BU HABERİN DETAYIMUĞLA'nın Güllük Körfezi'nde balık çiftlikleri ölüm saçıyor. Körfezde, çiftliklerin neden olduğu kirlilik ve oksijensizlikten yine toplu balık ölümleri başlarken, koylarda turist ve tatilcilerin yerine inekler dolaşıyor. ÖLÜ BALIKLAR KARAYA VURUYOR Mavi tura çıkan yatlar atılan tel kafesler, bidonlar ve ağlarla çöplüğe dönen koylara giremeden dönmek zorunda kalıyor, turistler ve tatilciler bu koylarda denize giremiyor. Dünya cennetindeki bu kirliliğin en büyük nedenlerinden balık çiftliklerinin, ÇED raporlarını alıp yıl sonuna kadar körfezin açıklarındaki yeni yerlerine taşınması beklenirken, bölgede inceleme yapan Bodrum Yurttaş İnisiyatifi ve Yurtsever Cephe Sözcüsü Ayhan Karahan, "Bir zamanlar turistlerin denize girdiği, teknelerin demirlediği koylar çöplüğe dönmüş. Çiftliklerdeki binlerce balık ölmeye devam ediyor. Gelecek hafta noter huzurunda tespit yapıp, çiftliklerin taşınmasına ilişkin bakanlığın yeni planlanının iptali için dava açacağız" dedi. Muğla'nın Milas İlçesi'ne bağlı Kıyıkışlacık Köyü ve Aydın'ın Didim İlçesi'ne bağlı Akbük Beldesi arasındaki sahil şeridinde 10 yıl önce kurulan ve sayıları 130'u aşan balık çiftlikleri, Güllük Körfezi'nin cennet koylarını cehenneme çevirdi. Çiftliklerin kurulu bulunduğu 50 koydan 40'ı tamamen kullanılmaz hale geldi. Güllük Körfezi'nde yer alan Kaynar, Güvercinlik, Zeytinli Ada, Ziraat Adası, Çam, Pinar ve Tavşan koylarına giden turistlerle yerli tatilciler, aşırı kirlilik ile çiftliklerin koy ağızlarını kapatması yüzünden denize giremiyor. Pislik yuvasına dönen koylar, balık çiftliklerinin eski kafesleri, ağları, bidonları ve katı atıkları ile tıka basa dolu. TURİZMCİLER İSYAN EDİYOR Danimarkalı turist grubunu gezdirmek için Çam Koy'a gelen turizmci 32 yaşındaki Ateş Akbaba, "Yatla çıktığımız gezide konuklarımız her yıl Gökova'ya gidiyorlardı. Bu kez Yarımada'nın kuzeyini yani, Güllük Körfezi'ni gezmek istediler. Yıllar önce pırıl pırıl olan ve mavi turda gezilen cennet koyların çiftlikler nedeniyle cehenneme döndüğünü gördüm" dedi. Avrupalı turistlere durumu anlatmakta güçlük çektiklerini söyleyen turizmci Ateş Akbaba, "Bir zamanlar yatların demirlediği, turistlerin yüzdüğü Çam Koy'da inekleri görünce söyleyecek tek bir söz bulamadım" diye konuştu. Akbaba, balıkçılığın da önemli olduğunu ancak doğanın tahrip edilmemesi gerektiğini belirterek, "Bir sektör üç kuruş kazanacak derken, kendi değerlerimizi böylesine feda etmek ne derece doğru? Mavi yolculuğu yarıda bırakıp Bodrum'a dönmek zorunda kaldık. Turiste karşı rezil olduk" dedi. Danimarkalı turistler denize giremeden Bodrum'a dönerken, pislik içindeki koyda balık yemi çuvalı ve varilleri toplayan çocukları görüntüledi. BALIKÇILAR DA DERTLİ Bodrum'da 35 yıldır balıkçılık yapan 46 yaşındaki Ahmet Koyunbaba, balık çiftliklerinin yat turizmi ve mavi yolculuğa büyük zarar vereceğini düzenlenen toplantılarda sık sık dile getirdiklerini ancak uyarıların dikkate alınmadığını söyledi. Balıkçılığı ve süngerciliği babalarından masmavi bu denizlerde öğrendiklerini anlatan Ahmet Koyunbaba şunları söyledi: "Güllük Körfezi'ndeki dünya cenneti 50 koydan 40'ı çiftlikler yüzünden çöplüğe döndü. Bölgede balıkçılık yapan aile sayısı ise 900'lerden 100'lere kadar düştü. Eskiden 20 metre denizin dibini rahat görürken şimdi cennet koylarda bir metre derinliği göremiyoruz. Balıkların ölmeye başladığı, koyların dibinin balçık, çamur ve çöplüğe döndüğü yerde artık ne yöre insanı ne de turistler denize girebiliyor. 10 yıl önceye kadar yılda 4 bine yakın yerli ve yabancı yat Güllük Körfezi'nde demirleyip yöre halkına önemli bir ekonomik girdi sağlıyordu. Artık yatlar Güllük Körfezi'ni unuttu, tur acenteleri ise programlarından çıkardı. Balıklar da gerçek balıkçılık da öldü artık." MİLYONLARCA BALIK ÖLDÜ Turizm şirketlerinden gelen yoğun şikayet üzerine, Güllük Körfezi'ndeki balık çiftliklerinin yakınlarında ve koylarda incelemelerde bulunan Bodrum Yurttaş İnisiyatifi üyeleri, gördükleri manzara karşısında şaşkınlıklarını gizleyemedi. Balık çiftliklerinde yeni ölümler tespit ettiklerini ve bunun acilen araştırılması gerektiğini söyleyen Yurtsever Cephe Sözcüsü Ayhan Karahan, şöyle konuştu: "Bundan 15 yıl önce balık çiftlikleri Körfez'e kurulurken kısa sürede balık ölümlerinin yaşanacağını söylemiştik ve gerçekleşti. Bu yılın başında yaklaşık 4 milyon balığın öldüğü olayda farklı nedenler öne sürüldü. Şu anda balık ölümlerinin yaşandığı bölgede tek bir yapılaşma olmadığı gibi sanayi atıklarını getirecek dereler de yok. Tamamen plansız yapılaşma ve rant uğruna cennetin feda edilişinin en kötü örneğine tanık olduk. Yaptığımız incelemede balıkların öldüğünü ve havuzların üzerinde yüzdüğünü tespit ettik. Körfezde balık ölümlerinin ardından aşırı derecede kirlenen koylarda önümüzdeki hafta noter tespiti yaptırıp, ölümleri ve körfezdeki çevre cinayetini tescilli hale getirdikten sonra çiftliklerin yeni planlanan yerlerde değil, körfezin tamamen dışarısına çıkarılması için hukuk mücadelesi başlatacağız. Bakanlığın çiftliklerin yerlerine ilişkin yeni planının iptali için dava açacağız." KAYMAKAM: BALIK ÖLÜMLERİNDEN HABERİMİZ YOK Kıyıkışlacık ile Akbük arasındaki bazı balık çiftliklerinde yüzlerce balığın öldüğünü DHA muhabirleri görüntüledi. Çiftliklerde balık ölümlerini DHA muhabirinden öğrenen Milas Kaymakamı Bahattin Atçı, "Altı ay önce yaşanan ölümlerin durduğunu biliyorduk. Adı geçen bölgede balık ölümleri olmamıştı. Ancak olayın araştırılması için hemen tarım İlçe Müdürlüğü yetkililerine görevlendireceğim" dedi.
Olaylara herkes kendi cephesinden bakıyor , balık çiftlikleri için bakarsak bütün oteller pisliğini denize bırakıyor. Tüm otellerin yaptığı pislik kadar kirlilik yapmadığı halde ticari olarak ülkeye onlardan fazla döviz girdisi sağlıyor gibi. Birileri kamuoyu oluşturuyor birileri birşeyler yapıyor. Türkiyedeki çiftlikler avrupanın balığını üretiyor. En büyük üretici konumundayız .Birileri sektörümüzü baltalamaya uğraşıyor. Yani haberlere bakarsak neresinden tutulacak belli değil.
Mirsat abi siz hiç güllük körfezine gelip buradaki koyları gördünüzmü peki ? Bizim yazlığımız kıykışlacık köyünde bu havuzlar yokken buradaki koylara turistler gelirdi..Denizin dibi pırıl pırıl gözükürdü...Şimdi gelin bi görün her yer çöp, pislik deniz zaten pislik içinde 1 metre kadar dibi bile neredeyse gözükmüyor bazen..... Balık üretimi elbet yapıcaz ama bu şekilde değil yasalara uyarak...Bu çiftliklerin olması gereken derinlik 30 metre ve kıyıdan en az 100 metre açıkta olmalı !!gelin bi buradaki balık çiftliklerini görün...Güllük körfezinde zaten en derin yer 18 metre buradaki pislik nasıl sirkülasyonla nereye gidicek?
Siz hiç balık çiftliği olan bir koy gördünüz mü? Suyun kirliliği bir yana suyun altına bıraktıkları katı atıkları görseniz aklınız şaşar. Birçok çiftlik havuzunun kaldırıldığı noktaları bizzat görme fırsatım oldu, eski Ümraniye çöplüğü bile daha düzgün görünüyordu. Bu işin benim görebildiğim tarafı..
Katılıyorum abi.O balıklara tonlarca yem atılıyor.Ve o balıklar tonlarca pislik üretiyor.Bu her sene devam ediyor.Yedikleri bir yana yemediği yemlerde dibe çöküyor.Çiftlikler fazla kıyıda olduğu için ve fazla balık yetiştirilmesi nedeniyle denizdeki oksijen miktarı azalıyor.Sirkülasyonda kirlenmeden çok daha yavaş olduğu için bir süre sonra kendi balıklarıda deniz balıklarıda telef olmaya başlıyor ve başka bir koya taşınıyorlar.Taaki o koyuda bitirene kadar. Biz balık üretilmesin demiyoruz.Sadece açıkta yapsınlar işlerini.Kıyıda değil.Hem deniz balıkları faydalansın hem deniztemiz olsun
kıyı kışlacık köyüne kafesler kurulduğundan milastan yol bile yoktu. balık çifliklerinin modernleştirilip yemleme tekniği ve kalitesinin artırılmasıyla denizde yem kaynaklı kirlenmenin önüne geçilebilir. ancak elbette orada üretim yapılmasından kaynaklı bir kirlenme olacaktır.bunun tolere edilebilir sınırlara çekilmesi konusu araştırılmalıdır. yoksa dört turistin keyfi yerine gelecek diye kos koca sektör harcanamaz. zira turizm sektörü denizi daha fazla kirletmektedir, çünkü otellerin temizlik işleri kimyasallarla yapılıyor ve direk denize boşaltılıyor. yani 3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizin bir kaç koyunda çalışan bu sektör avrupanın en büyükleri arasında ve oranlarsak kullanılan birim alandan turizden kat kat daha fazla ekonomik getirsi olduğu açık. açıkcası bana göre ülkemizin geleceği üç otuz paraya gelecek turistin gönlünü eğlemekte değil denizlerimizi ve diğer doğal kaynaklarımızı planlı bir şekilde ekonomiye kazandırmakta yatıyor güneş yağı sürünüp denize giren bir insanın suyu bir balık kafesinden daha fazla kirlettiğini düşündüğümüde eklemeliyim
sektör diye diye doğayı,denizi,tabiatı güzel olan temiz olan ne varsa katlettiniz. bırakında birazda temiz çevre kalsın. üç tane kıçıkırık balık çıftliğimi sektör.
aslında başlangıçta 3 çiftlik bide bağcı alabalık vardı . balık çiftliklerinin doğaya bıraktığı atıkların %90 ından fazlası organik yani 6 ay sonra hiçbiri yok. ben antalyada yaşıyorum turizm tesislerinin kıyılara-denize yaptıkları bu sektörün yaptığı hasarı 1000 lere katlar.dediğim bundan ibaret. türkiyenin bütün sahillerinde yarı mafya yarı kendi başına devlet davranışlı işgalci bir turizm tesisi anlayışı var ve tüm bunun karşılığı elde edilen gelir karmı yoksa masrafmı o bile belli değil. denizide kirletmek konusunda pekte masum değiller. ben balık kafeslerinin daha az kirletmesinin yolunun bulunması gerektiğini ama dediğim gibi kıyı kışlacık ve şakranda tesisler kurulduğunda orda öyle bir yerin varlığından kimsenin haberi yoktu. yani tesisler ne turizm alanında nede insan yerleşimine yakındı ortalıkta 3-5 inekten başka bişey yoktu. asıl tehlikeli olanın nerde bi güzllik, temiz bir deniz görsek bunu hemen telle çevirip üstüne bi otel yapıp turizm adı altında Türk insanından gasp edilmesi olduğunu düşününyorum
Bu konuda sözünün üstüne söz söylenmez.Parselciler işgalciler ve onun bunun uşakları elbette önce ormanları sonra denizi katlediyorlar.Elbette güneş yağı sürüp denize giren insan çiftlikten daha fazla kirlilik yaratıyor.Hatta bi paşanın yat turu ziyan olmasın diye çiftliklerinde bulunduğu yerden kaldırılmasına da herkesten çok karşıyım. Ben dört yanı karayla çevrilmiş suyun temizlenmesinin uzun zaman alacağı yerler yerine biraz daha açıkta yapılsın diyorum.Yanlışmı Çünkü; bataklıkların dibindeki çamurda birzamanlar organikti.Ama temizlenme yani sirkülasyon az olduğu için oksijen kalmadı ve hatta yerini metan gazlarına bıraktı
bız elımızde olan guzellıklerı yok etmeye devam edelım bızım ulkemız harıcındede balık cıftlıklerı var en guzel ornegı dıscovery channelı ızleyenler amerıkada balık cıftlıklerının karada oldugunu gormuslerdır.havuzlarda kı balıkların butun artıkları baska bır havuza aktarılıyor aktarıldıkları bu havuzdakı balıklar artıkların %40 yok edıyor gerıye kalan dılımı adamların arıtma sıstemı cozuyor.elın oglu bu ısı yapıyorsa bız nıye yapamayalım ılla guzelım koyları oldurmek mı lazım
elbette düzenlenmeli ve denetlenmeli. aynen sana katılıyorum bende böyle bişey demeye çalışıyordum. kirlenmeyi azaltacak yöntem araştırılmalı ve uygulanmalı. su ürünleri sektörünün bu ülke için olmazsa olmaz olduğu anlaşılmalı ve denizcilik ve denizin kullanımı ile ilgili yasalar oluşturulmalı. deniz koy denildimi hemen turist dememeli yani. çünkü turist başına bırakılan döviz ortada biz bu işten doğru dürüst para kazanamıyoruz. bunca otel ne iş yapar derseniz maliye ve organize suçlar şubesinin işi ben anlamam o işlerden
Arkadaşlar balık çiftlikleri ile alakalı olarak herhang bir bağım yoktur fakat sektörü her zaman takip ederim. Benim kide farklı bir ses olsun istedim Sektör ile alakalı bir kaç yazıdan alıntılar. Selamlar. Kaynak : http://www.aquapena.com/KoseYazi.asp
beyaz adam ! son ağaç kuruduğunda, son nehir kirlendiuğinde son balık avlandığında Paranın hiç bir işe yaramadığını anlayacaksın... Bu dünya bize dedelerimizden miras kalmadı,torunlarımızdan ödünnç aldık... Kimsenin üç-beş dolar rant için doğayı katletmeye,yok etmeye,kirletmeye,etrafına ve yandaşlarına peşkeş çekmeye hakkı yoktur...
Ortada bir problem varsa ve bu problemin kaynağı otelleri, turizm işletmeleri ve balık çiftlikleri ise hepsini düzeltmek gerekli. Bunun oranı şu, şunun şu kadar çok da ayrıntıya girmeye gerek olduğunu sanmıyorum. Herkes üstüne düşen görevi yaparsa sorun çözülecektir. Bu şekilde birbirlerine suçlamayı sürdürdüğü sürece de zaman kazanmayı sürdürecekler ve denizlerimiz kirlenmeye devam edecektir.
Alıntı: “Balık çiftlikleri kirletiyor, sözü peşinden ne kadar kirlettiği konusunu gündeme taşıyor. Bu konuda elimizde yapılmış bazı üniversal çalışmalar var ki hiç de balık çiftliklerinin denizel ortamı kirleten birincil unsur olduğunu söylemiyor. Kısaca bahsetmek isterim çalışmanın içeriğinden. Denizel ortam ya da sucul yaşamı olumsuz etkileyen kirleticiler kirletme dereceleri üzerine yapılmış bir çalışma. Yapılan çalışma sonunda Gemiler, tersaneler, sanayi bölgeleri, limanlar, marinalar, tatil köyleri, akarsular ile taşınan alüvyonlar, su altı faaliyetleri, uçaklar, uzay çalışmaları, askeri faaliyetler, hayvansal hareketler kuş göçleri, balıkçılık faaliyetleri ve balık üretim çiftlikleri gibi sucul ortamı kullanan bir çok sektörün denizel ortama vermiş olduğu kirlilik miktarı üzerine bir çalışma bu. Bu çalışma denizi kirletme sıralamasında Balık Üretim Çiftlikleri 19. sırada yer alıyor.” (Levent Şen Akuadan LTD. Genel Müdür, Su Ürünleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Su Ürünleri Mühendisleri Derneği Genel Sekreteri ) Bu bilimsel bir çalışmadır. Dikkat edilecek olursa limanlar, marinalar, tatil köyleri ilk 10 içinde yer alıyor. Hele son 1-2 yıldaki turizm patlamasını düşünecek olursa bana kalırsa tatil köyleri daha üst sıralara çıkmaya aday gibi görünüyor. Aslında işin garip tarafı, kirlenmeden en fazla nasibini alacak olan su ürünleri sektörüdür. Çünkü balıklar temiz ortamlarda yaşayabilirler. Bodrum, Marmaris, Datça yöresinde otel ve yazlıkların bıraktığı atıklar ve onların oluşturduğu kirlilik yüzünden çiftliklerde yaşayan balıklar zarar görüyor. Ancak nedense balık çiftliklerinin yaptığı kirlilik haberleri üzerine çalışmak daha fazla prim yapıyor olmalı. Kaynak : http://www.aquapena.com/KoseYazi.asp mesele aynen yukardaki gibi. söylediğim gibi turizm denilen etkinlik denizleri ve çevreyi kirletmede balık çiftliklerinden daha önde görünüyor. yani denilen şu balıkçılık sektörü kirletmesin biz kirletelim diyor birileri. yolun ortasına bir nizamiye kurup burdan öteye gecemezsiniz diyor birisi; neden ? sarhoş Türkler gecebilirmiş mesele turistlerin kumsala Türk görmeden gidip gelmesini sağlamak. nerede "Türkiye". bundan daha büyük bir aşağılama olamaz. bırakın bu turizm adına herşeyi peşkeş çekmeyi ve feda etmeyi. ben sahile geçip denizi göremedikten sonra bi olta atamadıkdan sonra "yemişim" orda yatıp güneşlenecek turistin keyfini gerekli araştırma yapılıp kafes balıkçılığı ile ilgili düzenlemeler yapılmalıdır. ve o koylar asla turizme terk edilmemelidir
Ha şunu unutmadan.Eğerki paşalar(!) ağalar, kocamanlar ve diğer ülkeyi soyanlar otel kuracak diye çiftlik kaldıracaklarsa o çiftlikler denizi kirletsin oteller kirleteceğine.Örnek;kundu sahili.
mesele bu zaten kuzen koylardan çiftlikleri çıkar 3 tane otel kur. torunlara duvarların arkasında harika koyların olduğunu anlatacağız sonra. bırak dağınık kalsın demenin tam sırası yani
Amma işte iki ucu ...lu değnek.Öylede olmuyo böylede olmuyo.Allah büyük.Bi yolunu buluruz.Beni başa getirin bak ne oluyoHer sahil balık avı sahası.Otelleri yıkıp orman yapacam