at çek ve levrek

Yakalanan levrekler arkadaşların bu konuda ustalık seviyesini geçtiklerinin açık göstergesi. Elde olta ve özel bir takım yemler ve yöntemlerle avlamanın dışında bırakma ( uzatma) ve de tekneden yapılan sırtı dışında kıyıdan sahte ile yapılan bu şekil avlanma beni hayretler içinde bıraktı, dört gözle arkadaşın sahte hakkında bilgi ve de avlanma yeri, hava, zaman konusunda bilgi aktarmasını beklemekteyim. Bunları öğrenebilirsem bende tüm bildiklerimi unutup elde kamış deniz kenarında denize sahte savuruyor olacağım.
Arkadaşları tebrik ederim.

Burada bilhassa levrek avlamaya dönük büyük bir merak var. Bu da normaldir çünkü denizin aslanıdır levrek. Ancak levrek avı için temel bilgiler çok mühimdir, bu konuda doğru bilgilenmediğiniz takdirde boşa para, zaman ve umut harcamak olur kaderiniz ki bu acı bir şeydir;

Çok uzun bir zaman önce İzmir körfezi temizlendi artık balık avlanabilir inancı ile kıyı meraklılar ile doldu ( temel felsefe şu olmalı avlanılacak yer hususunda, oltayı attığımız su ile yüzümüzü gerekirse yıkayabileceğiz, değilse orada avlanılmaz, oradan tutulan balık çoluk çoçuğumuza yedirilmez.). Spor yapmak maksadı ile bisikletle dolaştığım bir akşam vakti, yoruldum Alsancak vapur iskelesinin limana doğru 200 m. kadar ilerisinde bir banka oturdum. Sıra ile balıkçı var Kordonda hemen önümde de 45 yaşlarında bir bey iki tane kamışı dikmiş avlanmakta. Hemen yanımdaki bankada çantalarını vs. bırakmış onlarla arada gidip ilgilenmekte iken kamışın bir tanesine bastı balık. Balıkçı farkında değil hastalık ya hayvanı kaçırmasın diye seslendim " kardeş bak oltana balık var galiba" dedim... Sempatik bir tipi olan bu avcı arkadaş döndü baktı uzaktan kamışlara ve yok abi bi şey sana öyle gelmiş dedi döndü çantasına. Ne var ucunda dedim madya abi dedi.. Sen beni dinle topla bakalım kamışı deyince yaşıma hürmeten herhalde sen de nerden çıktın demeden gitti kamışlara. Sağdaki kamış dedim herhalde topladı onu iğne boş. Abi yav haklımışın dedi yemi almış. Evet dedim basmaya göre de iyi bir çupra gitti, madya gibi sert yemi aldığına göre takıldı ve çupranın meşhur numarasını yaparak öne doğru geldi, boşlanınca misina kurtuldu herhalde. Bu arkadaş tekrar kamışı attı ve geldi yanıma oturdu, abi sende balık avlıyorsun galiba deyince, sohbet uzadı. İyi bir insandı ben sadece artık levrekle uğraşıyorum başka balığa bakmam deyince bana avlarını anlatmaya başladı. Yani bir o attı bir ben.....
Bir ara dediki; bir defasında üstüste 2 balık kaçırmış Balıklıova tarafında onu unutamıyormuş. Her ikisinde de misinayı kırdırmış. Ben oturduğum yerden misinasının enaz 0,35 olduğunu görüyordum. Kamış ve kalın misina 10 kg lık hayvana banamısın dememeli dedim içimden sordum hayvanları gördünmü diye evet abi su üstünde debelendi sonra kopardı gitti ikisi de deyince anladım meseleyi. Makinanın debriyaj ayarı çokmu sıkı dedim abi o ne dedi. Kalktım makinaya baktık debriyaj ayarı sıfır. Bu neden böyle dedim, nasıl olacak abi dedi, bunu ayarlayacaksın ki sen asılıp balık asılınca misinan kopmasın, dağılırsa makinan dağılsın dedim. O neden abi dedi, balığı sağmazsan nasıl yoracaksın dedim balığı. Sen ustayım diye bana hikaye anlattın sabahtan beri, balık sağmak usta işidir ama onu makina ile yapmış elin adamı sen onun düğmesini açmayı öğrenememişsin olmaz böyle ustalık dedim. Bir kamu kurumundan emekli olmuş bu arkadaş beni bırakmak istemedi, hatta ille abi Karaburun Yenilimana gidelim çok levrek var dedi ama teşekkür ettim ona, ben yalnız avlanmanın dışında avlanamıyorum dedim bindim bisikletime ayrıldım.

Yukarıdaki hikayeyi neden anlattığımı da yazayım.
Yukarıda bir arkadaş tuttuğu büyük levrekle uğraşırken ellerini kestirdiğini yazmış. Bu levrek avı felsefesine tamamen aykırı bir şey. sebebi ise şunlar ;
Levrek için uygun misina en çok 0,25 olmalıdır. Bir tarafta 7 kg balık bir tarafta siz asılacaksınız bu 0,25 ile olmaz. Balık gidiyorsa gider onu tutmak diye bir şey olmaz. En güçlü levreğin gideceği mesafa 40 kulacı geçmez, hayvan irileştikçe yorulma süresi kısalır. 40 kulaç can havli ile giden hayvanın durduğunda yapacağı en kötü şey dipleyip kuma yatmasıdır ki bu esnada suyun içinde olan hayvan sizin misinayı kopartacak davranışta bulunamaz kafa dahi atamaz. Onu sağmasını bilirseniz 10 dakikaya kalmaz gelmeye başlar size doğru ve yaklaşınca kıyıya son hamle ile tekrar döner ama bu defa gideceği mesafe ilkinden de az olur. Şimdi mühim noktaya gelmişsinizdir, hayvan mutlaka su üstü yapacak ve eğer hazır değilseniz kuyruk vurarak misinayı kopartacaktır. Bu noktada hazır olmak nedir : misinanın okşar gibi tutulmasıdır elde. (Bu anlattıklarım tamamen elde çekilen levrek içindir, makina ile bunların tümü zaten basitçe ayarlanmaktadır. ). Kuyruk vuran hayvan tüm enerjisi ile davranır ve siz misinayı tatlı şekilde gevşetti iseniz işin yarıdan çoğu hallolmuş demektir. Eğer hayvan karnını havaya döndürmediyse bilinki hala canı var, dikkatli olun çünkü tekrar dönecek ve uzayacaktır. Ancak bu hangi kg. da olursa olsun, ne şekilde iğneyi almışsa alsın ( iğneyi ağzından takdırdığınız levrek ile karnından takılan hayvan aynı mücadeleyi veremez. Onunda canının yandığı buradan da anlaşılmaktadır ne yazıkki.) bütün levrekler için son çılgın gidişdir. Yorulup durduğunda kafasını çevirmemekte direnirse sağmaya devam edersiniz, 3 dk geçmez gelmeye başlar ancak ne yapar yapar tekrar su üstü ve kuyruk hamlesi. Bunu da atlattınızmı beyaza dönük karnı görünerek yan yan gelecektir kepçeye doğru. Balık kepçelenmez ( balığı kepçeledim diye okuduğumdan yazdım) suya alta uzatılan kepçenin üzerine dikkatlice hayvan getirilir ve vakti olunca kepçe kaldırılır yukarıya .

Yukarıda yazılanlar kitaplarda yoktur ama kitapçılar gereken kısımları alacaklardır notlarına. Otuz yıllık uğraşının özleridir, çoğuda iyi avcı olabilmenin mantığına dönüktür almasını bilen için.

Benim ismimi sormayın sanal ismim var onu kullanabilirsiniz, olmadı abi deyin geçin. Bunu daha önce soran oldu ondan yazdım.

Böyle arada dayanamayıp yazmama göz yuman idarecilere teşekkür ediyorum.