Merhaba değerli avlakcı kardeşlerim, abilerim. Bu sabah Ankara-Gölbaşı'nda avlanmayı düşünüyoruz. Hangi malzemeleri kullanmamı tavsiye edersiniz, yem olarakda bahsederseniz sevinirim. Not: 2.ci avlağım olacak, bu sektöre yeni başladım. Değerli yorumlarınız için canı gönülden Teşekkür ediyor Ankara'dan selamlıyorum.
Arkadaşım merhaba Gölbaşı için hamur ve mısır götürmen yeterli. Oltaya gelince klasik sazan için dip oltası. Kürşat arkadaşımın da dediği gibi bencede vaktini boş yere harcama.
nedendir acaba bu kötü anılar bende bir kez bulunmuştum fakat gezmek amaçlı çok kalabalık ve suyu kirli gibiydi. Birazcık açıklama yaparsanız sevinirim
Ben sahsi olarak civardaki oteller vs hicbir tesisin kanalizasyonuna guvenmiyorum,yasak olan ne varsa orda var,gecen yildi sanirim yuzlerce balik sirt ustu kaldi orda. Dogru durust anisi olanida duymadim.
Vakti zamanında daha ozamanlar şimdiki gibi ekipmanlarımız yoktu ve toyduk..Kesikköprü`ye ailecek giderken Gölbaşı`na akan kanalın içerisine gider, eski tül perdeden yaptığımız kaba bir germe tarzı ağ ile gümüş toplar, bidon içerisine doldurur çıkardık tekrar yola..Bazen akşam üstleri takılırdık Gölbaşı`na arkadaşlarla..Bacak arası biralar ve tuzlu fıstıkla..Bazen kıyıdan bazende 2 kişilik tabanı şişme sarı renkte deniz botu ile (ki herkes bilir nasıl bi şey olduğunu) onunla birlikte 3 kişi çıkardık göle..İnanmayacaksınız ama güneş batana kadar kişi başı rahat 4-5 adet hemde 60-65 cm.`lik turnalar alırdık..Ve sürekli aynı mekana takılırdık..Gölün karşı kıyısındaki çay bahçesinin hemen yanından inerdik suya ve bilenler bilir elektrik direğinin orada avlanırdık..Zaten botuda uzunca bir iple o direğe bağlardık..Rüzgar nereden eserse essin döner dururduk o direğin etrafında..Suyun renki lacivertti ozamanlar..Hani koyda demirlersin de denize bakınca koyu lacivert rengini görürsün çok derinmiş dersin ya kendi kendine..Aynen o renkte işte..Çoğu zaman görmüşümdür gittiğimde..Su kayağı yapanları, hamburger çekenleri bazende jet-ski..Kürekçiler çalışırdı kıyı şeridine yakın yerde..Ozamanlar sadece bildiğim turna vardı gölbaşında..Eskilerde anlatır çok büyük yayınlar çıkarmış vakti zamanında..Turnanıın nesli tükenince sazan koyverdiler, kadife saldılar suya..Hastane atıkları, kanalizasyon, duyarsız insanlarımız sayesinde tıpkı Eymir gibi sonu hüsran oldu Gölbaşının..Zamanında birleşik tek bir göl olan Eymir ve Gölbaşı birbirinden ayrılmış olsa bile kadeleri maalesef aynı oldu..
2009 da iyi sazan çıkarttık gölbaşından. Haberi gelince inanamadık gölbaşı sazan mı verir diye... 2010 da sanırım bütan gazı patlaması olmuş, tüm balıklar öldü dediler, ağustos sonuydu sanrım son gidişim, su kahverengi bir renk almış, kokuyordu.. Zaten sazanı da berbat kokuyordu..
ben gölbaşılıyım (yerlisi olarak) fakat hayatımda hic ama hic oltayı bırakın dolasmaya bile gitmedim. göllerin de bir ömrü vardır ve gölbası bu ömrünü doldurdu artık o kadar kötü ki durum otellerin atık suları ve çevre kirliliği oradaki balıkların hepsi hasta dşyebilirim inanın buna ben bile örencik köylü olmama ragmen gölbasında ava zaman kaybı diyorum sadece