandil kuşunu iliştirdim. Dibe yakın çekmeyi planlıyorum. Hızımız oldukça düşük olduğu güzelce havalanmadan geliyor. Çıkrık makinanın kalaması ayarlı hafif alsıma veya dipteki işişkenlere takılma esnasında birden boşalacak seviyede...

Uzun bir müddet dolaşıyoruz ben ve diğer arkadaşlarda tabiri caizse tık yok
Yaklaşık 4 saat olmasına rağmen umutla dolaşmaya devam ediyoruz ama yorgunluk da başlıyor. Kamışı apış arama sıkıştırıp bir elimle de tutarken diğer kolumu tekneye dayayıp hafiften kestirmeye başlaycağım. Gözlerimi kapadım o anda içimden "Allah'ım ne olur şu makinanın kalaması bir cırlasa da kendimize gelsek" cümlesini içimden tamamlayamadan aranan o sesle başbaşayım. Ben o anı düşündüğüm için "herhalde Adnan abi kestirdiğimi gördü misinaya asılıyor" diyerekten gözlerimi aralamamla sesin devam ettiğini Adnan abinin ise başka yöne baktığını görmemle kamışa iki elle sarılmam ve kalamayı iyice gevşetmem bir oldu

Hemen bir yaygara kopardım "durun! geldi!!" diye. Hemen diğer oltayı topladılar ve benim oltanın üzerine döndük. Bir yandan sarmaya çalışıyorum ama kafa atışlarını hissedince kalamayı tekrar boşaltıyorum. Bu şekilde olta tam altımızda kalacak şekilde yaklaştıktan sonra birden oltada bir hafifleme oluyor."Eyvah gitti" derken yine kafa atışları başlıyor. Çek bırak derken biraz da aceleyle ne olduğunu görmek için hızlı hızlı sarıyorum... Kurşunumuz geldi. bundan sonra 10-12 metre daha mesafemiz var bu kısmı elle çekeceğiz. Ama bir sorunumuz da var. Kepçemiz evde kaldı. Bunu bile bile çıktık balığa. "Yakalayalım da her şekilde tekmeye alırız nasılsa" diyorduk

Son metrelerde heyecan dorukta. Hepimiz büyük bişey olduğunu biliyoruz ama kimse tahmin edemiyor ne olduğunu. Orkinos gördümüz için aklımıza geldi olabilir mi diye ama bilemiyoruz. Ve o an. Balık yan dönüp görünüyor. Bize göre dev bir Sinarit. İlk defa oltayla sinarit tutan birisi için gerçek bir trofe
Dizlerim titriyor resmen. Balık artık yorulmuş fazla hareket yok. Her türlü tekneye alırız dememizi gerçekleştiriyor ve kollarımı suya sokarak balığı kucaklıyorum ve bir kaç hamlede içeri alıyorum... İlk defa solungaçlarından tutup kaldırılabilecek cinsten bir balığımız oluyor. Bayram havası diye buna derim ben. Pek sık balığa çıkmayan veya fırsatsızlıktan dolayı çıkmayan kişiler için belki de balıkçılğın zirvelerinden biri... Hayatımda bir balık için hiç bu kadar sevineceğim ve mutlu olacağım aklıma gelmemişti.

Balığın sevinci geçtikten sonra yine dolaşmaya devam ettik ve 1 adet daha sinarit yakaladık ama ilki kadar heyecan verici olmamıştı bize göre . Hani derler ilkler özeldir diye. Doğruymuş.

Sonraki gün yine ayı civarda dolaşıldı. Bu kez de 5 adet sinarit 1 adet melanur ve 1 adet te tral diye bildiğim ama kendi aramızda akya dediğimiz balık yakalandı. Yılların biriktirdiği büyük balık özlemi 2 günde nasıl bertaraf edilir anlamış olduk.

Daha iyileri sizin olsun.

Genelde av hikayeli raporlar daha cazip olduğundan biraz uzun yazdım. Umarım okuyanlar sıkılmamışlardır.

Sevgi ve Saygılar...