İngiltere'deki York Üniversitesi'nin girişimi ile hazırlanan ve 24 ülkeden 260'dan fazla biliminsanının imzaladığı bildiri metni aşağıdadır (Bu metin daha fazla biliminsanın imzasına açık tutulacak ve güncellenecektir). Türkiye'den de şu ana dek 5 biliminsanı bildiriye destek vermek üzere imzalarını göndermişlerdir : Avrupalı Biliminsanlarından Deniz Rezervleri için Ortak Bildiri Avrupayı çevreleyen denizlerde süregelen ve pekçok balık türünün yokolması ile sonuçlanan sömürü, artık bu yıkımın durdurulmasını, deniz ekosistemlerinin iyileştirilmesini ve holistik bir yaklaşımla yönetilmesini talep etmektedir. Bizler, aşağıda imzası bulunan biliminsanları olarak, tam anlamıyla korunmuş deniz rezervlerinin koruma adına kaçınılmaz olduğuna, denizlerin verimli bir yönetiminin uygulanması için şart olduğuna, ve bu çevrenin bilimsel olarak anlaşılabilmesi için çok önemli yararları bulunduğuna inanıyoruz. Deniz rezervleri, tahrip edici kullanım ve faaliyetlerin izin verilmediği, ve diğer belirgin insan baskısının ortadan kaldırıldığı veya en aza indirildiği, böylelikle de kendine ati ekosistemlerinin daha doğal bir şekilde iyileşmeye doğru gidebildiği deniz alanlarıdır. Tüketilmesine neden olmayacak kullanımlara izin verilebilir, eğlence amaçlı gibi. Deniz rezervlerinin tayin edildiği yerlerde köklü değişikliklerle sonuçlandığı, genellikle deniz yaşamında özellikle yokolmaya yüz tutmuş türlerde bereketin, çeşitliliğin ve üretkenliğin hızla arttığı görülmüştür. Deniz rezervleri, koruma alanı içinden dışarıya olan tür yayılımdan ve bitişik deniz alanlarına olan yumurta ve larva taşınması sayesinde balıkçılık için de fayda sağlar. Deniz rezervleri ayrıca aşırı avlanmanın etkilerini esnekleştirebilecek daha doğal genişletilmiş popülasyon yaş yapılanmalarınının gelişimine olanak sağlamanın dışında iklim değişikliği karşısında deniz ekosistemlerinin bütünlüğünü sürdürmesi için de önemlidir. Tüm deniz ekosistemlerinin yeterli ve uygun korunmasını temin edebilmek için, temsili, yinelenen, bir ağ şeklinde çalışan ve sürdürülebilir bir tam korumalı deniz rezervleri sistemine ihtiyaç vardır. Rezerv ağlarının verimli olabilmesi, yani süregelen felaketlere karşı korunması ve deniz rezervlerinin uzun süreli sağlığı ve dengesinin devamlılığı için geniş coğrafi alanlara yayılmalı ve yeterli ölçekte olmalıdır. Deniz rezervleri, deniz ekosistemlerinin bilimsel olarak anlaşılabilmesi ve dolayısıyla yönetimi için kaçınılmazdır. Bu alanlar, doğrudan insan tacizleri ve etkilerinin ölçülebilmesine daha doğal referans ve dayanak için kontrol alanları sağlarlar. Bu ise biliminsanlarının, insan faaliyetleri tarafından fazla bozulmamış verileri toplayabilmelerine (örneğin; gerçek doğal dağılım ile balıkçılık etkilerinin ayrıştırılabilmesi gibi) ve hedef ekosistemlerin asıl süreçleri ile ilgili müthiş bir anlayış edinilmesine olanak sağlar. Özet olarak- deniz rezervleri ağının oluşturulması denizlerin yönetiminde ekosistem yaklaşımının uygulanmasına doğru atılacak en önemli adımdır. Bu tür rezerv ağları, uzun vadeli koruma için fayda ve balıkçılığın geliştirilmesi için diğer yönetim biçimlerinin desteklenmesi sağlar. Deniz rezervleri, Avrupa denizlerinin sömürülmesini durdurmak ve yenilenmesi adına gereken önlemler paketi için en gerekli araçtır. Not: Metnin orijinali ve imza listesi için tıklayınız: http://www.york.ac.uk/depts/eeem/gsp/mem_marine reserves_consensus.pdf Kaynak: http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/defending-our-mediterranean/avrupal-biliminsanlar-ndan-de
Akdeniz'i Koruyoruz Üç kıtayı birleştiren ve hayret verici derecede zengin bir deniz yaşamına sahip olan Akdeniz, dünya için bir ekolojik satranç gibidir. Akdeniz'in zenginliği ve güzelliği, aşırı avlanma, yasadışı avlanma, kirlilik ve iklim değişikliği gibi tehditlerle karşı karşıyadır. Bir deniz rezervleri (parkları) ağının oluşturulması, Akdeniz'in barındırdığı ve yaşamları ona bağlı olan insan ve hayvanların sağlığı ve yaşamlarının korunmasını sağlayabilir. http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/defending-our-mediterranean
Barış arkadaşım, paylaşımın için çok teşekkür ederim. Yalnız yukarıda verilen metnin orjinalina ait link hatalı. Aynı hata Greenpeace'in sayfasında da var. Metnin orjinaline http://www.york.ac.uk/depts/eeem/gsp/mem/marine_reserves_consensus.pdf adresinden ulaşılabilir. 7 Haziran tarihine kadar Türkiye'den bildiriyi imzalayan biliminsanları: 1-Dr Harun Guclusoy Dokuz Eylul Universitesi, Izmir Turkey PhD 2-Bayram Ozturk Turkish Marine Research Foundation / Istanbul University Turkey PhD 3-Ayaka Amaha Ozturk Turkish Marine Research Foundation / Istanbul University Turkey PhD 4-Prof Ahmet Kideys Black Sea Commission Turkey PhD 5-Hasan Örek ODTU (Middle East Technical University) Marine Research Ins. Turkey Dr.Academic 6-Ayhan Dede Istanbul University- Fisheries Science Faculty Turkey PhD Academic Umarım bu sayı giderek artar. Bunun için kendi adıma tanıdığım tüm biliminsanlarına bu bildiriyi iletmeyi düşünüyorum. Paylaşım için yeniden teşekkürler.
Insaallah bu imzalama kampanyasi olumlu sonuclar verir.Aslinda sadece sular icin degil butun doga icin bir ortak baglayici Birlemis Milletler gibi bir organizasyon kurulmasi lazim.Bu Dunya birliginin tamamen bagimsiz olarak Doga konusunda baglayici ve tum ulkelerin uyacagi ciktilari ve kurallari olmali.Doga Ulkelerin aidiyetinden cikarilip insanlik mali ilan edilmeli.Buna gore ornegin bu birlik bir ulkeye "sunu yapmayacaksin" diyebilmeli. Bugun dusunuyordum.Bu konular hakkinda.Ben bir bilim adami degilim.Ancak icimde bir his bana diyor ki bu kuresel isinmanin en onemli sac ayaklarindan biri bence bilim adamlari tarafindan atlaniliyor. Bu da hidroelektrik santiralleri(barajlar). Son 20 senede dunyanin pek cok ulkesi artan enerji ihtiyacini en ucuz sekilde temin edebilmek, tarimi stabilize edebilmek icin baraj insa etme cilginligina girdiler. Ancak bu ani gelisim pek cok nehir ve akarsularin gercek karakterini ortadan kaldirdi.Onlari oksijen dolu , debisi yuksek cilgin sulardan , debisi dengelenmis, uysal buyuk goller iceren tatli sulara donusturdu.Buralardan sulama kanallarina cekilen sular, bu dogal yataklarin denize tasidiklari oksijeni bol, soguk ve tatli sularin miktarini oldukca dusurdu. Bu durum denizlerde tuz, akinti dengesi ve en onemlisi, bu sularin yarattigi sogutma destegini ortadan kaldirdi. Bu nehirlerin getirdigi alivyonlu, zengin minaraller iceren toprakda oldukca azaldi. Boylece hali hazirda zaten sicagi emen okyanuslar, sogumamaya basladi. Bence butun dunya denizlerinde bu durumun dogaya verdigi zarar ve kuresel isinmaya negatif etkisi inanilmaz boyutlarda. Bir bilim adami olup bu konu uzerine bir tez hazirlamayi cok isterdim.Ancak boyle bir olanagim yok.Buraya yaziyorum. Aramizdaki bilim adami ve bu konularda yuksek ogrenim goren arkadaslar olursa belki ilgilenirler diye..Belki bu konuda ciddi bir bilimsel arastirmayi hazirlayip, gercekci cikarimlar sunabilirler diye. Insaallah ilgi ceker. Paylasim icin cok tesekkur ederim.Saglicakla kalin.
bu konu bence de çok önemli, deniz rezervleri koruma alanları denizlerimizin radikal kararlar alınmaksızın uygulanabilecek en etkili yöntem.Bu arada Hüseyin Bey in anlattığı konu da çok önemli, su doğanın çalışmasını ve sürekliliğini sağlayan mükemmel bir madde, suyun doğal çevrimini barajlarla engelleyerek malesef farkında olmaksızın iklimi değiştiriyoruz, dünyada iklimi düzenleyen en büyük faktör olan okyanus akıntıları, malesef denizlerdeki tuzluluk oranları ve ısı değişimleri yüzünden değişmiş durumda, bu durum dünyanın iklimini de olumsuz yönde etkiliyor doğal olarak. Alternatif temiz enerji kaynakları araştırmalarıysa dünyada petrol kartelleri tarafından, satınalınmak suretiyle engelleniyor...Ama yakında bunun da bir sonu gelicek