Bu tezin ne zaman ve kimin tarafından ortaya atıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber,ne yazıkki fanus ve japon balığını özdeşleştiren ilk amerikalı girişimcilerin ,gösterilen tepkileri bastırmak için böyle bir görüş beyan ettikleri ve bu beyanlarını bir şekilde desteklettikleri en yaygın görüştür. Diskusun tedaviye tepkisi Bir akvarist,hasta diskusunu tedavi amaçlı olarak balık kepçesi ile her gün yakalayıp ilaç tedevisini uyguladığını,bir süre sonra diskusun hiç tepki vermeden kepçeye girip parazitli bölgeyi ilaç tatbiki için hazırlandığını anlatmaktadır. Yeme alışma Pek çoğumuz balıklarımızı rutin saatlerde besleriz.Balıklarımızda,elimize alıştığından bu hareketimizi yemek olarak görüp elimize gelir.Eğer balığımızın hafızası 3 saniye ise 12 saat yada 24 saat sonra,bu hareketimizi nasıl yemek olarak algılayabiliyorlar. Kepçeye gösterilen tepki Kendi büyüttüğümüz yada yeni aldığımız bir balığı,ilk kepçe ile yakaladığımızda fazla zorlanmayız,diğer denemelerimizde ise balığımız kepçenin ne olduğunu öğrendiğinden bize güçlük çıkaracaktır. Japon balığının başarısı Adeta bu tezi çürütmek için yapılan çalışmalarda,Japon balıklarına bir kaç haftalık bir eğitim ile orta derece zorluğa sahip labirentler geçirilebilmekte veya senkronize yüzüşler yaptırılabilmektedir. Acaba balığımızın hafızası gerçekten 3 saniyemi ? ama şu şekilde canlı şahit olduğum olayda yok değil gel de çık işin içinden! Ben her seferinde balık avına gittiğimde şahit oluyorum.Daha çok gece avına gider yem olarak en fazla karidesi kullanırım.kaya ve liman bölgesi olduğu için oldukça fazla kaya balığı meraları vardır.çoğu seferinde kaya balığına zamanında müdahalede geç kalırsan kayaya yapışır ve bu durumda da oltayı kırdırmaktan başka çare yoktur.Balık aç ya yine bir daha sonraki sefer attığım yemli iğnelere vurur ve bu sefer ben çabuk davranır ve balığı çekerim tabiki ağzındada bizim az önce kırılan oltadan geriye kalan iğne. Gelde çık işin içinden...
Birde balıklar acı çekerlermi? Sinir hücreleri varmı? Hep merak ederim. . Neyse KARAYEL hocamıza danışmak lazım. .
Arkadaşlar balık hafızası ile ilgili bir olayda ben size anlatayım.Yaklaşık iki ay önce Bursa görüklede köy içinde eski arkadaşlarımdan birini ziyarete gittim.Kahvehanenin önündeki baçede oturduk çay içiyoruz.O sırada biri seslendi hocam sen hiç göbek atan balık gördün mü? Kalktık havuzun başına gittik gençten bir arkadaş havuzun kenarına çökmüş ellerini çırpıyor.Havuzun içinde iri sazanlar var onların arasında elden daha küçük bir balık suyun üstüne çıktı tempoya göre hareket ediyor.Kuyruğu ile karnı ile tempo tutuyor.Adeta suyun içinde oynuyor.Arada bir karnını suyun üstüne doğru çıkartıp adeta göbek atıyor.Çok ilginç bir olaydı çok şaşırdık.Hani eskiden ayı oynatırlardı,köpek oynar,kedi oynar gördük ama oynayan balık hiç görmemiştim.Yolunuz Görükleye düşerse mutlaka gidip görün.Şimdi düşünüyorum gerçekten balıkların hafızası bu kadar kısa sürelimi...
yaklaşık 10 yaşımdan beri balık besleyen biri olarak balıklarımın beni gördüklerinde akvaryumun bana yakın köşesine toplanmaları ve başkalarına tepkilerinin farklı oluşu benim için bu tezi çürütmeye yeter.
Balıkların acı hissi yoktur. Bu bilgiyi kendim teori edinerek söylemiyorum sn.Ali PASİNER(Allah rahmet eylesin) ve Karakin DEVECİYAN yazmış oldukları balık ve olta(Ali pasiner) balık ve balıkcılık (Karakin DEVECİYAN) kitaplarında belirtmişlerdir.. saygılarımla
merhaba arkadaşlar ben 12 yıllık bir akvarist olarak soner coşar beyi destekleyecek bir yorumda bulunmak istiyorum! hemen hemen hangi tür balık beslersem besleyeyim ne zaman akvaryumun yanına ben gelsem balıklar hemen ön cama toplanıp yem beklerler ancak bir başkası gidip akvaryuma yaklaştığında kıpırdamazlar! yani bu durum bencede 3 saniyelik hafıza evsanesini çürütür herkese saygılar...
2 gün önce yakaladığım sarıkanatta dikkatimi çeken olay herhalde balığın acı hissi var teorisini tamamen çürütecek ve 3 saniyelik hafıza olayını doğrulayacak cinsten...yakaladığım balığın biri boğazında,biride ağzının yanından dışarı sallanmak üzere 2 iğneyi çıkarmam ve ayrıca böyle bi balığı yakalamam acı çekmediklerini doğruluyor.e hafızası olsa yakalandığı yada acı çektiği oltaya tekrar nasıl gelir...bence yakalandığı zaman tamamen içgüdüsel olarak tepki veriyor,deniz kenarına inerken balıklar kıyıdalarken birden nasıl kaçışıyor aynen o şekil...işin bide garip tarafı var lüfer sürüleri,egeden karadenize kadar dünyanın yolunu yapıyor hemde karmakarışık orada burada yemlenerek hafızası 3 saniye olsa yolunu şaşırır,sora sora buluyorlar desek vardır bi iskorpit baba yol gösterir belki...birde balık yakalanırken çoğu bu balığın yanında bulunur balık yakalandıktan sonra balığın çevresindeki balıklardan yakalarız,hafızası olsa yakalanan balıkları görüp oltaya gelmemesi lazım ama geliyor demekki doğru bi tez...hareketler tamamen içgüdüsel ve etki-tepki prensibi
Katılıyorum.. Tek başına fanusta duran beta balığımız beni nezaman görse yüzeye çıkıyor süzgeçleriyle sevinç gösterisi yapıyor Yem versemde yemediği oluyor yani sırf yem vereceğim için gelmiyor. Balıkların hafıza türlerine göre değişiyor bence..
Bu refleksel bir hareket, o balığın ortamını değiştirseniz başka bir akvaryuma alsanız, ışık açısını değiştirseniz ve aynı şekilde akvaryuma yaklaşsanız aynı davranışı göstermez. hafıza ile ilintili bir davranış değil zaman içinde edindiği bir refleksel harekettir bu yaptığı.
Tübitak Araştırması: balıkların hafızalarının niçin anlık olduğunu, bununla birlikte ölme risklerinin yüksek olup olmadığını (yemek yediklerini unuttukları için) merak ediyorum.. ****** Anlık hafızadan söz ederken kastedilen balıklar, çoğu kültür üretim sonucu elde edilmiş melez akvaryum balıklarıdır. Denizlerde ve tatlı sularda yaşayan kıkırdaklı ve kemikli balık türlerinde ise böyle bir durum söz konusu değil. Daha doğrusu, bu canlıların bir hafızaları var ancak hafızanın oluşturulması işlemi oldukça yavaş gerçekleşiyor. Memelilerde yapısal hafıza, yani sinir hücreleri arasında sinaps bağlantılarının kurulması şeklinde bilgilerin depolanması, “kalpain” adlı bir proteinin sinir hücresi içinde artışı sonucunda hücre iskeletini hareket ettirmesi yoluyla ortaya çıkıyor. Uzun süreli bu işlem sonucunda kalıcı hafıza oluşturuluyor. Mikro saniyeler ile ifade edilen kısa dönem hafıza, uzun dönem hafıza yapısına geçirilmediği takdirde, üzerine yeni bir bilgi getirildiğinde siliniyor. Silinmemesinin tek yolu ise, her yeni bilginin yeni bir sinir ağına yönlendirilmesi gerekiyor. Balıklarda ise, yeni edinilen bilgilerin yönlendirileceği ve gerekli protein sentezi için tekrarlanarak bekletilebileceği sinir yolları bulunmuyor. Mevcut yapı (ve bilgi) hemen kullanıldığı için de hafıza kısa sürede siliniyor. Açık-tokluk merkezleri, memeli beyninde hipotalamus bölgesi tarafından kontrol ediliyor. Burası, canlılığın devamı için gerekli olan tüm aktiviteleri kontrol eden ve bunlara ilişkin uyarıları düzenleyerek cevap oluşturan bölge. Bu tip uyarıların değerlendirilmesinde ayrıca septum ve amigdala çekirdeği gibi bölgeler ile retiküler formasyon yapısı da işin içine karışabiliyor. Cevap oluşturulan dış uyartılar arasında tabii ki sadece motive edici (besin görmek gibi) uyarılar yok. Bir takım stres faktörleri de hipotalamus’un normal şartlar altında oluşturacağı cevapları etkiliyor. Örneğin “açlık” hissi taşıyan ve beslenen veya beslenmek üzere olan bir canlı, doğal bir düşmanı ile karşılaştığı anda artık o denli “aç” hissetmeyebiliyor. Tabii ki burada da işin içine bir takım hormonlar giriyor. Akvaryum balıkları ise, az önce de söylediğimiz gibi, çoğunlukla doğal olmayan türler. Bu türlerin meydana getirilişleri sırasında gen havuzları ile oynanıyor ve türe özgü içgüdülerin çoğu yitiriliyor. Bunun yanında, oldukça dar yaşama ortamlarında gelişmeleri nedeniyle de sinir sistemi bir takım uyarı-cevap mekanizmalarını geliştiremiyor. Doğal düşmanlarıyla karşılaşmak gibi bir stres faktörü de ortadan kalkınca, açlık hislerini bastırabilecek önemli bir etken söz konusu olmuyor. Balıklarda açlık-tokluk merkezleri, memelilerdeki gibi gelişmemiştir. Bu merkezlerin gelişimi, sudan karaya geçiş ile birlikte, yerçekiminin de etkisiyle ortaya çıkıyor. Ancak balıklarda “ne yediğini unutmak” gibi bir durum söz konusu değil. Deniz Candaş * Yardımlarından dolayı, H.Ü. Biyoloji Bölümü öğretim görevlilerinden Yrd.Doç.Dr. M. Ali Onur’a teşekkür ederiz.
Balıkların hafızasının kısa süreli olduğu nasıl bir testle anlaşılmıştır. Balıkların böyle bir hafızaya sahip olduğu nereden bilinmiştir? Son yıllarda, balıkların psikolojik özellikleri ve zihinsel kapasiteleriyle ilgili bilgilerimizde büyük bir artış olduğu söylenebilir. Artık, balıklar yalnızca içgüdüleriyle hareket eden basit canlılar değil, akıllı, sorunlarına zekice çözümler bulan, toplumsal zekâya sahip canlılar olarak kabul ediliyor. Örneğin, bazı balık türlerinin kendi sürülerindeki öteki balıkları tanıdıklarını, öteki balıklarla farklı ilişkiler geliştirdiklerini ve toplumsal ayrıcalıkların farkında olduklarını gösteren araştırmalar var. Bazı balık türlerinin araç kullandığını ve uzun süreli belleklerinin bulunduğunu gösteren araştırmalar da var. Araştırmacılar, farklı balık türlerinin farklı kültürlerinin olduğunu, düşmanlarının yerini belirlemek ve yiyecek bulmak için işbirliği yaptıklarını da gözlemlemişler.
İsrail'liler bir araştırma yapmışlar ve balıklarda 5 ay öncesini hatırlayabilecek hafıza olduğunu tespit etmişler. Balıkların hafızalarının(zeka da diyorlar ama bence yanlış) farelerle aynı olduğunu belirlemişler.
Bu videoyu izledikden sonra bakalım aynı şeyleri düşünücekler mi insanlar http://video.ekolay.net/detay.asp?vid=55000000000005647&cid=40000000000017076
japonların balıkların içine mikrochip takmadıkları ne mağlum. şakası bir tarafa enteresan..bu konu çok önemsenecek bir konu.esasında bizim balıkları yakalamadaki çalışmalarımızada katkı sağlayacaktır..
Şu8nuda okumakda fayda var. Ne kadar gerçekdir bilinmez ama biraz olsun düşündürür insanı herhalde http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/471461.asp
emek vermişsiniz gerçekten düşünceleri kemiren soru işaretlerine cevap niteliğinde..teşekkürler paylaşımınız için ..