Selamlar sevgili balıkçık arkadaşlar.. 18 - 29 Haziran tarihleri arasında tatilimi antalyada geçirdim. Tecrübelerimi paylaşmak istedim. Kemer - Göynük bölgesi mırmır cenneti, sabah akşam bol miktarda mırmır çıkarttık. tutması gerçekten keyifliydi. Otel çalışanlarına tam bir balık ziyafeti çektik, saolsunlar bize de güzel tabaklar hazırladılar. Ayrılırken hayır dualarını aldık. Lara plajından umutluydum çupra ve levrek için(nisan ayında gittiğimde birkaç tane yakalama şansım olmuştu) ama turizm sezonu dolayısıyla oldukça kalabalıktı, kem gözlerden sıkılıp takımları toplayıp yola koyuldum. Tek balık alamadım. Serik sahilini bulana kadar seralar köyler ve TRT vericisi arasına baya gezindim, denizi bulamadan karayoluna düştüm Belek Sahiline geldim, denize sokulmanın tek yolu halk plajıydı, verdiğim giriş ücretine hala yanıyorum.sonuç yine hüsran. Alanyaya kadar girebildiğim her plajdan, her sahilden olta attım, birkaç kez balık vurdu, sonucu söylemeye gerek yok. Fakat arada atladğım tek sahil Kızılot mevkiiydi. Döndüğümde mırmırın Kızılottan tutulduğunu öğrendiğimde yaşadığım hayal kırıklığı anlatılamaz. Bilmeyen arkadaşlara belirtmek isterim ki antalya merkez - alanya arası 100 km ye yakın bir mesafedir. Hırsımızı alamadık, ertesi gün yağan yağmura aldırmadan Ermenekten tekrar kontak basıp Kemer - Göynük'e geldik. Biz burada ******* otelde tatilimizi geçirmiştik. Plajı ***** otellerle yanyana. ******** un oldukça küçük sahil şeridi olta atmaya müsait olmadığından ******* otelin(çalışanlardan aldığımız bilgiye göre) özel konuklarını ağırladığı villa tarzı konutların önündeki plajdan, ki burası hiçkimsenin uğramadığı, ama güvenlik görevlisi arkadaşın ulvi bir görevle balık tutanlara karşı bedenini siper ederek koruduğu, ancak bu mücadelesi sırasında halihazırda yanıbaşındaki şezlongda sızıp kalmış şarapçıya sesini çıkart(a)madığı, lanet olsun ki akan küçük dereden ötürü en çok da balığın bulunduğu bir plaj.. Kendisiyle sözlü tartışmalardan sıkılıp, tatil için bulunduğumuz ambiyansı cinayetle de taçlandırmak istemediğimizden bölgeden ayrılıp, Kemer Jandarma karakoluna konuyla ilgili şikayetlerimizi bildirdik. Aldığımız cevabı aynen aktarıyorum. Kıyının 50 metrelik kısmı, tamamiyle halkın kullanımına açıktır, bir diğer insanı rahatsız etmediğiniz, canına, malına kastetmediğiniz, hakkını çiğnemediğiniz sürece tüm sahil halkın kullanımına açıktır. Yüzen bir insanın üzeine olta atmanız kabul edilemez. Ancak olta attığınız bölgede herhangi biri yüzmüyor ise, etik olarak da kıyıyı kirletmiyor iseniz, yürürlükteki balıkçılık kanunlarına da aykırı avlanmıyorsanız, hiçkimsenin size müdahale hakkı yoktur. Sabrı yeten arkadaşlar, bu noktadan oldukça verim alabilirler, yine de tavsiye ederim. Son olarak, yem ve oltalarımız şöyleydi : küçük boy bizim tabirimizle sazan, kemer bölgesi tabiriyle çupra iğnesi, kesinlikle damar, sinir ve zardan ayıklanmış tavuk göğsü(bu çok önemli, bir parça beyazlık kalsa balık vurmuyor) ve 20 lik misina. balık yaklaşık 6 - 8 metrede, uzağa atmaya gerek yok, kamış ile vurduğunu anlamak zor oluyor bu yüzden 1, 65 lik kamış, ve el oltası kullandık. Bizler Ankara ve çevresinde balık avı yapıyoruz. Tuzlu suya alışkın olmayan olta takımlarımızı eve döndüğümüzde pastan arındırmak biraz can sıktı. Buralardan gidecek arkadaşlar, balık dönüşü muhakkak oltalarını çeşme suyuyla durulasınlar derim. Aklıma gelenleri paylaştım, sürçü lisan eyledimse affola..
Baybora Bey aramıza hoşgeldiniz. Öncelikle sizi tanımak isterdik, tanışalım bölümünde konu açmanızı rica ederim. Avınız için tebrikler.