30 Ağustos Zafer Bayrami

Konu, 'Genel Konular' kısmında smyrna tarafından paylaşıldı.

  1. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Böylesine önemli, tarihi bir günde; sevgili adminemiz Sennur' un geçen sene hazırlamış olduğu, bu nefis derlemeyi bir kez daha paylaşmanın uygun olacağını düşünüyorum. Sevgili Sennur emeğine, yüreğine sağlık kardeşim. Hepimizin Zafer Bayramı kutlu olsun.


    Almanya'nın yanında Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan devletlerden biriydik. Ve tüm işgalciler, yardımcı olmak için sömürge altına almak istiyormuş gibi, ülkeyi parça parça paylaşıyorlardı. Halk zulüm görüyor, ancak sömürgeciliğe boyun eğen işgal yanlısı olan hükümet ve işgal yanlısı basın tarafından, her şey güllük gülistanlık gösteriliyordu.

    İşgalciler ve işbirlikçileri...
    İşbirlikçi İstanbul Hükümeti’nin liderleri, işgalcilerle bir karede. Ortada Sadrazam Ferit Paşa, sağında kendisi gibi hain olan Ali Kemal Bey, solunda işgalci güçlerin komutanı ve diğer ileri gelenler

    [​IMG]


    İstanbul'dan Anadolu'ya, herşeyin güllük gülistanlık olduğu iletilirken, Yunanlılar daha karaya ayak basar basmaz, katliama başladılar. 21 Haziran 1919 tarihli The Graphic dergisinin 83. sayfasında yayınlanan bu çizimde, karaya adım atan Yunan askerlerinin vahşeti gözler önüne seriliyor. Bir muhabir, o güne dair şunları yazıyor: Bir anda rıhtımın arkalarından makineli tüfek ateşi açıldı. Kalabalık panik içinde dağıldı. Askerler, önlerine çıkan her şeye ateş açmaya başladı. 20 kadar masum Türk yere yığıldı.

    [​IMG]

    25 Nisan 1918’de, Subatan’da Ermeniler tarafından öldürülen Türk çocuklar, kadınlar

    [​IMG]

    29 Mayıs 1921 tarihli başka bir raporda, İngiliz Subayı, Yunanlı Teğmenin Türkler’e yaptığı zulmü anlatmaktadır:
    Türkler evlerine girip kapıları kapayınca Yunanlılar köye girdiler ve hemen bütün evlere taksim oldular. Başlarında bir teğmen vardı. Evden çıkarılan kadın, kız, çocuk ve erkekler süngülerle dürtülerek meydanlığa toplandı. Hepsi durmadan dövülüyordu. Genç kızlara feci sarkıntılıklar yapılıyor ve elbiseleri süngü ile yırtılıyor ve göğüsleri kesiliyor. Yunan teğmenin yanına gittim. Bu vahşete neden lüzum gördüğünü sordum. Rumca bir şeyler söyledi ve beni azarladı. Tüylerim diken diken olarak daha feci manzaralara şahit oldum. Kızlar, kadınlar bağırıp çağırıyorlardı. Yunan askerlerine yalvarıyorlar ve ayaklarına kapananlara merhamet edilmiyordu. Evlerin pencerelerinden alevler çıkmağa başlamıştı. Büyük ağacın altında bir genç kadın koyun gibi boğazlandı ve sonra karnı deşilerek çocuğu süngüye takılıp bir Türk erkeğine uzatıldı. Bu feci manzara bir saat sürdü. Hava kararıncaya kadar vahşet devam etti.

    Yunanlıların süngüledikleri Kara Ahmet Ömer’in karısı Fatma Hanım...

    [​IMG]

    Baltayla katlettikleri bir Türk köylüsünün naaşı başında poz veren Yunan askerleri

    [​IMG]

    "Ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevap kazanırsınız" diyen Papaz Hrisostomos

    [​IMG]


    ABD başkanı Wilson, Türkiye'yi dörde bölmeyi planlıyor ve hatta haritasını dahi çiziyordu. 4 bölgenin kimlere verileceği de kesin ve netti.

    İşte Wilson'un haritası......

    [​IMG]

    Hasan Tahsin ilk kurşununu sıkmadan, yani silahlı işgal başlamadan birkaç dakika öncesi, Yunan Efzun alayı geçişi.

    [​IMG]

    İşgalde, ilk kurşunu atarak Yunan Efzun alayının sancaktarını öldüren Osman Nevres (Hasan Tahsin)...

    [​IMG]
     
    Son düzenleme: 30 Ağustos 2009
  2. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Yunanlılar, çok eski tarihten beri bu toprakların sahibi olduklarını ve geri almalarının zamanının geldiğini söylüyor, sözde kendilerine ait olan bu toprakları geri almanın hakları olduğunu savunuyorlardı. Rum gazeteleri, “Türkler ait oldukları yere geri dönmelidir” manşetleri atıyordu. Ancak elbette ki, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, hiçbir zaman yabancıların safsatalarına inanmadığı ve tarihini çok iyi bildiği için, nasıl hiç kimseye minnet etmedi ve boyun eğmediyse, Yunanlıların bu safsatalarına da hak edilen cevabı verdi : “Türkler bu topraklarda 7000 yıldır varolmuşlardır.”

    Tıpkı, Yunanlıların “Ege” dediği denize “Akdeniz” diyerek onların tezlerini reddettiği gibi ( “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!..” )

    Tıpkı, Alparslan’ın Malazgirt Savaşı’nı kazandığı “26 Ağustos’u”, Anadolu’nun yeniden Türkleşmesinin başlangıcı olan Büyük Taarruz’un başlangıç günü olarak seçmesi gibi.

    Tıpkı, Çanakkale zaferi ve Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, “Hektor’un öcünü aldım” demesi gibi...

    Ve el yazısı ile şunları yazıyordu : “Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir seçkin varlığın yüksek belirlemesine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin yıllık, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik, doğanın rüzgârlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk, doğanın yağmurlarıyla yıkandı; o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları doğanın babası tanıdı; onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu, doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur: Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”

    Tüm bu saçmalıkları, boyun eğen kişiliksiz hükümetin işgali kurtarıcı gibi görmesini içine sindiremeyen MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, milli benliği ile yola çıktı. Yola çıkmadan önce, annesi Zübeyde hanım ve kardeşi Makbule’ye şunları söyleyecekti ; “Anne, ben yarın Anadolu’ya gidiyorum. Buraların hâli malûm değil. Selânik nasıl elden gittiyse, buralar da öyle olabilir. Ben, kurtarmaya çalışacağım. Ne elimden gelirse onu yapacağım. Fakat bu işte tehlike çoktur. Hesapta ölmek, gidip gelmemek vardır. Bana hakkını helâl et!.. Sen de bunları iyi dinle Makbuş (Makbule). İşler fenaya dönerse, sakın buradan ayrılmayın. Bütün paranızı sarf edersiniz, paranız biterse halılarınızı, kıymetli eşyalarınızı satarsınız. Bir kere daha söylüyorum. Ne olursa olsun yola çıkmaya kalkmayacaksınız. Muvaffak olamazsam zaten sizi öldürürler, o zaman elbet, ben de ölmüş olurum.”

    Yola çıktı, milleti toplamaya ve milli irade ile düşmana karşı koymaya kararlıydı. Zaten halk da direnişe hazırdı. Rumlar, İzmir’in işgalini kutlamak için limana gittiklerinde, Tükler de İstanbul meydanlarını dolduruyordu. 22 Mayıs 1919 günü Üsküdar’daki 30 bin kişinin yanı sıra, Kadıköy’de de 20 bin kişi toplanıyor, Fatih Camii önünde toplanan 80 bin Türk, Sultanahmet’te 200 bine ulaşarak rekoru tamamlıyordu. Milletin işgale verdiği en güzel cevaptı bu.

    Bu mitinginlerin ana konusu direniş idi ve İşgali protesto ettiler.
    “Ağlayan minareler altında yemin ediniz. Bayrağımıza ihanet etmeyeceğiz...”

    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, Anadolu’ya geçmiş ve çalışmalarına başlamıştır. İstanbul hükümeti, O’nu geri döndüremiyor, tutuklama emri çıktığı halde tutuklayamıyor, ulaşamıyor ve ancak Sivas Kongresi düzenleneceği zaman Elazığ (Mamüretülaziz) Valisi Kurmay Albay Ali Galip’i Sivas’a göndererek tutuklamasını emrediyorlardı. Ancak Ali Galip, bu tutuklama işini de başaramayacaktı. Aynı zamanda Fransız Binbaşı Brüno da, Sivası işgal ve kongreyi lağvetmekle tehdit ediyordu. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ise bu tehditlere aldırmayarak, Ali Galip’e tokat gibi cevaplarla karşılık vererek tutuklama emrini yok sayıyor, Fransızların blöfüne kanmadığını da Sivas kongresini düzenleyerek gösteriyordu. Fransızlar da Sivas’ı işgal edemeyecekleri ve kongreyi engelleyemeyeceklerini bildikleri için, Sivas’ı terk etmişlerdi. Bu olay üzerine MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, dönemin İçişleri Bakanına da aşağıdaki telgrafı gönderiyordu ;

    “Alçaklar, caniler!
    Düşmanlarla millet aleyhinde haincesine tertiplerde bulunuyorsunuz. Milletin kudret ve iradesini takdirden aciz olduğunuza şüphe etmiyordum. Fakat vatan ve millete karşı haincesine ve bıçaklarcasına harekette bulunacağınıza inanmak istemiyordum. Aklınızı başınıza toplayın! Galip Bey ve yandaşları gibi akılsızların ahmakça olan boş vaitlerine (sözlerine) kapılarak ve Mr.Nowill gibi milletimiz ve vatanımız için zararlı olan yabancılara vicdanını satarak yaptığınız alçaklıkların milletçe tatbik olunacak mesuliyetini göz önünde tutunuz! Güvendiğiniz kişiler ve kuvvetin akıbetini öğrendiğiniz zaman kendi akıbetinizle mukayeseyi unutmayınız!”

    Ve o gece Mashar Müfit (Kansu) ile konuşmalarında da şunları söylüyordu;

    “Hele bak şu Brüno gafiline. Bir iki kuru sıkı tehdit ve blöfle bizi yolumuzdan dönecek insan mı sanıyor bu zavallı? Biz ne blöfe aldırır, ne tehditten korkar, ne de siyaset manevra ve tuzaklarına düşeriz! Mazhar Müfit, hatıra defterine bu olayı da yaz. Merak etme utanmazsın!.. Yaz ve de ki, ’Mustafa Kemal ve arkadaşları Sivas’a hareket edince Brüno ve arkadaşları Sivas’tan kaçtılar”
    __________________
     
  3. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Tüm bunlar olurken, İstanbul’daki hükümet ve işgal yanlısı basın, Milli Mücadeleyi karalıyor, Milli Mücadeleye katılanları vatan haini ilan ediyordu. İlerleyen zamanda MUSTAFA KEMAL ATATÜRK de, Milli Mücadelenin basın kaynağı olmadan sürdürülemeyeceğini söyleyerek, kendi gazetesini çıkaracak ve hatta gazetede yazarlık yapacaktı.

    Kurtuluş Savaşı yıllarında inanılmaz kışkırtıcılık yaparak, çok sayıda vatanseverin şehit olmasına yol açan Ahmet Aznavur, İşgal yanlısı Alemdar Gazetesinin 9 Nisan 1920 tarihli baskısında övülüp, yere göğe sığdırılamıyordu. Ve aynı gazete, işgali istediğini aşağıdaki yazısı ile ilan ediyor, kendi devletini alaşağı ediyordu ;

    “Türkler’in kendi güçleri ile adam olmalarına imkân yoktur. Bu acı ama hakikattir. Yatağımıza serilmeden önce, bir kere daha Türkler ellerini İngiltere’ye doğru uzatmalıdır. Zaten 3 gündür şehrin her tarafında, Türkiye’nin İngiliz mandasına terk edilmesi için imza toplanıyor. İmzalar 40 bine ulaşmıştır. Türkler’i ancak İngiliz idaresi koruyup, kurtarabilir.”

    Ulu Önder, çanak yalayıcı işbirlikçi basının alçaltıcı yayınları için bu ifadeleri kullanıyordu ;

    “Yetersiz (âciz) ve korkak insanlar, herhangi bir yıkım karşısında Ulus’un da duraksamasına ve çekingen bir duruma gelmesine yol açarlar. Güçsüzlük ve duraksamada (beceriksizlik ve tereddütte) öylesine ileri giderler ki, sanki kendi kendilerini alçaltırlar. Derler ki: ’Biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize adam olamayız. Varlığımızı, bağılsız (kayıtsız) koşulsuz (şartsız) olarak yabancı bir devletin eline bırakalım. ’Balkan Savaşları’ndan sonra ulusun, özellikle ordunun başında bulunanlar da, başka biçimde, ama gene bu anlayışla iş görmüşlerdi.

    Türkiye’yi, böyle yanlış yollarda dağılma ve yok olma uçurumuna sürükleyenlerin elinden kurtarmak gerekir. Bunun için bulunmuş bir gerçek vardır, ona uyacağız. O gerçek şudur: ’Türkiye’nin düşünen kafalarını büsbütün yeni bir inançla (imanla) donatmak. Bütün ulusa sağlam bir iç gücü (mânevî güç) vermek. İngiliz parası burada Türkiye’yi mahvetmek için harcanır.”

    Padişah Vahidettin ve Damat Ferit Paşa ise, 30 Mart 1919 tarihinde, 15 yıl boyunca Türklerin sömürge olmasını, yabancılara kendileri teklif ediyordu. Bu teklifte maddeler şöyle idi;

    1-İngiltere 15 yıl boyunca, Türkiye’nin yabancılara karşı bağımsızlığını korumak ve iç güvenliğini sağlamak için gerekli bulduğu yerleri işgal edecektir.

    2- Ermenistan, diğer büyük devletlerle anlaşacak olan İngiltere’nin isteğine göre bağımsız bir cumhuriyet olacaktır.

    3- Boğazlardaki (Karadeniz ve Çanakkale’dekiler de dahil olmak üzere) bütün tahkimat yıkılacak ve buraları İngilizler tarafından işgal edilecektir.

    4- İngiltere bir “dostluk işareti” olarak, padişah tarafından Osmanlı Bakanlarına İngiliz Müsteşarlar tâyin edilmesine onay verecektir!.

    5- Her vilâyete atanacak İngiliz Konsolosları 15 yıl boyunca Türk valilere “danışman” (!) olacaklardır.

    6- Parlamento seçimleri ile yerel seçimler İngiliz Konsoloslarının gözetimi altında yapılacaktır.

    7- İngiltere ister başkentte, ister taşrada “mâli denetim birimi” kurma hakkına sahip olacaktır.

    8- Anayasa, Doğu milletvekillerinin yetenek ve siyasi kabiliyetlerine göre sadeleştirilecektir.

    Bu kadar onursuz, bu kadar satılıktılar...
    __________________
     
  4. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Suikasti reddediyor ;

    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, Damat Ferit Paşa’ya suikast düzenlemek isteyen bir asker için, arkadaşlarına şu sözleri sarfediyordu ;

    “Bir genç arkadaşımız, Sadrazam Ferit Paşa’nın öldürülme teşebbüsü için benden onay istiyor. Bu adamın bir adalet divanında ihanetinin sabit olacağına hiç şüphe yoktur. Büyük fenalıklarına devam ediyor ve elinden geldiği kadar da devam edecektir. Fakat biz mahkeme değiliz, hakim de değiliz. Adaleti uygulama yeri ve yetkisinde de değiliz. Ancak adalet isteyebiliriz. Bunu da fert yapar. Kaldı ki bu adam, halen nazariyede bile olsa şeklen meşru durumda sadrazam, çünkü Padişah’ın güvenine sahip... Faaliyet halinde Meclis-i Mebusan yok ki, güvensizlik beyan etsin ve düşürsün. O halde onunla ancak, şimdilik onu oraya getireni ikna ederek, yarın da bu ülkede böyle sonuçlara meydan vermeyecek yolları kapayarak mücadele edebiliriz.”

    Ve sonra askere dönüp; “Sen ne dersin çocuk? Bir şaşkını kahraman veya kurban mı yapmak istiyorsun? Bırakın bu komitacı kafasını...” diyordu.

    Kendisine defalarca suikast düzenlenmesine rağmen ve hala bunun için planlar yapılırken, lafı edilmeyecek insanları kahraman etmek için suikast düzenlemenin anlamsız olduğunu gösterebilecek kadar büyüktü O.


    ================================

    Yabancıya toprak ve mülk satmayın!..
    “Yabancıların toprak almasında her türlü engelin ortadan kalkması, sağlıklı bir mali sistemin kurulması ve yol veya köprülere yatırılan sermayenin güven altına alınabilmesi için verilen güvenceler, ardından büyük sonuçlar getirecek olan diplomatik başarılardır. Önümüzde işlenmemiş ve zengin bir toprak bulunmaktadır. Batı sanayisi bu toprağa nüfuz etmeli ve ona sahip olmalıdır.”
    Times Gazetesi (12 Şubat 1856)
    Times Gazetesi’nin bu yazısından 63 yıl sonra 1919’da, İstanbul’da toprağı ve binası olan vatandaşların bir kısmı mülklerini yabancılara satmaya başladı.. Bu satışları durdurmayan İstanbul Hükümetinin amacı, “bütçe açığını kapatmak” idi!..


    Akşam gazetesi ise halka çağrı yapıyordu ;

    Özellikle Akşam Gazetesi İstanbul halkına çağrıda bulunarak, “yabancıların bir manevrası” ile karşı karşıya bulunduğumuzu ve yabancıya toprak satmanın “ülkenin bir parçasını satmak” olduğunu söyledi: “Toprak ve mülk satmayınız. Bugün vergisini veremediğimiz toprak, yarın bize bir servet getirecektir. Satmayalım, mümkünse alalım.
    Son istatistikler, her gün İstanbul’un Müslüman ve Türk halkının yığın yığın emlâk ve arazi satmakta olduğunu göstermektedir. Eğer bunları da elden çıkarırsak, kupkuru nüfus olarak kalacağız. Zaten bizi istemeyenlerin de amacı budur. Bize şimdi bol bol para veriyorlar ya da verilen parayı fırsat sanıyoruz. Bu manevra karşısında şaşırmayalım. Evini, arsasını, iradını(gelirini) yabancıya satan her Türk, kentinin bir parçasını satıyor demektir.”
     
  5. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Tüm bunlar yaşanırken, hükümetin engelleme çalışmalarına rağmen MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, 2. Ulusal Direniş Kongresini 4 Eylül 1919 tarihinde gerçekleştiriyor ve önemli noktalara değiniyordu.

    Ülkemizdeki Hıristiyanlar azıtmıştı:
    “İtilaf devletlerinden kuvvet alan ülkemizdeki Hıristiyanlar, milletimizin onuruna dokunan çılgınca davranışlara girişti. Batı Anadolu’da İslâm’ın harim-i ismetine (namusuna) tecavüz eden Yunan zalimleri, İtilaf devletlerinin hoşgörür gözleri önünde canavarca facialar yaptılar.”

    Ermeniler katliama başlamıştı:
    “Doğu’da Ermeniler, Kızılırmak’a kadar genişleme hazırlıklarına giriştiler. Şimdiden sınırlarımıza kadar dayanıp, toptan öldürüp yok etme politikasını gütmeye başladılar.”

    Pontus Krallığı canlandırılmak isteniyordu:
    “Karadeniz kıyılarımızda, Pontus Krallığı hayalinin gerçekleşmesine bile çalışıldı. Adana, Ankara, Maraş, Konya yakınlarına kadar gelen işgalciler Antalya’ya da girdiler.Trakya da işgal bölgesi içine alındı.”

    Hükümet her şeye katlanıyor ve susuyordu:
    “Saltanat tahtının yeri ve halifeliğin merkezi olan İstanbul ise, padişah saraylarının içine kadar sokulan boğucu bir işgal havası içinde, yabancı tekeline ve baskısına yenik düştü. Bütün bu haksız saldırılara karşı İstanbul’daki hükümet, belki tarihte bir benzeri daha görülmemiş bir katlanma ile sustu. Her zaman güçsüz ve kararsız kaldı. İşte bu durumlar, milletimizi silkinip uyanmaya sürükledi.”

    Cansız bir ülke, kansız bir millet görüntüsü sergileniyordu:
    “Artık milletimiz çok güzel anladı ki, itilaf devletleri bu ülkede, kutsal varlıklarına ve milli kaderine sahip çıkacak bir gücün, bir isteğin (iradenin) olmadığına iyice hükmederek akıllarına geleni yapmışlardır. Ve bu zavallılık yüzündendir ki, cansız bir ülke kansız bir millet neleri hak etmiş sayılabilirse, hepsini hiç çekinmeden uygulamaya koymuşlardır. Buna karşı boyun eğip, teslim olmuş görünmek, tam bir çöküntüden başka bir sonuç vermeyecektir.”

    Umudu yitirmemek gerekiyordu:
    “Efendiler! Milletimizin sizler gibi uyanık ve şerefli kimseleri, görünüşün kaygılı karanlıklarından umutsuzluğa düşmediler. Çünkü onlar bilirler ki, tarih bir milletin varlığını, hakkını hiçbir zaman inkâr edemez.”

    Hükümet, milletin sesini boğuyordu:
    “Ülkenin ve milletin kaderine sahip çıkmada güçsüzlükten, miskinlikten başka bir şey gösterememiş olan İstanbul Hükümeti, milletin sesini boğmak, belirlemeye başlayan bağlılıklarını koparmak ve böylece milleti daima yenik göstermek gibi ancak düşmanlarımızın çıkarına işleyen aykırı davranışlarda ancak gücünü gösterebilirdi. Bu durum, milli tarihimizde elbette İstanbul Hükümeti hesabına lekeli bir sayfadır.”

    Ordu, hükümeti uyarıyordu:
    “Teşekkür olunur ki, millet ve milli gücün tam dayanağı olan namuskâr ordumuz, merkezi hükümeti uyarmakla bir çok büyük zararı önlemiş oldu. Yine de bu durumun, milli davranışta bir çok gecikmelere ve duraklamalara neden olduğu unutulamaz.”

    Kongrenin ilk üç gününde, esas konulara girilememişti. İstanbul’lu ulusalcılar, İngiliz mandasını değil ama Amerika mandasının kabul edilmesini istiyor ve bu konuda şiddetli baskı uyguluyorlardı. Anadolu ulusalcıları ise hiçbir mandayı kabul edemeyeceklerini belirtiyorlardı. Tıbbiyeli bir genç, kongre sıralarından MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’e şöyle sesleniyordu ;

    “Paşam, üyesi olduğum Tıbbiyeliler beni buraya İstiklâl davamızı başarmak yolundaki çalışmalar için gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun şiddetle reddederiz. Örneğin, manda düşüncesini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i “vatan kurtarıcısı” değil, “vatan batırıcısı” ilan eder ve şiddetle kınarız!..”

    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK de heyecanlanmıştı:
    “Evlat (Çocuk!) müsterih ol. Gençlikle gurur duyuyorum. Biz azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklâl ya ölüm!...”
    __________________
     
  6. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Kongre’nin sonunda “bütün dünyaya kafa tutan millicilerin parasızlığı” tartışılırken, Mazhar Müfit’le Mustafa Kemal arasında geçen konuşma, tam bir ders niteliğinde.

    Müfit Bey sinirli biçimde:
    “Hepsi güzel, fakat biz burada 5-6 kişi oturmuşuz, yalnız memleketimizle, padişahla, Ferit Paşa ile değil, bütün dünya ile uğraşıyoruz. Para yok, asker yok, top yok, tüfek yok. Velhasıl bu savaşımızı destekleyecek elimizde kuvvet yok. Buna çare düşünelim” dedi.
    Mazhar Müfit, Mustafa Kemal’in yanında Milli Mücadele’nin finansal sorunlarından da sorumluydu. Parasızlık doğal olarak onu sinirli yapıyordu.

    Paşa gülerek, “Azizim Mazhar Müfit! Bu senin dediklerinin hepsi olsa, o zaman bu işi annem de görebilir. Marifet bu yokluk içinde başarılı olmaktır. Her nedense sen bu gece sinirlenmişsin. Haydi git yat, yarına kadar bir şeyin kalmaz” karşılığını verdi.

    Para, asker, top ve tüfek yoksulluğunun yanı sıra, milî direnişi anlatacak bir gazete çıkarmak için de para yoktu. Var olan ise, kağıt bulamıyordu. Daha sonra Mustafa Kemal bu durumu şöyle açıklayacaktı:

    “Elde var olan Hakimiyet-i Milliye Gazetesi için bile kağıdımız yok. Tabii istenir ki, yalnız Hakimiyet-i Milliye Gazetesi değil, beş on tane gazete daha çıkarılabilsin ve hatta yabancı gazeteler çıkarılsın, bunlar arzu edilir. Bu konuda da varolan olanaklara başvurulmamış değildir
     
  7. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Bugün ayaklarına kapanılan ABD’nin o zamanki Genelkurmay Başkanı General Pershing’in Kurmay Başkanı General Harbord, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ile görüşmek için, Paşa’nın ayağına kadar gidiyor.

    Bir ara Paşa’ya dönüp soruyor;

    “Millet ve siz her türlü çalışmada ve fedâkarlıkta bulunmanıza rağmen başarılı olamazsanız ne yapacaksınız? Türk tarihini okudum. Milletiniz büyük kumandanlar yetiştirmiş, büyük ordular hazırlamıştır. Bunları yapan bir millet elbette bir medeniyet sahibi olmalıdır. Takdir ederim. Ama bugünkü duruma bakalım. Başta Almanya, müttefiklerinizle dört yıl harp ettiniz, yenildiniz. Dördünüz bir arada yapamadığınız şeyi, bu durumda tek başınıza yapmayı nasıl düşünebiliyorsunuz? Fertlerin intihar ettikleri vakit vakit görülür. Bir milletin intihar ettiğini mi göreceğiz?”

    Mustafa Kemal’in cevabı ise şu oluyor;
    “Millet ve biz yok, vahdet (birlik) halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. Ve şunu kesin olarak söyleyeyim ki, bir millet varlık ve istiklâli için her şeye başvurur ve bu amaç uğrunda her fedâkarlığı yaparsa, başarılı olamaması mümkün değildir. Elbette başarılı olur. Başarılı olamaz ise, o millet ölmüş demektir. Şu halde, millet yaşadıkça ve her türlü fedâkarlıkta bulundukça başarılı olamaması düşünülemez ve böyle bir şey söz konusu olamaz. Tarihimizi okumuş, bizi öğrenmişsiniz. Fakat şunu bilmenizi isterdim ki, biz emperyalist pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme mahkûm olmaktansa, babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ediyoruz.”


    Kaynaklar :
    Hulki Cevizoğlu : İşgal ve Direniş
    Turgut Özakman : Şu Çılgın Türkler
    Atilla Oral : Jotun-Kuva-yı Milliye


    ==================================


    İşte tüm bu zorluklar yaşandı ve bu milli irade ve boyun eğmezlikten, kocaman yeni bir devlet yaratıldı.

    Bu kadar uzun yazdım, çünkü biliyorum ki hala aldatılanlar var, hala hem tarihini, hem dinini bilmeyenler var. Bunun yanı sıra tarihini ve dinini bilmeyenleri aldatmak için her yolu deneyenler de var. Dilerim yaşanılan bu zorlukları, bu aldatmacaları, bu milli iradeyi, yabancıların kaypaklıklarını bir nebze olsun, bu yazıyı okuyarak görebilirsiniz. Unutmayın ki, Yurdumuzu işgal ettiğini düşündüğümüz Yunanlı ve Ermeniler, İngiltere ve Amerika’nın kuklasıydı sadece. Bugün de hala bu güçler kullanılarak, aynı azmettiriciler tarafından ülke parçalanmaya çalışılıyor, biz ise AB girme yarışı içinde, yabancı sermaye, batılılaşma, özelleştirme kisvesi altında, AB’nin çanak yalayıcılığını yapmak için, varımızı yoğumuzu peşkeş çekip vatanı metre metre satıyoruz. Yugoslavya’nın AB’ne girmek için neler yaptığına bakalım ve AB’nin Yugoslavya’yı parçalamayı başardıktan sonra AB’ye aldığını unutmayalım. Biz başımız dik, rest çekmesini bilerek, boyun eğmeden, vatanı satmadan, korkmadan kendi sınırlarımız içinde, kendi vatanımızda yaşayalım. Vatanı satanlara da en büyük tokatı biz atalım.

    Bu vatan, dedelerimizin, ninelerimizin çektiği işkencelerle, açlıkla, yoksullukla, onların kanları ile sulanarak kurtarıldı. Tam bağımsızlığımızı o aziz şehitlerimize ve millet sevgisi yüksek insanlara borçluyuz.

    Bugün de vatan parçalanmaya çalışılıyor. Artık uyumayalım, gerekirse bu vatanı kurtarmak için, tüm dünyaya yeni ve güçlü bir Türkiye olabileceğimizi göstereceğiz. Bu millet her zaman bu topraklardaydı ve her zaman bu toraklarda yaşayacak. Vatanın bekası tartışılamaz. !!!

    Aziz şehitlerimize, kan döken, işkence gören dedelerimize ve ninelerimize, bu vatanı kurtarmak için engin dehasını kullanan komutanlara ve en başta MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’e binlerce kere teşekkürler. Ruhları şad olsun.

    TARİHİN IŞIĞINDA, TARİHTEN ALINACAK DERSLERLE

    30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI, KUTLU OLSUN.

    NE KADAR ÇOK VATAN HAİNİ OLSA DA

    “TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR.”
    [​IMG]
     
  8. kirmikirli_kemal

    kirmikirli_kemal kemal

    Mesajlar:
    16
    Şehir:
    bursa
    En İyi Avı:
    nerdeee
    cok güzel bir calışma eline sağlık bayramımız kutlu olsun....
     
  9. lapinavcısı_bursa

    lapinavcısı_bursa abdullah

    Yaş:
    42
    Mesajlar:
    209
    Şehir:
    Bursa
    En İyi Avı:
    1,8kg karagöz
    Yüce Türk Milletinin "ZAFER BAYRAMI" kutlu olsun....

    İSTİKLAL MARŞI

    Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
    Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
    O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
    O benimdir, o benim milletimindir ancak.

    Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
    Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
    Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
    Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
    Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
    Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

    Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
    Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
    Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
    'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

    Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
    Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
    Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
    Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

    Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
    Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
    Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
    Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
    Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
    Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
    Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

    Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
    Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
    Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
    Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

    O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
    Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
    Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
    O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

    Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
    Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
    Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
    Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
    Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!



    Mehmet Akif ERSOY
     
  10. @nı1

    @nı1 anıl

    Mesajlar:
    13
    Şehir:
    Bolu
    En İyi Avı:
    700 gr sazan
    Ne mutlu TÜRK'üm diyene
     
  11. Serdar UsLu

    Serdar UsLu Serdar

    Mesajlar:
    343
    Şehir:
    Antalya
    Favori Kamış:
    Ryobi 295 40-125 g
    En İyi Avı:
    Grida 4 Kg
    Yüce TÜRK Ulusunun zafer Bayramı Kutlu olsun.

    HATTI MÜDAFA YOKTUR SATHI MÜDAFA VARDIR, O SATIH BÜTÜN VATANDIR.


    Mevzubahis VATAN`sa Gerisi Teferruattır
     
  12. LapinCash

    LapinCash

    Mesajlar:
    2.817
    Çok güzel bir çalışma , Herkein Zafer Bayramı kutlu olsun .

    ################################################## #######
    ########################_____##################### #######
    ###################_______________################ #######
    ##############_______________________############# #######
    ############_____________________________######### #######
    ##########_________________________________####### #######
    ########_____________________________________##### #######
    #######____________###############____________#### #######
    ######_________######################__________### #######
    #####_______############################_______### #######
    ####_______##############################_______## #######
    ####______################################______## #######
    ####_____##################################_____## #######
    ####_____##################################_____## #######
    #####____##################################____### #######
    ######___##################################___#### #######
    #######__##################################__##### #######
    ########__################################__###### #######
    #########__##############################__####### #######
    ###########_############################_######### #######
    ################################################## #######
    ################################################## #######
    ########################__######################## #######
    #######################____####################### #######
    ######################______###################### #######
    #####################________##################### #######
    #############________________________############# #######
    ################__________________################ #######
    ###################____________################### #######
    ##################______##______################## #######
    #################____########____################# #######
    ################################################## #######
    ################################################## #######
    ################################################## #######



    Ne Mutlu Türküm Diyene​
     
  13. gtatas

    gtatas Gürcan Tataş

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    980
    Şehir:
    İzmir Özdere
    Favori Kamış:
    en ucuzu
    Favori Makine:
    en ucuzu
    En İyi Avı:
    Levrek 2.200 gr
    Öncelikle Sennur ve Sevil hanıma teşekkür ediyorum.Çok güzel bir paylaşım olmuş.Gerçi şu an da ülkedeki durum o eski günlerden çok farklı değil.Yalnız tek şansızlığımız ATAMIZ ATATÜRK'ÜMÜZ başımızda değil.Ve bunu fırsat bilenler bu ülkeyi fenalaştırmak batağa sürüklemek için ellerinden geleni artlarına koymayan başımızdakiler bizleri hiç düşünmemekteler.Hepsinde birer abd pasaportu gazlamak sam amcanın kollarına atılmak için hazırlar.Lütfen bu ülkeyi satanları yani bizleri satanları desteklemeyelim.Lütfen oy atarken bir kez daha düşünelim.Çocuklarımıza miras bırakıcak bir ülkemiz kalmıyacak bakın yabancı tv kanallarında bölünmüş TÜRKİYE fotoları yayınlanmaya başladı.Senaryolar yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor.LÜTFEN UYUMAYALIM, UYUYANLARI UYANDIRALIM.ALLAH TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.HERKESİN ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN.
     
  14. korni

    korni koral

    Mesajlar:
    7.546
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    55 kg trakya kıvırcığı
    30 ağustos zafer bayramı kutlu olsun şehitlerimizin ruhu şad olsun..:)
     
  15. m-a-v-i

    m-a-v-i Yasin

    Mesajlar:
    1.153
    Şehir:
    İstanbul
    Tüm Türk Ulusunun 87. Zafer Bayramı kutlu olsun.

    Bu vesile ile bizlerin bu gün başımız dik ve onurla yaşadığımız bu topraklar için canlarını ortaya koyup kanlarını döken tüm şehit ve gazilerimizi şükran ve minnetle anıyoruz.

    [​IMG]

    Paylaşım için çok teşekkürler.
     
  16. oltacı_

    oltacı_

    Mesajlar:
    365
    30 Ağustos Zafer Haftası Tüm Ulusa
    Kutlu Olsun


    [​IMG]

    Başlığı açan, geçen sene hazırlayan ve emeği geçen tüm arkadaşlarımı can'ı gönülden kutlarım.

    Bu tarz mevzular hatırlatmaktan öte hatta gözümüze tekrar,tekrar sokulması gerekir.Bunları unutursak Benliğimizi inkar etmiş oluruz.
    Çok teşekkürler.


    Vatan uğrunda Şehitlik makanına ulaşan makam sahipleri sizlere minnettarız.


     
  17. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    BÜYÜK ZAFERİMİZİN 91. YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN!
     
  18. cosmic-c

    cosmic-c cem

    Mesajlar:
    283
    Şehir:
    istanbul
    En İyi Avı:
    Sırtıkara 3.5 kg
    ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.
    Ne Mutlu Türküm Diyene.
     
  19. drasty41

    drasty41 Recep

    Yaş:
    64
    Mesajlar:
    1.326
    Şehir:
    Kocaeli
    Favori Kamış:
    lineaeffe unicast, spro spin2,70 ve 2,40
    Favori Makine:
    shimano exage ryobi ekusima4000
    En büyük bayram 30 ağustos zafer bayramımız'ın 91. yılı tüm ulusumuza kutlu olsun.
     
  20. arkadas

    arkadas ibrahim

    Mesajlar:
    259
    Şehir:
    frankfurt / mersin
    umarim tanri birdaha milletimize bu kara günleri unuturmasinda yasatmasinda (eline saglik cok güzel calisma )