kısmet hayatın her dalında önemlidir değilmi? ama balıkçı için kısmetin önemi çok daha başkadır.günlük hayatımızda yaptığımız işlerin,karşılığı hemen hemen bellidir.çeşitli şeyler için ,emek harcar ,karşılığınıda görürüz bir şekilde.peki balıkta harcadığımız emeğin karşılığı....günler öncesinden takımlar hazırlarız,çantamızı defalarca kontrol ederiz,mümkünse arkadaşlarımızı arar:rapor alırız balık hakkında.ama bomboş döndüğümüz günler azmıdır?bunun balık olup,olmamasıylada çok bir ilgisi yoktur aslında.sahilde 100 kişi vardır herkes atar çeker,bir sizinki boş çıkar.dibe indirirsiniz olmaz.ağırlık değişirsiniz olmaz,uzağa atarsınız,yakına atarsınız,yüzeyi tararsınız.ama nafile balıkçının kısmeti yoksa,ne yapsa olmaz.en pahalı olta takımlarıyla gelirsiniz.saatlerce uğraşırsınız,bir kıraça bile gelmez.bir küçük çocuk gelir,kasnaklı el oltasıyla tek atışta 5 tane karagöz çeker.yaşanmamışmıdır bu?........yada çok balık tutarsınız, sevinirsiniz ama kısmette yoksa.?...........................bir gün kardeşimle üsküdardaki kuşkonmaz adıyla bilinen caminin önüne balığa gittik.bilenler bilir mevsimine bakmaksızın orada bazen büyük dalgalar sahili döver.kaçma alanınızda pek bulunmaz.genellikle (özellikle eğilmiş takımla uğraşırken)bir güzel yıkar sizi bu dalgalar.çaparilerimizi attık tek tük istavrit alıyoruz.birden oranın müdavimlerinden birinin,bağırışıyla herkes irkildiynar var çabuk ince takım yapıııın..çabucak ince takımları bağlayıp savurduk.aman yarabbim daha kurşun denize düşer düşmez doluyor balık.bir sardalya akınıki sormayın.her çekişte üzüm salkımı gibi,dolu çapariler.gerçi sardalya sadece dudak ucuyla,yapışan bir balık olduğu için,çıkarırken üçü,dördü dökülüyor ama ne gam.atıyor çekiyoruz.bir saatin içinde koca kovayı doldurduk(bu arada en lezzetli balık konusunu tartışanlar,eylül ekim arası yakalanan,tam yağlanmış sardalyayı,hiçbir balığa değişmem,enfes ötesidir.)kardeşim:sen bunları temizle istersen, ben eve gidip mangalı hazırlar salatayı yaparım,sen gelincede hiç beklemeden ziyafete başlarız diyince,onu yolladım.bende kovanın başına oturup balıkları temizlemeye başladım.iyice kenara yaklaştımki,gerktiğinde kalkıp su çekiyorum kovayla.ben oturmuş balıkları temizlerken,yaşlı bir amca geldi yanıma.ooooo..maşallah delikanlı,denizi kurutmuşsunuz.kısmet işte amca dedim,5,6 saat boş durduk son bir saatte bunlar geldi...eeeee kim yiyecek bu kadar balığı dedi.valla amca kime kısmetse o yiyecek diye cevapladım. kime kısmetse olrmu canım sen tutmuşsun sen yiyeceksin işte deyince,evet ben tuttum ama bana kısmetmi bunu bilememki dedim.amca tuhaf tuhaf yüzüme bakarken,benim gibi temizlikle uğraşan balıkçlıarın bağırtılarıyla irkildim..dalgaaa,,dalgaaaa...onlar telaşla kovalar elinde kaçışırken,ben ancak başımı kaldırabilecek zaman bulabildim.zaten kaldırı kaldırmazda,koca bir dalgayla ben bir yana, kova bir yana.yerde şaşkın şaşkın bakarken,deniz sahile emanet ettği suyuyla beraber,devrilen kovamla beraber bütün balıkları geri aldı.kalktım,üstümü başımı düzelttim,yanıma tekrar gelen amcanın yüzüne bakıp:gördünmü?bana kısmet değilmiş diyebildim sadece.çantamı omuzlarken,evde iştahla beni bekleyen kardeşimi düşündüm,gülümsedim,ilerdeki balıkçı tezgahlarına doğru yürüdüm..............