Hani, insanın hayatında bir veya iki kez vereceği önemli kararlar olur ya; sanırım ilkini çoktan kaçırdım! Bu kez kararımı kesinlikle verdim ayrılıyorum. Tası tabağı toplayıp ardıma bakmadan gideceğim buradan. Hiç kimse ardımdan su dökmeye kalkmasın çünkü dönmeyeceğim. Neyin hasretini çekeceğim ki? Çocukken oynadığım ara sokaklar trafik keşmekeş’si içinde, top oynadığımız hiçbir boş arsa kalmadı, dut ağaçları, incir ağaçları, kiraz ve vişne ağaçları; elma, erik, şeftali, zerdali… her yer beton yığını oldu, nerde o eski hali? Konu komşuda bir bıkkınlık var, ne selam verecek hal kalmış ne selam alacak takat; herkes düşmüş ekmek derdine arkadaş… Sanki daha dün, bu sokaklarda geleceğe umut ile bakar, çelik çomak oynardık; dünden bugüne kırk yıl geçmiş be arkadaş! Ne komşu anne kaldı, ne komşu baba! Hiçbirinin mutfağını, oturma odasını hatırlamıyorum eskisi gibi, ne ben, ne çocuklarım; her şey göstermelik bir "merhaba" da gizli… Hangi tarafa baksam yaşayanlardan çok ölen komşuları hatırlıyorum; Yasin amca, İsmail amca, Ensar’ın babası, Mehmet amca, Ramazan, Arif, Zeynep abla… Kemal ağabey, kardeşi Mustafa ağabey, kasap Ali, oğlu Üzeyir, Mehmet Ali amca, Afide abla, oğulları Reşat ağabey… Nasıl geldiysek işte öyle, teker teker gidiyoruz… Sireni çalan ambülânsları duymayacağım artık! Hiç tanımadığım insanlara ettiğim duaların işe yarayıp yaramadığını da bilmiyorum zaten! Okunan her sala’da, öleni tanımadığım için muhtemelen daha az üzüleceğim! Kim bilir, interneti de söker atarım belki! Ne kadar az dost o kadar az üzüntü, çünkü sanal da olsa bağlılık kötü! Peki, nasıl yapacağım bunu? Vefalıyım ben, Sevdim mi tam severim, Görmedim mi özlerim, Ararım sorarım bulamayınca oturur bir köşede çocuklar gibi ağlarım…
Günümüz kozmopolit şehir yaşantısı içinde belki de birçoğumuzun hissettiği ama ifade edemediği düşünceler.... Duygularımıza aracılık yaptığınız için çok teşekkürler, Çok ayrıcalıklı bir paylaşım,
Kurban bayramı geçmeden, taze mülayimle olan durumunuzu anlatmadan bi yere gidemezsiniz Talip abi, ol-mazzz...!
Valla salmam seni bir yere. Her nekadar benim yaşım 34 ise de ve ben bu yaşımda maziyi ve eskileri özlesemde eskiler geri gelmiyor.Sadece anılardalar.Ve sadece yad etmek kalıyor bizlere.
Bir çok hislerime tercüman olmuşsun Talip abi. Ben de Ankara'nın bir gecekondu semtinde doğdum ve 25 sene oraların havasını kokladım. Kapıdan çıkar çıkmaz toprağa ayağımız değerdi ve o hep gördüğümüz samimi dostluklar o toprağa daha sağlam bastığımızı hissettirirdi. Yemyeşil ve kocaman ağaçların aralarında evler görünmez, kaldırımın olmadığı sadece iki arabanın geçebileceği daracık uyduruk asfaltta tornet kayardık, az biraz geniş arsada top koşturur enerjimizi deşarj ederdik. 19 senedir maalesef apartman dairesine sıkışmış hayatımızla başbaşa, yapayalnız bir hayat sürdürüyoruz. Halbuki şimdiki oturduğum semt o kadar kalabalık ki... Of abi yaa! nerden yazdın bu yazıyı... İçim burkuldu. Saygılar.
Gitmek icin,hemde ardına bakmadan insanda cesaret olması gerekir.Koca yürekli olması-doğayı ölesiye sevmesi,balık tutmayı toprağı iyi bilmesi gerekir. Ben bunu yaptım.İşte 6 senedir buralardayım.Yanıma gel gidersen oralardan. Seni az daha tahrik edeyim. Sende İstanbuldan ayrılacak yürek yok. 50 tane eski ve yeni bahane bulursun oralara bağlı kalmak icin. Sen oralarda göbek büyüt. Ah beni bir yanıltsan. Cesaretini toplayıp geliversen. Sadece bir karavan yeterdi sana. Ben sana onu koyacak yeri hemen bulurdum.Suyunu,elektriğini falanda bulurdum. Teknem senin gibide olurdu. Doyumsuz laflar ederdik. Geceleri kafaları cekerdik. Balıkları öper kimini salar kimini yerdik. Ama nerde sende o yürek.Sen oralarda göbek büyüt.
Talip abi, eline yüreğine sağlık güzel bir yazıyla yine hislerimize tercüman olmuşsun. Tam da zulf-i yare dokundun.
Orda bir sözünüz dikkatimi çekti.Demişsinizki ; "herkes düşmüş ekmek derdine arkadaş…" Bunun ile ilgili bir kitap vardı.Martı Jonathan Livingston.O da kitapta derdi tüm martılar hayatta kalabilmek için balık yakalayıp yiyip canlı kalabilmek için uçuyor.Halbuki uçmak sadece karnını doyurmak için değildir diyen bir martının hayatını anlatıyordu harika bir kitaptı.Talip abi gitmenede üzülüyorum gitmessen iyiydi ama yozlaşmış bir şehirden kaçmaktır seninkide.Hadi git sana dur demeyeceğim.Belki bir gün ardında glirim.
Ben teşekkür ederim Özgür dostum selamlar ve iyi bayramlar... Bir yere gittiğim yok Rıfat kardeş, ben dünyanın öbür ucuna gitsem yine buradayım! Selamlar... Tamam bir yere gitmiyorum buradayım selamlar... Yok öyle birşey Ünal ağabey sen yanlış duymuşsun İyi bayramlar... Ne güzel sana eskileri hatırlattım; biraz hüzünlendin ama olsun Hayat devam ediyor. Allah hepimizin gönlüne göre verir inşallah sevgili kardeşim iyi bayramlar...
Keşke öyle bir seçeneğim olsaydı Vedat ağabey ama bunun başka bir yolu daha var, sen kardeşini takip etmeye devam et! iyi bayramlar ağabey... Teşekkür ederim Yasin kardeşim sağ ol. Biliyordum zaten herkesin az çok bu konuda keşkeleri olur. Ne mutlu o keşkeleri olmayanlara selamlar ve iyi bayramlar... O zaman mutlu olmaya az kaldı desene ağabey selamlar ve iyi bayramlar Bak kitap dedin, beni yine sokaklara dökeceksin şimdi! Not aldım gitti. Sevgili yeğenim farzet ki ben amerikaya gidiyorum ne fark eder? Yine "Balıkavı.net"teyim. Ben her zaman buradayım, orada hikâyelerimi kiminle paylaşacağım ben, Yankilerle mi? Anlamazlar ki Hayırlı bayramlar yeğenim. Bayram harçlığınla güzel bir kitap al ve bana anlat. Selamlar... Çok doğru anlamışsın dostum tebrikler. Biz kovulmadıkça bir yere gitmeyiz kaldı ki kapıdan kovsalar bacadan gireriz Selamlar ve iyi bayramlar.
Talip abi , gerçekten yüreğimize tercüman olmuşsun , bizler iyi kötü bu günleri yaşadık ya onlardan mahrum büyüyen yeni nesil,dalından meyve yemeleri için uğraştığım çocuklarım ağacın yapraklarından sanki bir ucubeymiş gibi korkmalarına ne demeli . çocuklar beton yığınlarının arasından çıkıp temiz hava ve doğayla tanışdıklarında bedenleri böyle birşeye alışkın olmadığı için hastalanıp yataklara düşmelerine ne demeli.. Koş abi bende arkandayım.
İsmail kardeşim söylediklerin çok doğru ve aynı şeyler bizim de başımıza geldi. O yüzden daha fazla geç kalmadan "koşmalıyız" diye düşünüyorum. Sağlıcakla kalınız iyi bayramlar...
Talip abi 45 yaş sınırı koydumkendime yıllar önce, deliler gibi çalışıp 45 olunca terk edeceğim buraları, Allah o günleri gösterir sağlık ve sıhhat veince, Ama sen ne yaptın? kamçıladın beni kamçıladın şimdi, Ah bide Vedat abim yokmu?? ikiniz bitirdiniz beni, bende gidiyorum arkama bakmayacağım, suda dökmsinler arkamdan, geriyede dönmeyeceğim, Tek eksik Vedat abimin benide çağırması Senin yüreğine sağlık, kalemine, parmaklarına sağlık, sanki hepimizin adına haykırmışsın. Herşey gönlünce olsun abi
Murat kardeşim güldürdün beni Allahta seni güldürsün emi. İnşallah Vedat ağabey duymuştur seni Çok teşekkür ederim kardeşim sağ ol