ÖNSÖZ: İlk olarak bu soracağım ve anlatacağım olaylara gerçek ve doğru bilgiye sahip olanların ben ve benim gibi bu konularda eksik ve yarım yamalak bilgiye sahip dostlarımızı aydınlatacak ve herkesin anlıyacağı tarzda yazabilecek dortlarımızın cevaplamasını özellikle rica ediyorum. 1.Cuma günü Gümüşyakaya gitmeden evvel Karaköye uyrayıp malzeme eksiğimi gidermek için Spot balıkçılığa gittim , oranın müdavimleri bilirler, tezgaha bakan Kadir isimli bir abimiz vardır. İçerdeki ürünlere bakarken dikkatimi çeken misina ağ oldu , hani şu meşhur tiriviri yapımında kullanılan ağ, Kadir abi bunun satışı yasak değilmi diye sorduğumda aynen şu cevabı verdi; ithalatı yasak alımı ve satımıda yasak , birbirimizin gözüne bakarken o benim ne diyeceğimi anladığı için yine kendisi peşin peşin cevabı yapıştırdı; belki adam alacak çatıya kuşların girmesini engelleyecek ben nerden bilebilirim dedi, yani anlayacağınız artık o ağlarla kuşları avlayacaklarmışşşşş Bu ağı bulundurmak ne derece yasal. 2. Gümüşyakaya akşam 9.30 sıraları vardım ve hemen kontrol amaçlı olarak sahile indim, daha sahile adım atar atmaz beynimden vurulmuşa döndüm, inanılacak gibi değildi benim avlandığım noktada hemde sahilden inanın 10 metre uzaklığı olmayacak şekilde voli ağını sermişler ve tüm kayalığı çevirmişlerdi. Ben bu sinirle otelin olduğu kısıma doğru yürüyüşüme devam ettim bu esnada birlikte olta attığım , kendisine dayı diye hitap ettiğim Salim abimle karşılaştım, durumu ona anlatınca yeğenim vazgeç bunlarla uğraşma bunların sahilde kavga etmedikleri kimse kalmadı diye beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Voli atmak hemde kıyıdan 7. 8. metre uzağa üstelik insanların geceleri bile denize girdiği noktadan , ne kadar yasal. 3. Salim dayım beni , sizlere daha evvelde anlattığım otel önündeki teknenin yanına götürdü, gel bak daha neler göreceksin dedi ve teknenin yanına ulaştık , yüzlerce metre ağ atan bu teknenin kasasında 3 kilo kadar barbun 2. 3. tane dilbalığı ve 20 cm kadarda pisiler vardı , balıkları temizlemekle meşgul olan gence bu pisiler çok ufak dediğimde aynen verdiği cevap: abi ben bununla kiloluk rakı içerim be , ben artık patlama noktasındayım dayıyla gözgöze geldiğimizde bana başıyla işaret edip oradan ileriye çağırdı , boş ver yeğenim bunlara anlatamazsın dedi ,ben aslında yanlarında bayanlar olmasa çoktan patlıyacağımda , bayanlar belimi kırıyordu, akabinde dayı dedim misina ağla avlanmak yasak değilmi dediğimde dayımın surat ifadesi bir anda değişti ve eee adamlar ellerindeki ağları ne yapacaklar diye sorunca dayınında aslında bir tatlısu avcısı olduğunu hatta kilometrelerce ağları olduğunu hatırladım, artık dayınında nasırına basmıştım. Bu ağları atıp denizde katliam yapan bu akbabadan beter insanların yaptığı ne kadar yasal. Şimdi bu anlattığım konular çerçevesinde bana yardımcı olabilecek dostlarım tüm bu şıkları cevaplarlarsa sevinirim. İnanın sinirden ne yapacağımı bilmiyorum
Ticari tebliğ, Madde 44, 6. fıkra-Tüm içsularda, gırgır ve her türlü trol ağlarının, 1 Eylül 2010 tarihinden itibaren ise Monofilament (tek kat) misina ağlarının kullanılması yasaktır. (Değiştirilen fıkra RG-26.09.2009-27358) Yani daha uzun yıllar boyunca misina ağlar denizde kullanılabilir. Herhangi bir yasak yok. ======- Bahsettiğiniz alan ve yakınlarıyla ilgili uzatma-voli ağı yasakları şunlar. - İstanbul ili, Haliç içinde, Yeni Galata köprüsü’nden itibaren Alibeyköy ve Kağıthane dere ağızlarına kadar olan bölgede, - Çevirme ağları kullanılarak belirli bir alanı kapatmak sureti ile bu ağlara dalarak ve elle çekerek kıyıda dar bir saha içerisine toplamak suretiyle (elleme veya eleme adı verilen yöntemle) su ürünleri avcılığı yasaktır. - Denize bırakılan dip ağları dışındaki uzatma ağlarının gündüz flâma (şamandıra), gece ise ışıklı şamandıra ile işaretlendirilmesi zorunludur. - İl müdürlüklerince belirlenen voli yerlerinde avlanmayı engelleyecek tarzda her türlü uzatma ağları ile avlanmak yasaktır ============ Piside ve dilde boy yasağı 20 cm dir.
Arkadaslar siz ne kadar konusursaniz konusun ve yazin bu isin sonucuna tek basiniza varamazsiniz,cünkü bizler birer bireyiz bir topluluk sadece sanal alemde olusturuyoruz ve bunun yaninda hic bir kanuni yaptirimiz yok,bizim sadece yapabilecegimiz insanlara dogru amatör balikciligi yaptiracak yöntemler olusturmamiz,onlara balik nasil tutuluru ögtermek ve inanin balik tutmasini bilende kanun disi yöntemlere bas vurmayacaktir,ben sahsen baligin gücüne karsi durmaktan haz aliyorum,baligin agiz kismindan baska bir yerine takilan kanca bile bana haz vermiyor cekerken baligi,hele birde ag olta denilen bu aparatla hic haz alacagimi zanetmiyorum,bu isi lagiyla yapan hic bir amatör balikcininda haz alacagini zanetmiyorum onun icin bizler sadece bu sanal alemde olusturmus oldugumuz toplulukla balikcilara balik tutmasini ögretmeliyiz,dernek degiliz ve yaptirimimiz yok,sadece tirivirimi var yasak olan,daha neler var neler,simdi kimseyi kizdirmak ve karsi olmak istemiyorum ama amatör balikcinin zipkinla ne isi var mesela,yada terkos gölünde her gün bastan basa hic bir denetimi olmadan atilan yüzlerce metre aglarin ne isi var amatör balikcilikla,tabiki tiriviri denen aparat dogaya cok zarar veriyor,geride bir cok tahribat birakiyor lakin bir düsünün balik tutmasini bilen niye bu yönteme bas vursun,onun icin ögrenelim ve ögrendiklerimizide ögretelim...
Diğer yer yasakları MADDE 8 – (1) Deniz Kaplumbağası üreme alanı olarak tespit edilen yerlerde (MUĞLA - Dalyan, Ekincik, Dalaman, Fethiye - Çalış; ANTALYA - Patara, Derme, Kumluca, Tekirova, Belek, Kızılot, Gazipaşa, Demirtaş, Olympos - Çıralı; MERSİN - Alata, Anamur, Kazanlı, Göksu deltası. ADANA - Akyatan, Yumurtalık; HATAY - Samandağ) I (a) grubu maden çıkarılması ve 1 Nisan - 30 Eylül tarihleri arasında sürat teknelerinin kıyıdan 1 mil mesafe içerisinde 5 milden daha süratli seyretmeleri yasaktır. Deniz kaplumbağalarının üreme zamanlarında il müdürlüklerince gerekli koruma tedbirleri alınır. (2) Kültür ve tabiat varlıklarını korumak amacıyla belirlenen ve 24 Eylül 2001 tarih ve 24533 sayılı Resmî Gazete’de koordinatları ilan edilen bölgelerde aletli dalış (SCUBA) yapmak yasaktır. (3) Fokların yaşadıkları mağaralarda ışık kullanmak ve her türlü vasıta ile dalış yapmak yasaktır. (4) Turmeos I ve Turcyos I denizaltı kablolarının geçtiği güzergahlarda, kabloların 100 m. sağında ve solunda dip trolü ile su ürünleri avcılığı yasaktır. (5) 1 Mayıs - 30 Eylül tarihleri arasındaki dönemde, sahilden itibaren uzaklığı 100 metreyi geçmeyen, şamandıralarla çevrilmiş yüzme alanları içinde su ürünleri avcılığı yasaktır. Belki belirttiğiniz mekan işaretlediğim son maddeye uygunsa haklı şikayette bulunabilirsiniz sahil güvenliğe. Ayrıca tam emin olmamakla birlikte ağı atan teknenin plakası yoksa (yani ticari olarak avlanma izni) yine şikayette bulunabilirsiniz.
Selamlar, O kadar haklısınız ki, bence sormuş olduğunuz sorulara verilecek cevap yok, tebliğ kanun bana sorarsanız bunların hepsi hikaye, AB. sürecinde sadece olmuş olması için var olan kural ve yasaklar zinciri, Bizlere mantıklı geldiği için bizler buna uyuyoruz ama ya diğerleri Birkaç soru da benden : 1. Arkadaşlar tebliğ den birkaç madde yazmışlar aşağıya, soruyorum size bu tebliği jandarma yada sahil güvenlik biliyor mu, 2. Ticari balıkçılık yapanlarla sahil güvenliğin ve jandarmanın kanka olduklarını da bildiğimize göre ne kadar bu kurallar uygulanabiliyor ? 3. Bu kadar tırıvırı ve yasaklardan bahsediyoruz, elinde bu yasaklara uymayanlara devlet tarafından kesilmiş herhangi bir ceza yekünü bilen varmı.Yani 2009 yılında av yasak ve kurullarına uymayanlara …….. TL. ceza kesilmiştir. (noktaları dolduracak bir arkadaşımız varmı ?) 4. Bu ve buna benzer konularda Jandarma veya sahil güvenliğe ihbar edipte neticesini alan bir kişi var mı ? Bu sorular uzar gider, olan bizim gibi Amatörlere olur, adı üzerinde AMATÖR, Benim önerim aşağıda aslında bu konu üzerinde çalışıp kamuoyu oluşturabilirsek geleceğimiz kurtaracağımıza eminim. Sözün özü ise eğitim şart, yıllardan beridir okulların haybeye para toplamak için yaptıkları gereksiz piknikler yerine doğa ile iç içe olabilecekleri, doğanın bizim ve geleceğimiz için önemi, ona nasıl davranmamız gerektiğini, av ve avcılıkla ilgili yasakları, kuralları öğrenebilecekleri, doğanın geleceğimiz için ne kadar önemli olduğunu uygulamalı olarak öğrenebileceği ders niteliğinde gezilerin olması için Milli Eğitim Müdürlüğünün bir seferberlik ilan etmesi gerektiğini düşünüyorum. Düşünsenize lise sona kadar her yıl 2 kere gidilse bir öğrenci eğitim hayatı boyunca en az 30 gün toplamda 240 saat eğitim almış olacak.