Antalya - Kolyos'un Tadını Aldık...

Sonunda...

Küçükken en çok gitmek istediğim avlardandı, gece kolyos avı. Çünkü sabah akşam her türlü ava beni de çıkaran babam, gece kolyos avına gittiklerinde ya tehlikeli olur diye, ya da belki uykusuz kalırım diye beni götürmezdi. O zaman anlam veremezdim. Hep de merak ederdim nasıl olduğunu.

Sabah ilk iş mutfağa koşar tuttukları balıklara bakardım. Sonra suratımı asar, "bir dahaki sefere ben de gelicem işte bana ne" derdim. Yıllarca beni götürmedi. Antalya'dan ayrılmadan evvel yaptığım bir iki kolyos avı ise beklediğim, o babamın arkadaşlarıyla yaptığı avların veriminden uzak kalmıştı...

Şimdi 18 yıllık dostum, av partnerimle teknemizi aldık. Her türlü avı birlikte yapmaya başladık. Ve istihbaratı aldık. "Kolyos var"

İlk kez birkaç hafta önce çıktık. Takımlarımız her zamanki gibi hazır kıta. Işığımızı yaktık. Açıkta bir yerde, "buraya toplayabiliriz" diyerek beklemeye başladık. Önce yemlik ufak balıklar ve böcekleri, ardından hemen altlarında çok hızlı şekilde dolanan tek tük kolyosları görür olduk. Çaparileri salladık.

Balık tek tük geçiyor ama, salla babam salla, çapariyi soran yok. idk

Sonra baktık olmayacak, biraz daha derine indirdik takımları, 15-20 metreleri yokluyoruz. Boyuna sallıyoruz, kolumuz ağrımaya başladı, gelen giden yok.

Tam o anda iki metre ilerimizde bir şapırtı, şaşkın bakışlarımız arasında tekneye, Çağrı arkada ben önde, ikimizin ortasına yere bir balık düştü, çırpınmaya başladı!
Sardalya bu, hem de elimden büyük, en iri boyda! Birbirimize iki saniye bakıp kahkahayı patlattık! :laughing:

Hayvan baktı bizim birşey tutacağımız yok, kendi atladı tekneye.
Sonra da çırpına çırpına, tutacağımız balıkları (sözde) koyacağımız poşedin içine kendi kendine girmesin mi?
Dedim "eğer şu anda tavada yemek yapıyor olsaydık kesin içine atlayacakmış!" hihi

Neyse o gece o sardalya dışında 4 tane kolyos alabildik.


Hatta o kadar sıkıcıydı ki bir ara dibe indirdim oltayı. Derinlik 150 metre. Bu mahmuzlu camgöz geldi. Hemde arka arkaya iki tane.




Yavru gibi görünüyor ama maksimum 1 metre civarında büyüyebilen bu tür için aslında yetişkin bir boyda. Denize iade edildiler.



Birkaç gün sonra ikinci av. Yine ay yok. Yine umutluyuz. Bu kez balık oltamıza vuruyor da, ne hikmetse bindiremiyoruz. On kadar kolyos geliyor iki saatte. Daha fazla beklemeye gerek yok diyip dönüyoruz. Ama takıma teşhisi koyuyoruz, çapari tüyleri büyük kalıyor, balık vuruyor ama iğneyi tutturamıyor.


Üçüncü deneme. Çapariler değişti, iğne boyutu aynı ama toplam boyu daha kısa bu çaparilerin. Tüyler, simler, herkesin önerdiği, av yapacak tarzda. Bu kez olacak bu iş. :thumb:

Ama olmadı. Niye mi? Led ışıldağımızın şarjı azmış. Önceki avdan sonra doldurmayı ihmal etmişiz, neredeyse kendini bile aydınlatamıyor. Hatta kafa fenerlerimiz daha çok ışık veriyor suya.

Yine hüsran, bu kez de balığı toplayamıyoruz. Taa 30-40 metrelere indiğimizde, bizim ışıkla ilgisi olmayan, o anda oradan geçmekte olan kolyoslardan tek tük alıp yine toplamda 10'u bile bulamıyoruz. yine 2 saatte.


Ama azimliyiz. Ya olacak ya olacak...


Dün gece dördüncü denememiz. Bu kez ışığımızın gücü yerinde. Takımlarımız çok daha iyi. Işığı yakıp yine açıklara çıkıyoruz. Durduğumuz anda altımızda bir atherina sürüsü dolanmaya başlıyor, bu güzeel. :thumb: Dönüp duruyorlar altımızda, aralarından olta atıp aşağı sallıyoruz, hiçbir yere kaçtıkları yok, çok memnunlar durumdan ışığa toplanan minik su böcekleriyle besleniyorlar. Bir süre sonra ise aşağıdan yıldız kayması gibi kolyoslar geçmeye başlıyor. İşte beklediğimiz an! 5-10 metre altımıza inip sallıyoruz çaparileri.

Yine beklediğimiz gibi değil aslında. Tek tük vuruş geliyor, bir iki tane alıyoruz sonra kesiliyor. Sırayla değişik derinlikleri deniyoruz. Genelde tam 20 metre aşağıda vuruş oluyor, birkaç tane çekiyoruz, arkası kesiliyor. Çıkıyoruz 8-10 metrelere, orada buluyoruz bazen birkaç tane. Ama öyle beklediğimiz gibi değil, bir saat geçti, yine önceki avlara göre iyi ama 15 kadar geliyor toplamda.

Bu arada biz tüm avlarımızda inanılmaz bir akıntıyla mücadele etmek durumunda kalırız. Avlandığımız bölge hiçbir zaman kesilmeyen güçlü akıntıların olduğu bir bölgedir. Zaman zaman çok sıkıntı yaratır.

Bu geçen bir saatte bizi 2-2.5 km kadar sürükledi akıntı, bazı günlere göre bu yine az bile aslında. Ama ne atherina kaldı altımızda, ne kolyos. Böyle olmayacak deyip ilk durduğumuz noktaya geri dönüyoruz.

Durduğumuz anda atherina sürüsü. Çok güzeller. mrsparkle
Salladık çaparileri, birimiz 10, diğerimiz 15-20 metreleri arıyor, arada daha derine inip yüzeye kadar sütunu tarıyoruz. Ve balığı tekrar 20 metrelerde bulduk! Bu kez vuruşlar daha iştahlı, arka arkaya çekmeye başlıyoruz. Gelen balığı alıp aynı derinliğe indiğimiz anda daha sallamaya başlamadan atlıyor balık. İşte ilk kez keyif veriyor kolyos avı. Şükürler olsun.

Arada bir, gelen balığı yukarı alırken arkasından birkaçının daha takip ettiğini görüyoruz. Sonrasında balığı aşağıdan aldığımızda daha yavaş devirle çekmeye başlıyoruz, ve işte tam tahmin ettiğim gibi, yolda gelirken ikincisi üçüncüsü biniyor takıma! Büyük keyif alıyoruz!

(Bu arada bir not: Kolyos gelince yukarıya çapariyi çekerken diğerlerinin takip edip takıma bineceği bilgisini zaten buradaki ustalarımızdan öğrenmiştik. Sadece tatbik edip doğruluğunu gözümüzle görmüş olduk. )

Bu şekilde 45 dakika kadar sürdürüyoruz avımızı. Arada aşağıdan gelip hala altımızda gezen atherina sürüsüne dalan kolyoslar müthiş görüntüler sergiliyor. Sanki palamut sürüsüne dalan kılıç balıkları! Ama küçük ölçekle Sürüyü fişek gibi yarıp aradan birini kapmaya çalışıyor, sonra tekrar derine iniyorlar.

Zaman ilerledikçe balığın iştahı artıyor. Eğer biraz daha kalsak rahatlıkla şu ana kadarkinin üç dört misli daha tutabiliriz. Ama biz yeteri kadar aldık deyip dönüş hazırlığına geçiyoruz. Abartmanın bir anlamı yok. İki aileye rahatlıkla yetecek balığı, hatta fazlasını aldık. Hem sirküler var. Gerisi sonraki avlarımıza kalsın, toriklere, orkinoslara, kılıçlara kalsın.









Kıyıda sayıyoruz, tam 47 tane. Üstelik gayet iri boylarda, toplamı 5 kilo ya da biraz üzerinde geliyor gibi.

Daha ne isteriz ki. Sonunda verimli bir kolyos avının tadını aldık. Şükürler olsun. Tüm dostlara nasip olsun...





:rapture:

 

:thumb: Sonunda kolyoslar akşama ateşte orti

 

Aykutcum cok iyi secmek mumkun degil ama sanirim bunlarin arasina uskumruda karismis.

Gene cok keyifli bir rapor.

Muhtesem bir avcilik.Cok guzel bir anlatim.Cani gonulden tebrik ediyorum.

Size bir tavsiyem olacak.Baktiniz gece kolyos oyle capariyle pek tat vermiyor, suluk zokayla (cinekop icin boylarda) ak yemle akintiya gore kistirma kursunu kullandigniz bir takimla yemli avcilik yapin.

Isiga topladiginiz baligin cok derinine inmeden.

Goreceksiniz muhtesem zevkli bir kolyosculuk olacak.

Dahasina rast gelsin.

Paylasimlarinin hastasiyim...

 

İstenilen avı gerçekleştirmek ve hedeflenen balığa ulaşabilmek, bu hobide yaşanılacak en güzel şey olsa grek. Avınızın bereketi için maşşalah diyelim. Devamını dilerim...

 

azimle ve istikrarla çalışılmış bir av ve sonunda başarı kaçınılmaz tabrikler en kötü avınız böyle olsun

 

tebrikler güzel anlatım ve güzel balıklar için, bir dahakine daha irileri rastgelsin

 

Aykut kardeşim; av raporunu okurken çocukluğum aklıma geldi. Ben de küçükken hep babama derdim ''beni de götür'' diye. Ama o hep ''tehlikeli olur, koca adamların yanında ne yapacaksın, daha küçüksün...'' dedi ve hiç götürmedi. Sonuçta balık tutmayı başkalarından öğrenmek zorunda kaldık. Ama şimdi ne zaman ''baba ben balığa gideceğim'' desem. ''bende geleyim, yer varsa'' diyor O zamanında beni götürmese de ben onu götürüyorum şimdi. Avın güzel geçmiş ama anlatımında en az avın kadar güzeldi. paylaşımın için teşekkürler...

 

Tebrikler.
Azmin zaferi ben buna derim işte.
Her daim son avınız gibi bereketli ve neşeli avlarınız olsun.

 

Aykut kardeşim bende küçükken babam balığa gittiğinde özellikle gece lüfere gittiğinde bacaklarına kapanır yalvarırdım benide götür diye raporu okurken birden o günler geldi aklıma . o da tehlikeli olur gece soğuk olur hasta olursun derdi

okurken çok büyük keyif aldım dostum . her ne olursa olsun keyifli bir av olmuş . arkadaşınla beraber size daha bol bereketli avlar geçirmenizi dilerim . Rastgele

 

Hem anlatım güzel hem de balıklarla birlikte rapor güzel... Gece yapılan balık avlarının heyecanı gerçekten bir başka oluyor böyle güzel ve keyifli avlarınızın daim olmasını dilerim, tebrikler...

 

Afiyet olsun orti. Biz de fırında domates, soğan, biberli yaptık ayıptır söylemesi. :hungry: İkinci sefer böyle bir deneyin. Detayları anlatırım. Akşam çıkıyor muyuz?

 

Tecrübeli göz farklı oluyor tabii. Biz gece av esnasında farkedemedik, eve gelince de direk dolaba atıp yatmıştım. Dün akşam temizlerken inceledim de, haklısın abi arada uskumru da var.

Sülük zoka tavsiyen için çok teşekkürler canım abim. Hiç aklıma gelmemişti bu avlar sırasında ama sanırım daha önce de Atilla Alpbaz'ın kitabında böyle birşey okumuştum. Çapariye rağbet etmediği nazlı zamanlarında denemeye değer kesinlikle. Üstelik çok da keyifli olacağına eminim. :thumb: Zuladaki yemliklerle başlarım, bir tane tutunca da onun etini kullanırım. Evet evet, en kısa zamanda uygun boyda sülük zoka edinelim.

Desteğin, tavsiyelerin ve hatta iyi dileklerin benim için çok değerli. Bu avdan üç saat önce konuştuğumuzda verimli geçmesi için duacı olmuştun, bu balıklar belki biraz da senin sayende geldi.

Sağlıcakla kal...

 

Kesinlikle doğru! :thumb: İnşallah bundan sonraki hedeflere de er ya da geç ulaşırız. Çünkü hedefler azıcık büyük.
Teşekkürler. Rastgelsin...

Amiin!
Her av günü başarılı geçmiyor elbet ama denizde olmak herşeye değiyor. Mutlaka tecrübe de katıyor. Sürekli farklı yöntemler deniyoruz.
Size de rastgelsin...

Teşekkürler.
İnşallah, hedef hep daha irisi. :thumb:
Zaten kolyos da günden güne büyüyor, 26 cm civarındalar şu an.
Ama asıl irileri Eylül ayıyla birlikte alacağız inşallah.

 

Aynen Uğur. Biz yine sık sık ikimiz ava çıkardık ama işte gece avına çıkmayınca onu kendimiz öğrenmek durumunda kaldık. Yalnız hakkını yemeyelim, bu 4 avlık süreçte uygulamalı olmasa da teorik desteği çok işe yaradı.
Her başarısız avdan sonra "e bu çapariye kolyos mu gelir!", "e bu havada kolyos mu olur!", "e bu ışıkla kolyos mu yakalanır!" Yav baba baştan söylesene şunu gidip geldikten sonra söylüyosun yoruyosun bizi!
Ama sonunda dediklerinin doğruluğunu gördük. Bundan sonra iş doğru zamanda doğru yerde olmaya bakar.

İnşallaah!
Azmedince oluyor hakikaten. Yılmadan denemek lazım. Er ya da geç ödülü geliyor.

 

Aykut kardeşim tebrik ederim. Bir an beni geçmişe götürdün. Ben de çocukken rahmetli enişteme çok ısrar ederdim kolyos avına götür diye, gece tehlikeli olur diyerek götürmezdi. Hala da gece kolyoz avı tecrübem yoktur.
O zamanlar gündüz yat limanından ufak sandal kiralar çıkardık.(25-30 sene önceden bahsediyorum.) Kerteriz almak için ya Talya otelini baz alırdık ya da vali konağını. Şimdi ki gibi teknoloji nerde.
Aykut kardeşim avın ve sunumun için bir kez daha tebrik ederim. Sağlıcakla kal.

 

Güzel bir parti olmuş Aykut kardeşim.:thumb: :thumb:

Düzeni ve düzeneği hedef av saatine uyarlayıp, en önemlisi de, Hüseyin Alp ARSLAN beyden son teknik ve taktikleri de aldığına göre, tamamdır bu iş.:thumb: :thumb:

Zevkine vardığınız avlarınız daim olsun.

 

Meğer hepimiz aynı dertten muzdaripmişiz.
Kızardık o zaman onlara, ne olacak ki beni de götürse derdik. Ama Allah nasip eder de biz de o zamanları görürsek büyük ihtimalle aynı şekilde davranacağız. Ve hatta belki daha da ileride "baba ben balığa gidiyorum" dediğinde "yer varsa ben de geleyim mi?" diyeceğiz.
Hayat böyle garip bir döngü...

Bereketli avlar hepimize nasip olsun inşallah.
Rastgele...

Gece avı hakikaten başka bir keyif. İster tekne ister kıyı olsun, daha bir maceralı, adrenalini daha bir yüksek oluyor.
Zaten iş güçten dolayı hafta sonları dışında çoğumuz gece kuşu olmak durumundayız. Ama şikayetçi değilim şahsen. Hanım biraz şikayetçi sadece.

Sana da rastgelsin dostum...

 

Teşekkürler Osman Abim. Sen de mi aynı dertteydin?

Bak şimdi senin anıların da babamın bana anlattığı maceraları hatırlattı. Onlar da gençlik yıllarında aynı şekilde yat limanından sandal kiralayıp karadan belli başlı bir iki noktadan kerteriz alarak olta atarlarmış.
Şimdiki gibi teknoloji yok da, şimdi en usta balıkçıların en üst düzey ekipmanlarla arayıp bulamadığı balıkları çekip dönerlermiş.

Sen de sağlıcakla kalasın. Bir gün görüşmek dileğiyle...

 

Vaay Tevfik Abim.

Ben mi siteye zaman ayıramadığımdan göremedim, yoksa sen de mi biraz uzak kaldın bilemiyorum, bayadır pek görememiştim seni. Ama öncesinde çok yardımın oldu, özellikle ekipman bilginle her ihtiyacımız olduğunda yolumuzu aydınlattın.

Hüseyin Abim'in desteği tam sağolsun. İnşallah sayenizde çok daha güzel avlar yapacağız...

Antalya taraflarına gelirsen mutlaka haberim olsun. Bu kardeşin yolunu gözler.

Sağlıcakla kal.

 

Aykut kardeşim;

Siz zaten sürekli olarak, aydınlık yollarda yürüyordunuz. Biz bu esnada size, kısa da olsa yol arkadaşlığı etmiş olduk. Bu arkadaşlığımızdan memnun kalmışsanız ne mutlu.

Şuna emin olabilirsin ki, Antalya'ya yolum düşerse mutlak ve mutlak bir bardak çayını içmeden dönmem.

Artık dememe gerek duymuyorum, Bursa'dayım.

Teşekkürler eder sevgiler iletirim; Bursa'nın sıcaklarından, Antalya'nın sıcaklarında ki siz sevgili kardeşlerime.