30 Ağustos akşamı Yeşilköy

Dün akşam havanın kararmasıyla Yeşilköy' de oltalarımızı attık, farklı oltalar denedik. Ben ağırlıklı olarak 2 köstekli dip oltası kullanıp açığa atarken Ahmet Terziakın daha yakın mesafelerde dip ve şamandıralı takımla denedi. İlk balığımız Yeşilköy klasiği gelincik oldu. Ortak kararımız gereği balık almayacaktık ama nafile, iğneyi çıkarmak için öldürmek zorunda kaldım. Arkasından benim yakaladığım bir izmarit ve bir istavrit aynı sonu paylaşıp yanımızda bekleyen yavru kedinin akşam yemeği oldular. Ahmet Abi arkasından hazırladığım şamandıralı takımı bütün kurtla yemleyip attı. Attığı mesafe oldukça uzak olmasına karşın büyük boy şamandırayı batırıp çıkaran bir balık aldı. Çekerken bir acemilik edip şamandıranın arkasındaaki balık ne? diye bakarken balık şamandırayla beraber usta bir manevrayla kayanın altına öyle bir girdi ki ben o anda bunun eşkina olduğunu hemen anladım. Ahmet Abim dumur olmuş halde beklesede taşın altından balığın çıkmaya hiç niyeti yoktu ve oltayı koparmak zorunda kaldı. Daha sonra attığı dip takımına anaç bir ispari geldi ve yumurtalı olması nedeniyle bunu da fotoğrafladıktan sonra geri bıraktık. Daha sonra suyun ani değişimiyle Ataköydeki dereden gelen atıklar bir anda önümüze yığıldı , deyim yerindeyse suyu b....k götürmeye başlayınca moralimiz bozuldu ve toparlanıp saat 24:00 gibi ayrıldık. Giderken Yeşilköy de neden balık olmadığını da açık şekilde görmüş olduk. İki zıpkıncı devasa spotlarla Çiroz plajından denize girmiş kayalıkların altını yokluyorlardı. Beddua ederek oradan ayrıldım.

 

Yasaklara uymayanlara beddua etmek yerine (veya beddua ile birlikte)
sahil güvenlik, su ürünleri, polis, jandarma gibi bir yerlere haber versek daha mı iyi olur acaba?