29 mart 2008 Güvercinlik av raporu (Akadam)

Uzun bi süredir rapor yazmıyordum, bunun tek sebebi denizlerimizde hepimizin bildiği gibi balık azlığı ve dolayısıyla da bizim de az balık tutmamız, ama son 2 avdır şansımız biraz döndü eski zevkimi almaya başladım.

Av kadromuz:

Kaptan şoförümüz : Bayram usta
Yedek Şoförümüz : Necati abimiz

Konuşmacılar : Kamil abimiz , Volkan kardeşimiz ve tabii ki ben (Akadam)


yemlerimiz : toplam 2 patlak mamun , adam başı 1,5 kilo kadar sardalya-hamsi karışık ve 10 tek yengeç ( o kadar varmış - hepsi çipura aldı)

takımlar: Mustad 505 NPR 1 ve 2 no ikişer iğneli klasik dip takımı
Mustad 1251 NPR 1-2-3 no ikişer iğne bağlı klasik dip takımı

Neyse gelelim av hikayemize; 28 mart cuma akşamı saat 23.00 de sözleşip, 23.30 sularında Manisa'dan Bodrum'a doğru yola koyulduk, zaman zaman şiddetli yağmur, canımızı sıkan hava tahminleri ve koyu sohbetler eşliğinde otobandayken hava tahminine uymayan otoban derecesi umudumuzu arttırdı, hava tahmini geçtiğimiz yer için -2 derece verirken otoyol derecesi +9 derece gösterince neşelendik. Yol boyunca peşimiz sıra sağanak yağmur bizi takip etti, çay molası veriyoruz yollar kuru, biz ordayken yağmur başlıyor, yola çıkınca 5 dakika sonra yollar yine kuru, az ilerde ihtiyaç molasında yağmur tekrar bizi yakalıyor biz gene kuru yol ile karşılaşıyoruz, çok ilginçti.

Gelelim tekneye çıkışımıza, kaptanımız Mehmet çok genç ve efendi bir kaptan, bir dediğimizi iki etmedi, ne dersek yaptı, sağolsun...

Kaptana sabah karanlıkda çıkıp sabah suyunu kaçırmak istemediğimizi söylemiştik, o yüzden saat 04.00 de birlikdeydik ve hızlı bir şekilde tekneye yerleşip yola koyulduk, ama ne yazık ki, yolumuzun üstünde ışık ile av yapan tekneler vardı bizde yolumuzu uzatmak pahasına güvercinlik koyunu bilenler daha iyi anlayacaklardır, adanın uzak tarafından dolaşmak suretiyle (+45 dakika) yola devam ettik. avlağa vardığımızda saat 05.45 olmuştu, yine de erken sayılırdı.

Üzülmenin faydası yoktu, ilk yemler mamunlardan seçilip suya salındı, ilk balık benimdi ve iri bir izmarit gelmişti ki anında günün ilk çift çiprası geldi, Necati abimiz 2 iğnesini de çipra ile doldurup çekmişti, ardından benim çiftler geldi ama biri lidaki diğeri antenli mercan idi. Ardı arkasına balık çekmeye başlamıştık, teknedeki 6 kişinin de balık tutması gerçekten çok hoş oluyor, aşağıda balık olduğunu biliyorsunuz ve at-çek yapıyorsunuz, ama aynı zamanda bunun uzun sürmeyeceğini de biliyorsunuz ve acele ediyorsunuz, bu duygu karmaşında iken yağmur bizi tekrar yakaladı. Neyse ki bu soğuk yağmur bizi ıslattıktan sonra kesildi ve çok üşümedik. Güneş kendini göstermeye başlarken çipuralar gitti, antenli mercanlar başladı, izmaritin arasından antenliyi yakalamak için ekstra gayret gösterirken, balık konusunda çok tecrübeli olmayan arkadaşlarımız kovalarını izmarit ile doldurdu.

Saat 09.30 u gösterirken antenli de gitti, çipra da gitmişti zaten, sahne izmaritlere kaldı, ben o saate kadar kovayı yarım yaptığımdan hemen daha büyük iğnelerimi çıkardım ve yarım sardalya büyüklüğündeki yemlerimle avlanmaya devam ettim ancak umduğum balığı yakalayamadım, sadece tek bir vuruş aldım, umduğum beklediğim vuruşdu bu ama, bana ne çekme ne tasmalama şansı vermedi tek vuruşda alt iğnemi aldı gitti, şok olmuştum... ardından 2 dakika sonra arkamda oturan Volkan kardeşimiz de aynı olayla karşılaştı, onun misinasına baktığımda misinanın düğüm ile iğne arasından ısırılmış olduğu açıkca görülüyordu, benim olta düğümden koptuğu için tam tespit yapamamıştık.

Saat 11.20 de arada tek tük gelen antenli mercanlarda bitmişdi. Sadece isparoz ve izmarit vardı. Teknedekiler susmuş ve yorgunluk belirtileri başlamıştı ki aşağıda ki hareketlenme bizi tekrar dikkate sevketti, kısa süren istavrit akınında teknede toplam 4 iri istavrit vardı, iri istavrit çekenler daha iyi bilirler, yakalaması ve gelişi ile istavrit çipra ile eşdeğerdir. İstavrit akınını takiben ve sanırım istavitleri kaçıran sebeptir, aşağıdan herkes ahtapot çekiyorum dedi, bir anda tekne karıştı, çünkü kepçe bir taneydi... benim çektiğim hariç herkes yarı yolda kaçtı,boşaldı gibi konuşunca benim çektiğimin önemi arttı, sonuç mu, 2 kiloya yakın bir ahtapot kovaya girmişti (gerçi sığmadı kova ufakdı, ama lafın gelişi : ) ardından Volkan kardeşimiz 2 kere daha yarıyoldan ahtapot kaçırdı. Sanıyorum istavritleri bitirenler o ahtapotlardı...

Sonrasında neler olduğunu bilmiyorum ama kovalardan anladığım kadarıyla kadromuz izmarite devam etmiş ve kovalar yarım ve/veya yukarısı olmuştu. Ben ise teknenin altındaki motor kısmında uzanmış ve dalgalar eşliğinde akşama kadar uyumuştum.

Karaya ayak bastığımda kovama baktığımda tuttuğumdan çok daha fazla balık olduğunu gördüm. Tekneye bindiğimizde "yemeyeceğiniz balıkları verebilirsiniz" dediğimden ben uyurken kovamı doldurmuşlar arkadaşlar, sağolsunlar... O yüzden fotoğrafları yayınlamakdan çekinmiyorum, yoksa hiç bir tarafından limitlere sığmıyor... Herkese en az benim aldığım zevk kadar balık avı zevki alabileceği avlar dilerim... Rasgelsin...

 

tebrikler haluk abi güzel birgün geçirmişsiniz. dediğin gibi eğer istavrit 400-500gr ise kiloluk çupra kadar güçlü olur zevklidir onu çekemek....

o kadar yol çektiğinize değmiş...

 

kesinlikle haklısın mehmet kardeşim, yoldayken ha çipra ha istavrit, birbirine çok yakın çekişleri... saolasın...

 

balıklar çok iyi, tebrikler...

 

Haluk abicim tebrikler, yine mükemmel bir rapor ve av olmuş ellerine sağlık. Dün haberlerini aldık bugün içinde o kadar hazırlandık aynı yere gidelim diye ama kısmet değilmiş. Dün çarşaf gibi olan deniz de bugün 6-8 hava varmış. Nasip önümüzdeki haftaya inşallah.