İzmir'li bir balık ve deniz tutkunu olarak size orada yaşadığım bir anımı anlatacağım. Yer Yenişakran sene 1999 yada 2000 eylül ayı, uskumru akını başlamış, Çandarlı, Aliağa ve Yenişakran'dan gelen herkes çıkar dediğimiz yerde toplanıyor. Profesyonel balıkçı olan, plakalı tekneye ve gerekli ruhsatlara sahip arkadaşım İsmail'le sabah balığa gitmeye karar verdik. Akşamüstü 1 kg. yemlik sardalya aldık ve onları tuzladık. sabah 4-5 gibi yola koyulduk. Mera 45 dk. gibi bi mesafedeydi. Yolda takımları hazırladık, yemleri kestik.( bu arada uskumruya zoka kullanıyoruz ) İsmail 4-5 tane beden yaptı yaklaşık 15-20 kulaç 0,20 misina ile, bende 2 tane yaptım. Meraya vardığımızda 8-10 kadar tekne vardı. Bizde müsait bir yere demir attık ve oltaları suya bıraktık, daha ilk anda ikimizde birer uskumru çektik. Arkasından ikinci oltalarıda attık , İsmail kıçüstünden 2 sağa 2 sola olta salladı bende iskele tarafından 2 olta attım ama durmadan balık çekiyoruz en fazla boş beklediğimiz süre 1-2 dk. Bu arada mazmoz olsun diye İsmail'in 2 gün önce kullandığı yemlikten kalan o mis kokulu sardalyalarıda başüstünden aşağı salladık. Bi ara güneşin artık doğmak üzere olduğunu farkettim ve kafamı kaldırdım etrafımızda belki 40 belki 50 tekne olmuştu ama hiç kimse bizim çektiğimiz balığı alamıyordu. Güneşin yükselmesiyle su görüntü vermeye başladı avlandığımız derinlik 8 ila 12 kulaç kadardı ve biz neredeyse uskumruların ağızlarına bırakıyorduk zokaları. Bi ara tenenşn yanından zarganalar geçmeye başladığını gördük ve şeytan oltasına sardalya kuyruğu takıp onuda sancak taraftan attık. 15 s. sunra o nada bi zargana yakalandı. Ve saat 9'a kadar biz 18-20 kg. balık tuttuk. Aşağı yukarı 100 parçaya yakın uskumru ve 4 tane zargana. Avın sonlarına doğru yem bitti ve biz uskumruların en ufaklarından başlayıp keserek yem yaptık. Limana döndüğümüzde evimizin önünden geçerken babam gözlerine inanamadı, bizim daha önceleri en fazla 2-3 kg balıkla dönmemize alışık olduğu için şaşırdı. Tabi bu arada ikimizinde eli yüzü, üstü başı uskumru pulundan geçilmez durumdaydı. Balıklardan kendi payıma 2-3 kg aldım ve kalanını İsmail balıkhaneye verdi. Akşam olunca mangal yandı ve uskumrular rakı roka balık sistemini bozmadan salatanın yardımıyla tüketildi. Şimdi ise İstanbul'dayım; bu ve bunun gibi günleri düşünerek boğazda istavrit çaparisi atıp çekiyorum daha lüfergillerde siftahım yok. Ama azimle devam edip buradan İzmir'e o anılarımı taşımayı planlıyorum. Umarım birgün gerçekleşir.
İzmir bir yere kaçmaz ama İzmir de balık avlamakla İstanbul arasında inan dağlar kadar fark var ve bu benim canımı fena sıkıyor. Yok akıntı artar yok bi gırgır gelir önüne ağ serer vs. vs.
Erdinç bey çok haklısınız, 30 yaşında olmama rağmen şunu söyleyebilirim; çocukluğumuzun kısıtlı imkanları ve bol balık, şimdi ise bol imkan az ve nazlı balık. Markası modeli kalınlığı bilinmeyen misinalar ve iğnelerle acayip balık tutardık, şimdi acaba misina mı kalın, iğne mi büyük yok yem bayat offf off
işte budur... 1,5 sene dir Bursa ' da yaşıyorum , balık tutmaya gittiğimiz kim varsa söylediğim tek cümle hep bu konunun başlığı oldu... ''ahh izmir ahhh'' 8 sene yaşadım İzmir'de , mırmırlar , çipuralar , lidakiler , mercanlar... bir kez daha '' ahh izmir ahhh'' ))) saygılar sevgiler