Belgesi olmayan (Kurs görmemiş) amatör balıkçı, artık balık avlayamayacak!

KAYNAK: Hürriyet, 30 MAYIS 2009

Belgesi olmayan balıkçı rastgele olta sallayamayacak

Meclis'teki kanun tasarısına göre, amatör balıkçılar, nehirler, göller, barajlar ve denizlerde avlanabilmek için kısa süreli eğitime tabi tutulacak. Avlanma teknikleri, sezonlar, yasaklar ve balık avcılığı eğitiminden sonra kendilerine belge verilecek.

Yıllardır her önüne gelenin oltasını kapıp ya İstanbul Boğazı kıyılarında ya da Galata Köprüsü'nde icraata döktüğü bu tutku ve keyfe sınırlama getiriliyor. Referans Gazetesi'nin haberine göre, AB'ye uyum süreci kapsamında, yaklaşık 3 yıl önce Meclis'e sunulan "1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu'na İlişkin Değişiklik Tasarısı" amatör balıkçılara belge zorunluluğu getiriyor. Uzun tartışmalardan sonra Tarım Alt Komisyonu'ndan geçerek Üst Komisyon'a ulaşan tasarıya göre, amatör balıkçılar, nehirler, göller, barajlar ve denizlerde avlanabilmek için kısa süreli eğitime tabi tutulacak. Avlanma teknikleri, sezonlar, yasaklar ve balık avcılığı eğitiminden sonra kendilerine belge verilecek. Tasarı yasalaşırsa, artık belgesi olmayan Galata Köprüsü veya Boğaz'da da olta sallayamayacak.

Amatör balıkçılara belge zorunluluğu getirilecek yerlerin tespiti ise Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü (KKGM) tarafından yapılacak. KKGM yetkilileri, 3 yıldır tartışılan kanun değişikliğinin önümüzdeki aylarda yasalaşmasını bekliyor. Yetkililer, amatör balıkçılığın yoğun olduğu İstanbul Boğazı çevresinde belge zorunluluğu şartının ilk etapta gevşek uygulanacağını, ancak ilerleyen yıllarda yaptırımların AB standartlarına yaklaşarak ağırlaşacağını belirtiyor.

Amatör balıkçılar destekliyor

Yasaya, amatör balıkçılar da destek veriyor. Belge zorunluluğu getirilmesinin sürdürülebilir balıkçılık için hayati önem taşıdığını vurgulayan Rastgelebalıkçı Amatör Olta Balıkçıları Derneği (Rastgele-Der) Başkanı Tarık Ersal, soy tükenmesi ve doğa tahribatı olan bölgelerde daha sert önlemlerin alınmasından yana. Ersal, "Sürdürülebilirliği sağlamak için mutlaka belge gerekli. Bu zevkimizi ilerleyen yıllarda sularımızda devam ettirmek istiyorsak, amatör balıkçılığa belirli kurallar ve yasaklar getirilmeli" diyor. Ersal, belgenin sadece para alınarak verilen bir kağıttan ziyade, eğitim sonucu verilen bir belge olması halinde fayda sağlayacağını belirtiyor. Türkiye'de amatör balıkçıların kurduğu 9 derneğin bin 200'e yakın üyesinin bulunduğuna dikkat çeken Ersal, belgeleme süreciyle amatör balıkçılığın da bir spor olarak adını daha çok duyuracağını söylüyor.

Avrupa'da tüm sularda belge zorunlu

Doğa Savaşçıları Çevre Örgütü'nden Zafer Murat Çetintaş ise, özellikle haftasonlarında İstanbul sahillerinde 20 binden fazla amatör balıkçının olta salladığını belirtiyor. Çetintaş, "1 amatör balıkçının günde 1 kilo İstavrit avladığını düşünürseniz, bunların yumurta bırakamaması nedeniyle 18 milyon adet istavrit yok edilmiş oluyor. Bu hesapla Türkiye'de kişi başına düşen 600 gram balık, amatör balıkçılar tarafından avlanmış oluyor" diye konuşuyor. Çetintaş, Avrupa ülkelerinde tüm sularda belgesiz avlanmanın yasak olduğunu, su ürünleri stoklarının korunması ve artması için sıkı denetimler yapıldığı ve ağır cezalar uygulandığını vurguluyor.


SEKTÖR 40 MİLYON TL'YE ULAŞTI


Az maliyetli doğa sporlarının başında yer alan amatör balıkçılığa ilgi her yıl artıyor. Türkiye'de yaklaşık 40 ayrı ithal olta markasının ürünleri satılıyor. Piyasada 15 TL'den 5 bin TL'ye kadar fiyatta olta takımları bulmak mümkün. Armer Doğa Sporları'nın satış sorumlusu Selçuk Ünal, olta satışlarının her yıl yüzde 20 arttığını, balık tutmaya merak salanların balık tuttukça daha profesyonel oltalar almaya başladığını söylüyor. "Ekonomik sıkıntıda en güzel ve en ucuz hobi bu. Satışlarımızda balık tutmaya ilk defa başlayacak olanların payı büyük" diyen Ünal, ek ekipmanları ve yenilenmeleriyle birlikte amatör balıkçılık sektörünün 40 milyon TL'lik bir büyüklüğe ulaştığına dikkat çekiyor. Oltaların yüzde 30'unu internetten sattıklarını anlatan Ünal, geçtiğimiz yıl kuraklığın vurmasıyla birlikte baraj, göl ve nehirlerde balık sayısının azalmasının sektörü zorladığını, ancak krizle birlikte olta satışlarının arttığını ifade ediyor.

Kısık Balıkçılık Malzemeleri'nin satış sorumlusu İlhan Mermer de, olta satın alan yaş gruplarının değişmeye başladığına, eskiden emeklilerin yoğun talep gösterdiği balıkçılığa, son yıllarda plazalarda çalışan beyaz yakalılardan da yoğun ilgi olduğunu dikkat çekiyor. 37 yıldır Sakarya'da amatör balıkçılık malzemeleri satan Tan Balıkçılık'ın sahibi Serhat Tan ise son 10 yılda Sakarya'daki firma sayısının 3 kat artarak 50'ye çıktığını ifade ediyor. Tan, "15 gün yıllık izni olan fabrika işçisi Sakarya'da en az 10 gününü balık tutmaya ve yemeye ayırır. Ucuz, zevkli ve stresi uzaklaştıran bir spor olduğu için düşük ve orta gelirli kesim amatör balıkçılığı çok seviyor" diye konuşuyor. Murat Balık Malzemeleri'nin sahibi Murat Üstündağ, tatlı su balıkçılığının kuraklıktan, deniz balıkçılığının ise kaçak avlanmadan etkilendiğini söylüyor. Üstündağ, "İstanbul Boğazı'nda avlanma yasağına rağmen güpegündüz tekneler fır dönüyor, nasıl izin veriliyor anlamıyoruz?" diyor.

İŞ DÜNYASI AMATÖRLÜKTEN ÇIKIYOR

Ekonomi dünyasında da iş stresini yenmek için kendisini balıkçılığa vermiş birçok isim bulunuyor. Her fırsatta balığa çıkan Mudo'nun sahibi Mustafa Taviloğlu, Sarıyer'in neredeyse bütün reisleri ile ahbap olmuş. Balıkçıların çoğu Taviloğlu'na "Mustafa Reis" diyor. Bilim İlaç'ın patronu Bülent Karaağaç da, iş dünyasının balık tutkunu isimlerinden. "Denizi ve balık tutmayı hep sevdim. Ama zamanla istavrit tutmak bana yetmemeye başladı" diyen Karaağaç, 5 yıl önce bir tekne alarak Boğaz'da balık avlamaya başlamış. Karaağaç, "Balık tutmak kolay bir şey değil. Ağırlık, hız, yer, oltanın cinsi gibi hesaplanması gereken birçok nokta var. Her balığın ayrı bir stratejisi var. Kar ve yağmur yağarken de balığa çıkıyorum. Bazen tuttuğumuz balıkları pişiriyoruz. İnsanın kendi tuttuğu balığı yemesinin tadı da bir başka oluyor" diyor.

EN İYİ MEKANLAR İSTANBUL'DA

Balık tutma denince akla ilk gelen Galata Köprüsü sadece görüntüsüyle değil, bereketli olmasıyla da biliniyor. Uzman balıkçıların balık tutmak için önerdiği yerlerin çoğu İstanbul'da. Sarayburnu, Bebek'teki Akıntıburnu ve Kuleli Askeri Lisesi önü uzmanların önerdiği yerler arasında. İzmir'de Karaburun Kanlıkaya ve Mordoğan İskelesi, Trabzon'da Faroz Mahallesi ve Çanakkale'de Gümrük İskelesi de amatör balıkçıların daimi mekanları arasında.

 

Geçen yıl Nisan ayı sıralarında, kanun tasarısının meclise ulaştığı belirtilmiş ve bazı maddelerden bahsedilmişti. Bu maddeler arasında, ABB kullanımının zorunlu hale getirileceğinden bahsediliyordu. Ki bunu destekleyen biri olarak epeyce sevinmiştim (daha önceki bazı paylaşımlarımda bu konudan ayrıntılı olarak bahsetmiştim.) Site içerisinde de konusu olmuş, birlikte kritik yapmıştık.

Tüm bu kritiklerin ardından, kısa bir süre sonra tasarının bolca budanarak çevre komisyonuna gönderildiğini öğrendik. Nelerin budandığını bilmiyorduk ve bununla ilgili, arkadaşlarla, nelerin çıkarılmış ya da değiştirilmiş olabileceğini irdeliyorduk. O sıralarda, diğer maddeler için değil ama ABB belgesi ile ilgili olarak bir açıklama geldi. Geçen senenin 3 Mayıs tarihli Hürriyet gazetesi, aşağıdaki haberi geçti;

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8846938.asp?m=1

Şimdi, "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" dedirtiyorlar insana. O tarihte bu haber yayınlandığında, tepki vermiştim. Bunun nedeni, belirtilmiş olan sebepti. "Balık popülasyonu ile alakasız, yine araştırmasız, yine bilgisiz, yine cahilce" bir söylem demiştim. ABB için verilen karar, AB uyum sürecine oltacıların soğuk bakmasını engellemek için verilmişti, balık popülasyonumuz ve balıkçılığımız ile alakalı değildi. Şimdi ne oldu da, böyle bir karara varıldı anlamadım. Bu bir sene zarfında, sayısını bildiklerini söyledikleri 20.000 balıkçıyla konuşup, "biz böyle bir maddeyi su ürünleri kanun tasarısında onaylayacağız, aman AB uyum sürecinde desteğinizi esirgemeyin" mi dediler? Herkesten icazet mi aldılar? Eğer böyle bir şey yapılmadı ise, ki yapılmadı, o zaman oltacıların AB uyum sürecine soğuk bakabilecek olmaları göz ardı mı edildi? Bilemedim...

Şu an yayınlanan haberde ise hala tasarıdan söz ediliyor. Yani kanunlaşmamış, her an budanarak karşımıza çıkarılabilir. Daha kanunlaşacak ve bir de uygulamaya yönelik yönetmelik yayınlanacak. Yani bunun için önümüzde uzun bir dönem var, hemen yarın bu uygulama başlamayacak. Seneye yeni bir haber başlığı ile yine bu konuyu burada tartışıyor olursak şaşırmayın.

Esasen su ürünleri kanunu ile ilgili olarak, ticari balıkçılar için yapılacak olan değişiklikleri daha çok merak ediyorum ama bununla ilgili olarak herhangi bir madde gündem edilmedi henüz.

Bunların dışında, AB uyum sürecine uygun olarak ABB belgesinin zorunlu hale getirildiğini düşünelim.

1- Avrupa'da yayınlanan tüm sirkü ya da tebliğlerde, hangi balığın ne ile avlanacağına kadar gerekli bilgiler mevcut. Yer yasakları, avlağın o zamanki durumu araştırılarak konuluyor. Aynı şekilde tür yasakları da, akademisyenlerin araştırmaları dikkate alınarak konuluyor. Ülkemize bakıyoruz, bırakın tür yasakları için akademisyenlere danışılarak koyulmasını, akademisyen kadro bile yok. Yer yasaklarını koyabilmek için, avlak araştırması yapacak akademisyenler de yok. Ya da tüm bunlar için bir araştırma kadrosu kurulmamış. Devşirme maddelerle ezbere tebliğ yayınlanıyor ve hiçbir tebliğ değişikliğinde, bundan bir adım öteye gidilmiyor.

2- Bu belgenin alınması ile ilgili olarak henüz düzenlenmiş bir eğitim planı yok, ki alelacele bir eğitim planı hazırlanır ise, nasıl bir şey çıkar karşımızda onu da bilemiyorum. Daha önce başka bir konuda fikirlerimi yazmıştım ama böyle bir uygulama ile karşılaşacağımızı sanmıyorum. Aynı durum, ticariler için de geçerlidir. Avrupa'daki balıkçılık eğitimleri, aşağıdaki gibi ya da aşağıdakine yakındır.

3- Avrupa'da, balıkçılık belgesi eğitim sistemi ile yukarıdaki şekilde edinilir. Ama bu öyle hava cıva olsun diye verilmez. Denetimler oldukça sıkıdır ve bu belgeye sahip değilseniz ya da bu belgeye sahip olup da yasal olmayan bir eylemde bulunduysanız, cezanız o an infaz edilir. Bizimkisi biraz, kel başa şimşir tarak durumu olacak. Çünkü denetim noktasında çok ciddi bir tıkanıklık yaşıyoruz. Az önce alıntıladığım yazımda, bunun da esasen o kadar zor olmadığını belirtmiştim. Ek maddelerle bu yetki birimlerine ceza kesme yetkisi de verildiği takdirde, geniş bir denetim yelpazesine ulaşılabilecektir ama böyle bir uygulama yapılacağını da hiç sanmıyorum. Muhtemelen düşünülmemiştir de zaten. Çünkü sayın yetkililerimizin şu anda yapmaya çalıştıkları şey, Türkiye'nin balık popülasyonunu korumak ve balıkçılığı kurallara bağlı şekilde düzene sokmaktan ziyade, AB sürecinde kendimizi sevimli göstermekten öte bir şey değil.

4- Çokça sitem edilen ve yasal olmayan her avımızdan sonra kalkan olarak kullanmaya bayıldığımız ticari avcılık için de Avrupa'da ciddi yasaklamalar ve denetimler var. Az önce de belirttiğim gibi, bu tasarı ile ilgili olarak, ticarilere istinaden herhangi bir madde gündeme düşmedi ama dilerim bu yönde de iyileştirme çalışmaları yapılmıştır. Hepimiz bekleyip göreceğiz. Elbette tasarının onaydan geçmesi ile birlikte, tebliğ de yeni değişikliği ivedi olarak görecektir. Orada da karşımıza ne çıkacağını yine bekleyip göreceğiz.


Ve son olarak yine söylüyorum ki, tüm bu düzenlemeler, evet belki bir nebze de olsa iyileştirme sağlayabilir (ki bunun da olacağını hiç sanmıyorum) ancak, bu ülkeye Denizcilik Bakanlığı kurulmak zorundadır. Aksi halde bir adım öteye geçemeyip, bu tip göstermelik uygulamalarla kendimizi kandırmaktan başka hiçbir şey yapamayacağız. Bununla ilgili olarak, Hüseyin Alp Ağabey'in, Barrack Obama ile ilgili olarak yayınladığı makalesini lütfen okuyunuz. Ropörtajda Barrack Obama'nın bahsettiği hiyerarşik sistemi değerlendirmenizi isterim.

 

hatırladığım almanya da aylık 30 euro gibi bir ücret ödeniyor aylık,bizimkiler bunu duymasın

yasa çıksın diyenlerdenim,önüne gelen suya 15 tane olta salmasın,saydım tam 15 tane olta tek kişi bunu yapan,ayıp yaaa,

 

Bana göre ortada bir sorun yok. Belge zorunluluğu getirilirse bilinçli bir vatandaş olarak gidip belgemi alırım. Bilinçli olmayan zaatlarda heralde dinamitlerini tırıvırılarını yasak ağlarını kullanmak için bu belgeye ihtiyaç duymayacaklarına göre çok fazla birşey değişmeyecektir.

Ancak gelecek için umutluyum. Son 10 yılda gelişen TV Proğramları ve İnternet ortamları sayesinde ülke olarak ciddi mesafeler kaydettik. Bu tür uygulamalar belki benim dönemimde çok aranmayacak, bu tür kanunlar kağıt üstünde kalacaklar, ama inanıyorum ki çocuklarım sanırım birçok şeyi daha iyi anlayacak ve uygulayacaklar. En azında AB istiyor diye değil doğrusu olduğu için kanun çıkarılan bir dünyada yaşayacaklar.

Tabiki onlara yaşanabilir bir dünya bırakabilirsek...

 

sanki o 15 oltayı atan adam, belgeyi alınca 15 olta atmayacak mı? belgeyle insan olunmaz. hatta o adam, "ulen belgeye o kadar para verdim, olta sayısını 20 ye çıkarayım da acısı çıksın" der.

 

Ben açıkçası bu işin eğitimle çözülebileceğini düşünmüyorum.

Tamam, kursumuza yazılalım, eğitimimizi alalım, belge almaya hak kazanırsak, amatör balıkçılık yapma hakkına erişelim. Hepsi güzel.

Ancak denetim ve ceza yaptırımları olmazsa ha eğitim verilmiş ha verilmemiş, ne farkı var ki

Bakın bu şuna benziyor;

Bir grup hırsızı kursa alıyorsunuz, diyorsunuz ki; evladım, adam yaralamak ve öldürmek suçtur, insanlara zarar vermeye kimsenin hakkı yoktur, gece kimsenin evine izinsiz girilmez, marketten ücreti ödenmeden bişey alınmaz vs. vs. bunları yaparsan ceza alırsın, hapse girersin.

Evet, hırsızı eğittik herşey tamam, peki hırsız zaten bu yaptıklarının yanlış olduğunu bilmiyor mu tabiki biliyor, peki neden yapıyor bu adam ya kreptomandır birşeyler çalmak ve insanlara zarar vermekten hoşlanıyordur yada ihtiyacı vardır, yapmak zorunda hissediyordur kendini ve yapıyordur.. ve siz ne kadar eğitirseniz eğitin, bu adamın ihtiyacı varsa, hastaysa, yapmak zorunluluğu hissediyorsa yapacaktır.

Amatör balıkçılar içinde çıkarılan bu kanun benzerlik taşıyor, tek fark hırsızlarda kanun dışı birşey yaptıklarında yakalanıyorlar ve türk ceza kanuna göre yargılanıyorlar.

Amatör balıkçılıkta böyle bişey yok, ne para cezası ne hapse girme, hiçbişey.. Tabiki elini kolunu sallayarak balıkta tutulur, ağda atıllır, 5000 iğneli paragatta atılır, dinamitte patlatılır, trollerle süpürülürde, tırıvırıyla avlanılırda vs. vs. herşey yapılır... nasılsa denetim yok, ceza yok, yaptırım yok

Şimdi bu kanun yasalaşacak ama denetim olmadıktan sonra, ceza yaptırımı olmadıktan sonra eğitim alan biri, eskiden yaptığı gibi gene kafasına göre limit dinlemeksizin avlanmayacak mı bence avlanacak.

Sanmıyorum ki en basitinden galata köprüsünde herkese, hergün belgen var mı diye sorulacak

Uçsuz bucaksız, kimsenin olmadığı avlaklarda nasıl olacak bu iş hadi orası galata köprüsü, Ali Cengiz abinin özel avladığında her gün yakaladığı 50 çipuraların, eşkinaların, levreklerin hesabını kim soracak

Ankarada bir gölde şişme botuyla gece ağlarını alıp, gölü sarıp, sarmalayarak sabahın ilk ışıklarına kadar, sezon yasağı dinlemeksizin masum Sazanları avlayan Hikmet beye bunun hesabını kim soracak

 

Ancak bu kadar güzel bir cevap verilebilir ahmet helal olsun.
Hatta daha ileri gidenler çıkacaktır.
Belgesi var ya; 20 oltada atar kimseyide sokmaz, bunlar yaşanır görürsünüz..

 

çok güzel bir kanun umarım kanuna uyarız ........?????????

 

Umarım bu kanun hemen çıkar. Zaten çıkan tüm kanunlar gibi bu kanunun da uygulamada bir çok zaafları olacaktır. Kanunlar vatan ve milletini seven, kendini bilen, karşısındakilerin hak ve hürriyetlerine saygı gösteren vatandaşlar için çıkar ve düzenlenir. Kanun ve Yasaları tanımayan için; çıkmış vede çıkacak olan kanunlar onlar için hiçbir şey ifade etmez. Bu konuda ise biz Amatör Balıkçılara büyük görevler düşüyor. Otokontrol sistemini çok iyi çalıştırıp sürdürülebilir av hayatı için belgesi olmayan kaçak avlanan kişileri yetkili mercilere bildirmek bizim birinci görevimiz olmalıdır. Asıl mesele bundan sonra başlıyacak, ihbarı alacak yetkili merciler ihbarların hemen üstüne gidip takipcisi mi olacak, yoksa kulaklarını tıkayıp oturacaklarmı. Takipcisi olmuyacaklarsa bu ve buna benzer Yasaların çıkması hiçbirşey anlamına gelir. Buda yasalara uyanların alehine çıkmış bir Kanun olur.

 

Ya abi devlet su işleri bırakın siz bu işleri.Peki şu iki dirhemlik keyfimize turp sıkmayı düşünenler hiç sormuşmu profesyoneller nasıl avlanıyor.Balık nesline faydaları neler zararları neler.Yılda nekadara izin verdik ne kadar av yapılıyor.Şunları bir denetlesekmi.
Amatörü korkutmak kolay.Eğer adam zaten yasalara saygılı bi avcıysa bir ikisine belge sorup 100-200 ceza yazdınmı hepsi belge alır.Ki bu adamlar zaten denizede saygılıdır.Profesyoneli korkutamazsın.Adamda zaten korku yok para vardır.
Kanımca gene birileri para kazanmak istemiş.Birileride buna yol olmaya çalışmıştır.
Bu yasalar beni, düzensizlik dolu bir yerde olduğumdan olsa gerek, çok boğuyor.

 

ÇOK ÇOK ÇOK saçma
kanun çıkartacaklarına var olan kanunları uygulasınlarda saygı gösterelim