Silivri liman içinde *dayko ile birlikte balık tutuyoruz. Hemen yanımızda Silivri’nin yakın köylerinden bir hemşerimizde bizimle birlikte balık tutuyordu. Fener(çakar) merdivenlerinden ilk çıkan onu görüyor ve kendisine “kolay gelsin var mı bir şey?” diye soruyordu. Bu soranlar öyle çoğalmıştı ki biz iyi ki o tarafta konuşlanmamışız diye içimden geçirmiştim. Hemşerimde sonunda bu soru soranlardan iyice bunalmıştı. Biz çay içerken kendisi bir galon (5 Litre) şarap almış ara ara içiyordu. Karışmış oltasını açmaya çalışırken, birkaç çocuk başına dikildi ve içlerinden biri telaşlı telaşlı o çocukça tiz sesi ile “Ab biii kaç tane balık tuttun” dediğinde sesi kayaların arasında yankı yapmıştı. Hemşerim bu çocuğun sesinden hafif ürkerek yerinden doğruldu “Sana ne üleyn… Yetti beyaa; bir insana, DGM bile bu kadar soru sormaz!” diye bağırdı. Ben ve dayko koptuk tabii. Sonra hemşerim bize döndü “Bıktım vallahi, gelen geçenin yüzde doksanı hep aynı şeyi soruyor! Var mı bir şey? Kaç tane tuttun? Bk tuttum. Kafayı yedim beyaa ” Küçük çocuk şokta; zavallı nerden bilsin bu gün aynı soruyu soran yüz ellinci kişi olduğunu. Tabi kabak onun başına patladı! Ama bir "abi" demesi vardı ki bitirdi beni(!) (Ab biii...) Aradan beş on dakika geçti halen o çocuğun soru sorması aklımda. Köylü hemşerim ile fazla samimide değiliz! Fakat dayanamayacağım. —AB Bİİİ… Kaç tane balık tuttun? Hemşerim tekrar kayaların arasından önce sansar gillerden gelincik gibi başını uzattı, sonra yerinden fırladı ve bana baktı… Üç tane mırmır, iki tane izmarit. (!) … Yok, olmayacak vallahi gülmekten kayalardan denize düşeceğim. Dayko bıyık altından hem gülüyor, hem bana kafa sallıyor “sen yok musun sen” Hemşerim halen “Kuran çarpsın(!) üç beş balık için yalan mı söyleyeceğim. Tutsam söylemem mi? Sanki tutsa biz görmeyeceğiz! Dayko, bir ara hemşerimin oltasına kendi takımını atarken taktı, çekerken hemşerimin mırmır takımını denizde bıraktı ve dayko bana kopardığı klips’i bağlamam için verdi. Bende rüzgârdan denize düşmemek için kendimi kollarken klips’i denize düşürdüm. Hemşerim beş altı metre uzaklıkta kayaların tepesinden“tamam tamam ne olur, oltanın ucunu bırakın ben sizden bir şey istemiyorum” demişti! Hemşerim bazen kendi kendine “keşke tarla sürmeye gitseydim, yağmurdan korktum, dolu’ya rastladım” diyordu! Daha sonra bir arkadaşı geldi ve ona anlatıyordu “ben aslında bugün tarla sürmeye gidecektim ama hava yağmurlu diye vaz geçtim ve buraya geldim” İyi de dayko burada dolu yağmadı ki; sen gördün mü? Hemşerim daha fazla dayanamadı ve “ben kafayı buldum elimden bir kaza çıkmadan ben hafif hafif uzayayım” dedi ve yalpalayarak gitti. Hemen arkasından sevgililerini kollarına takmış iki genç geldi “kolay gelsin var mı bir şey?” Dayko önce bana baktı gülümsedi sonra gençlere “var var”! Diğer genç “ne çıkıyor?” dedi, Bu kez ben; “önce denizkızı geldi, sonra denizanası; korkarım şimdi de babası gelecek derken beş altı tane balina gibi yunus hemen yanımızda fosss diye peyda olmaz mı? Bu kez kızlar bağırarak “bak geldiler işte” diyerek bizi makaraladılar. Sonra gençler sarmaş dolaş mucuk mucuk gittiler. Hemen arkasından sanki oltacı dükkânını buraya taşımış gibi üzerinde hiç boş yer bırakmamış iki kişi geldi ve bize “kolay gelsin var mı bir şey? Ne çıkıyor?” dedi. Dayko ile yine göz göze geldik ve başladık gülmeye… Adamlar şaşkın şaşkın bakıyorlar. Belki de içlerinden “bu adamlar kafayı yemiş” diyorlardır kim bilir. —Bir adet rina, bir adet vatoz, bir adet kırlangıç, bir adet mırmır, üç adet istavrit, on adet izmarit, beş adet ispari, birkaç lapin. Hadi buyurun siz buraya gelin. Zaten geç oldu değil mi dayko? Nöbeti arkadaşlara devredelim ve biz hafif hafif uzayalım. Canlı tekeleri (yemleri) yeni gelen arkadaşlara bırakıp arkamıza bakmadan oradan kaçtık(!) Ah hemşerim ah, senin kıymetini bilemedik. Biz senin "yarın kadar" bile direnemedik. Yazıklar olsun içimizdeki balık sevgisine… Yeni gelenler ne kadar durdu bilemiyorum. *Dayko hanımın dayısı. 12.10.2008
Çok güzel bir av hikayesi, keyifle okudum, emeğinize sağlık. Aklıma gelmişken, "kaç tane balık tuttunuz?"
Beğendiğiniz için çok teşekkür ederim Sennur hanım. Sanırım 24 veya 25 parça balık aldık Fakat beş kilo pirzola yemiş kadar güldüm! Çok eğlenceli geçti çok. Selamlar...
Sevgili Aşkın kardeşim o diziyi çok seviyorum özellikle Hasan Kaçanı çok başarılı buluyorum. Ab bii tiplemesini özellikle ona benzettim. Çocukta zaten ona yakın bir şey söylemişti Bu arada size daha önce bu linki vermişmiydim? Tabuları yıkacağım!
Eee balıkçılık böle bişey işte.Bu soru soranlardan banada gına geliyo bazıbazı.Hatta çoğu balığa gelip oltasını sana bağlatmak için dört dönüyo.Yav bi git.Birazdan bağlarım.Atçek yapıyorum.balık başladı.Sonra bura gına geliyo yazınca suçlu oluyoz. E bazen bizde soruyoz.Doğrudur
Talip Bey ben yıllar önce sizin balık tuttuğunuz yerde bira içip balık tutarken, irice bir karagözü heyecanla sudan çıkartmak isterken misinayı havada tutup düşürdüm, taşların arasına giren balığa hamle yaparken de 2-3 taş yuvarlanıp suya düştüm ayıldım, balığı da kaçırdım zıplayıp gitti, kolum bacağım kırılmadı mucizevi bir şekilde, belki fazla biradan "uçuşta" idim planör gibi süzüldüm bilemiyorum var orada bir uğursuzluk
Asıl yazımı okuyup beğendiğin için ben teşekkür ederim Halil kardeşim. Yeşil Bursa'ya, akrabalarıma ve dostlarıma selam olsun Sen istersinde ben yazmam mı, Alper kardeşim? 24 yıldır görmediğim Asker arkadaşımın memleketine kucak dolusu selamlar gönderiyorum... Esen kalın. Ayrıca beğendiğiniz için çok teşekkür ederim.
Sevgili Burak SÖKMEN kardeşim; Muğlalı olmanıza çok sevindim bu yaz sizin oralardaydım aşağıdaki resim bana ait. Ayrıca sana önereceğim altı eski yazım var. Ben tam 21 yıl önce de oradaydım! İstanbul-İzmir-Fethiye-Gezim-8 İstanbul-İzmir-Fethiye-Gezim-9 İstanbul-İzmir-Fethiye-Gezim-10 İstanbul-İzmir-Fethiye-Gezim-11 İstanbul-İzmir-Fethiye-Gezim-12 İstanbul-İzmir-Fethiye-Gezim-13 Bu hikâyeleri okumanı istiyorum. Bundan sonrada bu seneki yazı dizisine başlayacağım kısmetse. Cennet gibi yerdesiniz sizi kutluyorum.
Haklısın Kaan kardeşim oraları tehlikeli yerler dikkat etmek lazım. Suyun içinde irina, vatoz, trakonya; deniz kızını beklerken işimiz zora girer sonra! Selamlar...
Evet tam olarak orası.İyi bir ahtapot yuvasıdır Dalarak kuzenin oltasının misanasını çekiştirip kuzeni keklediğim yer olarakta anımsadım şimdi
olum sende ne saf kuzenler var hangisi bu (cevabını verirken dikkat edeceğin konular 1. kuzu sezonundayız 2. asker dönüşü kız isteriz 3. seni döverim )
Talip Abbiiiiiiii bizim İzmir de de vardır böyle az uzatarak konuşmak Eşrefpaşa ağzı derler bazen bizde yaparız.Neyse güzel bir balık serüveninide hikayeleştirip yazıya döküşsün teşekkürler.