yine bir eylül sonu, lüfere uzun olta çekmişim, 1-2 tane yakalamışım, keyifli bir şekilde öğleden sonra kumsala dönüyorum tekneyle, çok poyraz ve felaket dalga olmasına rağmen deniz cam gibi, dip seçilebiliyor, kıyıya yaklaşırken motor pervanesi kuma sürtmesin diye belli bir yerden sonra motoru kaldırıp kum sürüşüne geçiriyorum, ancak bu sefer işi kitabına uydurayım diye motoru stop edip kaldırıyorum. tekrardan motoru çalıştırmaya kalktığımda ne yaparsam yapayım motor çalışmıyor! ben uğraştıkça tekne dalgalarla açığa doğru sürükleniyor, kuma çapa atacağım ama çapa taa başaltında ve başaltı kilitli, onu açana kadar motoru çalıştırırım diye düşünüyorum, jikleyi deniyorum, pompayı deniyorum ama motorda kesinlikle çalışma emaresi yok. zaten ipi çekerken marş sesinden belli çalışmayacağı, titreşim veya benzin yediğine dair bir ses yok. hafiften panikliyorum, ama daha o kadar açıkta değilim ve bizim oralar epey sığlık. dibe bakıyorum, cam gibi su dalgalarla hafif ışık kırılması yaptığından dibin tam derinliğini kestirememekle birlikte bel ile boyun hizasındadır diye kanaat getirip tekneden suya atlıyorum. amacım elle tekneyi kıyıdaki asansöre kadar çekmek. üzerimde petrol ofisinin rüzgar geçirmez kolsuz ve pofuduk yeleği var. gözümde gözlük, altta mayo şort. suya atladığım gibi dibi boyluyorum. derinlik yaklaşık 2-2,5 metre. yere değmek mümkün değil, öyle bir dalga var ki tekneye çıkmak mümkün değil, daha atletik birisi çıkmayı becerebilir ama ben 2-3 deneyişte beceremiyorum, tekne beşik gibi sallanıyor bir sağa bir sola, zaten daldığım an gözümden fırlayan gözlüğü dibe inerken yakalamaya çalıştığım için tekne ilk başta epey bir açılmıştı, yüzüp yeniden yakalamıştım, panikle yaorulmaya başlıyorum. sahile baktığımda beni görebilecek kimseyi de seçemiyorum, tek kolla yapışıyorum tekneye, dalgaların frekansını ayarlayıp ona göre kah nefes alıp kah kafamı su yutmamak için dalgayla beraber suya gömerek (bu durumlarda panikleyip hep kafanızı dışarıda tutmak isterseniz boğulursunuz) tek kol ve iki bacakla var gücümle çırpınmaya başlıyorum. 1 metre ileri 2 metre geri gidiyor gibiyim, içtiğim sigaralara, aldığım kilolara lanet okuyorum bir yandan, bir yandan da bırak tekneyi gitsin, sahilden başka tekne bulup açıkta bordalarsın diye düşünüyorum ama sahilde tekne sahibi pek kalmadı mevsim itibariyle, dayanabildiğin kadar dayan diyorum, çok zorlanırsan bırakırsın gider. kramp girmiyor allahtan, acıyı da duymuyorum, basıyorum kulacı nefes nefese, ara sıra elim kayıyor küpeşteden, ıskarmoza tutunup çekmeye çalışıyorum ama ön sağdan çekmek daha iyi olduğu için yine öne yöneliyorum. ne kadar uğraşsam da su yutuyorum tabi ki, kalbim yerinden söküldü sökülecek, belki yarım saate yakın cebelleşiyorum suda, verdiğim her 3-5 saniyelik molada 15 saniyelik geri gidiyorum. ama bırakmıyorum, bayıldım bayılacağım, derinliğe bakayım derken ayağım kuma sürünüyor hafiften, ama güç alacak kadar değil... iki üç dakikalık ekstra mücadeleden sonra artık kuma basabilmeye başlıyorum, tekneyi asansöre çıkartacak halim kalmadı, dubama bağlıyorum, bu arada kusuyorum biraz. sahilde sadece köpekler ve bir iki küçük çocuk var, sendeleyerek yanlarından geçiyorum, deniz ile ev arası 100 metre, eve yürürken sanırım uyuyorum ayakta çünkü hatırlamıyorum pek, yatağa uzanıp 1-2 saat uyuyorum, bu macerayı da sağ salim atlatıyorum. akşam da pederden esaslı bir azar yiyorum göz kararı tekneden atladım diye. halbuki salakça atlamasam suya, çapayı çıkartıp kumda at-çek yapsam sürüye sürüye 10 dakikada sığlığa gidebileceğimi biliyorum ama gereksiz kendine güvenin getirdikleri hakkında güzel bir ders almadan da edemiyorum siz siz olun "ben bu suları biliyorum" deyip göz kararı hareket etmeyin, teknenizi ve eşeğinizi hep sağlam kazığa bağlayın. saygılar...
Ah kaanım ah.Allah seni bildiği gibi yapsınBizim kuzeni tanırsın.Ozan.Burda bundan 7-8 sene evvel bizim teknenin motorunu sığ yerde kuma gömüp pimi kırdırıyor sanırım babam yada mesut var yanında.Kamp yerinden 4-5 kilometre uzakta.çeke çeke kamp yerine getiriyorlar.Aklıma geldi.O günden sonra yanımızda yedek pim taşır olmuştuk
pim iyi yine Burak ben oniki ya da onüç yaşında tekneyi kaçırıp midye toplamaya gittiğimde midyeliklerin yüzeylediği kayalıklara bodoslama girip pervaneyi sıyırmıştım allah allah diyorum dönerken, basıyorum basıyorum tekne doğru dürüst gitmiyor sahile gelip baktığımda pervanenin soğan cücüğü haline geldiğini görmüştüm o olaydan sonra babamın çalıştığı fabrikada 1 ay çocuk amele olarak cezamı çektim allahın sıcağında
Kaan süper bi hikaye daha. Ama aklıma biran şey geldi. Acaba sende biraz sakarlık veya bahtsızlık var mı
Ondan sonrada adın sakara çıkar.Ben seni çok sevdim.Kendime yakın hissediyom nedense Mideyi bozmayasın.Maazallah.Sonu iyi olmaz
İyiki Teknem yokmuş Geçmiş olsun. Siz her ne kadar eziyet çekmişsenizde okurken haliniz gözümün önüne gelip gülümsedim (Tabi kötü bitmediği için sevindim )
geçmiş olsun geçmiş olsun benimde 4.30 polyester 9.9 yamahalı bi kayığım var çok şükür hiç motor arızası yaşamadım. balıkçı dostum sana tavsiyem iki kürek al kayığına nerde olursan ol seni atar bir yerlere tekrar geçmiş olsun ha bide petrol ofisi rüzgar yeleği yerine keşke can yeleğin olsaydı küreksiz ve can yeleksiz açılmamak lazım diyorum. hoşçakal...
geçmiş olsun kaan. madde bir tekneye binince kilitli yerleri aç. iki 2 tane kürek al. 3 binemeyeceksen tekneden atlama. 4 motoru indir kaldır işlerini boşta yap . 5 gideceğin mesafe daha varsa tekneyi stop etme. motor boğulmuş benzin pompalamadan bir kaç tur ip çeksen belki çalışırdı. bide çıkarken benzin hortumunu çıkar ve çalışır halde bırakki motorun benzini bitirsin ve sonra tek basışta alsın. yoksa benzin uçar yağ kalır bujilerin zamanla ateşleme sorunu yapar. burak o meseleye gelince yavrum gece idi. fırtınaya yakın esiyodu kaçmak için bastık. sürat teknesi malum gökova kıyılarıda malum kıyıya 500m den fazla vardı oturduğunda önce ağa takıldı falan sandık suya inip ağı keselim derken ağır ağır kendimi suya salarken ayaklarım kuma değiverdi bi kalktım diz boyu su. pim kırık ye yapacaz çektik ordan beriye. yani bizimkisi fırtınadan kurtulmak için basmaktı ve yapacak başka bişey yoktu hem sen çocuktun ondan hatırlaman sınırlı
1) kilitli yeri yeni kapamıştım nasılsa kıyıya geldim diye 2)kürek var artık 3)binemeyeceğimi bilmiyordum 4)zaten hep öyle yapıyorum da o gün stop edesim geldi nedense, halbuki 2 saniyelik iş, salak kafa neden stop edersin, direksiyon panelinde düğmesi vardı, basıverdim salak gibi 5) e öyle tabi motoru boğmayacak kadar pompalamayı biliyorum ozan merak etme o kadar değil bu anlattığım hikayeden tam bir amatör havası çıktığını biliyorum, onun için anlattım zaten, 15 yıldır falan tekne kullanırım, o an kendine güvenden ve çeşitli basiret durumlarından dolayı o şapşal duruma düştüm alınması gereken ders de bu zaten. senin olaya gelince; dua et de o 500 metre ile kıyı arasında derinleşen bölge yokmuş. yoksa siz de teknenin iki tarafına asılıp çalakulaç yapmak zorunda kalabilirdiniz