Bütün kış havaların soğuk derslerin biraz daha yoğun ve arada birde 1 aylık istanbul tatilinin olmasıyla balığa gidememiştik. Kız arkadaşımla gece saat 11 gibi konuşurken yine deli damarım kabardı. Hadi çadır alıp kamp yapmaya gidelim dedim ve ani bir kararla o gece çadır uyku tulumu ve matımızı sipariş ettik. Forumda da reklamı bulunan avfoni.com çalışanlarınada buradan teşekkür ediyorum 2. gün siparişim geldi. Takımlar bağlandı tabure tripod livar vs. yani eksik olan ne varsa tamamlandı. Bu sırada tabi nerelerde kamp yapılabilir neresi çadır kurmaya müsaittir bunları araştırdık. En sonunda Mordoğan civarlarında bir yer bulduk. Harita üzerinden bakıldığında çok zorlu olmayacağını düşündüğüm bu yol beni çok ama çok üzdü. Yinede av yolunda çekilen çile kutsaldır deyip devam ettik yolumuza. Bir süre kıyıdan kayalardan taşların arasından cambazlık yapa yapa gittik. Sonunda sahilden bile gidemeyecek bir noktaya gelince mecburen tepelere tırmandık. Bu tırmanış çok riskli oldu tabi. Haddinden çok daha fazla eğimli arazide çalıların arasından geçmeye çalışırken bir yandan da bastığımız taşların kaymaması için dua ettik devamlı. 60 - 70 metrelere kadar çıkmışken spor çantalara benzer bir valiz vardı ki sırtımda, askısı beni dayanamayacağım noktaya getirdi. Omuzlarım su toplayacak boyutta zedelenmişti ve bizim hala çoook yolumuz vardı. Durmadık devam ettik. Uçurum kenarlarından geçtik, kavurucu güneşin sıcaklığını silerken esen rüzgar.. Tek hata belki canımıza mal olabilirdi ama biz direndik. Omuzlarımın aşınıp hafiften kanamaya yüz tutması işimi çok daha zorlaştırıyordu ama geride dönemezdim artık. Bu kadar fedakarlığın ödülünü almam gerekiyordu. Derken bütün acılarımızı korkularımızı bastıran o güzel heyecan kapladı içimizi. Artık kamp alanımıza sadece 5 dakika uzaktaydık ve olduğumuz yerden çadırı kurabileceğim yerleri bile kestirebiliyordum. Koyumuza geldik, çantaları omzumuzdan indirip derin bir nefes aldık. Mutluyduk... Öğlen 2 buçuk gibi yürümeye başladığımız yol mesafemiz 3 kilometrede olsa çok kısa dinlenmelerle akşam üstü 7 de sona ermişti. Tek parça olduğumuz için vaktimin bir kısmını şükretmekle geçirdikten sonra çadırı kurup oltalarımızı açtık taburelerimizide açıp tam oltaları yemlemeye başlayacaktım ki bir balıkçı teknesi olduğumuz koya boydan boya ağ bırakıp gitti. Atış mesafemin en fazla 10 metre önündeydi. Küfür ede ede yemleri takıp oltaları suya yolladım. Ümidim yoktu ve yanılmadımda... Saat 21:00 dan 01:00 a kadar tek vuruş alamayınca, şiddetini arttıran rüzgarında teşviğiyle çadıra geçtik. Olta suda belki sabaha kadar birşeyler takılır diyerekten uyuduk. Hava soğuk ve rüzgarlıydı. Çadır kimi zaman uçurtma gibi uçmaya meyil etsede ağırlığımı koyup konuyu kapattım. 05:30 gibi uyandık ve hemen takımları kontrol ettim. Tabiki tık yoktu. Günün doğmasıyla beraber tekne ağları topladı. Saat 08:30 a kadar denemelerimde vuruş dahi alamayınca kalbim kırık boynum bükük bir şekilde çadıra uzanıp denizi seyrettim. Kız arkadaşımla - kendisi hayatta ki en değerli avımdır - çadırın kapısına doğru uzandık ve taşların arasından deniz kabukları toplamaya başladık. Güneşin yükselik çadırın içindeki havayı katlanılmaz derecede ısıtmasıyla bizde ayaklanıp aynı işi sahil boyu yapıp birbirinden güzel ganimetler ele geçirdik.. Yorulup oltaların başına dönüp taburelere oturduk, biraz dinlenince ben kamışların tekini yemleyip yine suya gönderdim. Ve gümmmm!! Sert bir vuruş aldım ancak balık oltada değildi. Hemen yemleyip tekrar gönderdim aynı noktaya. Bu sefer biraz daha yumuşak bir vuruş geldi ama devamı gelmeyince tekrar dayadım kamışı tripoda. Bir kaç bisküvi ile atıştırıp kamışa kafamı çevirdiğimde misinanın boşalmış olduğunu gördüm hemen tasmalayıp çekmeye başladım. Gelen yakışıklı bir mercandı 24-25 cm kadardı ve iğneyi midesine kadar yutmuştu. Kargaburunla dahi iğne palasına ulaşamadım. En sonunda iğneyi çıkartabildim ama mercan arkadaş çoktan Hakkın rahmetine kavuşmuştu. Livara koyup oltayı tekrar gönderdim suya. Bekle bekle tık yok. Kısmetimiz buymuş deyip yavaş yavaş toplanmaya başladık. Bu sefer geldiğimiz yoldan değilde tam tersi bir şekilde sanki geldiğimiz yoldan devam edermişçesine bir istikamet izledik. Evet biraz cesur yada deli olabilirim ama o omuzlarla o çantayı o yolda taşıyamazdım. İyikide haritanın çıktısını almışım geldiğimiz yoldan biraz daha uzak ama en azından yolu olan bir bölgeden geri döndük. Tek parçaydık ve mutluyduk. Bol bol fotoğraf çektik. Sonradan farkettim ki balığın fotoğrafı yok. Tek balık diyede açıkçası buzluktan çıkarıp 'bakın bakın ben bunu tuttum' diyede bir şova girişmek istemedim. Ama sizler için bol bol manzaram var Bu arada mercan, yemler bölümüne açtığım konuda Celal abinin verdiği tavsiye üzerine gidip aldığım muhteşem boru kurduyla yakalanmıştır. İzmire geldiğimden beri ilk defa böyle bir kurtla karşılaşıyorum buradan Celal abiyede teşekkür ederim. Sizleri fotoğraflarla baş başa bırakayım.. İğneniz keskin, misinanız sağlam, şansınız bol olsun... Yolumuz başlıyor... Ve devamı... Amma yürümüşüz be Birazda tırmanalım dedik Zirveye oynuyoruz resmen, hala tırmanıyoruz ama geçilecek düzgün bir yol bulamadık Bittiğimin resmidir bu, gerçi çok iyi manzara vardı bu kadar yüksekte Batarken güneş ardından tepelerin, veda zamanı geldi yine teletabilerin.. (Ne izlerdik çocukken) Ve dönme vakti... Yoldaşım, arkadaşım, sevdiceğim, kısaca sahip olduğum en değerli varlık... Geldiğimiz yolla kıyaslarsak cennet gibi bir dönüş yolumuz var Çayır çimen geze geze ooff ooofff çayır çimen geze geze offf... Ganimetimiz..
Cefasini çekmeyen sefasini süremez Furkan Hemen bir zargana topu ve 1 kulaç köstek tek igne su üstü takima geçseydin keske. Agin öte kismina takilma riski olmadan geçerdin.
aynı bölgede yeni yerler keşfettim ağ atılmayan. muhtemelen bir sonraki ziyaretim oralara olacak. tabi mordoğan tarafında...
Furkan kardeşim geçtiğimiz pazar günü K.yalı sahile inip balık tutmak istedim ama sen yoktun vazgeçtim bende Kardeşim ne güzel yaşamışsın ki anlatırken bize de yaşattın... Verdiğin mücadeleden ve azminden dolayı tebrik ederim seni ve tabi kide kız arkadaşını da Benden sana bir tavsiye çok ta bilinmeyen etrafı güvenli olmayan yerlerde kamp yapmayın 2 kişi ne olur olmaz....
küçükyalı sahile inmiştim istanbula geldiğim zaman. gördüğüm manzara beni çok ama çok üzmüştü. çocukluğumdan beri yaşım küçükken bile izinsiz sahile inerdim ne anılarım hatıralarım avlarım olmuştu o kayalıklarda. şimdi o bölgede dozerler ve harfiyat taşıyan kamyonlar var. açıkçası bir daha yol güzergahından emin olmadan bir yere gitmem. gittiğimiz yerde birşey olsa benim ilkyardımda bulunmam mümkün ama giderken birşey olsa tek çare ambulans helikopter. güvenliden kastın doğal ortam heralde abi ben öyle anladım en azından ama en fazla yengeç ısırırdı o bölgede... yinede tavsiyeni göz ardı etmeyeceğim
Anlatım harika :thumb: Furkan resmen komando intikali yapmışsınız denizin rengine bayıldım.. balık bol olmuş az olmuş önemli değil güzel bir mini tatil geçirmişsiniz Ama bölgenin güvenliği önemli.. sen kurt kapanı filmini bi izle de ondan sonra bakalım gidiyor musun 2 kişi kamp için böyle ıssız yerlere
askere gitmeden araziye çıktık abi filmide merak ettim mutlaka izleyeceğim hafta sonumuz gidiş yolu dışında mükemmeldi..
valla imrendim helal olsun. herkes buna cesaret edemez o zorlu yürüyüş o kadar yükle..gece ağı çekseydin bence..bohcacılık olurdu ama senin mekanını çevirmiş delirirdim herhalde yerinde olsam..ortam çok güzel fotolara bir kez baktım içim açıldı...suyu çok beğendim tam zıpkınlık su..bende küçükyalıdayım bu arada..küçükyalı şu an dediğin gibi berbat marinaya bile sokmuyorlar..teke çıkaracak yerim orasıydı yasaklamışlar yayalara..bakalım istavrit yapackmı onuda görücez..açıkta tekneler alıyordu iri istavrit..bu güzel paylaşım için çok teşekkürler furkan..
bir ara aklıma geldi ama boş yere misina bırakmayayım dedim... balık alamadığıma değil o kadar zahmete girip fedakarlıklarla vardığım merada daha ben oltamı açarken ağ atılmasına üzüldüm zaten. ama olsun dedim vardır bunda da bir hayır fazla can sıkmamak lazım. tertemiz hava ve gece ay battıktan sonraki yıldız şöleni yettide arttı bize.. mevzuatta yeri var mı yok mu emin olamadığımdan sahil güvenliğide arayamadım. belki bana karşı çıkacak bazı amatör balıkçılar ama ben nefret ediyorum bu kendi kafasına göre ağ bırakan teknelere. ekmek parasını o yolla çıkarıyor olabilir ama bizler yeri geliyo havyarlı diye tek balığı bile salıyoruz. ama onlar yaz kış demeden havyarlı havyarsız gözetmeksizin avlanıyorlar. ticariler mi? hiç sanmıyorum 7 metre ticari tekneye hiç denk gelmedim açıkçası. peki vergi..? vergide yok. bizde kıyılarda debelenip duralım... küçükyalıya gelince ozan abi. belediye çalışıyor deprem uzmanları bas bas bağırıyor kartal ve adalar bölgesi deprem durumunda en tehlikeli bölgelerden biri diye ama bizleri düşünen belediyemiz zaten doldurma olan bölgeyi doldurmaya devam ediyor insan ağlasa mı gülse mi bilemiyor... çalışmalar bitipte bölgenin ekolojisinin oturmasıda tabi yıllar sürecek..
merhaba furkan, bir roman okuyucuya bukadar güzel yansıtılır. gerçektende yaşadığınız enerjiyi bize ulaştırdınız. güzel bir mini tatil olmuş. paylaşım için teşekkürler
tebrikler furkan, doğa tutkusu insana neler yaptırabiliyor bunu güzel şekilde göstermiş oldun bizlere. aykırı ve uzak yerlere, bir anda yola koyulup maceraya atılabilmek gerçekten cesaret ve eğlenceli bir eylem olsa gerek. zaten çektiğin kareler bize bunları ispat ettirmiş. yoksa balık olmuş olmamış gerisi tamamen formalite. topladığınız oksijen bi süre size iyi gelecektir istanbulun malum havasında.
Furkan masrafların benden 2 hafta bir böyle bir gezintiye çıkıyorsun sonra foruma girip böyle güzel anlatıyorsun her seferin deBizde ufak çaplı tatil yapmış oluyoruz
Güzel kamp Furkan. Keşke çadırı kurduğunuz kıyıya yengeç,kefal,kayabalığıyla tek iri iğneli bir bırakma yapsaydın geceden. Sabah uyandığında levreğin hazır olurdu belki kimbilir.
çok teşekkür ederim Hayat PAYLAŞINCA güzel... ben teşekkür ederim evet galiba bu konuyu biraz daha değerlendirmek gerekiyor.. cesaret mi delilik mi bilemiyorum ama devamı gelecek. öğrenci imkanlarıyla belki sık sık olmaz ama mutlaka devamı gelecek.. istanbulda değillim izmirdeyim 7 8 aydır. gerçi şehir merkezinden sonra insan kendini cennetin bir köşesinde hissediyor böyle bir denizin kokusu ciğerlerindeyken.. abi masraflar senden de dersleri kim verecek canlı yem imkanım olsaydı belki düşünebilirdim, ama kısmet... inşallah önümüzdeki kış levrek için kampa gittiğimde güzel trofelerlede pozlar vermek nasip olur