Denize gönül vermiş sevgili forumcular; Günden güne denizlerimizdeki canlı çeşitliliği azalmakta ve insanımız sanayileşme ve bilinçsiz avlanma yüzünden bindiği dalı kesmekte. kaçak trolcülük, ağ ile kaçak avlanma, denizlere dökülen binlerce ton lağım ve sanayi artığı artık denizlerimizi belki de geri dönüşü çok zor bir yola sokmuş durumda. bu acı durumun hepimiz farkındayız. ülkemizdeki ekonomik sıkıntılar neticesinde profesyonel balıkçılarımız da maalesef yarınlarından çok günü kurtarma telaşında ve kimi bilinçsizce kimisi de isteyerek dip yapısını tahrip edip, yatakları bozup, aşırı avlanıp para kazanma peşinde. Ben kendi açımdan onları %100 suçlu görmüyorum. Aslında bu bir tür kısır döngü, çok tuttukça çok kazanırsınız ama belli bir zaman sonrası için kendinizi fakirleştirirsiniz. Bu durumu; yem yemeden tüm bedeni kaynaklarıyla bir tekerleğin içerisinde koşuşturan bir hamsterın çaresizliğine benzetiyorum. Amacım zaten bildiğiniz bu konularla canınızı daha da sıkıp karamsarlaştırmak değil sizi. Bir fikirden bahsetmek istiyorum; belki daha önce uygulanmaya çalışılmıştır veya planlanmıştır –ki forumda bir konuda görmüştüm buna benzer bir çalışmayı ve çok sevinmiştim- ama ben fikrimi yine de söylemeliyim. Balık çiftliklerinde yetiştirilen çipura ve levreklerden her yıl bir vergi zorunluluğu gibi “denize bırakma zorunluluğu” olsa, ispendek ve lidakiler az miktarda da olsa denize salınsa nasıl olur? Bunun ekolojik dengeyi bozabilecek bir durum olduğundan şüphelenmiyor değilim, çünkü bu avcı karakterli hayvanların doğal yemleri olan yumuşakçalar ve sürü balıkları da azalmış durumda. Böylesi bir durumda oluşacak çevre etkileri üniversitelerin biyoloji bölümlerindeki ilgili bölümlerde (oşinografi, deniz biyolojisi vs) incelenebilir mi? Ve devlet eliyle kurulacak çeşitli balık çiftliklerinde sürü balıkları yetiştirilebilir mi? Uskumru, kolyoz, çaça, sardalya, istavrit çiftlikleri deneme amaçlı da olsa kurulamaz mı? Bugün milyarlarca doları savunma sektörüne harcayan devletimizin bu konulara ayıracak birkaç milyon doları yok mu? Tüm bu çalışmaların yanında uygulanacak sıkı bir avlanma yasağı ve deniz atıklarında kontrolün artması, kanuna uymayanların alacağı cezaların çok caydırıcı olması ile denizlerimiz kurtulabilir mi? Cebimde bu konulara eğilecek param olsaydı hiç durmazdım. Olanlar da lütfen durmasın, yoksa boğazın sultanı yerine sırçadan köşklerinde deniz anası yerler.
Sizin fikrinizin tam tersi yapılıyor şu anda, işleri dere ağızlarında yavru çipura ve levrekleri yakalamak olan "ığrıpçı" veya "yavrucu" tabir edilen insanlar doğadan yakaladıkları yavru balıkları çiftliklere satıyorlar, uskumrunun çiftlikte yetiştirilmesi oldukça zor zira fazlaca yere ihtiyaç duyan sert yüzüşlü balıkları yavrudan çiftliklerde yetiştirmek oldukça külfetli. Ancak karadeniz de kalkan balığı için bu tür bir uygulama hali hazırda yapılıyor. Bizim sularımızda yapılabilecek en etkili uygulama belirli bölgelerin komple her türlü avcılığa kapatılması ve bölgenin korunması şeklinde olabilir.
Balıkların yuvalandıkları yerlerde avcılığın yapılamaması için beton resifler de yerleştirilebilir. Böylelikle balık çiftliklerinde yetiştirip salmak yerine, doğal olan balıkların, doğal olarak üremeleri sağlanabilir. Ancak bunu, balıkçıların işine sekte vurmamak için yapmazlar, bunu da belirtmekte fayda var. Devletin ticari balıkçıları karşılarına alacaklarını sanmıyorum, keza hali hazırdaki işsiz ordusu duruken, balıkçılara başka istihdam sağlayamazlar. Ancak işsizlik sigortası gibi belli bir miktar ödeme sağlayabileceklerdir belki ama onun da yeterli olacağını sanmıyor ve aynı zamanda balıkçıların bir şekilde yine aynı işe devam edeceklerini düşünüyorum.
