arkadaşlar havalar soğudu artık yaza kadar balığa gidemem o yüzden balık la ilgili anılarım sizinle paylaşıyorum ve sanki balık tutmaya gitmiş gibi oluyorum.neyse konuya gelelim. yer adana yıl 1995 üç arkadaş balığa gitmeye karar verdik her zaman nehire veya göllere giderdik bu sefer denize gidelim dedik üçümüzünde denizde balık tecrübesi yok daha önce gittik ama kıyıdan şamandralı oltalara tavuk eti takıp 10-15 santimlik balıklar tutmuştuk neyse 60 km yol katettik ve avlağa geldik hava kararmıştı dip oltalarına tavuk eti taktık ve oltaları attık çayımızı demledik 30 dakika geçti benim oltada küçük bir hareket gördüm oltayı elime aldım bir şey çok zayıf darbelerle ipi çekiyordu hemen sarmaya başladım bayağı bir ağırlık gelmeye başladı ama balk gelmesine pek benzemiyordu neyse kıyıya çektim bir karartı yürümeye başladı arkadaş el fenerini üzerine tuttuğunda birde ne görelim dev gibi yengeç daha önce büyük yengeç görmüştüm ama böylesini ilk defa görüyordum arkadaşlar yanlış hatırlamıyorsam kolarını açtığında 55-60 santim vardı korkudan iğneyide çıkaramadık misinayı kestim ve arabamız pikaptı arkasına astım neyse vakit geçti sabah oldu birde ne görelim bizim olta attığımız yer yaklaşık 20-30 metreye kadar derinlik 30-40 santim derinlikmiş bizde sabaha kadar neden bir balık tutamadık diyorduk ne yapalım çaresiz şamadralı oltaları elimize aldık göbeğimize kadar suya girdik biraz balık tuttuk çeşit çeşit balık tutuyorduk ama ne ismini biliyoruz ne limit biliyoruz bizim için balıkmı? tamam arkaşın oltası takılır gibi oldu çekiyor çok zor çekiyordu dedim kamışı bana ver sen suya dal iğne nereye takılmışsa çıkar dedim tam bana veriyordu dur dedi sanki geliyor gibi zorla çekmeye başladı bir ne görelim akşamki yengeçten daha büyük bir yengeç yani arkadaş beni dinleseydi ne olurdu tahmin edin artık neyse o yengecinden ağzın iğneyi çıkaramadım yine misinayı kestim onuda arabaya astım o gün 300 civarı irili ufaklı çeşit çeşit balık tuttuk ve eve geldik balıkları paylaştık yengeçlere kimse sahip çıkmadı bana kaldı bende biraz haylazlık var tabiii yengeçleri hemen yattığım odanın 10 metre mesafesindeki sokak lambasının direğinin dibine koydum kollarınıda en uzun gelecek şekilde açtım ve eve gittim ışığı söndürdüm izliyorum sokaktan gelip geçenler kaçanmı arasınız yanına kadar gidip bakanda vardı ben içerden kıs kıs gülüyordum geç oldu artık deyip uyudum saat 02 civarı uyandım çıtır çıtır sesler geliyordu dışardan bir ne görelim yengeçlerin başında onlarca kedi yengeçleri çıtır çıtır yiyorlar. satırlarıma son verirken şunu belirtmek istiyorum şimdi o hayvana öyle bir işkence yaptığım için pişmanım ve o limit altı balıklar içinde pişmanım ama o zamanlar hiç bir şey bilmiyorduk
evet güzel ama sonu kötü bitmiş maalesef, benımde böyle bir anım var, çeşme şifnede yazlıkta, evdeyim bir gece vakti, annem geldi baktım yanlarında bir yengeç ki, o yaşımda böyle bir şey görmedim, 46 numara ayakkabı giyiyorum, kollarını actıgında ayakkabımdan 1,5 kat büyük, dedim anne sen bunu nasıl yakaladın valla dedi yolda yürürken önümüze çıktı, ( şifne sahilinin toprak yolu ) aldım geldim dedi. yengeçi hayranlıkla bir saat izledikten sonra, baktım bunu kurutmak yerine madem bu yaşa gelmiş diye, gittim alındığı yerden denize bıraktım, sene 2002. o yıllarda iletişim bu denli pratik olmadıgından, resimleyememek gerçekten yazık.
emin kardeş yorumun için teşekkürler aslında o gün yaşadıklarımın bir çok fotoğrafı var ama ben biraz acemiyim fotoğrafı nasıl oraya taşıycam bilemiyorum biraz uğraştıracak bir iş ama ilerleyen zamanda bunu yapıcam
Madem yemiyecektin niye alıp getirdin yengeçleri be güzel kardeşim, yazık... günah...bu avcılık değilki...amatör balıkçı hiçbir canlıya eziyet etmez...
bu olay fi tarihinde yaşanmış. ben 5 yaşındaymışım. anısını paylaşan abimiz hepimizin bir zamanlar olduğu gibi çok amatörmüş. Ve bunları anlatırken samimi bir şekilde pişmanlığınıda dile getirmiş. pişmanlık öyle birşey ki eminim artık hepimizden daha duyarlı.
a.yavuz abi haklısın ozaman bilmeden hayvanlara eziyet ettim pişmanım şimdi o günden sonra bir daha olmadı zaten